Bu ülkeyi düşman işgalinden milleti örgütleyerek kurtaran, ardından ise egemenliği bir kişi ya da bir zümreden alıp, millete veren Mustafa Kemal Atatürk’e o kadar düşmanlar ki!
Denize döktüğü düşmandan daha düşmanlar.
Dertleri bitmiyor!
Bu ülkeyi düşman işgalinden milleti örgütleyerek kurtaran, ardından ise egemenliği bir kişi ya da bir zümreden alıp, millete veren Mustafa Kemal Atatürk’e o kadar düşmanlar ki!
Denize döktüğü düşmandan daha düşmanlar.
Dertleri bitmiyor!
CHP Kocaeli İl Başkanlığı bugün bir basın toplantısı düzenledi.
Büyükşehir Belediyesi ve İSU olmak üzere çeşitli konularda iktidarı eleştirdi.
Ancak CHP’lilerin bir taraftan iktidara yönelik sert sözler söylerken öbür taraftan AKP’li bir isme teşekkür etmesi haliyle dikkat çekti.
İster kabul edelim ister etmeyelim, son zamanlarda Türk dış politikasının yakaladığı bir ivme, olumlu bir rüzgar var.
Bu rüzgar son 10 yıldır çokta alışık olmadığımız bir rüzgar.
Elbette ki iktidara yakın medyada sürekli olarak dış politikadaki tutumlarının stratejik bir zeka olarak pompalanmasından bahsetmiyorum!
Belediye başkanları eskiden yılda bir vatandaşa hesap verirdi.
5 yıllık proje vaatlerinden hangilerini gerçekleştirdiklerini, hangileri için adım attıklarını, planlamaları, yapılan hizmetleri ne varsa kamuoyu ile paylaşırlardı.
Normalde mart ayında bir yılı tamamlayan başkanların çoktan sıraya girmesi lazımdı.
Kocaeli’de CHP’li belediye sayısının üçe çıkması ne hikmetse AKP’lilerden çok, birtakım CHP’lileri rahatsız etti. Şaka gibi… Ama değil, maalesef gerçek bu! Normalde bunu en fazla dert edinmesi gereken, 13-0 serisine alışmış iktidar partisidir. Ancak CHP’de işler ne yazık ki böyle yürümüyor. Siyasi ihtiraslar yüzünden, Gökçe’nin yerinde gözü olanlar yüzünden, onun parlamaya başlamasından rahatsızlık duyanlar yüzünden, kendi partisinin belediyelerini itibarsızlaştırmaktan gocunmuyorlar. * Önceki dönemde CHP’nin elinde sadece İzmit Belediyesi vardı. Dolayısıyla acemi başkanı CHP’liler hatalarıyla günahlarıyla sahiplenmeyi sürdürdü. Fakat artık CHP’de aktör sayısı fazlalaştı. İzmit Belediye Başkanı tek seçenek olmaktan çıktı. Yanına iki belediye başkanı, milletvekilleri, il başkanı falan eklendi. Artık herkesin gözü kulağı büyükşehir adaylığında… Bunlar arasında özellikle Derince Belediye Başkanı Sertif Gökçe’yi büyükşehir adaylığına yakıştıranların sayısı gün geçtikçe artıyor. Bu sayının artmasının sebepleri arasında Başkan Gökçe’nin vatandaşa ve partililere olan insani yaklaşımı, polemik değil hizmet üretmesi, ilçesine odaklı çalışması, parti hiyerarşisini gözetmesi ve tabii ki büyükşehir belediyesiyle uyumlu çalışması var.
