Yılmaz Karabıyık

Ne yaptı, etti; Başiskele’yi muhalif kesime bile olumlu konuşturmayı başardı. Başiskele’nin bir kasabadan bir ilçeye dönüşmesini sağlayarak yaptı bunu. Ham madde verildi eline, işlemeye koyuldu. İyi de işledi, ciddi bir mesafe kat etti 10 yılda. Ancak 2 dönemin ardından “DUR” dendi Hüseyin Ayaz’a… 31 Mart’tan sonra veda edecek olan başkanlar arasında Ayaz.

Açık konuşmak gerekirse aldığı ödüller, önüne koyduğu “7 yıldızlı kent Başiskele” hedefini istikrarlı şekilde yürütmesinin Hüseyin Ayaz’ı, Büyükşehir Belediye Başkan adaylığına taşıyacağını düşünüyordum fakat Erdoğan’ın tercihi Tahir Büyükakın’dan yana oldu. Erdoğan’ın bu kararının “Başiskele” için olduğunu, kalan projelerin yerinden tamamlanması noktasında görevini sürdürmesine karar verdiği için Büyükşehir’de Ayaz’a şans vermediğini düşündüm ancak Erdoğan, Ayaz’a “Başiskele’de devam” da demedi.

Erdoğan’ın kararı Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’nun manevi evladı olarak gördüğü Yasin Özlü’den yana oldu.

Adaylar, yola çıkarken hep “Hizmet etmek için bu yoldayız” derler… Hiçbirinin koltuk aşkı, güç aşkı, para kazanma hırsı yoktur(!) Hepsi de seçimi kazanıp aday oldukları kentlere hizmet etmek için birbirleriyle kıyasıya yarışırlar(!) Öyle ki seçim zamanları, vatandaşa hizmet için kavga ve gürültü ile geçer(!)

Sibel Hanım da o isimlerden biri! Mimar Azize Sibel Gönül, başkan seçilmesi halinde kenti dağınık ve pis gördüğü kenti derleyip toplayacağını, onun yönetiminde temiz bir İzmit olacağını dile getiriyor konuşmalarında! Bu, Sibel Hanım göreve gelirse fark edilecekmiş! Nevzat Doğan yapamadı, Sibel Hanım yapacak! Ama olur da kendisi dışında bir isim kazanırsa İzmit’in hizmet alması zora girecekmiş! Neden mi, çünkü Büyükşehir Belediyesi çantada keklik, Tahir Büyükakın, Büyükşehir Belediye Başkanı olacak, ilçenin iyi hizmet alması için İzmit’in de Büyükakın ile aynı partinin mensubu olması, yani AKP’nin kazanması gerekmiş! Aksi takdirde uyumlu çalışma olmazmış! Sibel Gönül’ün Yenidoğan Mahallesi sakinlerine gerçekleştirdiği ziyarette sarf ettiği sözlerden bu anlam çıkıyor!

Gönül, şunları kaydediyor: “Ben Kocaeli’nin ikinci kadın milletvekili oldum. Şimdi Allah izin verir, sizler de takdir ederseniz ikinci kadın belediye başkanı olacağım. Bilgi, beceri ve ekip, hepsi bizde var. Büyükşehir olmadan ilçe belediyelerinin yapabilecekleri sınırlıdır. Dolayısıyla bu uyumun mutlaka olması lazım.”

Çalış, didin, prim gün sayını doldur; tam emekli olacağım derken yaşa takıl…

Bütün planlar altüst olsun…

Yetmedi bir de çalıştığın kurum özelleştirilsin, işinden ol, yaşın ileri diye iş bulama, yaşam mücadelesine yeniden başla, türlü zorluklarla boğuş!

AKP İzmit Belediye Başkan adayı Mimar Azize Sibel Gönül der ki; “15 yıldır sizlerin takdiriyle kazanıyoruz… Göreve geldiğim andan itibaren fark edeceksiniz değişiklikleri. Temizlik, tertip düzen bu gibi şeylerden anlayacaksınız benim göreve geldiğimi…”

“İzmit’e kadın eli değecek” demeye getiriyor muhtemelen lafı ama diyemiyor, rakiplerinden biri de kadın çünkü!

Temizlik, tertip düzen noktasında Sibel Gönül’ün mevcut İzmit Belediye Başkanı Dr. Nevzat Doğan’a istemsiz bir eleştirisi olsa gerek bu.

