Her şeyin bir 'BEDELİ' var, Emre kardeşim!
AKP İl Gençlik Kolları Başkanı Emre Kahraman ile toplasan iki defa sohbetim oldu… Daha önce gazeteyi ziyarete geldiğinde keyifli bir sohbette bulunmuştuk. Sonrasında ise Büyükşehir Belediye Meclisi’nin haziran ayı toplantısı çıkışında denk gelmiştik. Sadece bir defa sohbet etmiş olmamıza rağmen çok sıcak bir tavır içindeydi bana karşı. Sarıldı, hal hatır sordu, sohbet ettik, sonra ayrıldı…
Koltuk sahibi olanlar, muhalif çizgideki gazetelere pek gitmez, onlara pek yaklaşmak istemez. En azından topluma açık yerlerde. Partisinden çekinirler çünkü…
Emre’nin bu tavrı açıkça hoşuma gitti, kimi tabularımı yıkmama da sebep oldu.
Ama Emre kardeşe çok kırıldım! Meclis sonrası sohbet esnasında askere gideceğinden hiç söz etmedi bana! Bilseydim bir Allah’a ısmarladık derdim! Neyse ki askerliği uzun sürmedi, 18 günde vatani görevini tamamlayıp, aramıza geri döndü(!)
***
Geçmişte askere gitmeye kız vermezlerdi.
Vatan borcu derlerdi…
Ödemek gerek derlerdi…
O zamanki düşünce artık ortadan kalktı, bu şekilde düşünenler artık eskisi kadar yok… Ancak yine de insan bedelli askerlik yapacağım demeye çekiniyor demek ki!
Emre kardeşim de bu yüzden dile getirmemiş olmalı!
O genç bir iş adamı, başında durması gereken işleri var! Askerlikte öldüreceği zaman, işlerini olumsuz etkileyebilirdi! O da 2011 yılında dönemin Başbakanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Eğer referanduma gitme durumu olursa, biz kalkarız böyle bir süreyi ancak referanduma taşırız ki halkımız bunun kararını versin. Böyle bir sorumluluğun altına Tayyip Erdoğan olarak girmem. Parası olan var, parası olmayan var. Parası olan bastıracak parayı askerlikten kurtulacak, ee parası olmayan da gidecek askerlik yapacak. Kimlerle görüştüysem ben kenar köşedeki onlar hiç bu işe sıcak bakmıyor. Ee biz yola çıkarken kimsesizlerin kimi olarak yola çıktık. Sessiz yığınların sesi olarak çıktık. O zaman sormamız lazım, ona göre de adımımızı atmamız lazım” dediği ancak çok kısa süre sonra müjde olarak açıkladı ve sürekli de açıklamaya devam ettiği bedelli askerlikten yararlandı!
Kocaeli Büyükşehir Belediye Meclisi ve Başiskele Belediye Meclis üyesi de olan Emre kardeşim, meclisleri kaçırmamak, işlerini aksatmamak için vatan borcunu parayla ödemiş; bunda bir şey yok(!)
Sonuçta bedelli askerliği sık sık çıkarıp, kaynak yaratmaya çalışan mensubu olduğu AKP! Her siyasi görüşten vatandaş gibi o da bu haktan istifade etmiş! Bir yandan da devlete kaynak yaratmış(!)
Ne var bunda?
***
Neymiş, gençlere asker üniforması giydirmiş, “Reis bizi Afrin’e götür” diye slogan attırmış! Bu sloganın mimarı oymuş(!)
Neymiş portakal sıkmış! Hollanda’ya kafa tutmuş!
Sonra da gidip bedelli askerlik yapmış!
Yapmayın arkadaşlar, yaşı daha çok genç, gaza gelmiştir! Kendini Reis’ine göstermek istemiştir(!) Ya da siyaseti çok çabuk öğrenmiş, “Biz vatandaşa bunu nasıl anlatırız?” derken bedelliyi müjde olarak veren Erdoğan’ın yolundan gitmeyi seçmiştir! Binali Yıldırım’ın dediği gibi “Seçim zamanı söylenenle icraat bir olmaz” sözünden etkilenmiştir(!) Siyasetin “Lafta kalma” sanatı özelliğini icra etmiştir!
Emre kardeşimi, “Reis bizi Afrin’e götür diyordu… AKP’li başkan askerliğini bedelli yaptı” başlığı ile sosyal medyanın konusu yapan Kocaeli Barış gazetesinde ekip arkadaşım olan ve Sözcü’nün temsilciliğini yapan Uğur Enç’i ve diğer muhalif basını, kınıyorum(!) Emre Kahraman’ın, asker selamı vererek paylaşım yapmasına ve bedelli olarak askere gittiğini bilmesine rağmen, toplumun Kahraman’a tepki gösterebileceğini düşünerek koruyucu bir şekilde “Emre Kahraman askerliğini bitirdi” başlığı ile konuyu haberleştirip, bedelli askerlikten hiç söz etmeyen iktidara yakın medyayı ise alkışlıyorum(!)
***
Bu kadar ironi yeter sanırım… Konuyla ilgili mizahi paylaşımlar sosyal medyada bir hayli yankılanıyor zaten! Emre kardeşim; hiç kusura bakma ama portakal sıkıp Hollanda’ya kafa tutarak “Kahraman”lık yapacaksan, “Reis bizi Afrin’e götür” diye slogan attıracaksan eğer; bedelli askerlik yapmayacaksın… Bedelli askerlik yaptığını, fotoğraf paylaşarak milletin gözünün içine sokmayacaksın.
Sonra her şeyin bir “BEDEL”i oluyor…
Ulusal gazetelere manşet olmak gibi!
Ne diyeyim geçmiş olsun!