Yılmaz Karabıyık

Yılmaz Karabıyık

O eski halinden eser yok şimdi!

Sedat Peker’in üst üste çektiği videolarla hakkında türlü iddialarda bulunduğu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, o eski halinden eser kalmamış! Bugün bunu bir kez daha gördüm…

Öyle naif, öyle kibar bir şekilde ayar vermeye kalkıyor ki artık, sesini yükseltmiyor, bağırmıyor, çağırmıyor, deyim yerindeyse kükremiyor!

Gündemi takip edenler konuya vakıf ama takip edememiş olanlar için kısaca özetleyeyim…

Yazının Devamı

Ülke turizme kurban edilirse bu kış bittik!

Geçtiğimiz yıl mart ayında Türkiye’de de görülen ve bizleri evlerine kapatan, esnafımızı iflasın eşiğine sürükleyen, çok sayıda vatandaşımızın vefatına neden olan koronavirüs salgını, haziran 2020’de bulaş riskinin azalmasıyla duraklama dönemine girmiş, turizm sezonunun kapanmasıyla birlikte ise tekrar hortlamıştı…

Öyle ki geçtiğimiz kış ayları, pandeminin ilk zamanlarını aratır boyuta gelmiş, vaka sayıları günlük 70 binlere ulaşmış, vefat sayıları da günlük 300 küsürleri geçmişti.

Dünyada çeşit çeşit tedbirler ortaya koyulurken ülkemizde ise garip önlemler alındı ve garip olaylar yaşandı bu süreçte.

Yazının Devamı

Nargile için çözüm varken esnafı iflasa itmek niye?

İçişleri Bakanlığı dün 81 ilin valiliğine “Kademeli Normalleşme 3. Etap” konulu bir genelge göndererek kaldırılan kısıtlamaları sıraladı. Kafe, restoran, lokanta ve kıraathanelerin kapasite, masa kısıtlamaları ile saat kısıtlaması kalktı. Bu esnaf için bayram havası yaratacak bir gelişme oldu. Düğünlerle ilgili kalkan kısıtlamalar da hem düğün yapacak çiftlerin hem de düğün salonu işletmecilerinin yüzünü güldürdü. İskambil, okey, tavla gibi oyunlara yönelik yasağın kalkması ise en önemli gelişmelerden biri oldu. Açıklanan kararlarda can sıkan ise müzik yayınının 24.00 ile kısıtlanması ve nargileye izin verilmemesi oldu.

Daha önce kafe, restoran, lokanta ve kıraathanelerin iflasın eşiğine sürüklenmesi ve desteksiz bırakılmalarıyla ilgili sayısız yazı yazdım, esnafların sesi olmaya çabaladım. Oyun ve nargile müdavimleri olan kafe ve kıraathanelere ise artı parantez açtım defalarca.

Artı parantez açtım çünkü mağduriyeti en çok yaşayan kesim bu tür kafe ve kıraathanelerin işletmecileri ile çalışanları oldu. En uzun süre mağdur olanlar da diyebiliriz bunlara.

Yazının Devamı

AKP’li gençler haklı, alıştılar!

Pandemi sürecinde koronavirüs ile mücadele kapsamında alınan kısıtlama kararlarıyla ilgili defalarca eleştirel yazılar yazdım. Bu işin taksitli yasaklama ile değil, adına tam denilen değil, gerçekten tam olan bir kapanma ve aşılamanın hızlandırılmasıyla çözüleceğini defalarca vurguladım. O zaman mücadelenin göstermelik değil, gerçekten yürütüleceğini ve çözüm odaklı olacağını vurguladım.

Taksitli yasakların mantıksızlığından, bir sonuca ulaşmamasından söz ederken esnafın, evinde boğulan insanların çığlıklarını size ilettim.

Esnaflar, kendilerini ayakta tutacak bir destek görmeden iflasın eşiğine sürüklendi bu süreçte. Yaşlı vatandaşlar, 18 yaş altı gençler evlerine kapatıldı. İnsanlar belli bir saat diliminde dışarı çıkarken belli bir zaman diliminde evlerine kapatıldı. Sonuç olarak da bu kısıtlamalar yarardan çok zarar getirdi.