İşçinin, emekçinin siyaseti “Geçim”dir…

Siz sanıyor musunuz ki herkes politika ile bu kadar içli dışlı…

Açıyor televizyonu, -ki pek çoğu iktidara yakın kanallar- orada izlediklerine kanıyor…

Avrupa ülkelerinin refah seviyesini alsaydık, poşeti paralı yapmanın bir mantığı olurdu elbet… Avrupalının poşetlere sığmayan gıda harcamalarını yapabilecek kazanca sahip olsaydı vatandaşlarımız, 25 kuruşluk poşet uygulamasının kimseye dokunur bir yanı olmazdı!

Ama biz ne yaptık, poşetin içindekileri döküp, Avrupa’dan sadece “Paralı poşet”i aldık! Başta tepki gösterdik 25 kuruşluk poşet uygulamasına, sonra o konu da diğer pek çok konu gibi kapandı gitti, gündeme dahi gelmiyor artık. Paşa paşa ödüyoruz aldığımız birkaç ürünü koyduğumuz poşetin parasını…

Yanında poşet, bez torba, file gezdirenler de var elbette ancak çok değil…

Geçmiş yerel seçimleri hatırlıyorum da broşür büyüklüğünde seçim gazeteleri hazırlamıştı AKP… Halka dağıtılan bu gazetelerde CHP döneminde İzmit’in sel sularının altında kaldığını gösteren fotoğraflar yer alıyordu! O dönem bu denli ödenek vardı yoktu tartışmaları ile süregitti seçim… Eee siyaset bu, kullanacaklar elbet! AKP’liler her zamanki gibi algıyı yine iyi yönetmeyi başardı. Ama gelin görün ki AKP, kapısının önünü süpürdüğünü zannederek yapmıştı bunu. Meğer, halının altına süpürülmüş her şey! Yeniledikleri alt yapı patlak çıktı, o sel suları geldi, yıllar sonra AKP’nin ayağına dolandı!

Kocaeli’nin hemen hemen tamamında su baskınları ve sel felaketleri yaşandı sıklıkla ve özellikle de geçtiğimiz aylarda! Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin, Türkiye’nin en borçlu belediyesi olmasında alt yapı çalışmalarının bir etkisi yokmuş onu anladık… Olmayan çalışmanın bir gideri olmaz doğal olarak, biliyorsunuz Çalışınca Oluyor(!)

Düşünsenize Kocaeli’nin vitrini, kalbi İzmit bile sel sularına en çok teslim olan ilçelerin başını çekiyordu! Geçmiş yerel seçimlerde CHP’yi eleştirmek için kullanılan sel fotoğrafları ekseriyetle Bulvar’a aitti ve şimdi Bulvar, orta kuvvette bir yağmurda dahi sular altında kalıyor!

Milli Eğitim Bakanlığı yapmış bir ismin ağzından çıkan sözlere bakın…

İnanılır, kabul edilebilir gibi değil…

Milli Savunma Bakanlığı görevini de yürütmüş olan İsmet Yılmaz’ın ağzından çıkanı kulağının duymadığı sözlerini sosyal medyada gördüğümde “Yok daha neler, sosyal medyanın kirli bilgisidir” dedim. Ancak sonrasında yapılan haberleri ve konuşmasının videosunu gördüğümde şok oldum…

Ülkede, kentlerinizde demokrasiyi sağlamak istiyorsanız, yani mevcut düzeni demokratik görmüyor ve değiştirmek istiyorsanız; öncelikle kazanmanız gerekir.

Kazanmadan, sadece muhalif kalarak 16 yılda ülkede, 14 yıldır da kentlerinizde neyi değiştirebildiniz? Yetti mi yanlışları haykırmak, düzelttirebildiniz mi yanlış giden ne varsa? Cevap açık; HAYIR…

AKP, 2014 yerel seçimlerinden zaferle çıkmadı mı, Kocaeli’de 13 belediyenin tamamını kazanmadı mı? Peki 2009 seçimleri, peki 2004 seçimleri..? Hepsini kazandı, yerelde de kazandı, genelde de kazandı. Ne deseniz ne yapsanız kazandı.

Kocaeli, kozmopolittik bir şehir. Yani her memleketten insanın, ekmeğinin peşine düşerek geldiği bir sanayi kenti… Bu kentin yerlileri, başka illerden gelen vatandaşları bağrına bastı, onlarla ekmeğini paylaştı yıllarca. Kardeşlik bağı kurdu. Kentimize göçenler de bu etkileşimle Kocaelili oldu, bu bilinci edindi. Doğduğu memleketten çok doyduğu Kocaeli’ye bağlandı pek çoğu.

Kocaeli’deki manavlar siyasetin içinde de aktif ancak istedikleri sıradan bir vekil adaylığı, bir belediye başkan adaylığı da istiyorlar. Bu anlamda da örgütlenip, parti gözetmeksizin bu duruma dikkat eden partilere de yönlenebiliyorlar. Adaya bakıyorlar, kendilerine verilen öneme bakıyorlar.

