Devlet Bahçeli ne yaptığının farkında mı?
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin bir gün (bize göre) ansızın yaptığı “Terörsüz Türkiye” çıkışı ile bebek katili Öcalan’ı TBMM çatısı altına davet etmesi sonrası devam eden gelişmeler “Türkiye’de neler oluyor”, sorusunu gündeme getirdi.
Devlet Bahçeli’nin “DEM alerjisi” bilindiği için yaptığı bu çağrı kafalarda çeşitli senaryolar yazılmasına sebep oldu.
Varılan noktada Bahçeli’nin başlattığı, Erdoğan’ın sahip çıktığı, DEM’in balıklama atladığı bu olay neticesinde PKK silah bıraktı.
Perde arkasında neler olduğunu şu an için bilmiyoruz.
Ama her türlü “Barış” isteyenlerdenim.
Yaklaşık 50 yıldır PKK terör örgütüyle Türkiye arasında süren savaşın hiçbir zaman bir kazananı olmadı.
Yitip giden her can bu ülkenin evlatlarıydı.
Ağlayan anaların sadece alt kimliği farklıydı ama sonuçta hepsi anaydı.
Türk-Kürt kardeşliğini istemeyenler, bizim birbirimize savaşımızdan beslenenler dışında bu işin kazananı olmadı, olamazdı.
Ülkemize verdiği maddi hasarlar da cabası.
***
Tabi, 50 yıldır devam eden savaşı bitirmek sanıldığı kadar kolay olmayacak.
Bunu sindirmek, dün terörist bellediklerimizi bugün kardeşimiz diye bağrımıza basmak hiç kimse için kolay olmayacak.
Ama bu kanın bir yerde durması gerekiyor.
Devlet Bahçeli bu işin temelini attı, attığı yetmedi işi daha da ileri boyuta taşıdı.
Gazeteci İsmail Saymaz’ın ifadesine göre Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi içerisinde yer alan Cumhurbaşkanı Yardımcılığı görevini birinin Kürt, birinin Alevi olmasını önerdi.
Saymaz’ın kulis bilgisi Türkiye’yi hareketlendirdi.
Normalde bu tür haberlere açıklama yapmayan Bahçeli alışık olmadığımız bir şekilde uzun bir deklarasyon yayımladı.
Aslında o açıklamasında her ne kadar İsmail Saymaz’ı yerden yere vursa da esasa dair değişen bir durum olmadığı görüldü.
Yani yaptığı açıklama Saymaz’ı doğruluyordu.
Bahçeli özetle ne dedi, bir bakalım:
*
“Basına kapalı toplantıdaki sözlerimin malum sözde bir gazeteciye sızdırılması, o dedikodu markası ve her ipte cambazlık yapan gazetecinin de mal bulmuş mağribi gibi gündeme taşıması zamanlama itibariyle manidardır. Ve notlarımız arasındadır.
Milliyetçi Hareket Partisi her saldırıyı göğüslemeye hazırdır.
Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı Türkiye’ni etnik ve mezhep temelli depreme maruz kalmasına müsaade etmeyecektir.
Alevi de bizim, Kürt de bizimdir.
Cami de bizim, Cemevi de bizimdir.
Biz hep birlikte Türk milletiyiz.
Biriz, beraberiz, kardeşiz, çok büyük bir aileyiz.
Herkes bizse, biz de kardeşsek dürüst ve sorumlu hareket etmemiz milli namusumuzun gereğidir.
Piyonlaşmış bozguncular, suyu bulandıranlar, sipariş senaryolara figüranlık yapanlar, bu suretle Türk-Kürt, Alevi-Sünni, laik-antilaik, inanan-inanmayan kutuplaşmasına çanak tutanlar da bu muazzam ailenin üvey evlatlığına bile layık olmayan çürüklerdir."
*
Evet, Sayın Bahçeli Kürt-Alevi açılımı konusunda topu taca atmıyor.
Kitabın ortasından konuşuyor.
Aslında Bahçeli bu konuşmayı yeni yapmamış.
Saymaz’ın ifadesine göre geçtiğimiz Milletvekilleri toplantısında dile getirmiş ama kamuoyuna yeni sızdırılmış.