Yazının Devamı

Hangi kusura bakmayalım?

Aynı zamanda Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün kabine toplantısı sonrası kısıtlamaların kaldırılacağı tarihi açıkladı malumunuz. 1 Temmuz itibariyle pazar günü kısıtlaması ve saat 22.00 sonrası sokağa çıkma yasağı kalkıyor. Eyvallah, güzel bir gelişme, lakin bu açıklamada pandemiyle yakından uzaktan alakası olmayan bir kısıtlamadan söz etti Erdoğan, müzik sınırlamasının saat 24.00’e çekildiğini duyurdu, “Kusura bakmasınlar, gece kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yok” dedi…

Ne alaka? Bunun pandemiyle ya da normalleşmeyle ne alakası var? Maske ve mesafe dışında hayat pandemi öncesindeki seyrine dönüyor da müzikle ilgili normale dönüş neden yok? Pandemiden önce bu rahatsızlık yoktu da pandemide mi gelişti?

Yoksa eğlence merkezleriyle ilgili bir rahatsızlığınız vardı da vatandaşın verebileceği tepkiyi pandemi sürecindeki kararlarınıza uymaları üzerinden anca mı ölçtünüz?

Yazının Devamı

O tarihte her şey normale mi dönecek?

Türkiye’de pandemi sürecinin şu ana kadar en olumlu gelişmesi aşılamanın hızlanması. Bugüne dek alınan adına tedbir denilen kararlar, yasaklar hiçbir mantığa oturtulamadı, çünkü alınan bu kararların ne vakaların düşmesinde ne de artmasında bir etkisi görüldü. Bu kararlar süreci uzattı, vatandaşı boğdu, esnafı tüketti.

Bugün kabine toplantısı sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan çıkacak, vatandaşlara aldıkları kararları açıklayacak. Kabine öncesi kimi kaynaklar diyor ki pazar yasağı kalkacak ve yine diyor ki saat 22.00-05.00 arası sokağa çıkma yasağı ya saat 24.00-05.00 aralığına çekilecek ya da tamamen kaldırılacak.

Öte yandan Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, koronavirüs süreciyle ilgili A Haber’e yaptığı açıklamalarda eylül ayında normale dönüşten söz ediyor. Aşı olanların ise açık havada maske takma zorunluluğunun kalkabileceğini dile getiriyor.

Yazının Devamı

Yasaklara veda etmenin zamanı geldi!

Pandemi sürecinde bir garip işlere imza atıldı ülkemizde malumunuz. Mantıkla izah edilmeyen türlü türlü yasaklar. Mantıkla izah edilmeyen derken bu bir yorum değil, olanı söylüyorum çünkü hiçbir yetkili bu yasakların mantığını açıklama gereği duymadı şu ana kadar.

Mesela mekanlar saat 21.00’den sonra kapalı tutulurken vatandaşın saat 22.00’den sonra sokağa çıkması neden yasak? Bara, eğlence mekanlarına gidemeyecekler… Ayrıca açık havada maske takmanın bile kalkmasından söz edilirken bu yasak neden devam ediyor?

Mesela, cumartesi günleri sokağa çıkma kısıtlaması yokken, pazar günü sokağa çıkma yasağının mantığı ne? İnsanlar pikniğe gider, açık alanlara gider izin gününde, diğer günler çarşıya iniyorlar, yeşil alanlara, kafelere koşuyorlar bir şey olmuyor da pazar günü ne oluyor?

Yazının Devamı

Bunca ‘yok’ ile siz neden varsınız?

“Emeksiz yemek olmaz” denirdi, artık emeğin karşılığı yok bu ülkede…

“Çalışmayana mama yok” denirdi artık ATM personelleri var bu ülkede…

“İşçinin alın teri kurumadan hakkı ödenmeli” denirdi, artık hakkını arayan işçinin grev hakkını OHAL ile nasıl ellerinden aldıklarıyla övünen yöneticiler var bu ülkede…

Yazının Devamı

Geçim için seçimi bekleyenler!