Sertif Gökçe seçildiği günden bu yana Derince’ye faydası olacak ne varsa yapmaya gayret ediyor. “Hizmetin siyaseti olmaz” anlayışıyla, büyükşehir belediyesine partizanca yaklaşmıyor. KBB Başkanı Tahir Büyükakın ile diyalog kanallarını açık tutuyor. İlçesine yatırımların artması için Büyükakın’ı rahat bırakmıyor. Sonuçta kazanan Derince ve Derince’de yaşayan halk oluyor. Çünkü bir ilçeye yapılan veya yapılmayan her şeyin ilk muhatabı o ilçenin belediye başkanı olarak görülür. Sertif Gökçe de bu bilinçle hareket edip, büyükşehir belediyesinin yetki alanlarına giren ne varsa yaptırmak için gayret ediyor. Yetmiyor, bütçesini aşan işlerde tıpkı diğer ilçelerde olduğu gibi Derince’ye de destek istiyor. Alt toplamda halk, Gökçe’nin Derince adına yaptıklarından memnuniyet duyuyor. Ve bu memnuniyet Gökçe’yi bir adım daha yukarıya taşıyor. Günden güne ismi yayılıyor, CHP’liler arasında büyükşehir adaylığına yakıştıranların sayısında hızlı artış gözleniyor. Gel gelelim Gökçe’nin yıldızının parlamasından rahatsızlık duyan CHP’lilerin sayısı da aynı oranda artmaya devam ediyor. Durum böyleyken en iyi bildikleri taktiklere sarılıyorlar. İtibar suikastı… * Evet, Sertif Gökçe’ye şimdiden salvolar başladı. Uzun süredir kulağımıza geliyordu. Özellikle Gökçe’nin Büyükakın ile Derince’de projeleri gezmesinin ardından bu salvolar yerini iftiralara bıraktı. Ortaya öyle bir deli saçması iddia atıyorlar ki, duyanlar şaşkınlıktan yorum dahi yapamıyorlar. Gökçe ile ilgili son bomba, AKP’ye transfer olacağı yönünde. Yanlış okumadınız! Birtakım CHP’lilerin yaymaya başladığı dedikoduya göre Sertif Gökçe CHP’den AKP’ye geçmenin alt yapısını yapıyor. Başkan Büyükakın ile uyumlu çalışmasının temelinde de bu var. Aslında ortaya attıkları bu iddiaya kimsenin inanmayacağını onlar da biliyor. Fakat çamur at izi kalsın taktiğiyle bir yandan Gökçe’nin üzerinde şaibe uyandırıp; Öbür yandan büyükşehir belediyesi ile olan uyumlu çalışmanın önünü kesmeyi, Gökçe’nin hareket alanını kısıtlamayı hedefliyorlar. Anlayacağınız ucuz siyaset anlayışıyla yol arkadaşlarını harcayıp yol açmaya çalışıyorlar. * Ancak buradan beklenen sonuç çıkmaz gibimegeliyor! Çıkacak olan tek sonuç, Gökçe’ye yapılan itibar suikastı nedeniyle koca bir MAĞDURİYET” olur. Atacaksanız az destekli atın! Rasyonel bir dayanağı olsun. Mesela Cumhuriyet Halk Partisi eridi bitti, gemiyi terk etmeler başladı falan gibi bir durum olsa hadi bir parça mümkün görsün insanlar. Amma velakin yerel seçimlerde iktidar olmuş, olası ilk seçimlerde iktidara çok yakın duran bir partinin belediye başkanı ne diye AKP’ye geçsin? Bir de fıtrat meselesi… Sertif Gökçe'nin o fıtratta biri olduğunu düşünmüyorum.CHP’de gençlik kollarından bu yana partisine hizmet etmiş, dahası kişilik alt yapısı oturmuş birini kimse kolay kolay kafasına giremez.O yüzden Gökçe’ye yapılanın adı düpedüz itibar suikastıdır, karalama kampanyasıdır! Yarınlarda olacakların habercisidir. Bunu böyle okumak lazım… Duyduğumda gülüp geçtiğim deli saçması bir konuyu sonradan köşe yazıma taşıyayım istedim! Zira bazen gülüp geçmemek, insanların altta yatan ruh halini iyi analiz etmek gerek…
Kocaeli’nin Körfez ilçesinin orta yerinde adeta saatli bomba gibi faaliyetini sürdüren Tüpraş şu sıralar hayli hareketli.
