Yılmaz Karabıyık

Yılmaz Karabıyık

Asgari ücret ve emekli maaşı, bu rakamın altına düşemez!

Ekmeğe zam, doğalgaza zam, ulaşıma zam, benzine, mazota, LPG’ye zam, türlü tüketim ürününe zam… Her güne zamla uyanır olduk. Asgari ücretle ve biraz üstü maaşla geçinebilmek imkansız bir hal aldı. 2825 lira sosyal yardım seviyesine indi. Öyle TÜİK’in açıkladığı yüzde 21.31’lik bir enflasyon yok, çok çok daha üzerinde bir oran var. Bunu her birimiz marketlerde, pazarlarda hissediyoruz. Hala da zamlar devam ediyor.

Daha önceleri önce asgari ücret zammı açıklanır, sonra da tüketim ürünlerine art arda zamlar yapılarak kaşıkla verilen kepçeyle geri alınırdı. Şimdi ise daha asgari ücret zammı dahi belli olmadan, ortada verilen bir şey yokken kepçelerle alınıyor milletten.

Fırıncılara kızardık, şimdi onu bile yapamıyoruz çünkü unun bile fiyatı uçtu gitti…

Yazının Devamı

Erdoğan’ın asgari ücret vaadinin meali: 5900 TL’nin üzeri..!

“Vatandaşı enflasyon karşısında ezdirmeyeceğiz” değil, “Vatandaşı, artık enflasyon karşısında ezdirmeyeceğiz” demesi daha doğru olurdu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın…

Çünkü ezildiği kadar ezildi vatandaş enflasyon, hayat pahalılığı karşısında.

Kimseyi sahipsiz bırakmayacağını dile getirdi Sayın Erdoğan ayrıca…

Yazının Devamı

Bu DOLAR, tencereye nasıl girdi?

“Hükümet istifa” diye sokağa çıkmak…

Aslına bakarsanız en doğal haktır.

Nasıl ki 2001’de yazar kasa atıldıysa nasıl ki seçim yenilendiyse ve başa AKP iktidarı geldiyse bugün de benzer durumlar demokratik hak olarak gerçekleştirilebilir.

Yazının Devamı

Minnaklar!

Koalisyon hükümeti zamanında ekonomik kriz yaşandığında Ecevit için “Beceriksiz” diyenler; bugün dış mihrakları ve iç mihrak diye adlandırdıkları muhalefeti suçlar duruma gelmiş! Pandemiye sığınmaya başlamış. Fanatiklik işte bu. Şike de yapsa, hakem desteğiyle de kazansa takımını bir şekilde aklama derdine düşen taraftarlar gibiler. Bırakın Allah aşkına bu işleri. Dolar 12 lirayı geçti, altının gramı 700 lirayı geçti. Ekim ayında 800 liraydı çeyrek altın, bugün 1150 lira.

Un uçtu, şeker uçtu, akaryakıt uçtu, doğalgaz, elektrik, su, ekmek, ulaşım, yağ ve benzeri ürünler uçtu. Dibin dibini gördü ekonomi, hala savunmanız muhalefete çatmak, farklı gündemler yakalayıp, ekonomiyi konuşturmamaya çabalamak. “İçimizdeki ve dışımızdaki mihraklar” diye tutturmuşsunuz gidiyorsunuz. Sosyal medyada geyik muhabbeti haline geldi artık bu, mihraklar oldu minnak! Bu söylemlerle dalga geçiyor millet.

Vergi üzerine kurulmuş bir ekonomik sistemin, dışa bağımlı bir sistemin geleceği nokta buydu. Faizi bir düşürüp bir artıran, sürekli Merkez Bankası Başkanı değiştirerek ekonomiyi deneme tahtasına döndüren, Cumhurbaşkanı’nın ağzından çıkacak tek lafla düşüp çıkan bir kur yapısını barındıran ekonomi, bu zamana kadar iyi bile dayandı.