İnsanlar geçim için seçime umut bağlamış ne kötü… İnsanlar haklarını alabilmek için muhatap bulabilmek için sandığın önlerine gelmesini bekler olmuş ne kötü… Esnafın derdi geçim, işçinin derdi geçim, çaycının derdi geçim, geçinmek için seçim bekler olmuşlar ne kötü…

20 yıldır ülkeyi yöneten iktidarın üretimden değil, vergiden kazanan ekonomik politikaları, pandemi sürecinde ortaya konulan yarardan çok zarar veren hamleler, en düşük emekli maaşının 1500 lira yapmanın müjde olarak açıklanması, kazanılmış hakları ellerinden alınmış milyonlarca emeklilikte yaşa takılan (EYT) vatandaşın sesine kulak tıkamakla kalmayıp “Seçim kaybetmek pahasına yok” denmesi, atama bekleyen öğretmenlere “Bunları bize değil, başkalarına söyleyin” tarzı bir söylem…

Mevcut iktidardan hiçbir beklentisi kalmamış bu insanların tek bir umudu var o da SANDIK!

Yazının Devamı

Biz sizin emir eriniz değiliz!

Neden susuyorlar, neden bir açıklama yapmıyorlar? Gazeteciler soruyor, muhalefet soruyor, iktidarı destekleyen desteklemeyen vatandaş soruyor, neden çıkıp tek bir açıklama yapmıyorlar? “Şu şu şu sebeplerden dolayı” diye tek tek cevaplama gereği neden duymuyorlar?

Evet, konu kademeli normalleşme kararları! 1 Haziran itibariyle uygulanmaya başlanan kararlar, toplumun büyük bir kısmında memnuniyetsizlik yarattı. Çünkü insanlar, bir yıldır ısrarla tam kapanma yapılmayıp, taksitli yasaklarla evlerine kapatılmaktan bıkmışken bir tam kapanma sürecine girildi ve bu süreç de tam olmadan noktalandı. Akabinde bunalan vatandaş tam normalleşme beklerken saat 21.00 sonrası kısıtlaması, hafta sonu yasağı ve kafe, restoran, lokanta ile kıraathaneler kapalı tutulmaya devam edildi.

1 Haziran’dan umutluydu insanlar, tam açılma bekliyorlardı, lakin hükümet çok ilginç bir esnetme yaparak saat 21.00 sonrası yasağını saat 22.00 sonrası yasağına dönüştürerek bizlere bayram harçlığı niyetine 1 saatlik bir özgürlük daha tanıdı, büyük ikramiye olarak da cumartesi gününü bahşetti(!) Kafe, restoran, lokanta ve kıraathanelerin ise saat 21.00’e kadar faaliyet göstermesine izin verdi!

Yazının Devamı

KATLİAM!

Gözünü para hırsı bürümüş büyük büyük şirketlerin, ülkemizin dört bir yanında doğa harikalarını, çevreyi, denizleri, dereleri, ormanları nasıl kirlettiği ve katlettiğini görüyor, içimiz acıyarak izliyoruz. Kimilerine seyirci kalınıyor, hatta destek veriliyor, kimileri ise para cezalarıyla işin içinden yırtıyor!

Bugün Kocaeli körfezinde korkunç bir görüntü oluştu. Haftalardır deniz salyası ile mücadele edilen kentimizde, kendini bilmez, daha fazla kazanmak için denizi, dereleri ve çevreyi kirletmekten belli ki çekinmeyen bir atık yönetimi firması, denizle buluşan Kilez deresine kimyasal atık bıraktı. Vatandaşların ihbarı üzerine gerekli önlemler derede alınsa da bırakılan maddenin denizle buluşması önlenemedi ve ortaya Kocaeli körfezine kan kusturan görüntü çıktı.

Denizin bir kısmı kırmızı renge bürünürken, numuneler alınarak dere ve denizin temizlenmesi için çalışmalara ara vermeden başlandı. Başlandı başlanmasına da denize karışan kimyasal muhtemelen çoktan dağılarak geniş bir alana doğru yayıldı gitti.

Yazının Devamı

Bir salın artık bizi!

