Elimdeki bir kitaptan ziyade sevgi yumağı sanki. Öyle bir yumak ki çözmek istemiyorsunuz. Hem sonra bunca olumsuzluk yaşanırken hayatta neden bir sevgi yumağının içimizi ısıtmasına izin vermeyelim ki? İş Bankası Kültür Yayınları tarafından basımı yapılan Akıllı Tilkinin Masalı’nın yazarı Debi Gliori. Nevin Avan Özdemir’in Türkçe’ye çevirdiği kitabın çizimleri de yine yazara ait. En sevdiklerimdendir yazar ve çizeri aynı olanlar. Sözden sıkılınca çizime koşarlar çünkü. Çizimden bıkınca da diğerinde soluk alırlar. Biz de okur olarak anlamayız aradaki farkı. Bazen kulağımıza, bazen gözümüze bırakırız nöbeti. Arada hayal dünyamız da elbette farklı yerlere çeker bizi.
Kitabı okurken bir yanıyla elbette tüm canlılar alemindeki anneleri düşündüm ama bir yanıyla da insanları tüm kusurlarına rağmen affedebilenleri. Bazıları anne-baba olmasalar da ve karşılarında kendi çocukları olmasa da yaşama başka bir yanından bakabiliyor. Affedici, bağışlayıcı ve hata örten olabiliyor ya, işte öyle insanlar geldi aklıma. Zor bulunur derken bile içinde yaşadığımız dünyada birbirinin kuyusunu kazan, iftira ve yalanla hayatlarını mahveden ve yalanı rağbet görenler de geldi aklıma. İşte belki de sırf bu yüzden birinci grupta yer alanlar, yani bir insanı her haliyle kabul edip sevebilenler özel ve güzel insanlar. Herkesin yapabileceği şey değil hataları yok edip, olumlu yönleri görmeye çabalamak. İşte bizim kitabımıza konu olan da böyle sorular etrafında dönen bir küçük yavru tilki. Her haliyle kendisini seven ve yanında olacağını söyleyen annesine türlü sorular soruyor. Yaramaz olduğunu düşünen ve başka başka kişiler olsa da yine sevilip sevilmeyeceğini sorgulayan bu küçük yavru, tıpkı küçük canlılar gibi sadece sevgiye ihtiyaç halinde. Annesi de onun beklediği güveni veriyor küçük tilkiciğine.
Kitapta bir nokta özellikle önemli ve dikkat çekiciydi benim için. O da yavru tilkinin annesine dönüp “Peki başka yerlere gittiğim zaman, beni yine sevecek misin?” sözleri oldu. Anne tilki yavrusunu kucağına alıp ona yıldızları gösteriyor ve sevginin de yıldızların ışıkları gibi hep parladıklarını söylüyor. Bu kısım bence özel ve güzel bir anlatımdı. Ayrıca yavru tilki sevginin ne demek olduğu, insanı yorup yormadığı, tamir edilip edilmediği şeklindeki sorularını yönlendirdiğinde annesi “Ah yavrucuğum, ben her şeyi bilmiyorum” şeklinde kıymetli bir yanıt veriyor. Kıymeti sahiden bilmediğini yavrusuna itiraf etmesi bence. Etrafınıza bakın bakalım gerçekten bilmediği konularda konuşan ve yorum yapan ne çok kişi var. Sizce de bilmediğini açıkça söyleyen anne tilki bu açıdan bakıldığında kıymetli bir cümle sarfetmiş olmuyor mu?