Yerli halk da elbet siyasi görüşlerine göre hareket ediyor ancak yerli adaya verdikleri önem, yöneliş çok daha fazla… Tutucular; kimine göre bu kafatası milliyetçiliği; kimine göre ise olması gereken bu!

Yerel seçim sürecinde sosyal medya, adaylar için biçilmiş kaftan… Adaylar, yaptıkları çalışmaları, gerçekleştirdikleri ziyaretleri, programlarını ve benzeri pek çok şeyi sosyal medyada paylaşıyor. Özel günleri buradan kutluyor, taziyelerini buradan iletiyor, eleştirilerini, açıklamalarını dahi buradan yapabiliyor. Biz basın mensupları da adayların neler yaptığını sosyal medyadan rahatlıkla takip edebiliyoruz.

***

Sosyal medya her zaman adayların yararına olmayabiliyor! AKP’nin genel politikaları, yerel yönetimler bazında kimi eksiklikler, sıkıntılar da sosyal medyada sıklıkla dillendirilebiliyor! Mesela ekonomik krizin piyasaya yansıması sosyal medyanın en önemli gündem maddeleri arasında… Keza EYT, keza 3600 ek gösterge, keza poşeti, keza kentsel dönüşüm mağduriyetleri ve benzeri konular da öyle…

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 12 Ocak’ta ilimize gelerek bizzat açıkladığı liste, mevcut belediye başkanlarının büyük bir kısmını memnun etmeyecek bir listeydi. 12 ilçe belediye başkanından Karamürsel Belediye Başkanı İsmail Yıldırım hariç, hiçbir başkan tekrar aday yapılmadı.

Ancak AKP’nin bir özelliği var ki mevcut başkanlar aday gösterilmese de partileri için çalışıyor ya da çalışmak zorunda kalıyor! Aday ile birlikte sahaya çıkıyor, destekçilerinin küskünlüğünü kırıyor.

Bu süreçte de büyük oranda öyle oldu…

İzmit’te Hacıhızır ve Veliahmet mahallelerinin riskli alan ilan edilmesi sonrası yaşananlar malumunuz. Eski Başbakan Yardımcısı ve AKP Kocaeli Milletvekili Fikri Işık, halk ile yaptığı toplantıda müteahhidi salondan kovdu, AKP Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ise ilginç bir açıklamada bulunarak, bu iki mahallenin müteahhit tarafından riskli alan ilan edildiğini söyledi! Yani Şeker’in bu sözünden şu çıkıyor ki bir müteahhit, 2 mahallenin riskli ilan edilmesi noktasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığını yanıltıyor, Cumhurbaşkanı da Bakanlığın talebiyle bu iki mahalleyi riskli alan ilan edebiliyor! Olay Şeker’in dediği gibi ise vah ki vah! Alınan hangi karara güvenecek bu millet öyle ya!

Evet, bu iki mahallede kentsel dönüşüm şart mı, şart… Buna muhalefet de karşı çıkmıyor ancak her şeyin şeffaf, usulüne uygun, halk mağdur edilmeden yapılması gerekiyor. Kentsel dönüşümün uygulanacağı tüm mahallelerde bu bilinçle hareket edilmeli ki kaş yapılırken göz çıkarılmasın, birileri rant devşirmesin, halk mağdur edilmesin. Bu iki mahallede müteahhitle mi ters düşüldü ne oldu, ne bitti de iktidar vekilleri bu işe bu denli müdahil oldu, halkın yanında durdu bilemiyorum; kafamı karıştıran şu ki; Cedit Mahallesi’nde halk avaz avaz bağırırken aynı vekiller onların sesini neden işitmedi? Neden bu vatandaşları kimse dinleme gereği duymadı…

Eylemse eylem, onu da yaptılar…

CHP’nin İzmit Belediye Başkan adayı Fatma Kaplan Hürriyet, ortada bir adaylık durumu yokken, milletvekili iken Kocaelispor’un evindeki maçlarına gidip, şeref tribünü yerine Hodri Meydan grubu ile maçları izleyen bir isim malumunuz…

Hal böyle olunca insan, rakibinin de Kocaelispor ile olan bağını merak ediyor.

Geçenlerde aklıma esti, “Sibel Gönül-Kocaelispor” yazdım arama motoru Google’a…

Bu ülkede 1100 civarında odası olan saray yaptırmak dolu bir iştir(!)