Verilen hiçbir kararı mantığa dayandırmayacak mısınız? Daha önce denenmiş kısıtlamalarınızın sonuçlarına göre hareket etmeyecek misiniz? Nedir Allah aşkına bu kısıtlamaların saat saat gevşetilmesi? Saat 21.00-05.00 arası uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasının yalnızca 1 saatini gevşeterek yasaklı saat aralığını 22.00-05.00 olarak açıklamanızın mantığı ne? İnsanların psikolojisini altüst etmeye, sınırlarını zorlamaya ne hakkınız var?

Bir yararı olsa gerçekten pandemi ile mücadeleye bir katkısı olsa başımızın üstüne aldığınız kararlar ama tecrübeyle sabit ki yok! Bunu siz de gördünüz, bizlere de gösterdiniz…

1 Mart’ta çıktınız, gevşetme kararlarını açıkladınız… Vakaların artış gösterdiği bir süreçte, esnafı ayakta tutacak desteği sunmamış olmanızdan dolayı, kafe, restoran, lokanta ve kıraathanelere açılış izni verdiniz, kimi illerde hafta sonu yasağı sürdü, kimi illerde pazar yasağı devam etti, kimi illerde ise hafta sonu sokağa çıkmak serbest duruma geldi. Yüz yüze eğitime başlandı falan filan… O dönem de saat 21.00 sonrası sokağa çıkmak yasaktı…

Yazının Devamı

Ali Sağlık değil, Büyükakın istifa etmeli!

Kocaeli Büyükşehir Belediyesine bağlı İSU Genel Müdürlüğünün dün gerçekleştirilen genel kurulunu şaşkınlıkla izledim…

Önce Ali Sağlık çıktı kürsüye, İSU’nun 2020 yılında yaptıklarını ve 2021 yılında yapacaklarını anlattı, ardından faaliyet raporu okundu ve onaylandı falan filan…

Buraya kadar olağan seyrinde devam eden genel kurul, CHP Büyükşehir Belediye Meclis Grup Başkanvekili Engin Taşdemir’in kürsüye çıkmasıyla olağanüstü bir hal aldı!

Yazının Devamı

Alın size göbek attıracak öneri!

1 Haziran’da açıklanacak yeni kararlarla kademeli normalleşme adımlarının devam edeceği aşikar. 1 Haziran’a günler kala ortaya birtakım senaryolar atılmaya başlandı. Senaryo diyorum ama aslında tam olarak öyle değil, hükümete yakın kaynaklardan öğrenilerek yazılıp çizilen şeyler bunlar. Tıpkı tam kapanma öncesi tam kapanmanın yapılacağının yazılıp çizilmesi gibi, tıpkı tam kapanmadan hemen sonra normalleşmeye geçilmeyeceğinin yazılması gibi…

***

İşte o senaryolardan biri de düğünlerle ilgili…

Yazının Devamı

Bu ülkede ‘Nefes’ bile faizle!

Öyle güzel, öyle muhteşem yönettiler ki pandemi sürecini Avrupa, hasedinden çatladı, corona ne yapacağını şaşırdı(!) Şaka gibi!

Taksit taksit yasaklar, tam olmayan tam kapanma, esnafı bir açıp bir kapatmaları, insanları kurallara uymaları noktasında uyarıp, uymayanları cezalandırırlarken yaptıkları maske ve mesafe kuralına riayet edilmeyen labaleb kongreleri falan filan…

Tüm bunlara rağmen, “Çok iyi yönettik, esnafımızı destekledik, süreci en iyi yöneten ülkeler arasındayız, bu süreçten ekonomimizi güçlendirerek çıkacağız” gibi cümleler kuruyorlar!

Yazının Devamı

EYT açılımı sanmıştık, meğer değilmiş!

1 kişi değil, 10 kişi, 100 kişi, 1000 kişi, 10 bin kişi, 100 bin kişi değil, milyonlarca emekçi, milyonlarca mağdur…

Her siyasi görüşe, ideolojiye sahip milyonlarca insan, ortak mağduriyetleri ekseninde bir araya gelmiş, birlikte hak mücadelesi veriyor yıllardır. Emeklilikte yaşa takılan vatandaşlardan söz ediyorum. EYT, prim gün sayısını doldurmuş, hizmet yılını tamamlamış ancak çıkarılan yasa ile kazanılmış hakları ellerinden alınan bir topluluk.