Yazının Devamı

Mesele, asgari zamdan daha derin!

Neden herkes asgari ücretin ne kadar olacağını konuşuyor bu ülkede? Neden herkes asgari ücretin “şu kadar, bu kadar” olmasıyla ilgileniyor? İktidarıyla, muhalefetiyle “Asgari” yarışa girmek yerine, neden “asgari ücretli” sayısının bu denli fazla olmasının absürtlüğünü daha fazla konuşmuyorsunuz? Emeklilik yaşında “Avrupa”yı örnek alanlar, Avrupa’nın asgari ücret politikasını neden örnek almıyor? Sorgulayacaksanız, önce bunu sorgulayın…

Avrupa’da asgari ücret, tecrübe edinmemiş insanlara, tecrübe edinene kadar ki dönemde veriliyor. Tecrübe edinmiş, kademe atlamış ya da kıdemli duruma gelmiş bir çalışana Avrupa’da asgari ücret verilmiyor. Tecrübe sahibi çalışan, işyerinden ayrılıp benzer bir sektörde işe girdiğinde asgari ücretle işe başlamıyor. Çalışan nüfusun çok az bir kısmı, asgari ücretle maaş alıyor. Türkiye’de ise çalışan nüfusun büyük bir kısmı asgari ücrete mahkum. İlk işe girene de tecrübe edinmiş olana da kıdemli çalışana da pek çok özel sektörde asgari ücret dayatılmakta.

Aslına bakarsanız bu nüfusun bir kısmı da asgari ücret almasa da asgari ücret alıyormuş gibi gösterilmekte. Bunun da sebebi, vergiyle ayakta duran bir ekonomiye sahip olmamız. İşveren, çalışanlarına ödediği maaşın yanı sıra yüklü bir para da Devlet’e ödemekte. Bu durum işvereni böyle bir yola iterken çalışanın da emeklilik ikramiyesini ve maaşını düşürmekte. Aynı zamanda, o iş yerinde üretilen ürünlerin, hizmetin de fiyatını artırmakta.

Yazının Devamı

O varken karanlık çökmez bu ülkeye!

Her canlı bir gün ölümü tadacaktır…

Kimisinin sefaletle geçen ömrü, kiminin şatafatlı ömrü, elbet bir gün son bulacaktır.

Geriye kalanlar ise yapılan iyilikler ve kötülükler olacaktır.

Yazının Devamı

Vay be!

Şehide dil sürçmesi ile “Kelle”, bebek katili Abdullah Öcalan’a dil sürçmesi ile “Sayın” diyen de tepkili Lütfü Türkkan’a, dönemin AKP sözcüsünün şehit haberleri gelirken “3-5 Mehmet için Meclis mi toplanır?” sözlerine destek olan ya da susanlar da tepkili!

Akil adamlar heyetiyle akıl almaz bir şekilde çözümsüzlük süreci yürüten, o dönem Türk bayrağı açanları işinden eden, gözaltına aldıran da tepkili Türkkan’a, Habur’daki şerefsizlerin ayağına hakimleri gönderen, onların davul zurnayla ülkemize girişini izleten de tepkili…

Dolmabahçe’de mutabakat yapan da tepkili Türkkan’a, Oslo’da PKK ile görüştüren de tepkili…

Yazının Devamı

Türkkan, HDP’yi kast etmiş olamaz mı?

İYİ Parti, milliyetçi bir çizgiden gelen insanların başlattığı hareket sonrası kurulmuş bir siyasi oluşum. AKP ve MHP’nin “İP” diye telaffuz ettiği, bir süre bu partiler tarafından “İP”lenmiyor izlenimi oluşturulan ancak sadece MHP’den kopanların değil, AKP’den kopanların da yönlenmesi sonrası “Siz milliyetçisiniz, yuvaya dönün, bize katılın” çağrısı yapılan, bu çağrıya parlamenter sisteme geri dönüş şartıyla yaklaşan bir parti İYİ Parti…

Seçime sokulmama ihtimaline karşı, CHP’den geçici olarak 15 milletvekili gönderilerek grup kurmuş olan İYİ Parti’nin, CHP ile kurduğu ittifak, anketlerde hızlı bir yükseliş kaydetmekte. Özellikle bu yükseliş, İYİ Parti’de kendini gösteriyor.

