Güvenin sessiz tanığı
Her ilişkinin kendine has bir oluşumu vardır.
İçinde sevgi, sabır ve bazen de kırılganlık barındırır.
Bunların hepsini çevreleyen bir çit yoksa eğer, en özen gösterdiğimiz bitkiler, çiçekler bile gün gelir zarar görür.
Peki nedir bu çit?
Güvendir.
İnsan, kendi alanına ihtiyaç duyar.
Bu alan, yalnızca kişinin kendisine ait olan, başkalarının ise izinsiz girmemesi gereken bir mekândır.
Bir günlüğün sayfaları olabilir bu, bazıları için de dost sohbetindeki sırdır.
Kimisi için de kendi kendine kalma halidir dışarıdan dürtülmeden.
Bu alanlara dokunulmadığında büyür ve genişler; dokunulduğunda ise büyümüz bozulur.
Bir ilişkide sınırlar, ‘ben’ ile ‘biz’ arasındaki görünmez çizgilerden oluşur.
O çizgiler, sevgiyi, samimiyeti engellemek için değil, aksine onu korumak ve büyütmek için vardır.
Sınırları çizilmemiş bir ilişki müdahaleye açıktır, suların yatağından taşmasına neden olur.
Kendi akışımızı ve yönümüzü tayin edebilmemiz için bu sınırlara ihtiyaç duyarız.
Sınır ihlali her zaman patırtılı ve gürültülü olmaz.
Çoğu kez nezaket kisvesi altında sinsice yapılır.
“Sadece merak ettim” diye başlayan cümleler, “senin iyiliğin için” diye daha da meşrulaştırılır.
İlerleyen ihlal, “beni seviyor, bana bir şey demez”lere kadar devam eder.
Niyet ne olursa olsun, izinsiz atılan her adım güvenin toprağında ince ve sarsıcı çatlaklar açar. O çatlaklar bazen onarılır, bazen de temelden sarsılır.
Sevgi, sahiplenmek değildir.
Aksine sevgi, alan bırakabilmektir.
Çünkü gerçekten sevdiğimizde, karşımızdakinin kendi akışında salınmasına izin veririz.
Güven, sınırlarımıza duyulan saygının sessiz tanığıdır.
Kimse alkışlamaz, kimse gözle göremez.
Ama orada olduğunu biliriz.
Sözlerimizde, suskunluklarımızda, birbirimize ayırdığımız alanlarda...
Ve güven onu hissetmekten çok yaşama hâlidir.
Eylemlerimizle bunu somutlaştırır; güçlendiririz.
İlişkileri koruyan en değerli şey, sevgiyi baki kılan görünmez çitlerdir.
Saygıyı, sevgiyi, güveni köklendiren mesafeli samimiyettir.
İzinsiz bir kapıdan girmek samimiyet değil, sevgiyi baltalayan bir girişimdir.
Güven dediğimiz de bu sınırların gölgesinde büyür; ihlal edilmedikçe de kökleri en derine iner.
Kökleri derinde olan sevgi, fırtınalara bile direnir.
Ve işte o zaman, güven yalnızca korunmaz; geleceğe de taşınır…