“Biz-siz” olduk… Ayrıştık…
Bir araya gelip iki muhabbetin belini kıracağımıza siyaset üzerinden birbirimizi kırar olduk… Dertlerimiz aynı dert, tasamız aynı tasa; bayrağımız aynı bayrak, şehidimiz aynı şehit, vatanımız aynı vatan ama ayrı düştük, kutuplaştık, zıt olduk…
Yanlışı gördük, bizdense kör olduk; sizdense karşı durduk…
Bu millet, Habur’u gördü, teröristlerin ayağına hakim, savcı gönderildiğine şahit oldu… Yine bu millet Diyarbakır’da PKK terör örgütünün ele başı, bebek katili Abdullah Öcalan’ın mektubunun okunduğu alanı gördü, açılan pankartları, Öcalan posterlerini gördü, iktidara yakın medya ile FETÖ medyasının “Coşkulu kalabalık”, “Tarihi gün” manşetlerini gördü…
Dolmabahçe’deki mutabakatı gördü…
Oslo’yu gördü…
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun muhtarlarla gerçekleştirdiği bir programda yaptığı “Çay simit hesabı” sosyal medyanın gündemi oldu dünden bu yana…
Bugüne kadar sendikaların, muhalefetin iktidarı eleştirmek için yaptığı çay ve simit hesabını, bu kez iktidar mensubu bir isim yaptı.
Tabii ki amacı özeleştiri değildi! Vatandaşın çay ve simide mahkum bir şekilde geçinebileceğini anlatıyordu Akbaşoğlu…
İzmit Belediye Başkanlığı koltuğunda 2 dönem oturup, yani 10 yıl belediye başkanlığı yapıp, İzmit halkını tanıyamamak nasıl bir şeymiş, 31 Mart’ta gösterdi İzmit halkı Dr. Nevzat Doğan’a…
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde altı üstü, belediyeye girip kadın personele çiçek takdim etmek isteyen Fatma Kaplan Hürriyet’e izin vermeyen, “Benim belediyemde siyasete izin vermem” derken, “Benim” dediği halkın belediyesini AKP’nin adayı Sibel Gönül’e açan Nevzat Doğan’a, Belsa’nın “Başkan”ın değil, halkın olduğunu gösterdi İzmit halkı…
İftiralarla dolu korsan gazeteden, indirilen afişe; Doğan’ın “Ben tarafım” sözünden, CHP’den seçim sürecinde yapılan sıradan üye transferlerinin büyük bir şeymiş gibi gösterilmesine kadar; hepsi ama hepsi Hürriyet’in adım adım çıktığı yokuşu düzleştirdi. AKP, Hürriyet’e engel olduğunu düşünürken onu Belsa Plaza’ya itti.
Emeklilikte yaşa takılanların, örgütlü mücadele yürütmesinde, hükümetin deyimiyle türemesinde en önemli etkendir Emeklilikte Yaşa Takılanlar Sosyal Yardımlaşma Derneği… Eşi benzeri görülmemiş bir mücadele verdiler bu dernek çatısı altında, vermeye de devam ediyorlar… Sadece yaşa takılma değil, aylık bağlama oranı, staj mağdurları ve kıdem tazminatı için de mücadelesini sürdürüyorlar. Seçim sürecinde toplantılar yaptılar, il il dolaştılar… Güçlerini fark ettirip, muhalefet partileri tarafından TBMM’ye taşındılar… İmza topladılar… Ve seçim öncesi son kozlarını İstanbul Maltepe’de gerçekleştirdikleri, tarih yazdıkları, 2 milyon insanı bir araya getirdikleri mitingle çektiler…
Ama olmadı, seçim öncesi hükümet çekilen kozlara rağmen EYT’yi gündeme almadı. Kırmadılar, dökmediler ama kırıldılar. Bu kırgınlıklarını sandığa yansıttılar. Ve sonuç; İstanbul, Ankara, Antalya ve niceleri… AKP, bu şehirleri kaybetti. EYT’nin bunda etkisi azımsanamayacak kadar fazlaydı. Daha önce AKP ve MHP’ye oy veren EYT’liler de sandıkta bu iki partiyi gündemine almadı, EYT SYD Genel Başkanı Gönül Boran Özüpak’ın çağrısına neredeyse fire vermeden uydu.