Millet ittifakında bir çatırdama olmaz ve yeni partiler de bu ittifaka katılım sağlarsa, olası bir erken seçim ya da 2023 seçimleri, mevcut şartlarda Cumhur ittifakının lehine sonuçlanacak gibi görünmüyor. İktidara yakın medya bu ittifakın dağılması için çabalasa da bugüne dek bunu başarabilmiş değiller.

Yazının Devamı

Cedit’te KİRA isyanı!

İzmit Belediyesi tarafından Çevre ve Şehircilik Bakanlığına devredilen, Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin koordinatörlüğünde adımları atılarak ete kemiğe bürünen Cedit Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesi’nde 1 aya yakın süredir vatandaşlara tebligatlar dağıtılıyor. Ellerine tebligat ulaşan vatandaşlar, 20 gün içerisinde evlerini boşaltarak geçici olarak kiraya çıkıyor. Kimileri de kiralık ev bulamama korkusuyla, tebligat ellerine ulaşmadan evlerini boşalttı bile. Bakanlık, ellerine tebligat ulaşan vatandaşlara belli prosedürler tamamlandıktan sonra kira yardımında bulunacak.

Bu proje nedeniyle mağduriyet yaşadığını dile getirenler de var, projeden memnun olanlar da. Bu tür projelerde herkesin memnuniyeti maalesef söz konusu olmuyor.

Para karşılığı yerlerini verenler de var daire karşılığı anlaşanlar da. Daire karşılığı anlaşanların sayısı bir hayli fazla. Bu insanlar, proje tamamlandıktan sonra kavuşacakları daire ya da daireleri için taksitler halinde geri ödeme yapacak. Bu taksitler, TEFE ve TÜFE’ye göre hesaplanarak artış gösterecek. Bu durum pek çok hak sahibini elbette ki zorlayacak.

Yazının Devamı

AKP, İzmit’i bir daha alamayacak mı?

Şu sıra Belsa Plaza B Blok’un satışıyla ilgili tartışmalar var. Burası yıllar önce CHP’lilerin tüm tepkilerine rağmen dönemin AKP’li Belediye Başkanı Nevzat Doğan tarafından SGK’ye borçlar karşılığında tahsis edildi. Nasıl olsa iktidarda AKP var, SGK da genel iktidara ters bir hamle yapamaz, burası SGK’ye devredilse de İzmit Belediyesi tarafından kullanılmaya devam eder düşüncesi vardı kamuoyunda. Bu nedenle de çok yüksek sesli bir tepki oluşmamıştı. Lakin yerel seçimlerde İzmit Belediye Başkanlığı koltuğuna CHP’li bir ismin oturması, işin rengini değiştirdi. SGK birkaç yıl sonra burayı ihaleyle satışa çıkardı ve araya adı duyulmamış bir ismi koyarak Koçakelçiler bu binayı satın aldı. Piyasa değerinin altına satılmış, üstüne satılmış tartışmalarından ve İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’in ihaleye girmesi girmemesinden ziyade benim olaya baktığım nokta şu; AKP İzmit’i bir daha kendi kalesi yapacağına ya da bir kez daha İzmit’i kazanacağına inanmıyor mu? Yani Hürriyet’ten sonra Belsa’ya gelip başkanlık koltuğuna oturacak ismin yine muhalefetten bir isim olacağını kabullenmiş durumdalar mı? Kabullendilerse diyecek bir şey yok ama kabullenmedilerse bu satış onları neden huzursuz etmiyor?