Her biri mağdur bu insanların ama mağduriyet dereceleri değişiyor. İçlerinde içler acısı durumda olanlar var. Bir şekilde işinden olmuş, başvuru yaptığı iş yerleri tarafından “yaşlısın” denmiş, devletin ise gençsin diye emekli etmediği EYT’liler var mesela! Bu insanlar, gündelik işlere koşturarak emeklilik yaşını bekliyor.

Yazının Devamı

Rizeliysen gururlusundur!

“Sn. Bakanım küresel aklın taşeronlarının oynadığı oyunu milletimiz çok iyi görüyor, Sn. C.B. R.T. Erdoğan’a yapılan iğrenç benzetmeyi yapan taşeron parti başkanının Rize’ye yaptığı provakatif ziyareti Rizelinin feraseti ile bu oyunu bozmuştur. Bir Rizeli olarak gurur duyuyorum…”

Bu sözlerin sahibi AKP’li Derince Belediye Başkanı Zeki Aygün! AKP’nin Kocaeli’deki kurucularından. İl başkanlığı ve milletvekilliği yaptıktan sonra Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday adayı olmuş ancak aday gösterilmemiş, teselli olarak da kendisine Derince Belediye Başkan adaylığı verilmiş bir isim. AKP’nin çantada keklik gördüğü Derince’yi, Millet ittifakının adayı Sertif Gökçe’ye kaptırmaktan kıl payı kurtulan ve başkan seçilen bir isim…

Belediye başkan adayı yapıldıktan sonra Derince’ye ikametini aldırmış bir isim aynı zamanda…

Yazının Devamı

1 Haziran..?

Tam kapanma tam yapıldıysa eğer, neden vakalar sıfırlanmadı, tam kapanma tam yapılmadıysa eğer, neden yapıldı? Vakalar tam kapanmadan sebep mi düştü, yoksa havaların ısınması ile birlikte bulaş riski mi azaldı? Bugün vakaların 9 bin seviyelerine gelmesi, tehlikenin geçtiği anlamına mı geliyor? “Evet, tehlikenin geçtiği anlamına geliyor” diyorsanız, neden 1 Haziran’ı bekliyoruz normalleşme süreci için “Hayır, tehlike sürüyor” diyorsanız, şu an uyguladığınız tedbirler tedbir değilken vakalar neden düşmeye devam ediyor? Ya da 1 Haziran’da ne değişecek?

Öyle ya insanlar sokaklara akın ediyor, mağazaların önünde kuyruğa giriyor, parklar, bahçeler dolup taşıyorken bu vakalar nasıl düşüyor, neden düşüyor? Bakın deniz suyu tam ısınmadan insanlar denize dahi girmeye başladı. Yani saat 21.00’e kadar herkes dışarı çıkacak, saat 21.00’den sonrası için sokağa çıkma uygulaması yapıldı diye vakalar düşecek öyle mi? Hafta sonu kısıtlaması da keza öyle… Yani insanlar sokağa çıkabiliyor, insanlar gezebiliyor, sokaklar kalabalık; saat 21.00 kısıtlaması sokağa çıkışı azaltsa tamam ama azaltmıyor, nasıl bir tedbir ki bu vakaların düşüşüne etki edebiliyor? Ya da bu tedbir vakaların düşüşüne etki ediyorsa vakalar 60 binleri geçtiğinde neden etki etmedi?

Kafe, restoran, lokanta ve kıraathaneler ise asıl mesele, vakaların artış sebebi bu mekanlarsa o vakit bir çözüm geliştirin, bu sektörü ayakta tutun, destek verin, yok bu mekanlar vaka artışının sebebi değilse, geçtiğimiz yaz aylarında mekanların açık olması vakaları artırmadığı gibi bu yaz da artırmayacaksa yaz erken geldi, açın o vakit, neyi bekliyorsunuz?

Yazının Devamı

Esnafa ve emekliye müjde mi?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısı sonrası esnaf için bir destek paketi açıkladı malumunuz. Kimi esnaflara 3 bin, kimi esnaflara ise 5 bin lira hibe destek verileceğini duyurdu bu paketle.