OHAL sürecinde grevleri engellediklerinden övgüyle söz eden bir hükümete karşı hak aramak kolay değildi. Gönül Boran Özüpak, toplumun sesini yükseltmekten çekindiği bir süreçte, her siyasi görüşten emeklilikte yaşa takılan vatandaşı bir araya getirme cesaretini gösterdi, bu oluşuma öncülük etti ve hala da ediyor.
Durun, başlığa bakıp da hemen kulağımı çınlatmayın…
Az okuyun, sonuca gidin hele!
Hadi buyurun…
Türkiye, kritik bir seçim süreci atlattı. Bir yanda yerel seçimleri Başkanlık Sistemi’nin tamamlayıcısı olarak gören ve “Beka sorunu” söylemi geliştiren Cumhur ittifakı, bir tarafta ise polemikten uzak durma kararı alan, sevgi dilini kullanacağını ifade eden Millet ittifakı… Bir yanda havalarda uçuşan “Hain”, “Terörist” yaftaları, bir başka tarafta dini siyasete alet etme yarışına girenler. Her şeyi gördük, işittik bu süreçte. Tehdidin en üst düzeyde, en bol olduğu bir seçim süreci atlattık.
Atlattık mı, atlatmadık mı gerçi orası da henüz net değil…
Gerek iktidar gerekse muhalefet kanadında itirazlar sürüyor…
“HATIRLA”
tayım… Tarih 6 Mart Çarşamba, bu sütunlardan “Hürriyet’in afişini indirip, zorla Belsa’ya dikeceksiniz” başlığı altında, “AKP İzmit İlçe Teşkilatı, bir ölüm kalım meselesi haline getirdiği afiş olayında büyük bir hata yapmıştır… Bakın uyarıyorum, böyle giderse adayınız Sibel Gönül’ün halkın antipatisini kazanması an meselesi… Kazanma şansını ellerinizle itmeniz an meselesi…
Bir afiş üzerinden seçimi kendi adınıza sıkıntıya soktunuz…
Yerel seçime artık saatler kaldı…
Tüm Türkiye, yarın sandık başında olacak…
Vatandaş, içinden gelen ya da içinden gelmese de kendisine az da olsa yakın gördüğü adaylar için oy kullanacak.
Yerel seçimler ısrarla bir genel seçim, bir referandum havasına çekilmek isteniyor. Hani diyor ya muhalefet “Tek adam” diye, bunu yapan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan değil, bunu yapan AKP’nin ta kendisi, bunu yapan toplumun ta kendisi… O varsa varlar, yoksa bu iş bozulur misali…
“Kuldur, yanlış yapar, hata yapar” yok… Erdoğan’a gönül verip de yanlışına “Yanlış” diyecek tek bir destekçisi yok. Hiç mi hatası olmaz bir insanın, hiç mi nefsi olmaz, hiç mi gücün tesiri altında kalmaz? Hatası dahi alkışlanır mı bir insanın? Hiç kusura bakmayın ama Erdoğan’ı toplumun bir kesiminin dışına iten Erdoğan değil, bu toplumun ta kendisi…
Onu eleştirmeyi vatan hainliğine kadar götüren kesimin diline bürünüyor aslında Erdoğan… Onu bu dile iten, bu dilden hoşlanan; kitlesi… Erdoğan ya da “X” bir lider, hatası alkışlanan kim olursa olsun, hep hata yapacaktır…
Başlıkta kusurum olduysa af ola… Tabii ki türemiş değilsiniz, siz bu ülkenin gelişimi için alın teri döken, primlerini yatırmış, emekliliğe hak kazanmış ancak bu hakkı, yasalar geriye işletilerek elinden alınmış, AKP’lisi, CHP’lisi, MHP’lisi, Saadet Partilisi ve farklı siyasi partilere gönül vermişlerisiniz…
Siz bu ülkenin siyaset üstü, emekçilerisiniz…
Toplantılar yaptınız, imzalar topladınız…
Kocaeli, bugün, seçime 4 gün kala, güne sahte gazete ile uyandı…
İzmit başta olmak üzere ilimizin pek çok noktasında araçların üzerine, evlerin önüne, kapı eşiklerine, dükkanların kapılarına bırakılmış, “HATIRLA” isimli bir paçavra ile…
Adım başı “Hatırla” yazan bir gazete…
Siyasi görüşüm AKP ile uyuşmuyor evet, ancak siyasi görüşten öte bir şey var ki milyonlarca insanın yenilmiş olan hakkı… Bu nedenledir ki okyanusta bir damla olarak üzerime düşeni yapmaya, defalarca uyarmaya çalıştım…
EYT’nin hakkını, siyaseten bir kazanç-kayıp hesabından üstün gördüm.