Öyle ya başkanlık koltuğuna oturacak isim kim olursa olsun Belsa B Blok’un eksikliğini yaşayacak, Hürriyet’in yaşayacağı sıkıntıların benzerini yaşayacak. Peki neden hiçbir AKP’li meclis üyesi bu ihaleyi gündem yapmadı, neden bu konuda kamuoyu oluşturmadı, neden burayı tekrar İzmit Belediyesinin satın alması için Ankara ile temas kurmadı, neden Hürriyet’i bu konuda zorlamadı? SGK yanlış yaptı, Hürriyet yanlış yaptı da AKP’li meclis üyeleri yapmadı mı yani?

Evet burada olması gereken değerin altında bir satış söz konusu, evet burada Hürriyet’in geç kalmış tepkisi söz konusu ama burada AKP’li meclis üyelerinin de günü kurtarma siyasetiyle Belsa Plaza B Blok’u siyasete kurban etme sessizliği söz konusu. Bunu da es geçmemek lazım. Umarım bu yanlıştan bir an önce dönülür ve Belsa Plaza B Blok, mülkün gerçek sahibi olan İzmit Belediyesine makul bir fiyattan iade edilir.

Yazının Devamı

Corona testi sonrası, bir garip uygulama!

Türkiye, tüm dünya gibi koronavirüs ile mücadelede belirli tedbirlere başvurdu, kapatmalar oldu, taksitli yasaklar oldu, tam adı verilen ama tam olamayan kapanmalar da gördük… Aşılamada önemli yol kat edilmesi sonrası ise sokağa çıkma yasakları kalktı ve tekrar geri gelmesi de artan vaka sayılarına ve vefatlara rağmen beklenmiyor. Yeniden bir kapanmayı kaldıracak ekonomik güç ne devlette ne esnafta ne de millette yok çünkü.

Vaka sayılarını bilmem ama vefat sayılarını azaltacak tek çözüm şu anda aşı ve toplumun bunu kabullenmesi, aşı yaptırması gerekiyor. Aksi takdirde maske taktım diye virüsten korunduğumuzu sanarak acılar yaşamaya, kayıplar vermeye ve kaybolmaya devam ederiz.

***

Yazının Devamı

Teşekkürler

Hayatıma anlam katan Nurşah Yaşar ile 5 yılı aşkın süredir devam eden ilişkimizi sonunda evlilikle taçlandırdık. Küçük dünyamızda büyük bir sevgiyle engellerimizi aşarak sonunda hayat arkadaşı olabilmeyi başardık. 11 Eylül Cumartesi günü Eskişehir’de aile ve akrabalarım için bir nikah töreni düzenlendi önce, akabinde ise 25 Eylül Cumartesi günü İzmit Tanyıldız Düğün Salonu’nda oldukça eğlenceli geçen bir düğün töreni gerçekleşti.

Düğün merasimine kadar süren bir telaşe vardı benim ve eşim için, tabii ailelerimiz için de öyle. Bu tatlı telaşenin ne kadar zor geçtiğini size anlatamam. Özellikle davetiye kısmı. Nurşah, oldukça aktif bir insan, sosyal sorumluluk projeleriyle adından söz ettirmiş gerek siyaseten gerekse sosyal çevre anlamında sevilen biri. Ben ise mesleğim gereği önemli bir çevreye sahibim. Arkadaş ve dost anlamında da birikimi olan biri olduğumu düşünüyorum.

İşte bu nedenle çok stresli geçti benim ve Nurşah için davet süreci. Bir tek kişiyi bile unutmamak için çabaladık, yine de unuttuklarımız olduysa af ola.

Yazının Devamı

Kilo kilo zamların yanında 30 gram...?

Un fiyatı artıyor, elektrik, doğalgaz ve diğer yakıtların fiyatları artıyor; fırıncılar çıkıp, “Giderlerimiz arttı, ekmeğin gramajını düşürüyoruz ya da fiyatını artırıyoruz” diyebiliyor.

