Toplumsal biLİNÇ!

Yılmaz Karabıyık

Yılmaz Karabıyık

Tüm Yazıları

Bu millet, Habur’u gördü, teröristlerin ayağına hakim, savcı gönderildiğine şahit oldu… Yine bu millet Diyarbakır’da PKK terör örgütünün ele başı, bebek katili Abdullah Öcalan’ın mektubunun okunduğu alanı gördü, açılan pankartları, Öcalan posterlerini gördü, iktidara yakın medya ile FETÖ medyasının “Coşkulu kalabalık”, “Tarihi gün” manşetlerini gördü…

Dolmabahçe’deki mutabakatı gördü…

Oslo’yu gördü…

Bu millet, çözüm adı altında yürütülen süreçte bölgenin nasıl başı boş bırakıldığını kazılmış hendeklerle gördü…

Süreç bitene, bitirilmek zorunda kalınana kadar her şeyi gördü…

Bir kısmımız çok sert tepki gösterdik kanımıza dokunan bu görüntülere, bir kısmımız ise iyi niyetine inandık hükümetin…

Ve süreç bitti, ayaklar altına alınan milliyetçilik, sözde başa taç edildi…

***

Andımızdaki “Türküm” ifadesini ırkçı gören zihniyet ile “Andımız”ı pankart yapıp genel merkezine asanların ittifak yaparak seçime girdiği, el ele tutuştuğu bir seçim sürecinde; karşıya atılan herkes hain oldu, zillet oldu…

Bu ülkenin huzurunu sağlamakla yükümlü olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, halkı galeyana getirecek, gerecek ne kadar ifade var ise sarf etti…

YSK’den aday olabilir belgesi alanları “Seçildikten sonra görevden alacağım” diyerek oy hesabı güttü, CHP’yi şehit cenazelerinde protokole sokmama noktasında Valilere talimat verdiğini açıkladı…

Çözüm sürecinde PKK’lı teröristlere kolluk kuvvetlerinin müdahale etmemesi noktasında Valilere talimat veren Süleyman Soylu değildi belki ama bu hükümetin İçişleri Bakanı idi… Aynı hükümetin İçişleri Bakanı olan Süleyman Soylu, CHP’yi şehit cenazelerine katılamaz hale getirecek, toplumu gerecek ifadeler sarf etti.

Ve adı Güneş olan ancak toplumu karanlığa itecek bir manşet atmaktan çekinmeyen gazete, verdiğimiz 4 şehidin haberini, “Mutlu musun Ekrem” başlığı ile CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na bağlayarak fitili ateşledi.

Bu manşetin atıldığı gün, Ankara Çubuk’ta şehidimizin cenazesine katılan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, linç girişimiyle karşılaştı…

Hain ilan edilmişti çünkü, PKK ile kucak kucağa ilan edilmişti; hükümetin ülkede barış sağlamak iddiasıyla bu ülke vatandaşlarına izlettiği görüntüleri görmezden gelenler; Kılıçdaroğlu ve partisi üzerinde yürütülen algıyı iktidara yakın medyanın da aracılığıyla özümsemişti…

Hiç boşuna 60 yaşındaki adamı yumruk attı diye provokatör ilan etmeyin, saldırıyı yapanları terör örgütleri ile ilişkilendirmeye çalışmayın! Bunun sorumlusu manşetiyle bu algıyı oluşturan Güneş gazetesi, CHP’lileri şehit cenazelerinde protokole almamaları için Valilere talimat verdiğini dillendiren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Millet ittifakına “Zillet, hain” yaftası vuranlardır…

***

Siyasiler, seçim kazanmak için evet yalan vaatlerde bulunur, rakiplerini kötüler ancak terör örgütleri ile ilişkilendirmez, hedef göstermez… Hele ki PKK’nın “Birlik çağrılarından, barış çağrılarından” rahatsızlık duyarak suikast girişiminde bulunduğu, bir koruması şehit edilen bir lideri hiç göstermez…

***

Süleyman Soylu, bağırmayı, kürsüde kükremeyi seven bir isim, toplumun bir kesiminin hoşuna giden bir şey çünkü bu… Geçmişte de şu an mensubu olduğu partiye yönelik kürsüden bağırarak, kükreyerek neler dediğini herkes çok iyi biliyor. Alışkanlığı o zamanlardan geliyor olmalı(!) Ama bağırıp çağırırken ne dediğini bilmeli insan, hele ki bir ülkenin İçişleri Bakanı ise… Huzuru, güveni sağlamakla yükümlü bir bakan ise… İçişleri Bakanı Süleyman Soylu yanlış yapmıştır. Seçim kazanma adına telafisi zor bir algının ve öfkenin mimarı olmuştur. Bu ülkenin birlik ve beraberliğini istiyorsa hatasının bedelini ödemeli, istifa etmelidir…

***

Diğer yandan Güneş gazetesi, iktidara yamanma adına attığı o iğrenç manşetle yanlış yapmıştır. Şehit cenazesindeki öfke patlamasının provokatörü olmuştur. Daha önce şehit cenazelerine birinci sayfasından zor bela yer veren, 7 şehit haberine birinci sayfasının en alt kısmında kibrit kutusu kadar yer ayıran Güneş gazetesinin, maksadı bellidir. Ekrem İmamoğlu’nun, HDP’nin genel başkanı Selahattin Demirtaş için ılımlı bir politika izlediğini söylemesinin bu manşeti attırdığını düşünüyorsanız Güneş gazetesine, buna çok öfkelendiğine inanıyorsanız hali hazırda genel yayın yönetmeni olan Turgay Güler’in 3 Eylül 2014 yılında “Kim derdi ki bu boşluğu Demirtaş dolduracak” başlıklı makalesini tekrar okuyun derim…

