Arabam yok deyip geçme, o akaryakıt mutfağını yakıyor!
Benzine, mazota zam gelince sadece vatandaşın özel aracının, toplu taşımanın etkilendiği düşünülüyor lakin benzin, mazot arttıkça tükettiğimiz tüm ürünlerin fiyatları artıyor. Ülkemize üretilen sebze, meyve tarzı ürünlerden tutun da ete, süte kadar tüm tüketim ürünlerini etkiliyor akaryakıta gelen zam. Köyden, tarladan değil, marketten, pazardan alıyoruz biz bu ürünleri ve bu ürünler, buralara nakliye firmaları aracılığıyla getiriliyor. Yani arabam yok deyip geçme, o akaryakıt senin mutfağını da yakıyor.
O, yağı stoklamış; bu, sütü stoklamış, diğeri başka bir ürünü stoklamış falan bunlar, ufak tefek etkenler, asıl etken dolardaki artış, asıl etken akaryakıtın fiyatındaki artış.
Peki hükümet, bu durumu öylece izlemeye devam mı edecek? Ciddi bir müdahalede bulunmayacak mı bu zamlara karşı? 10 gün zam yapıp, 1 gün bir miktar zammı geri çekmekle mi yetinecek hep?
Bir şey yapması şart ve çok acil yapmalı bunu… Elini taşın altına koymalı, TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken’in de dediği gibi Eşel mobil sistemine geri dönülmeli. Yani tüketicinin alım gücünün düşmesini önlemek amacıyla, akaryakıt fiyatlarındaki artışların özel tüketim vergisinden otomatik bir şekilde karşılanması sağlanmalı, böylece fiyattaki artışın önüne geçilmeli. Bu kadarla da yetinmeyip, geçen yıla göre 3-4 kat artan akaryakıt fiyatlarını aşağı çekmeli.
EYT’liye gelince “Kaynak yok, bütçe batar” dediniz…
Pandemi sürecinde iki kuruş destek verebildiniz…
3600 ek gösterge sözünüzü tam tutamadınız…
Oysa siz Türkiye ekonomisini, sayılı ekonomiler arasına sokacağınızı, süper güç olacağımızı falan anlatıp durdunuz yıllarca. Ama gelin görün ki ne zamların önüne geçebiliyorsunuz ne de bu zamların halka yansımasını engelleyebiliyorsunuz. Hiçbir mağduriyeti çözmüyorsunuz. Üreten değil, vergiyle geçinen bir ekonominin sonuçlarına katlanmaya çalışıyoruz şu an. Lakin dayanacak güç kalmadı.