Mazot fiyatları artıyor, yedek parça fiyatları artıyor, otobüs esnafı çıkıp “Giderlerimiz arttı, ulaşım ücretine zam talep ediyoruz” diyebiliyor ve bu zam bir şekilde gerçekleşiyor.

Mobilyacı çıkıyor, “MDF’yi ithal ediyoruz, fiyatlar uçtu” deyip, fiyatları artırabiliyor.

Yazının Devamı

Erdoğan, EYT için düğmeye basmış!

Kim ne derse desin ne kadar yalanlarsa yalanlasın, anketler Cumhur ittifakı için iç açıcı değil. 31 Mart yerel seçimlerinden önce de böyleydi, şimdi de böyle. Aslına bakarsanız, yerel seçimlerden önceki tabloyu arayacakları bir durum söz konusu şu an.

Yerel seçimler öncesi çok kez yazdım, ekonomik meselelerin, genel politikaların, yerel seçimleri etkileyeceğini, sonucu değiştirecek en önemli kitlenin ise emeklilikte yaşa takılan vatandaşlar olacağını defalarca dillendirdim. Bu insanların içinde yıllarca AKP ve MHP’ye oy vermiş insanların olduğunu, bu insanların “Önce geçim, sonra seçim” diyeceklerini, EYT’lilerin sorunu çözülmezse Cumhur ittifakı adaylarının sandığa takılacaklarını ifade etmeye çalıştım. Keza öyle de oldu. Önce 31 Mart yerel seçimlerinde, sonra da 23 Haziran’da yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinde AKP, yıllardır kalesi olan yerleri kaybetti.

Matematiksel olarak baktığımızda milyonlarca EYT’li, onların aileleri, yakınları sandıkta büyük bir güce sahipti. “Türemiş”, “Boş iş”, “Yük”, “Erken emeklilik istiyorlar” gibi itici söylemler onları sandıkta kendilerinden itti, güçlü rakiplere yöneltti. Ve sonuç hüsran oldu Cumhur ittifakı için.

Yazının Devamı

Türkiye için salgın kadar TEHLİKELİ!

Asrın felaketini yaşadık, salgını yaşadık, krizler yaşadık, mülteci akınlarını yaşadık ve tüm bu süreçlerde salgın kadar tehlikeli, hızlı yayılan bir durum ile karşılaştık…

İnsanlar ölürken, insanlığın da ölümünü izlettiler bize ve izletmeye devam ediyorlar.

17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi…

Yazının Devamı

Kabus gibi yolculuk!

Tüm dünya gibi Türkiye de COVID-19 ve mutasyonları ile mücadele ediyor. Aşılama çalışmalarına rağmen geçtiğimiz normalleşme sürecine göre daha yüksek seyreden vaka sayıları hem vatandaşları hem de esnafları olası kısıtlamalara karşı tedirgin ederken böyle hassas bir dönemde yüksek hızlı trende yaşadıklarım pes dedirtti.

Bazı işlerim nedeniyle günü birlik olarak Eskişehir’e gittim dün. Gidiş-dönüş bileti alarak sabah saat 08.50’de yola çıktım. 1 saat 40 dakika gibi bir sürede Eskişehir’e ulaştım. Gidişte herhangi bir problemle karşılaşmadım. Aslına bakarsanız bugüne kadar YHT ile yaptığım hiçbir yolculukta sıkıntı yaşamamıştım. 5-10 dakika gecikmeler olurdu altı üstü. Lakin dün akşam Eskişehir’den Kocaeli’ye dönmek için bindiğim yüksek hızlı tren, İzmit’e 5 dakika kalmıştı ki beni ve tüm yolcuları isyan boyutuna getirdi.