Sonrası, sosyal medyada esnaflıkla alakası olmayan pek çok AKP’li, destek paketini öve öve bitirememeye koyuldu. Lakin onların öve öve bitiremediği bu bir sefere mahsus hibe, pek çok esnafın bir aylık kira giderinin 10’da biri bile değildi! Yani siz ne kadar överek bitiremeseniz de bu para esnaf için hiçbir şey ifade etmedi! Bu hibe, esnafı ayakta tutmayacak çünkü.

Keza bu paranın esnafı ayakta tutacak bir değeri varsa zaten ülkede her şey güllük gülistanlık demektir, dünyanın pandemiyi en az zararla atlatmış ülkesi bizizdir! Ama öyle bir şey yok tabii ki!

Yazının Devamı

Aranızda Erdoğan’ı onun kadar seven yok mu?

Bir lideri sevmek, onun hatasını görmezden gelmek ya da bu hatasını alkışlayarak doğru kabul etmek değildir. Bir lideri sevmek, onun doğrusunu alkışlamaktan da öte hatasını, yanlışını ona göstermektir, söylemektir. Liderini sevmek şakşakçılık değildir. Bir insanın hatasını alkışlamak onu daha çok hataya yöneltir. Bu hataları görmezden gelerek başkalarının da görmesini engelleyemezsiniz. Hele ki bu hatalar, toplumu üzüyor, onları sıkıntıya sokuyorsa ve siz bu hataları alkışlıyorsanız, işte en büyük kötülüğü liderinize siz yapıyorsunuz demektir.

Bugün ülkenin içinde bulunduğu süreç ortada. Esnaf da evinde kapalı kalan vatandaş da bilendikçe bileniyor iktidara ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a. Taksit taksit, mantıkla açıklanamayacak kısıtlamalar, uzatıldıkça uzatılan bir kapatma süreci ve sonucunda da esnafın iflasa doğru sürüklenişini izliyoruz.

Taksitli kısıtlama oldu fabrikalar açıldı, esnaf kapatıldı, turizm bölgeleri doldu taştı, vatandaş ise evine kapatıldı, tam kapanmada da benzer bir durum yaşandı ve şimdi vaka sayısında hedeflenen düşüş yaşanmadığı için belirsizliğin hakim olduğu bir sürece daha girdik. Yine hafta sonu yasağı var, yine saat 21.00 sonrası kısıtlama var, yine kafe, restoran, lokanta ve kıraathaneler kapalı. Ne zamana kadar peki? 1 Haziran’a kadar mı? Belli değil, 1 Haziran’da yeni kararlar açıklanacak sadece, bu kararlar ne olacak bilen yok!

Yazının Devamı

Helalleşme paketi!

Adalet ve Kalkınma Partisi tabanı, “Reis” diye hitap ediyor ya bugün onların kullandığı bu unvanla hitap edeceğim Sayın Cumhurbaşkanı’na belki dikkate alınır, bir şekilde kendisine ulaşır bu yazı!

Reis’e bazı sorular sormak ve öneride bulunmak istiyorum!

Reis, lokantaya gittin de çorba mı vermediler, soğuk mu getirdiler ya da?

Yazının Devamı

O vakit tek tek soralım hakkınızı helal ediyor musunuz?

Çin’den tüm dünyaya yayılan Covid-19 salgını, geçtiğimiz yıl 11 Mart itibariyle Türkiye’yi de etkisi altına aldı ve etkisini artırarak bugünlere kadar sürdü, sürüyor. Evet, bu virüsten tüm dünya etkilendi, gözle görülmez bir canlı, tüm dünyaya kök söktürüyor ancak Türkiye, bu virüsle bir garip mücadele etti, ediyor! “Mücadele” demek ne kadar doğru, o da ayrı mesele! Çünkü ne yaptıklarını kimse anlayabilmiş değil!

Açıldık, kapandık, açıldık, kapandık derken bir anda adı “TAM” olan ancak icraatta hiçbir “TAM”lığını göremediğimiz bir sürecin içinde bulduk kendimizi.

Kan ağlayan esnafımız, pandemiyle birlikte kanının son damlasına kadar tükendi, özellikle de kafe, restoran, lokanta, kıraathane ve eğlence sektörü. Tabii bir de bunların çalışanları… Ayrıca eğlence mekanlarına çıkarak sahne alan müzisyenler var bir de!

