Hariçten gazel okumak kolay!

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun CHP’den AKP’ye geçişi ülke gündemine bomba gibi düştü.

Bu durum hem siyasi çevrelerde hem de toplumda geniş yankı uyandırdı.

Özlem Hanım gibi uzun yıllar milletvekilliği ve belediye başkanlığı yapmış tecrübeli bir siyasetçinin iktidar partisine geçmesi elbette yadırganacak bir durumdur.

Çünkü her ne kadar siyasi partiler zaman zaman önemli transferler yapsa da neredeyse bu transferlerin tamamında ideolojik yakınlıklar söz konusuydu.

Mesela bir MHP’li AKP’ye geçebilir, bir AKP’li BBP’ye geçebilir. Bir İyi Partili AKP’ye geçebilir, bir CHP’li de İyi Parti’ye veya DEM Partisine geçebilir.

Amma velakin bir CHP’li belediye başkanı AKP’ye geçtiğinde orada farklı hesaplar devreye girer.

Hele de CHP’li belediye başkanları birer birer cezaevlerine atılırken…

*

Ülkemizde yerel siyaset, ulusal siyasetten bağımsız düşünülemez.

Son aylarda ulusal siyaset dahi yerel siyaset üzerinden şekilleniyor.

İktidarın yerel güçleri yanına çekme stratejisi olduğu açıkça görülüyor.

Özellikle Ege Bölgesinde bir türlü etkin olamayan AKP’nin Özlem Çerçioğlu gibi popüler bir ismi transfer etmesi, surda gedik açma hamlesi olarak nitelendirilebilir.

Yoksa kolayı vardı…

Çerçioğlu’nu, Aziz İhsan Aktaş ile en çok iş yapan CHP’li belediye başkanı olarak cezaevine atmak gibi…

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar “sadece bir kez çalıştım” dediği Aziz İhsan Aktaş yüzünden cezaevindeyken;

Aktaş’a pek çok ihale veren Çerçioğlu cezaevini boylamak yerine AKP’ye transfer ediliyor.

Burada AKP’nin yapmak istediği şey belli, onu anladık da ya Özlem Hanım…?

Onun amacı ne?

Korku mu, koltuk kaygısı mı yoksa kariyer hesabı mı?

*

CHP’li belediye başkanları son zamanlarda yargı soruşturmalarıyla boğuşuyor.

Bu da bazı başkanları güvenli liman arayışına itiyor.

Ben Özlem Çerçioğlu’nun AKP’ye geçişinin altında kariyer planı değil, bireysellik olduğunu görüyorum.

Bir nevi “hayatta kalma” hamlesi olduğunu düşünüyorum.

Muhalefettekiler tarafından Özlem Çerçioğlu linç ediliyor.

Özlem Hanımı önüne gelen eleştiriyor hatta küfrediyor.

Ama bu işin önüne arkasına bakanlar Özlem Çerçioğlu ile CHP arasında epeydir derinleşmiş sorunlar olduğunu hatta ruhsal kopukluğun başladığını görebilir.

İşin içine bir de korku girdi mi, bu radikal kararı vermesi çokta zor olmasa gerek.

*

Rivayetlere göre Özlem Hanım “6 metrekarede yaşayamam” diyerek, kendisine gelecek bütün eleştirileri göğüsleyip ruhen koptuğu CHP’den AKP’nin kapısına gitti.

Yani Özlem Hanım cezaevini değil, özgürlüğü seçti.

Özlem Hanımın, erkek belediye başkanlarının gösterdiği cesareti gösteremediği söyleniyor.

Bir kadın olarak Özlem Hanıma çokta kızamıyorum.

Hayatta hiçbir şey insanın özgürlüğünden, evlatlarından, ailesinden daha değerli değil.

Hele hele uğruna savaştığınız, bedel ödediğiniz, ömrünüzden verdiğiniz partinizin, eline güç geçtiğinde diğerlerinden hiçbir farkı kalmadığını gördüğünüzde, neyin bedelini ödediğinizi sorgulamaya başlıyorsunuz.

Dolayısıyla Özlem Çerçioğlu’nun AKP’ye geçişi CHP’lilere göre büyük bir ihanet gibi görülse de;

Günün sonunda Özlem Çerçioğlu 11 yıldır CHP amblemi altında Aydın halkına hizmet etmiş, pek çok erkeğin yapamadığı işleri yapmış başarılı bir politikacıdır.

Ve bugün korktuğu için bu kararı verdiyse onu da anlamak gerekir.

*

“Tarih korkakları değil, cesurları yazar” gibi bir fanteziye girmedi diye Çerçioğlu’nu linç etmek anlamsız.

Tarih beni yazsın diye benim ömrüm parmaklıklar arkasında geçecekse varsın o tarih beni yazmasın!

Onlar eskidendi.

Her şeyin içini boşalttılar, tarihin bile…!

Şimdi ne öyle bir Türkiye var ne tapınacak bir Cumhuriyet Halk Partisi ne de öyle politik zemin var.

Yarın olası CHP iktidarında gücü eline geçiren her insanoğlunun yaptığı gibi baskı politikalarıyla bir bakmışsınız tersi olmuş ve hiç beklemediğimiz siyasiler CHP’ye geçivermiş.

Bunlar akıl dışı şeyler değil!

Bu memleket neler gördü neler yaşadı.

Özlem Çerçioğlu ne ilk ne son olacaktır.

Bu işlerde hariçten gazel okumak kolaydır.

Kime sorsan böyle bir şeyi asla yapmayacağını savunur.

Ama hakikat öyle değildir. Herkes kendi paçasını kurtarmaya bakar.

Bir de üstüne partisiyle arasında derinlemesine bir ayrışma yaşadığını düşünürsek, Özlem Çerçioğlu’nun neden böyle bir karar aldığı daha iyi anlaşılıyor.