Adapazarı Arifiye’de yolcu indirip bindirdikten sonra harekete geçen tren 10-15 dakika geçmişti ki saat 22.10 sıralarında bir anda durdu. Yolculuk esnasında birkaç defa 1-2 dakika benzer duruşlar olmuştu. Bu nedenle bu duruşu da pek dikkate almadık başta. Ancak 5 dakika oldu, 10 dakika oldu, 15 dakika oldu tren hareket etmiyor. Trende sadece birkaç ışık açık kaldı, havalandırma çalışmıyor, kapılar kapalı, camlar zaten açılamıyor, dışarısı zifiri karanlık, nerede olduğumuzu bile tam olarak bilmiyoruz. Telefonla konuma baktım, Kartepe Çepni Caddesi’ni işaret ediyor. Yani Kocaeli’ye girmişiz, artık 5 dakikalık bir süre kalmış lakin biz 15 dakikadır hareket edemiyoruz. Derken bir görevli hızla lokomotif tarafına doğru gidiyor, soruyoruz, bulunduğumuz hatta elektrik arızası olduğunu, sorunun ne zaman çözüleceğine dair henüz bir bilgi sahibi olmadığını söylüyor.

Yazının Devamı

‘Aşı’n bunları!

1,5 yılı aşkın süredir yaşadıklarımız ortada. Tüm dünya gözle görünmez bir virüsün esiri olmuş durumda. Toplum bağışıklığı sağlanamadığı için virüs sürekli mutasyona uğrayarak daha tehlikeli bir hal alıyor. Kısa sürede üretilen aşıları bir şans olarak görüp vakit kaybetmeden bu aşılara yönelmek gerekirken hala paranoyalara kapılıyor insanların önemli bir kısmı. Dünyada da ülkemizde de bir hayli aşı karşıtı ya da aşıdan dolayı güvensizlik, tedirginlik yaşayanlar var.

COVID-19 şakası olmadığını; 1,5 yılda dünyada milyonlarca insanı canından ederek kanıtladı. Diğer yandan ise aşı olan nüfus ile aşı olmayan nüfusun virüs kapma oranlarını yansıtan veriler de aşının etkinliğini gözler önüne sermekte. Lakin tüm ortaya konulan verilere rağmen aşının bir işe yaramadığını, aksine insanların sağlığına zarar verdiğine dair senaryolar üretiliyor.

Her siyasi görüşten bilim insanının “Aşı şu an için en etkili çözüm” açıklamaları da kesmiyor aşı karşıtlarını, ikna olmalarına yetmiyor bu söylemler. O vakit geriye 2 seçenek kalıyor. Vakalar zirve yapsa da kısıtlamalar geri dönmeyecek ya da aşı yaptırmayanlara yönelik kısıtlamalar gelecek…

Yazının Devamı

Erdoğan’ı, muhalefet değil, danışmanları bitirecek!

Ben bir siyasi partinin mensubu değilim, herhangi bir partiye gönülden bağım da yok. Elimizdekilerle idare ediyoruz misali, sandığa gidiyor, siyasi konjonktüre bakıyor ve oyumu kullanıyorum.

Yani bu iktidar gittiğinde yerine şu gelir de mükemmel olur diyeceğim bir durum yok. Lakin bu iktidar kaldığında neler olduğunu görüyor, biliyorum. Tek bir partinin iktidarından çok tek bir kişinin iktidarına evirilmiş bir sistem, bu ülkenin yapısını bozuyor. Adaletin, demokrasinin ve hak arayışlarının önünü tıkıyor.

***

Yazının Devamı

Yasaklar geri gelemez, çünkü…

Çin’de başlayan ve tüm dünyaya yayılan, bir buçuk yılı aşkın süredir ülkemizi de esir alan COVID-19 salgını, yaz tatiline mi girdi, yoksa aşının etkisiyle artık hayatımızdan yavaş yavaş çıkmaya mı başlayacak derken son günlerde hızla artan vakalar, kritik eşiği aştı, 22 bine ulaştı. Rusya başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde sahillerimize akın eden yabancı turistler ile yerli turistlerimiz yazın tadını çıkarırken sonbaharda kısıtlama söylentileri aldı başını gidiyor. Vakalar arttıkça kısıtlama ihtimalleri de sıkça dillendirilmeye başlandı.

