Darısı başımıza…

Esra Aydın

Esra Aydın

Tüm Yazıları

Bilindiği üzere Fransa, yakın zamanda çocukların sağlığını önceleyen bir adım daha attı ve ülke genelinde birçok plajda, parkta ve kafelerin açık alanlarında sigara içmek yasaklandı.

Sağlık Bakanı Catherine Vautrin, “Sigara içme özgürlüğü çocukların temiz hava soluma hakkının başladığı yerde biter” dedi ve tütünsüz bir nesil için kolları sıvadı.

Yapılan bir ankete göre Fransızların yüzde 62’si de bu yasağı destekliyor.

İlk bakışta özgürlükleri kısıtlayan bir uygulama gibi gelse de “darısı başımıza” dedirtiyor.

Meseleye çocukların gözünden baktığımızda oldukça insani bir adım olduğunu görüyoruz.

Pasif içicilik yoluyla çeşitli sağlık tehditleriyle karşı karşıya kalan çocukların haklarını korumak zorundayız.

Bu yasak yalnızca tütünle mücadele değil, aynı zamanda gelecek kuşaklara da bilinçli bir toplum bırakma gayesi içeriyor.

Açık havada bile olsa, bebeklerin ve çocukların bulunduğu ortamda sigara içilmesi, onlara sigara içmeyi ‘normal’ bir davranış olarak gösteriyor.

Bu gibi uygulamaları eleştirenler de yok değil.

Açık alanda sigara içilmesinin neden yasak olduğunu sorgulayanlar ve karşı çıkanlar var.

Ancak burada kişisel özgürlükle kamusal sağlık arasında hassas bir denge söz konusu ve özgürlük dediğimiz başkalarının alanlarına girdiğimiz anda biter.

Benzer bir uygulamanın Türkiye’de de hayata geçirilmesinin oldukça önemli olduğunu düşünüyorum.

Türkiye kapalı alanlarda sigara yasağını başarıyla uyguladı ve halk sağlığı konusunda önemli kazanımlar elde etti ancak açık alanlarda özellikle plajlar, parklar ve kafe bahçeleri temiz nefes almak isteyenler için hala oldukça kısıtlayıcı.

Sigaranın toplumda bu kadar görünür olması, onu kabul edilebilir ‘kötü’ bir alışkanlık yapıyor.

Oysa en tehlikeli ve zarar verici alışkanlıkların başında geliyor.

Üstelik kolay şekilde ulaşılabilir olması da günden güne bu bağımlılığı teşvik ediyor.

Ben yalnızca çocuk ya da genç sağlığı açısından değerlendirmiyorum.

Bir başkasının bedenine bile isteye verdiği zarar kendini bağlar ama onun dumanına istemeden maruz kalıyorsam orada sınır dediğimiz şey devreye giriyor.

Yaz aylarına giriş yaptık, gidin plajlara ufaktan göz atın.

Kuma uzanmak isteseniz uzanamazsınız, her yer izmarit çöpü.

Sahile inin ve çimlere yalın ayak basmak isteyin; basamazsınız.

Her sabah, bir gece öncesinin çöpünü erken saatlerde temizleyen belediye personeline sorun; en iyi onlar bilir.

Kendi balkonunuzda bile sıcak yaz günlerinde oturmanız çok zor.

Birinin “ben” dediği yerde, diğeri var olma çabası veriyor.

Kaç defa evimin penceresini hışımla kapattım bilmiyorum.

Bu kadar yaygın olan bir alışkanlığın sadece dumanı değil, pisliği de ziyadesiyle rahatsızlık verici.

Umarım en kısa sürede bizde de yasaklar genişletilir ve ciddi şekilde uygulamaya konulur.