Yapma şunu Diyanet!

Yılmaz Karabıyık

Yılmaz Karabıyık

Tüm Yazıları

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı, açık bir şekilde Atatürk’ü, onun bizlere armağanı olan milli bayramları yok saymaya; şehitlerin kanlarıyla yazılan destanlar arasında ayrımcılık yapmaya devam ediyor…

Cuma hutbelerinde yıllardır; 10 Kasım yok, 19 Mayıs yok, 23 Nisan yok, 29 Ekim yok, 30 Ağustos yok…

10 Kasım 1938’de ölümsüzlüğe uğurladığımız Ata’yı cuma hutbelerinde anlatmayı, onun ruhuna bir Fatiha okutmayı çok gören Diyanet, yüz binlerce şehit vererek vatanı düşmandan temizlediğimiz Kurtuluş Mücadelesi sonrası ilan edilen milli bayramları görmezden gelirken; yakın tarihimizde yaşanan ve 251 vatandaşımızı şehit verdiğimiz hain darbe girişiminin yıl dönümü olan 15 Temmuz’u ise es geçmiyor…

Bugünkü cuma hutbesinde de 15 Temmuz, unutulmadı. Cuma hutbesinin konusu; “15 Temmuz’u anmak, ihaneti anlamak” oldu…

***

Diyanet 15 Temmuz’u es geçmeli miydi? Tabii ki hayır… Es geçmesi hata olurdu. “Her sakallıyı dedeniz saymayın” dercesine dini sömürerek halkı kandıranların gerçek yüzünü göstermek; şehitlerimizi anmak ve ihaneti anlatmak Diyanet’in üzerine düşen asli görevlerinden biriydi elbet!

Hainlerin, alçakların bu ülkenin birliğini, dirliğini, iradesini yok etmeye çalıştığı ve halkın canını siper ederek bastırdığı bir gün unutulabilir mi?

Hepsinden önce şahadete koşan şehitlerimizi anmamak hıyanettir bu insanlara, bu vatana… Ancak, bugün bu topraklarda tam bağımsız yaşıyor, ibadethanelerimizde ibadetlerimizi rahatlıkla yerine getirebiliyor, ülkeyi yönetecekleri millet olarak seçimle tayin edebiliyorsak; bunu sağlayan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü de silah arkadaşlarını da anacaksın…

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda anacaksın; 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nda anacaksın; 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda anacaksın; 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda anacaksın… Hatta, Atatürk’ün armağanı olan milli egemenliğe kast edenlerin bu emeline ulaşamadığı gün olarak kutlanan 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nde de anacaksın…

***

“Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir çekinme bile göstermiyor. Sarsılmak yok, okuma bilenlerin elinde Kur’an-ı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler Kelime-i Şahadet çekerek yürüyorlar. Bu Türk askerlerindeki şaşılacak ve tebrike değer görülecek bir örnektir. Emin olasınız ki; Çanakkale Savaşlarını kazandıran bu yüksek ruhtur…” diyor Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk savaş notlarında…

İşte bu yüksek ruhtur 15 Temmuz işgal girişimini başarısız kılan…

Sen bu ruhu anlatmadan; 15 Temmuz’u anlatamazsın…

Sen bu ruhun kazandığı zaferleri ayrıştıramaz; 15 Temmuz’un dışındaki zaferleri yok sayamazsın… Yok sayarsan bu ruhu çürütürsün, bu ruhu öldürürsün…

***

Yapma, bu ruh; bu ülkenin temeli… Bu yanlıştan dön artık Diyanet… Bir kesime milli bayramlarımızı, bir kesime ise 15 Temmuz’u yok saydırma… Bu ülkeyi bölünmez kılan, ayakta tutan bu yüksek ruhu yıprattığının farkına var…

Unutma ki bu yüksek ruha sahip olan insanlar şehit olacağını bile bile gider düşmanın üzerine; bu ruhu taşımayanlar ise ülkesini işgale terk eder, kaçar; başka ülkelerde, onursuzca keyif çatar…

***

Bu düşüncelerle bize bağımsızlığımızı ve egemenliğimizi armağan eden Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşlarını, gerek Çanakkale’de, gerek Kurtuluş Savaşı’nda, gerek 15 Temmuz’da; bu vatan uğruna canını veren tüm şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyor; şehitler vererek kazanılan zaferler arasında ayrım yaparak; tehlikeli bir kutuplaşmaya önayak olanları ve buna sessiz kalanları kınıyorum…

Dip Not: Okutulan Cuma hutbesinde söylenenlere katılıyorum: ‘Dini sömürenlere artık itibar etmeyin…’

***

İŞTE BUGÜN CAMİLERDE OKUTULAN CUMA HUTBESİ:

15 TEMMUZ'U ANMAK, İHANETİ ANLAMAK

Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: "Allah hakkında yalan uyduran veya O'nun âyetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir? Şüphe yok ki böyle suçlular asla kurtuluşa ermezler."

Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: "Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar, Allah'ın Kitabı ve Peygamberinin sünnetidir."

Aziz Müminler!

Bundan üç yıl önce ülkemiz büyük bir badire atlattı. Suret-i haktan görünerek yıllarca insanımızın imkân ve değerlerini istismar eden FETÖ, en sonunda vatanımıza, istiklal ve istikbalimize kastetti. Tarih boyunca nice ihaneti feraset, cesaret ve fedakârlığı ile aşan milletimiz, Allah'ın yardımıyla bu işgal girişimine de geçit vermedi. Bugün, bir kere daha millet olarak Yüce Rabbimize sonsuz hamdimizi ve şükrümüzü arz ediyoruz.

Kıymetli Müslümanlar!

15 Temmuz gecesi milletin meclisini yıkmaya, gençlerimizi ve geleceğimizi esarete sürüklemeye çalışanlar, bunu din kisvesine bürünerek yaptılar. İslam'ı anlatıyor, dine davet ediyor, ümmete hizmet ediyor gibi görünürken aslında fesada çalıştılar. Böylesi bozguncuların hali Kur'an-ı Kerim'de şöyle anlatılmaktadır: "Onlara, 'Yeryüzünde fesat çıkarmayın' denildiğinde, 'Biz ancak ıslah edicileriz!' derler. Şunu bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir, lâkin anlamazlar."

Değerli Müminler!

Islah adı altında yapılan bozgunculuktan, fitne ve fesattan daha büyük tehlike olabilir mi?

Peygamber Efendimiz "Bizi aldatan bizden değildir." buyurmuştur. Öyleyse din adına aldatmaktan, işgal ve istismardan daha büyük suç olabilir mi?

Unutmayalım ki, kendini gizleme, olduğundan farklı görünme, ikiyüzlülük, yalan, tehdit ve şantaj gibi yöntemlerle ayakta kalan FETÖ, asla İslami bir yapı değildir.

Rüyalarla, gizemlerle, sinsi planlarla sözde ılımlı bir İslam kurgulamaya çalışan FETÖ, bir terör şebekesidir.

Aziz Müminler!

Kur'an ve Sünnete aykırı düşen hiçbir bilginin dini değeri yoktur. Sahabe neslinden günümüze kadar Müslümanların çoğunluğu tarafından takip edilen mutedil ve müstakim yolun dışında kalan anlayışlar sapmadır.

İslam'a göre, Peygamberimizden başka "masum ve tartışılmaz" bir otorite yoktur. Dolayısıyla mümin, aklını, iradesini ve kişiliğini körü körüne bir başkasına teslim edemez.

Müminler ancak kardeştir. Kibirle, riyayla, fesatla, iftirayla ümmetin birliğini zedelemek, tefrikaya kapı aralamak asla kabul edilemez.

Aziz Müslümanlar!

15 Temmuz'u anarken, ihaneti anlayalım ve üzerimize düşen sorumlulukları bir daha hatırlayalım. Kur'an-ı Kerim'in rehberliğinde, Sevgili Peygamberimizin sünnetini model alarak yaşayalım. Dini kendi menfaatleri için kullanmaya çalışanlara fırsat vermeyelim. Yüzyıllardır topraklarımızda oluşan ve dini hayatımızı ayakta tutan Anadolu irfanına sahip çıkalım.

15 Temmuz'da yaşadığımız acı tecrübeyi bir daha yaşamamak için dinimizi, dilimizi, ırkımızı, yaratılıştan gelen zenginliklerimizi istismar etmek isteyenlere karşı uyanık olalım. Ülkemizi fitne ve fesada sürüklemek isteyen nifak hareketlerine hep birlikte engel olalım. Birbirimizin varlığını kendi varlığımız, hukukunu kendi hukukumuz, iffetini kendi iffet ve izzetimiz sayalım. Huzur, güven ve kardeşliğimizi zedeleyebilecek davranışlardan uzak duralım. Birlik ve beraberliğimizden ödün vermeyelim.

Devletimizin ve milletimizin bekası, ümmet-i Muhammed'in selameti için çocuklarımızın sahih dini bilgiyi, doğru yöntem ve metotlarla, ehil kişilerden almasına özen gösterelim. Onları kime emanet ettiğimize, kimlerle arkadaşlık ettiklerine, vakitlerini nerede harcadıklarına, din adına ne öğrendiklerine dikkat edelim.

15 Temmuz'un yıl dönümünde vatan uğruna can veren aziz şehitlerimizi rahmetle, yaralarını bir istiklal madalyası gibi şerefle taşıyan gazilerimizi her daim minnet ve şükranla anıyoruz.