Harun Yıldızlı’ya diyeceğim var!
CHP Kocaeli Milletvekili Harun Özgür Yıldızlı’yı kimi konularda eleştirebiliriz.
Ki, bu konuda ona en ağır eleştirileri getiren de biz olduk.
Yıldızlı da o zamanlar siyasette yeniydi.
Bazı şeyleri birbirine karıştırdığı olmadı değil.
Siyasetin şakaya gelmeyeceği, taşıdığı kimliğin ve göz önünde olmanın ona getirdiği ilave sorumlulukları fark edip önlem alana kadar bizden hayli eleştiri aldı.
Her ne kadar sinirlense, üzülse de hiçbir zaman yazılanlardan dolayı basına karşı duruşunu bozmadı, iletişimde kalmaya özen gösterdi.
Belki de farkında olmadan ona iyilik ettik.
Aslında olması gereken de bu.
Bizler kamuoyuna mal olmuş ve kamu adına görev yapan herkesin denetçisiyiz bir bakıma.
Yanlış gördüğümüz yerde o yanlışa sahip çıkmayız.
Doğrusunu anlatmaya çalışırız.
Yanıldıklarımız yok mu, elbette vardır.
Ancak yanılmışsak da onu düzeltmeye gayret ederiz.
CHP Kocaeli Milletvekili Harun Yıldızlı konusunda bir noktada yanıldığımı itiraf etmem gerek…
*
Taa Cengiz başkanın il başkanlığı zamanlarında Sayın Sarıbay’ın milletvekili aday adaylığı için görevini bırakacağı dönemlerde;
Hatırlanacağı üzere koltuğunu Harun Yıldızlı’ya bırakacağı konuşulmaya başlanmıştı.
Ben de o zamanlar “Yıldızlı’dan il başkanı olmaz” diye bir yazı kaleme almıştım.
Çünkü bilirim ki, CHP’de il başkanlığı makamı çok ama çok önemlidir.
Bunun için örgütün tozunu yutmak, cefasını çekmek, kısacası alttan gelip emek vermeniz gerekiyordu ki, örgüt sizi otorite kabul etsin.
CHP’yi yönetmek belediyeyi yönetmekten daha zordur.
Harun Yıldızlı hangi örgüt deneyimiyle il başkanlığını yürütecekti?
Birkaç yıllık il yöneticiliğiyle mi?
Dolayısıyla Harun Yıldızlı’nın adı geçince bu saydıklarımın bir maddesini bile onda göremedim.
Çünkü tanımıyordum, rahmetli Rafet Amcanın oğlu olması, Cengiz başkanın Harun Yıldızlı’yı il yönetimine davet etmesi dışında CHP ile bağı konusunda zihnimde başkaca bir bilgi yoktu.
Olsa bilirdim, ben bilmeyeceğim de kim bilecek, dedim.
*
Fakat hikaye çok başkaydı.
Rafet Yıldızlı, çocuklarına öyle bir CHP sevdası aşılamış ki, oğlu Yıldızlı nereden nerelere geldi.
CHP İl Başkanlığı, ardından Milletvekilliği, şimdi de TBMM İdare Amirliği ile hızla yükselen ivmesiyle şaşırtmaya devam ediyor.
*
Milletvekilliğini başarıyla sürdürüyor.
Başarıdan kastım ne? Hemen açayım…
Öncelikle Kocaeli ile yatıp Kocaeli ile kalkması…
Kentin bütün problemlerini meclise taşıması, taşımakla kalmayıp peşini kovalaması.
Sonuç odaklı bakması.
Yani bir sorunun hallolması için iktidarla ortaklaşmak gerekiyorsa onu da yapmayı ihmal etmiyor.
“Ben meclise taşıdım, kürsüden şovumu da yaptım, gerisi Allaha emanet” demiyor!
Kentin bütün katmanlarıyla bir araya geliyor.
Sokakta sahada her yerde olmaya özen gösteriyor.
CHP onun yaşam biçimi.
Varılması gereken mutlak hedef!
CHP iktidarı için yapmayacağı şey yok!
En azından verdiği izlenim böyle.
Örgütçülüğünü ise tartışmaya açmaya gerek görmüyorum.
Bu kadar kısa zamanda anca bu kadar olurdu.
*
Bunun yanı sıra her ne kadar Artvinli olsa da Kocaeli milliyetçiliği ağır basıyor.
Mecliste bir bakmışsınız vekilinden danışmanlarına, aşçısından garsonuna, korumasından şoförüne, herkese İzmit pişmaniyesi dağıtıyor.
Masasında gelen konuklar için Derince’nin markası olan Çenesuyu bulunduruyor.
O da yetmiyor, Karamürsel eski Başkanı İsmail Yıldırım döneminde öne çıkan Karamürsel Gazozunu da masasından eksik etmiyor.
Şehrinin değerlerine sahip çıkıyor.
*
Kısacası Harun Yıldızlı beni şaşırttı.
İnsan her zaman haklı çıkmaz, öyle değil mi?
