Büyümek ama ne tarafa doğru?

Esra Aydın

Esra Aydın

Tüm Yazıları

Kendini tanımak, sorumluluk almak, bağ kurmak, zorluklarla baş etmek, kendi değerlerini keşfetmek ve onlara göre yaşamak, toplumsal kalıplardan ve yargılardan sıyrılarak bilinçli tercihler yapmak…

Psikolojik olarak büyüme fiziksel büyümeden farklıdır.

Çok katmanlı olmasının yanı sıra yönü kesin çizgilerle belirlenmiş bir süreç değildir.

İnişli çıkışlı bir ivme söz konusudur.

Dışarıdan çok içeriye doğru bir genişleme ve derinleşme mevcuttur.

Olgunluk ve farkındalıkla kol koladır.

“Hangi yöne doğru?” sorusu ise büyümenin sürecine ışık tutar.

“Ben kimim?” sorusuyla kendimizi daha derinden tanımaya ve içsel dünyamızın kökenlerine inmeye cesaret ederiz.

Yaşamın sorumluluğunu alarak suçlamayı bırakır ve başımıza gelenleri anlamlandırmaya niyet ederiz.

Dinlemeyi ve empati kurmayı öğrenerek ben’den biz’e geçiş yapmaya adım atarız.

Yaşamda bizim için neyin gerçekten önemli olduğunu sorgulayarak kendi değerlerimizi belirleyebiliriz.

Aile kalıpları ve içselleştirilmiş yargıları bırakarak bilinçli tercihlerin dünyasına adım atabiliriz.

Yönümüz dıştan içe, yüzeyden derine ve bilinçliden bilinçsize doğru bir geçişe benzer.

Psikolojik yön bir pusula gibidir ve herkes için benzerlik göstermeyebilir.

Yaşadıklarımız, ihtiyaçlarımız, özlemlerimiz ve ilişkilerimiz bu yönü bizim için belirler.

Özellikle içinde bulunduğumuz ilişkiler kendimizi gözlemleyebileceğimiz eşsiz alanlardır.

Arkadaşlık, aile ya da iş ilişkilerimiz sadece başkalarıyla değil, kendimizle olan ilişkimizi de ayna gibi yansıtır.

Bağımlılıktan bağlılığa, beklentiden paylaşmaya, reaksiyondan şeffaflığa, haklı olmaktan anlaşılmaya doğru açılan geniş bir yelpazedir.

İlişkilerde yaşadığımız çatışmalar ve uyum kendimizi anlamamıza imkân sağlar.

Her çatışma çoğunlukla geçmişten getirdiğimiz yaralara ya da eski dosyalara denk düşer.

Onları görmeden sadece karşıyı suçlamak ya da savunmaya geçmek bireyi kısır döngüde tutar.

Böylesi anlarda büyümek tetiklenmeyi de beraberinde getirir.

“Büyümek beni neden bu kadar tetikliyor?” sorusu belki aradığımız cevabı uzun sürse de bize verebilir.

Bireyin büyümesi ilişkilerini de şekillendirir.

Artan sevgi korkuların yerini alırken; sorumluluk almak beklentilerin azalmasını sağlar.

Açıklığın ve samimiyetin olduğu yerde ise savunmaya daha az ihtiyaç duyulur.

Süreç herkeste farklı şekilde işlese de yön aynıdır, içeriye doğrudur.

İç dünyamızda ne kadar büyürsek, ilişkilerimiz de o kadar derinleşir, olgunlaşır ve sağlıklı hale gelir.

Somutlaştırmak gerekirse psikolojik büyümenin bazı etkileri vardır. Bunlar;

Duygusal olgunluk, sınır koyabilme, anlayış, tetiklenmelerin farkına varma ve değer üzerinden anlamlı bağ kurma şeklinde sıralayabiliriz.

Özetle ne kadar az drama o kadar anlayış da diyebiliriz.

Büyüdükçe sevilmek için değişmek yerine, severek değişmenin farkındalığına ulaşırız.

Derinliği seçtiğimiz her an, nicel olarak azabiliriz.

Anlamlı bağlar kurmak isteği yalnızlık gibi görünse de temelinde ‘seçicilik’ yatar.

Değerli vaktimizi kimlere, ne kadar ayırdığımız önemlidir.

Yalnızlık bir eksiklik olmadığı gibi kalabalık da bağlantıda olduğumuz anlamına gelmez.

Tüm büyümeler biraz da daralma ve büzüşme içerir bu yüzden.

İçinde sessiz kopuşlar barındırır.

Eski benliğimizle vedalaşma yükümüzü hafifletir ve her veda az çok yas barındırır.

Psikolojik olgunluk sakinliği ve anlayışı peşi sıra sürüklerken kopuşlar eksilmek değil, kendine dönüş hareketinin bir sonucudur.

Bir yükü bırakmak eksilmekten çok kendine doğru genişlemektir.

İhtiyacımız olan ne tarafa doğru büyüdüğümüzü fark edebilmektir belki de.

Yaşam boyu elimizde tutacağımız bir pusula gibi…