Yazının Devamı

Tam kapanma sonrası bu senaryo doğruysa direk asın gitsin(!)

Nasıl yani, yok mu olsunlar, iflas mı etsinler, borç batağında mı boğulsunlar? Süründürmeyin bari, direk asın gitsin bu nargilecileri, oyun oynatanları, eğlence mekanı işletenleri? Ne yapacak bu insanlar, nasıl çıkacaklar düştükleri borç bataklığının içinden, nasıl toparlanacaklar, nasıl evine ekmek götürecekler, nasıl adam çalıştıracaklar?

Normalleşme sürecinde her şey normal, oyun oynanan, nargile içilen kafeler, kıraathaneler anormal… Tek virüsü yayacak olan bunlar mı yani? Plaja git, otele git, yemeye içmeye kafeye, restorana git, çay içmeye çay ocağına git, camiye git, pazara git, protestoya git, kongreye, fabrikaya git, balık istifi tramvaya, otobüse bin virüs kapma, nargile ve oyundan virüs kap…

Ne yani çözüm üretilemez mi? Marpuçlar değişir, kişiye özel nargile konur, dezenfekte edilir, falan filan. Oyun oynarken elden ele okey taşları, iskambil kağıtları dolaşıyormuş, eee aynı masada oturunca karşılıklı, maskeyi çıkarıp birlikte yemek yiyince, bir şeyler içince bulaşmıyor mu bu virüs? Sigara dumanından falan bulaşmıyor mu?

Yazının Devamı

Ne eski bayramı, ölümü gördük, sıtmaya razıyız!

Toplumların tüm gelenek ve göreneklerinin, öğretilerinin, alışkanlıklarının bir anda nasıl değişebildiğini gösterdi Covid-19 bize… Safları sık tutmamız söylenirdi camilerde, eş, dost ve akrabalarımızı ziyaret etmemiz öğütlenirdi, kucaklaşmamız istenirdi, evden çıkmamız, esnafı kalkındırmamız için panayırlar düzenlenirdi, bayram öncesi esnafların en heyecanlı günleriydi, kazançları artardı çünkü... Bayram tatilini beklerdi vatandaş, memleketlerine gitmek için. Yaşlılar, çocuklarının, torunlarının gelecek olmasından dolayı ayrı bir mutlu olurdu, kapılarda yollarını gözlerdi. Şimdi ise her biri terse döndü. “Kucaklaşmayın, el öpmeyin, mesafeli durun, eş, dost, akraba, komşunuzu ziyaret etmeyin, sokağa çıkmayın, alışveriş için yığılmayın” deniyor. Yaşlılar, kapılarda yolları gözlemiyor, yalnız bir bayram geçiriyor.

Bu virüs bize ne kadar güçsüz ne kadar aciz olduğumuzu da gösterdi… Kibrimizi, egomuzu yerle bir etti. Tüm dünyaya kafa tuttu, aşılarımızla, ilaçlarımızla saldırıya geçtik ama nafile, hala bizleri mağlup etmeyi başarıyor. Süper güç denilen ülkeleri bile dize getirdi. Dünyanın hakimi oldu bir anda onun özgürlüğünün başladığı yerde bizim özgürlüklerimiz kısıtlanıyor! Yasaklar, kısıtlamalar, tam kapanmalar…

Bu virüsten ders almayanlar da var elbet, hala zulme, katliamlarına devam eden, kendilerinden başka hiçbir dine, ırka yaşam hakkı tanımayanlar da var. Her türlü haşereyi yiyerek dünyaya virüsü yayan Çin mesela, Doğu Türkistan’da kan donduran zulümler, işkenceler uyguluyor Uygur Türklerine. İsrail mesela, kutsallarımıza saldırıyor, çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek demeden katlediyor. Gözle görülmez bir virüsün tüm dengeleri nasıl değiştirdiğini, insanoğlunun ne kadar aciz ve çaresiz kalabileceğini hala görememişler. Hala egolarıyla, kibirleriyle saldırıyorlar.

Yazının Devamı