O gün ortaya çıkmayan bilgi bir anda dışarı servis edilmiş.
Saymaz da gazeteciliğinin gereğini yaparak kendisine ulaşan bu bilgiyi kamuoyuyla paylaşmış.
Tabi bunun aniden ortaya çıkması kabine revizyon ihtimallerini güçlendirse de akabinde meclis tatile girdi.
Bilindiği gibi, olası yeni atanacak cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar her ne kadar Milletvekillerinden seçilmese de meclis çatısı altında yemin etmeleri gerekiyor.
O yüzden şimdilik böyle bir beklenti yok.
Ancak gerek Bahçeli gerekse DEM Parti sürece öyle hassas yaklaşıyorlar ki, normalde her iddiaya cevap vermeyen Bahçeli uzun uzun açıklama yapmak zorunda hissetti.
***
O açıklamasında mezhep temelli bölücülük ifadesine de yer verdiğini görüyoruz.
Diyor ki Sayın Bahçeli:
“102 yıllık Cumhuriyet tarihimizin tamamına etnik ve mezhep temelli bölücülüğün taciz, tahrip ve tahrikleri damga vurmuştur” diyor.
Ve ardından cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine ilişkin önemli bir cümle kuruyor.
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin siyasi ve hukuki imkanları, ihata ettiği kuramsal ve kurumsal ilkeleriyle milli birlik ve kardeşliğin pekişmesi mümkün ve muhakkaktır. Bunun şematik formülü de eşkenar üçgen formatında siyasi ve hukuki düşünce kalıbına dökülmüştür” diyerek buradan bağ ile;
“Terörsüz Türkiye’nin adım adım ilerlediği bir dönemde, iki Cumhurbaşkanı Yardımcısından birisinin Alevi, diğerinin de Kürt olabileceği değerlendirilmiştir” şeklinde iddialara açıklık getiriyor.
***
Bahçeli konuşmasında samimiyet vurgusu yapmayı da ihmal etmiyor.
Aslında geçtiğimiz günlerde CHP eski Genel Başkanı Sayın Altan Öymen’in cenazesinde biz eski liderleri bir arada gördük.
Mesela Devlet Bey, törende yürürken CHP eski Genel Başkanlarından Hikmet Çetin’in elini tuttu.
Okul arkadaşım dediği eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun koluna girdi.
Dolayısıyla bu süreçte çerçeveye bakıldığında Bahçeli’nin samimiyete daha çok önem verdiğini, daha çok birleştirici rol üstlendiğini görmek mümkün.
Geçmişte de Kürt siyasetinin öncü isimlerinden Ahmet Türk için yaptıkları hafızalarda.
Aynı şekilde Ekmeleddin İhsanoğlu açılımını da unutmadık.
Kısacası Devlet Bahçeli teorik olarak ülkeyi esir alan ve milliyetçiliği ayaklar altına alan mezhepsel çatışmalara karşı olduğunu bir biçimde gösterdi.
Ancak bazen matematik hesapları bazen farklı hesaplar nedeniyle tam anlamıyla birleştirici bir rol üstlenemedi.
***
Peki, şimdi ne oldu da birdenbire bu noktaya geldi?
İşte şu an için bu sorunun cevabı maalesef yok!
Ama bir gerçek var ki, o da Türkiye’yi öyle zannedildiği gibi “tek adam” yönetmiyor!
En azından kritik bütün konular için bunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Devlet Bahçeli ilerleyen yaşına rağmen hala çok iyi çalışan bir hafızayla ülkede barış adına önemli kararlar alıp, uygulamaya sokulmasını sağlayabiliyor.
Yürüdüğü yol, izlediği politika doğrudur, yanlıştır, hesaplıdır, hesapsızdır bilemem!
Fakat yurdunu seven her vatandaş kan dursun, analar ağlamasın, yeni cepheler açılmasın ister.
Sükunetle süreci izlemeye, destek olunması gereken noktalarda destek olmaya, yanlış gördüğümüz yerlerde ise eleştirilerimizi sıralamaya devam edeceğiz.