Siyasette yeter ki böyle insanlar olsun varsın biz haklı çıkmayalım.
Aklımda hep bu konuda bir yazı yazmak vardı.
Harun Yıldızlı kırmızı plakayı aldığında yazacaktım fakat kendi işlerimden fırsat bulup yazamadım.
“Kusura bakma Harun Yıldızlı” diyecektim ama geciktim.
*
Yiğidin hakkını yiğide verelim.
Ama politikacıların bizlerden sonsuz ve sınırsız bir kredi alması imkansız.
O yüzden bu yazıya başka anlamlar yüklemeyin.
İl başkanı olamaz demiştim, oldu.
Olmanın birkaç adım ötesine gidince bu itirafı yapmak farz oldu, hepsi bu kadar.
Dilerim aynı çizgide yoluna devam eder.
Biz kendisini ve bütün milletvekillerini izlemeyi sürdürüyoruz.
Yarın içinden başka biri çıkar, onu da yazar eleştirilerimizi sıralarız.
------------
17 Yılın Sonunda Kavuştum
Bu mesleğe bodoslama dalanlardanım.
Gazetecilikle alakalı bir deneyimi olmadan ama gazeteciliğe hep bir sevdası bulunan biri olarak girdim o kapıdan içeri.
5 yıl aralıksız çalıştığım gazetede sadece bana ayrılan alanda sıkışıp kalmadım!
Herkesi izledim, herkesten bir şey öğrenmeye çalıştım.
İyi diyaloglar kurdum, kendimi geliştirmeye gayret ettim.
Çünkü ben öğrenmeyi hep sevdim hala da öğrenmeye devam ediyorum.
“Oldum ben” diyenlerden nefret ederim.
Ben öyle üzerinde uzun uzun düşünerek radikal kararlar alan biri değilimdir.
Hızlı düşünür, çabuk aksiyon alırım.
*
Beş yıllık deneyimin ardından kendi internet sitemi kurmaya karar verdim.
Bu iş nereye varır, tutar mı tutmaz mı, gazete yönetmek kolay mı zor mu, inanın hiç oraları düşünmedim.
Kervan yolda düzülür diyenlerdenim.
Sen doğru ol, işini doğru yap, Allah doğrunun yanında diye bakanlardanım.
Çok şükür bu düşüncemde hiç yanılmadım.
O gün bir gazete kurmam gerekiyordu kurdum ve bugün bu noktadayız.
“Kocaeli’nin en iyisiyiz, en çok biz okunuyoruz, haberlerimizle Kocaeli’yi yatırıp kaldırıyoruz, en dürüst biziz, biz Allahın hatasız kullarıyız”, gibilerinden hayal dünyasında, uçlarda gezmiyorum.
*
Hata da yaptım, yaptığım hatadan pişmanlık da duydum.
İnsanız neticede…
Ama hiç kimseyi suçlamadım, yanlışı kendimde aradım.
Hatayı herkes yapar önemli olan kendini bozmamaktı.
Direnmekti, var güçle çalışmaktı, karalama kampanyalarına teslim olmamaktı.
Mücadeleden kaçmamaktı, korkmamaktı, yılmamaktı, eziyetlerden güç almaktı, bir daha ve bir daha ayağa kalkmaktı.
*
Gazete Barış kim ne derse desin 12 yıldır yerli yerinde durmaya devam ediyor.
12. yılımızı dergiyle taçlandıracağız dediğimizde bize verilen değerin sağlamasını da yapmış olduk.
Öyle güzel karşılık verdiler ki, bu vesileyle kimde neredeyiz, ne kadarız, hepsini görmüş olduk.
Ama asıl beni heyecanlandıran bir detay daha var.
Bu mesleğe alaylı başladım evet.
Fakat 17 yıllık emeğin karşılığı olarak artık bende (eski adıyla) sarı basın kartına sahip bir gazeteciyim.
*
Basın kartımı almak için Cumhurbaşkanlığı İletişim Ofisine gittiğimde yaşadığım duyguları kelimelerle ifade edemem.
Bu benim için meslekteki bir madalya idi.
Yoksa ben de biliyorum basın kartının bize ayrıcalıklı imtiyazlar getirmediğini.
Ama ona sahip olmak, Devlet tarafından onaylanan gazeteci sayılmak inanılmaz bir duygu.
Artık bundan sonra hiç yazı yazmasam hiç gazetecilik yapmasam da gam yemem!
Onu bir kez aldım ya, isterseler geri alsınlar!
Basın kanununa tabiyiz.
Resmi ilan sürecimiz devam ediyor. Etmese de inanın umurum olmaz.
Ama çok emek veriyoruz.
Allah emek veren herkesin emeğinin karşılığını almayı nasip etsin.
Biz bazen ayağımız tökezlese, bazen içimiz kararsa da güçlü bir şekilde yolumuza devam ediyoruz.
Hakkımızda anlatılan masalları ninni niyetine dinleyip bir güzel uyku çekiyoruz.
Kalın sağlıcakla…