Güler, yazısında Demirtaş’ı öve öve bitirememiş, öyle ki MHP ile ittifak yapmaya dahi davet etmiş… Ne demiş Güler, “Selahattin Demirtaş, partisini bölgesel siyasetten, ulusal siyasete taşıyor. Kişisel olarak da yıldızı her geçen gün biraz daha parlıyor. Artık toplumun başka kesimlerine de sevimli geliyor. Belki bir algıdan kaynaklanan o ‘iticiliği’ yok artık. Yemin törenindeki tavrı ayakta alkışlanmalı bence. Germemeye, kutuplaştırmamaya özen gösteriyor. Kimse kusura bakmasın, CHP’nin iktidar olma şansı yok ama böyle giderse HDP’nin var” demiş… “HDP Türkiye partisi olma yolunda ilerliyor” demiş… Ne demiş, “HDP’yi bekleyen çok ciddi bir tehlike var! Karanlık muktedirler HDP’yi CHP’ye yamamaya çalışacak. Sözüm ona ‘sol’ değerler üzerinden bir birliktelik için uğraş verecek. HDP bu tuzağa düşmemeli. HDP eğer bir ittifak arıyorsa MHP’yle oturmalı. Şaka yapmıyorum! CHP ile ittifaktansa MHP ile ittifak daha anlamlı olmaz mı?” demiş…

Bu yazı yazıldığında da “Kürdistan” ifadesini kullanıyordu Demirtaş, bu yazı yazıldığında mitinglerinde Öcalan posterleri açılıyordu…

İşte vatandaşı galeyana getiren Güneş gazetesinin geçmişi bu!

***

Diğer yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın saldırıya ilişkin bir açıklama yapmaması ve ittifak ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin saldırıyı haklı gösteren ifadeleri, bu saldırının sonuçlarının nelere gebe olduğunu anlamlandıramadığını ortaya koyuyor. O yumruğun ülkedeki birlik ve beraberlik ile huzura atıldığını anlayamadığını izah ediyor. Bu dil, terörün yapamadığını yaptıracak bir dil… Bu tavır 15 Temmuz’dan ders alınmadığını gösteren bir tavır. Bu sözler, Yenikapı ruhuna aykırı sözler…

***

Bu dilin aksine birleştirici, hatayı gören ve çözüme kavuşturan ifadeler de var AKP cephesinde. AKP İstanbul Milletvekili ve MKYK üyesi Mustafa Yeneroğlu mesela… Güneş gazetesinin, Hakkari'de 4 askerin hayatını kaybettiği saldırıya ilişkin haberi “Mutlu musun Ekrem” manşetiyle vermesine çok anlamlı bir tepki geldi Yeneroğlu’ndan… “Gazetecilik değil, yapmayın” dedi. Yeneroğlu, “Bu manşeti atanları şiddetle kınıyor, aklı selime davet ediyorum. Ekrem İmamoğlu ile siyaseten ayrı noktalarda olsak bile, şehitlerimiz karşısında sevinebileceğini düşünecek kadar insafsız ve izansız değilim. Bu dil saldırılara kapı aralamaktadır. Gazetecilik değildir. Yapmayın, yazık!” ifadelerini kullandı.

“Benim sözümü ciddiye almayanlar ve yine hakaret edecek olanlar, özellikle gazetenin sorumluları belki Cumhurbaşkanımızın sözünü dikkate alır”

dedi ve Erdoğan’ın “Dönem, kızgın demiri soğutma, musafahalaşma, kucaklaşma, birlik ve beraberliğimizi yeniden perçinleme dönemidir” sözlerini hatırlattı.

Kendisini ve benzer görüşte olan tüm Adalet ve Kalkınma Partisi mensuplarını kutluyorum. Hangi siyasi partiye mensup olursa olsun kızgın demiri soğutma zamanı şimdi… O demir kime temas ederse yakar aksi takdirde, acısı geçse bile izi kalır…

Ateşe körükle gitmek değil, ateşi yakanları, körükleyenleri diskalifiye etmek vazifesi olmalı bu ülkeyi yönetenlerin ve tüm siyasilerin…

***

Toplumsal bilinç oluşmadığı için toplumsal bir linçle karşılaştık dün…

Toplumu germeyin, birleştirin…

Toplumun bilincini bulandırmaktan vazgeçin…

Toplumu, toplumsal bir linçe itmeyin…

Madımak kafasından, linç kafasından kurtarın bu insanları…

Ateşe tutulan demir, çok kızarsa tutanın da elini yakar bilmiş olun.

***

Dip not düşmek gerekirse…

HDP, benim de haz ettiğim bir parti değil…

PKK’ya sırt dönememiş bir partiyi kabul etmem de mümkün değil…

Ancak siz daha düne kadar ılımlı politikalarını övdüğünüz bir ismi cezaevine atıyor, gücünü kırıyor, bir taraftan da Cumhurbaşkanı adayı olmasına izin veriyorsanız; Millet ittifakını HDP ile ilişkilendirip, diğer yandan da yerine ve bölgesine göre; “HDP’li kardeşlerimizin oyuna talibiz” diyorsanız; bu çelişkiyi fark edip, her adımınızın siyasi bir amaç taşıdığını görenlerin size karşı antipati ile bakmasını hainlik olarak adlandıramazsınız…

Hainliğin tanımını kafanıza göre yazamazsınız…

PKK’nın, FETÖ’nün yapamadığını yaparsınız aksi takdirde; BÖLERSİNİZ…

Yazık edersiniz bu millete, bu vatana…

Etmeyin…