Hareketin sebebi belli…
Yine emek hırsızlığı, yine hak arama mücadelesi.
Kocaelispor taraftarı, Kocaelispor’un tarihine sahip çıktı, sevincine, hüznüne, arşivine, adına, armasına sahip çıktı!
Amatör Lig’de dahi seyirci rekorları kırarak Kocaelispor’un bu kentin vazgeçilmezi olduğunu gösterdi!
Kocaelispor’un dokunulmazlığını herkese ilan etti!
AKP ve CHP arasında deyim yerindeyse “Turp savaşları” yaşanıyor.
19 Mart günü İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan olaylar zinciri şaşkınlığımıza şaşkınlık ekliyor.
Ekrem İmamoğlu hakkında hazırlanan iddianamede türlü yolsuzluk ve rüşvet iddiaları yer alırken,
Bugün bizim için oldukça heyecanlı bir gün.
Gazetemiz bazılarının kabul etmekte zorlandığı, bazılarının ise en başından bu yana hakkımızı teslim ettiği o çizgisinde 11 yıldır faaliyetini sürdürdü.
Yavaş yavaş 12. Yıla giriyoruz.
CHP kurultayında öne çıkan konulardan biri de İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’in, kurultaya giderken müdürlerini yanında götürmesiydi.
Birol Sağlam, Devrim Bal ve Ozan Aksu geçmişte CHP’nin gençlik kolları başkanlıklarını yaptılar.
Üçü de yıllardır yerel ve genel bütün seçimlerde CHP’nin başarısı için ter döken gençlerdi.
CHP’de Pazar günü gerçekleşecek olan olağanüstü kurultayda neler olacağını kestirmek güç.
Dünkü yazımda, CHP’nin Parti Meclisi’ne istekli olan adaylardan söz etmiştim.
Tabi, bu adaylar arasında en çok Haydar Akar’ın ismi tartışma konusu oldu.
Cumhuriyet Halk Partisi önümüzdeki Pazar günü olağanüstü kurultaya gidiyor.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından CHP’ye sıra geldiğini düşünen Özgür Özel;
Partiye kayyum atamasının önüne geçmek adına olağanüstü kurultay kararı aldığını açıkladı.
İçinde bulunduğumuz şu kargaşa ortamında bizi biraz olsun kötü atmosferden ve negatif havadan uzaklaştıracak bir şey lazımdı.
Allahtan bayram araya girdi.
Tuttuğumuz oruçtan bile bir şey anlamadık.
Olağanüstü bir hafta sonu geçirdik.
Tutuklamalar, kayyumlar, protestolar, gözaltılar, ön seçimler derken;
Basın emekçileri olarak herkes kadar biz de epeyce yorulduk.
CHP pazar günü ön seçime gidiyor.
Pek çok CHP üyesinin anlam veremediği ön seçimde üyeler sandık başına gidecek.
Tek adayı oylayacak!
Geçtiğimiz günlerde Halk TV’de deyim yerindeyse deprem yaşandı.
Her devrin adamı olarak nitelendirilen ve nefret söylemleriyle tanınan Rasim Ozan Kütahyalı’nın iktidara muhalif yayıncılık anlayışıyla bilinen Halk TV’de röportaj vermesi;
Aslında Türkiye’de gazeteciliğin içinde debelendiği ikilemi gözler önüne serdi.
Siyaset kurumuna olan bakış açısı maalesef iç açıcı değil.
Neredeyse kimse siyasetçileri güvenilir bulmuyor.
Bu işi etik kurallara ve insani yönüyle yapanlara nadiren rastlıyoruz.
CHP’de büyükşehir belediye başkan adaylığı hiç bu kadar kıymetli olmamıştı.
Eskiden büyükşehir adaylığından köşe bucak kaçılırdı.
“Yok yere param gitmesin, olmayacak duaya neden amin diyeyim” şeklinde düşünenler bu adaylığı kendine zül gördü.
CHP’nin Cumhurbaşkanı adaylığı için gerçekleştireceği ön seçim CHP örgütlerine hareket kattı.