Peki böyle bir ihtimal söz konusu mu? Yani geçtiğimiz yıl yaz aylarında normalleşip, sonrasında vaka sayılarında zirveleri yaşamıştık, benzer bir durum aşıya rağmen bu sene de mi yaşanacak? Ya da “yaşanmaya başladı” diyebilir miyiz? Tekrar sokağa çıkma yasakları, kafe, restoran, lokanta, kıraathane ve eğlence mekanların kapatılması gibi kısıtlamalar mı gündeme gelecek?

Yine vatandaş, hiçbir işe yaramayan taksitli yasaklarla boğulacak, esnafa göstermelik destekler verilerek “Sizi kapattım” mı denilecek?

Yazının Devamı

Giderken 15 Temmuz’u götürmeyin!

15 Temmuz’da halkın ortaya koyduğu iradeyi kimsenin küçümseme hakkı yok. İnsanlar, bir işgale karşı tankların önüne geçti, kurşunların önüne atladı. Allah o günleri bir daha yaşatmasın. Devletin tüm kurumlarının içine çöreklendiği gayet iyi bilinen ancak cemaat gözüyle görülen, hükümeti de desteklediği için bırakın dokunmayı, laf bile ettirilmeyen bir yapı, terörist olup çıkıverdi karşımıza. Dini istismar eden bu din tüccarlarının gerçek yüzünü tüm Türkiye görmüş oldu.

Siyasi uzantılarına dokunuldu, dokunulmadı, FETÖ borsası kuruldu, kurulmadı ve benzer, tartışmalar elbette ki var, haklılık haksızlık yanı tartışılır. Bana göre doğru olanı, bir başkası yanlış görebilir, bu nedenle bu konulara hiç girmeyeceğim. Burada net olan şu ki bu işgale karşı ortaya konulan irade, tarihimizde sayısız defa ortaya koyulmuş bir iradedir. Bu milletin iradesidir, bu Türk yedi düvele karşı ortaya koyduğu iradenin bir benzeridir. Günümüzde olmuştur, yakın geçmiştir, tarihe geçecek bir konudur. Bayram ilan edilebilir, resmi tatil uygulanabilir, bu hükümet gider başka hükümet gelir yine de bu bayram kalmalıdır, kutlanmalıdır, şehitlerimiz anılmalıdır. Çünkü bu irade bir hükümetin değil, milletin iradesidir. Bu kalkışma tüm Türkiye’ye karşı yapılmış bir kalkışmadır. Her ne kadar siyasileştirilse de bunun aksini iddia eden bölücülerin değirmenine su taşır.

Ancak siz eğer ki 15 Temmuz’da size yakın ya da değil, sokağa çıkarak kendini kurşunlara siper eden, işgali bastıran milletin iradesini ayrıştırır, siyasileştirirseniz, sizden sonra gelen hükümetleri de bir yanlışa sürükler, milletin tarihe geçen iradesinin kutlandığı bu bayrama zarar verirsiniz. Eğer ki siz şanlı tarihimizin diğer milli bayramlarını görmezden gelmeye devam ederseniz, size destek vermeyen kesimlere 15 Temmuz’u anlatamazsınız.

Yazının Devamı

“Ünlü de benim Kaptan da” dedi

Milliyetçi Hareket Partisi Kocaeli İl Başkanı Aydın Ünlü devri, dün itibariyle kapandı. Genel Başkan Devlet Bahçeli, Ünlü’yü görevden aldı, Ünlü ise liderine sadakatini bildiren bir paylaşımla görevden alındığını kamuoyuna sosyal medya aracılığı ile duyurdu.

AKP ile MHP ittifakından en memnun isimdi Aydın Ünlü. Seçim dönemi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğrafını tişörtlere bastırıp, üzerine ve teşkilatına giydirip gezecek kadar ittifaka bağlıydı!

