Yazmak, yazamamak ve fazlası…
Bu ülkede kadın olmak her zaman zordu. Elbette sadece bu ülkede değil ama ben yaşadığım coğrafyadan konuşmak istiyorum. En temelde nereden geliyor bunlar diye çok kurcalıyorum zihnimi. Kadının erkeğin gerisinde olması, ona sormadan adım atamaması, onun gölgesinde kalması, ev ve ev işleri ile çocuk bakımına hapsedilmesi ve çok daha fazlası… Ben çocukken bir düğün sonrasında en sık konuşulan konulardan birisi yeni evli çiftin ilk gecesi olurdu. Hatta çocukken anımsadığım o gece yeni evli çiftle aynı evde damadın tarafından birilerinin bir damla kanı bekledikleriydi. Bunun tek bir bölgeyle ilgili olmadığını mahallemizde bir komşumuzun kızının düğün sonrasındaki günde sokağa korna çalarak damat tarafının müjde (!) vermek için girmesi ve bunu tüm sokağa duyurmasıyla anlamış oldum. Çocuk olduğum için sormak aklıma da gelmezdi ama saçma bir yanı olduğunu içgüdüsel olarak hissediyordum. İlerleyen yaşlarımda neyin, neden bu denli saçma olduğunu, adına namus cinayeti denilen ve bu ismin bile sakıncalı olduğu binlerce örnekle gördüm/gördük. Neredeyse her gün bir kadın cinayeti işleniyor ve temeli oldukça gerilere dayanıyor. Yaşanan her şeyin çifte standart ile devam ettiği toplumda elbette gidişattan; bir kadın, bir anne ve bir insan olarak endişeliyim. Çünkü karanlık, kadını hapseden ve bunu kendinde hak gören kişilerce bizleri tanıştırdı bu dünyada.
Lisans dönemimde yaz tatillerinde staj yapıyordum. O dönem belgesel sinemaya merak salmıştım ve Belgesel Sinemacılar Birliği’nin gösterimlerini takip ediyordum. Bunda yönetmen sevgili Enis Rıza Sakızlı ve ekibinin de payı oldu. O gösterimlerden birinde Türkiye’deki namus cinayetleri ile ilgili bir belgesel izledim. Ama tüylerim diken diken olarak ve soluğum kesilerek izledim. Kız çocuklarının, kadınların yaşam haklarının sözüm ona “namus” kavramıyla nasıl ellerinden alındığını ve onları intihara nasıl aile bireylerinin sürüklediğini konu alıyordu o belgesel. Bu konuya merakım arttıkça okuduklarım, duyduklarım, gördüklerim de ayrı ayrı yer edindi bende. Konca Kuriş vardı mesela hafızamda, 35 gün işkence edildikten sonra öldürülen bir kadın ve sembol isimlerdendi. Sadece kadının yerini sorguladığı için bu son reva görülmüştü ona. Seneler sonra bir akademisyen kadın intihar etti ve arkasındaki notta “Çok acı var, dayanamıyorum” dedi. Dr. Öğr. Üyesi Dicle Koğacıoğlu Türkiye’de kadın hareketinde emek sarfeden Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nde görevli, birebir tanımasam da ölümünden çok etkilendiğim bir isim oldu. Boşuna değildi o etkilenme. İnsanın yaşadıklarına kayıtsız kalması mümkün değil, keşke dediğimiz çokça şey bırakıyor bu yaşananlar. Bu ülkede sonra çok kadın ismi kazındı hafızamıza. Maalesef o kadar çok ki, her gün yenileri ekleniyor durmaksızın. İçlerinden bir kız çocuğu N.Ç. mesela, benim içim milattır. Bir sürü insan 13 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz ediyordu ve “çocuğun rızası…” ile başlayan akıl tutulması, saçma sapan söylemler bu olaya eşlik ediyordu. Hem maalesef sadece kadınlar ve kız çocukları değil, tüm çocuklar bu şiddetin sarmalına girdi. Ayrıca bu da yetmedi, hayvanlar da o şiddete maruz kaldı ve kalıyor.
Çok fazla şey var söylenecek, çok fazla olumsuz örnek. Ben yüzümü hep iyiye ve olumluya dönme tarafındayım. İki çocuk annesi bir kadın ve sıradan bir insan olarak bu ayrımcılığın ve şiddetin bitmesi en büyük dileğim. Daha yaşanır bir dünya ve ülke hayalim hep canlı. Çok iyi örnekler var bunun için çabalayan. En başta Mustafa Kemal Atatürk var ve onun açtığı aydınlık yol. Ardından gelen çok sayıda kadın var. Türkan Saylan var mesela. Kız çocukları okuyabilsin diye hayatını buna adayan bir kadın. Kadın hareketine, o süreçte kimlerin nasıl yol aldığına girmeyeceğim. Sadece zor kazanılan hakların ve Cumhuriyet’in hepimiz için çok ama çok önemli olduğunu biliyorum. O haklardan hiçbir şekilde geri adım atılmaması gerektiğini de. Buna niyetlenen, bunu ifade eden her türlü söz ve söylemin dışında bir şeyler söylemek, onun yanlış olduğunu vurgulamak ve fazlası lazım. O fazlası da yine Türkan Saylan’ın “Her eğitimli kadının Cumhuriyet’e borcu var” cümlesinde saklı. Daha özgür, daha eşit, daha aydınlık bir ülke için hepimize düşen görevler var ve bunların başında da haklarımıza sahip çıkmak var, bunu yazmak, bunu söylemek ve bunları hatırlatmak istedim sadece…
Değerli Kocaeli Barış Gazetesi okurları,
Kocaeli Barış Gazetesi ekibi olarak Türkiye'de ve dünyada yaşanan, haber değeri taşıyan gelişmeleri sizlere en hızlı, tarafsız ve kapsamlı şekilde sunmak için çalışıyoruz. Bu süreçte sunduğumuz haberlerle ilgili eleştiri, görüş ve yorumlarınız bizim için çok değerli. Ancak, karşılıklı saygı ve hukuka uygunluk çerçevesinde, daha sağlıklı bir tartışma ortamı oluşturmak adına yorum platformumuzda uyguladığımız bazı kurallarımız bulunmaktadır.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (diğer okurlara yönelik olanlar da dahil) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık içermesi durumunda, yorum editörlerimiz bu yorumları onaylamayacak ve silecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar arasında aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemleri de yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur, bu nedenle bu tür yorumlar da Kocaeli Barış Gazetesi sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu kanıtlanamayan iddia, itham ve karalama içeren, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmaz ve silinir. Aynı şekilde, bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmaz ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Diğer web sitelerinden alınan bağlantılar Kocaeli Barış Gazetesi yorum alanında paylaşılamaz.
Kocaeli Barış Gazetesi yorum alanında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan kullanıcıya aittir, Kocaeli Barış Gazetesi bu sorumluluğu üstlenmez.
Kocaeli Barış Gazetesi'de yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yer alan Kullanım Koşulları'nı ve Gizlilik Sözleşmesi'ni okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Kurallarımıza uygun şekilde saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun yorumlarınız için teşekkür ederiz.