Zaten oldum olası CHP’liler içe yönelik konulara daha fazla ilgi gösterirler.
Yeni odak noktaları Ekrem İmamoğlu’nun tek aday olduğu 23 Mart’ta yapılacak olan ön seçim.
Ticaret Bakanlığı bugün enteresan bir soruşturma başlattı.
Ünlü gurme Vedat Milor’a “Örtülü olarak Kent Lokantalarının reklamını yapıyorsun” dedi.
Haberi duyunca bana bir gülme geldi.
İzmit Belediye Meclisi dün önemli bir karar aldı. Yahya Kaptan Mahallesi’ndeki bisiklet eğitim merkezinin bulunduğu alana opera ve bale binasının yapımı için imar değişikliğine gidildi. Yapılan değişiklik büyükşehir belediye meclisinde onaylandıktan sonra ihale sürecine geçileceği duyuruldu. Açıkçası heyecan verici bir gelişme olarak bakıyorum. Birincisi; özellikle sosyal demokrat kesimin opera sanatına bakış açısını bildiğim için, bunun altı yıldır neden yapılmadığını anlayamamıştım. Evet, opera bir kesim için gelişmişliğin, çağdaşlığın, modernizmin temsilcisidir. Opera dinlemeye gidiyorsan elitsindir, üstünsündür, burjuvasındır. Böyle dediğim için gerçek opera sanatı severler kusuruma bakmasın, onları tenzih ettiğimi hatırlatayım. Ama maalesef kültürde, sanatta, sporda, müzikte kısacası her alanı birileri kendine mal etmiş. Operanın sahibi de kendini solda tanımlayan kesim olmuş. Fakat tüm bunlara rağmen bizim şehrimize bir opera salonu elbette çok yakışır, “niye olmasın, neden hala olmadı ki” diyenlerdenim. CHP’li Fatma Başkanın seçim beyannamesinde yer alan proje nihayet start verecek. Şaşkınlığımın ikinci sebebi de şu; opera ve bale salonu dediğiniz şey öyle az buz bütçeyle yapılacak iş değil. Yüz milyonlarca lira bütçe gerektirir. Malum, İzmit Belediyesi’nin mali tablosu ortada. Daha önce yapılan ihalelerden alacaklılardan tutun en küçük esnafa kadar hala eritilemeyen bir borç yükü var. Ayrıca bundan önce yapılan kimi ihalelere talipli çıkmamasının bir sebebi dalgalanan inşaat maliyetlerinin yanı sıra, diğer bir sebebi de İzmit Belediyesi’nin mali tablosuna olan güvensizlik değil miydi? Demek ki artık kriz aşılmış. Bu da sevindirici bir gelişme. Şimdiye kadar açtıkları binaların çoğu ya hayırsever vatandaşların bağışlarıyla ya da eski binaların dönüştürülmesiyle olmuştu. İzmit Belediyesi neredeyse ilk defa dev bir projeye adım atıyor. Dev diyorum çünkü seçim beyannamesinde vaat edilen proje hakikaten dehşet etkileyici. Bakalım İzmit sonunda opera ve bale binasına kavuşabilecek mi?
Bugün CHP’de tarihi bir an yaşandı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, sonunda cumhurbaşkanı adaylığını ilan etti.
Ortada alınmış bir seçim kararı yok ama olsun, önemli değil.
Şu ara 12 ilçenin belediye başkanlarıyla, renkli söyleşiler yapmaya çalışıyoruz, çalışacağız.
Gazetemizin Genel Yayın Koordinatörü Yılmaz Karabıyık, Sorumlu Yazı İşleri Müdürümüz Sebahattin Aydın ile birlikte, başkanları alabildiğince konuşturmaya, yaptıkları açıklamalarla gündem yaratmaya çabalayacağız.
İşimiz bu…
Son günlerde CHP’nin hızına yetişemiyoruz.
Her gün bir olay…
İktidarın her yönüyle artık yönetemez hale getirdiği ülkede muhalefet kanadının erken seçim baskısı var.