Yerli otomobilin tanıtım töreninde ilk siparişi vereceğini dile getiren isim oldu mesela! Ne bileyim her ne kadar dediğini yapmamış, başka aşı vurdurmuş olsa da Türk aşısına gönüllü olmaya aday olduğunu belirten isimdi! AKP’ye yönelik muhalefetin bir eleştirisi olduğunda AKP İl Başkanı Mehmet Ellibeş’ten önce cevap verecek kadar bu ittifakı benimsemişti!

Yazının Devamı

Dava var, tekzip var, ceza var, kart yok!

Neden yıllardır çözüm üretilmiyor, neden bu konu geçiştiriliyor ya da neden gazetecilik örgütleri bu konunun üzerine yeterince gitmiyor anlamak güç…

Düşünsenize internet gazetesinde bir köşe yazınız, bir haberiniz üzerinden size dava açılabiliyor, sizlere mahkeme kararı ile tekzip metni gönderilebiliyor, yazdığınız haberler nedeniyle ceza alabiliyorsunuz ama devlet, bunların dışında sizi gazeteci statüsüne koymuyor. Sigortanız 212 basın sigortası değil, sarı basın kartı alma hakkınız yok, Basın İlan Kurulu’ndan ilan alamıyorsunuz. Kaybedilen bir kimlik kartı için de kongreler için de internet gazetelerine ilan verilemiyor…

Neden? Çünkü basılı yayın değilsiniz…

Yazının Devamı

Bu işte bir gariplik var!

Pandemi süreci pek çok sektör gibi otobüs firmalarını da etkiledi. Özellikle şehirler arası seyahat kısıtlamaları bu sektörün işlerini bir hayli düşürdü. Öte yandan aynı aileden olmayan ya da birbirlerini tanımayan yolcular için getirilen tek koltukta oturma uygulaması da seyahat acentelerini sıkıntıya soktu.

Duruma müdahale eden Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, tavan fiyatı artırarak bu zararı en aza indirme yoluna gitti. Ama gelin görün ki pek çok otobüs firması, tutturabildiğine bilet satışı yapmaya koyuldu. Aynı aileden ya da bir yakınıyla yolculuk eden vatandaş ikili koltukta oturabilirken ikili koltukta tek başına oturan bir yolcunun bilet fiyatı değişkenlik göstermesi gerekirken kimi firmalar, her yolcudan aynı ücreti aldı.

Bazen de aynı firma ile mesela Kocaeli’den Eskişehir’e giderken ödediğiniz ücret, 1 gün sonra Eskişehir’den Kocaeli’ye dönerken değişkenlik gösterdi. Giderken 100 lira ücret tahsil edildi, dönerken bu ücret 60 liraya düşebildi. Arada dağlar kadar fark var.

Yazının Devamı

Operasyon 41, Kocaeli için fırsata dönüşmeli!

Kocaeli hem Marmara Denizi’ne hem de Karadeniz’e kıyısı olan bir şehir. Bir sanayi kenti olarak bilinse de kayak merkeziyle, tabiatıyla, doğal plajlarıyla aslında güney sahillerini kıskandıracak özelliklere sahip. Yaz aylarının güney sahillerine göre daha kısa olması, Kandıra’daki Karadeniz sahillerine yatırımcıyı çekmiyor. Eğlence merkezleri, beş yıldızlı oteller olmayınca da çok fazla şehirden Kandıra’ya akın olmuyor. Sahillerimiz sezon boyunca genellikle kentimizden ve çevre illerden ilgi görüyor. Küresel ısınma nedeniyle bu durum da git gide değişiyor aslında. Artık neredeyse ekim ayında bile denize girilebiliyor Kandıra sahillerinde.

Kandıra duble yolunun tamamlanması sonrası Kandıra sahillerine yatırımcı çekilirse buradaki plajlar güney sahillerini aratmayacak boyuta gelebilir hem kentimize hem de ülkemize gelir sağlayabilir. Yabancı turistler de bölgeye çekilebilir.

***

Yazının Devamı