Bu insanlar köpük değil, bu insanlar türemiş değil, bu insanlar boş değil, bu insanlar gündeminize girmeyecek kadar ötelenecek bir mağduriyete sahip değil diye haykırdım… Ve bugün haklı çıktım. EYT, bugün haklı çıktı, EYT’ye destek veren herkes bugün haklı çıktı…
Henüz 38 yaşında genç bir siyasetçi Yakup Törk…
Aynı zamanda da işinde başarılı bir mühendis ve spor adamı…
2015 genel seçimlerinde CHP’den 10. sıra milletvekili adayı olduğunda adından sıkça söz ettirmeyi bildi… 34 yaşındaydı, gelecek vaat eden bir siyasetçi olduğunu tüm Kocaeli halkına gösterdi. 10. sıra adayı olmasına rağmen, seçilme ihtimali olan bir sıradaymış gibi çalıştı, çabaladı.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin adındaki “Adalet” bugün tecelli etti(!)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafının yer aldığı seçim afişinin giydirildiği binanın kamu kurumu binası olduğu, Millet ittifakının CHP’li İzmit Belediye Başkan adayı Fatma Kaplan Hürriyet’in afişinin 31 Mart yerel seçim sürecinde bu binaya asılmasıyla anlaşıldı(!) Kocaeli Barosu’nun binanın yüzde 25’ini kullanıyor olması, binanın kamu binası statüsüne alınmasına yetti de arttı! AKP İzmit İlçe Başkanlığının itirazı neticesinde Hürriyet’in afişi bugün çevik kuvvet eşliğinde vinçle söküldü.
Lafı çok uzatmayacağım, Fatma Kaplan Hürriyet’e bir tavsiyem var; afişinin söküldüğü binaya “ADALET” yazsın…
Yakıştı mı Sayın Nevzat Doğan? Millet ittifakının CHP’li adayı Fatma Kaplan Hürriyet ve beraberindekilerin belediyeyi ziyaret edip, kadınlara çiçek dağıtmak istemesine “Benim belediyemde benden izinsiz kimse siyaset yapamaz” demek, “Ama adayınız Sibel Gönül, şantiyelerde işçilerle mangal yapıp, birimleri gezerken bunu demiyorsunuz” dendiğinde “Ben tarafım” demek size yakıştı mı?
8 Mart Dünya Çalışan Kadınlar Günü’nde bir kadın adayın önüne zabıtaları yığmak; kamuya açık, halka ait olan bir belediyeyi kendi malınız gibi görmek; kadın adayın, kadın personellerin gününü onlara çiçek takdim ederek kutlamasına engel olmaya çalışmak size yakıştı mı?
Hani seçildiğinizde parti rozetini bir kenara bırakıp, herkesin başkanı olmuştunuz siz?
Gerçekten anlamıyorum.
İnanın bana anlamakta güçlük çekiyorum.
Siyaseti iyice çocuk oyununa çevirdiniz.