O saray dururken, Marmaris’te 350 odalı bir saray daha yaptırmak çok daha dolu bir iştir(!) O saray yapılırken 500 milyon dolarlık bir uçan saray sahibi olmak ekstra dolu bir iştir(!) Bu saraylarda halkın hiç tadına dahi bakmadığı, hatta adını duymadığı meyvelerle, meyve suları ile misafirleri ağırlamak dopdolu bir iştir(!)

Ülkesindeki insanlar geçim derdine düşmüşken 4 milyon Suriyeliye bakmak, binlerce dükkan ekonomik krizden kapanırken, Suriyelilere vergisiz dükkan açma imkanı sunmak, onların yılbaşı gecesi Taksim’de yarı kutlama, yarı vatan kurtarma gösterisini bu halka izletmenin dolulukta tarifi bile yoktur(!)

Partilerin belediye başkan adaylarını beğenip beğenmemek teşkilatların, örgütlerin, seçmenin meselesi; toplum nezdinde kabul görecek ya da görmeyecek yanlarını irdelemek ise basının bir nevi işi, görevi…

13-0’lık üstünlüğü bulunan AKP’nin listeleri, elbette daha çok toplum nezdinde dikkat çekiyor. Bugüne kadar Kocaeli’de seçim kaybetmemiş bir parti var karşımızda…

Tabii ki bu şu demek değil: “AKP, hangi adayı çıkarırsa çıkarsın seçimi kazanır…”

AKP ile olan ittifaktan MHP’ye Kocaeli’de koca bir “0” çıktı.

13-0’lık skorla 2014 yerel seçimlerini kazanan AKP, 31 Mart 2019 yerel seçimleri için 13’ü AKP’ye, “0”ı MHP’ye pay etti anlayacağınız.

Kendi bilecekleri iş elbette, kim kime nereyi vermiş, kim kimden nereyi almış hesabını, kitabını tutacak olan onlar…

Malumunuz Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün kentimize gelerek 12 ilçenin belediye başkan adayını açıkladı, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan adayı Tahir Büyükakın’ı tanıttı. Erdoğan’ın Türkiye’de tüm adayların netleşeceği bir günde Kocaeli’ye gelmesi, parti teşkilatları için bir onura idi.

Ancak belki de ilk kez Erdoğan’ın gelişiyle mutlu olmadı AKP içinde bir kesim…

Aday gösterilmeyenlerin, üzeri çizilen 11 belediye başkanının, adaylık için istifa eden ilçe başkanlarının elbette ki bugün mutlu olması beklenmiyordu…

AKP tabanının Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a gönülden olan bağını tartışmaya gerek bile yok. 16 yıllık iktidarın rehavetine kapılan yöneticilere rağmen bu parti hala en yüksek oyu alıyorsa bu, Erdoğan’a olan gönül bağının eseri.

AKP seçmeninin büyük bir kısmı dahi gönül rahatlığı ile partisine oy veremez duruma geldi… Bunun sebebi Erdoğan’a sığınan, vizyonsuz, tembel, vurdumduymaz yöneticilerin; kentleri hizmetsiz bırakması, yönettikleri belediyelerde liyakate önem vermemesi, düğünlere ve cenazelere katılmaktan öteye gidememeleri…

***

Gazeteci, halk adına kamuyu denetleyen kişidir…

Halkın doğru bilgiye ulaşmasını sağlar…

Doğrudan yana taraftır…

Hüseyin Erol’a hiç ama hiç yakıştıramadım bu sözleri! Neden mi yakıştıramadım; çünkü beyefendi kişiliği, ağabeyliği, yardımseverliği, karakteri, Atatürkçülüğü ve İzmit aşığı olmasıyla “ADAM”dır Hüseyin Erol…

Muhaliftir, CHP’lidir “Evet” ama eleştirilerinde hep bir düzey vardır…

Eleştirileri çözüme, çözdürmeye yöneliktir.

Dini dilinizden düşürmediğiniz için aslında bu eleştiri…

Din ile devlet işlerini birbirine karıştırdığınız için…

Hal böyle olunca faiz de göze batıyor, şans oyunları da

Bir zamanlar “Ceketimi koysam kazanırım” der, hiç kimseye eyvallah etmez, halk nezdinde kabul görmeyecek isimleri dahi rahatlıkla aday yaparlardı…

Çünkü halk nezdinde aday kabul görmese de parti kabul görür, mühür her şeye rağmen Recep Tayyip Erdoğan’dan sebep sandıkta AKP amblemine basılırdı.

Adaylar çok süre kaybedilmeden açıklanır, muhalefet aday belirlemekle uğraşırken AKP’nin belirlenen adayları sahaya çoktan çıkardı…

Haklarını istiyorlar…

Dertleri siyaset değil, o parti kazanmış, bu parti kaybetmiş değil…

Dertleri haklarını almak…