Şu köşeden, “EYT’nin mağduriyeti çözüldü, hükümet geri adım attı, karar Resmi Gazete’de yayımlandı” yazacağım günü “SABIR”sızlıkla bekliyorum…
İş yerleri özelleştirildiği için işsiz kalan ve yaşından dolayı iş bulamayan, yıllarca primini ödemiş, rahat edeceği bir dönemde işsiz kalıp yaşa takılmış vatandaşların yüzünün güleceği günü “SABIR”sızlıkla bekliyorum…
Çalışmış, didinmiş ve yorulmuş; gece gündüz mesai yapmış, vardiyasından dolayı ailesiyle ilgilenememiş vatandaşların; bundan sonrasında hayatının kalan kısmını ailesiyle birlikte huzur içinde geçireceği güne kavuşmasını “SABIR”sızlıkla bekliyorum…
Bu ülkenin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk karşıtı çıkışlarıyla tanır tüm ülke Şevki Yılmaz’ı… Kocaeli’nin Başiskele ilçesinde ikamet eder, Yeni Akit adlı Atatürk karşıtı televizyon kanalında program yapar. Rize eski Milletvekili ve aynı zamanda Rize eski Belediye Başkanı’dır…
AKP’nin akıl hocalarındandır. Yakınları hep önemli mevkilere gelmiştir Şevki Yılmaz’ın. Mesela yeğeni İŞKUR müdürüdür, damadı AKP’de ilçe başkanlığı yapmış, sonrasında bakanlıkta bir göreve atanmış, ardından bir kurum il müdürlüğü kendisine verilmiştir. Oğlu, AKP Kocaeli Milletvekilidir.
Kısaca Şevki Yılmaz’ı özetledikten sonra gelelim asıl meseleye…
“Adalet ve Kalkınma” ifadelerini adında barındıran iktidar partisi AKP’nin bir söylemi var malumunuz; “Dindar nesil yetiştireceğiz” diye… Ama baktığınızda siyasetin dilinden dolayı, ülkede birbirine kindar kesimler yetişir oldu…
Dinimizde kine yer yoktur, hoşgörü vardır…
Dinimizde adalete önem verilir, komşusu açken tok yatılmamasına önem verilir…
Umuttur insanı ayakta tutan…
Umut yitti mi, kaybedecek bir şeyi kalmadı mı,
çırpındıkça batmaya terk edildi mi, çaresizliğe itildi mi,
Adalet ve Kalkınma Partisi Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan adayı Doç. Dr. Tahir Büyükakın, dün gazetemize bir ziyaret gerçekleştirdi. Öyle yarım saat oturup da “Hadi ben kalkayım” demedi, saatlerce oturdu, bizlerle sohbet etti. Açıkçası bu durum beni bir hayli şaşırttı. Mevcut Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’nun gazetemizi kuruluşundan bu yana bir defa ziyaret etmişliği yoktu. Ziyaret ettikleri yerler belliydi.
Bu konuda bazı tabularımı yıktı açıkçası. Kendini hiç kasmadı, “Bunu söylersem bunu yazarlar” diyerek sözlerini ölçüp tartma gereği duymadı.
Keyifli bir sohbetti…
Adalet ve Kalkınma Partisi Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan adayı Tahir Büyükakın, 31 Mart 2019 yerel seçimlerine dair beyannamesini, yani seçim vaatlerini açıkladı bugün…
Antikkapı Restoranda geniş bir katılımla gerçekleştirilen programı, Genel Yayın Yönetmenimiz Aysun Özcan Erenkaya ve arkadaşım Uğur Enç ile birlikte yerinde takip ettik.
231 sayfalık bir kitapçık salonu dolduranlara dağıtılırken Büyükakın, sinevizyon eşliğinde projelerini tek tek sıraladı. Yaklaşık 2 saat süren programa mevcut belediye başkanları, başkan adayları, AKP İl Başkanı, milletvekilleri, MHP İl Başkanı ve pek çok partili katılım sağladı. Büyükakın’ın en büyük destekçileri hiç kuşkusuz ki annesi ve eşi idi, onlar da salondaydı.
Yapmayın Sibel Hanım… Çok eğreti duruyor, hiç samimi gelmiyor.
Bakın tüm içtenliğimle söylüyorum, muhalif bir tavır takınmadan, ön yargısız konuşuyorum inanın çok sırıtıyor, şov gibi görünüyor, komik kaçıyor…
Sizin giyiminiz belli, kuşamınız belli, spor ile olan alakanız belli…
