Farklı

Saadet Sevinç Doğan

Saadet Sevinç Doğan

Tüm Yazıları

Andreas Steinhöfel tarafından kaleme alınan “Farklı” sahiden sıradışı kurgusuyla okur olarak bendeki tüm dikkati hemen üzerinde topladı. Peter Schössow’un resimlediği kitabı Türkçe’ye Suzan Geridönmez çeviriyor. Sonda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim, açıkçası resimleyene Romy adlı tavuğun resmini göstermediği için sitemliyim, ayrıca yazardan da çocukları daha fazla konuşturmadığı için. Tüm bunlarla birlikte içimdeki merak duygusunu son sayfaya kadar canlı tuttukları için ikisine de saygılarımı sunuyorum.

Öncelikle birkaç konuda sahiden etkileyici bir kitap oldu benim için. Bunlardan ilki komada yatan çocuğun annesi için matematik öğretmeninin; “Benden sana bir tavsiye Winter oğlanı: İyisi mi bir süre daha kafanda, kimseyi tanımadığın ve kimsenin, özellikle de şu hırslı annenin ulaşamadığı yerde kal” cümleleri oldu. Ay ay anne yerden yere vuruldu ilk anlardan itibaren ama sonraki bölümlerde de annenin oğlunu anlama konusundaki sıkıntılı halleri kendini gösteriyor. Baba da oğlunu pek tanımıyor. Elbette ana kahramanların anne ve babası üzerinden söylüyorum bunları. Yoksa aslında kitap üç arkadaşın başından geçenlerle ilgili ve diğer ebeveynler hakkında pek bilgimiz yok. Aralarda kısa kısa çocukları için endişelenmeleri ve çocuklarına dair korumacı davrandıklarını aktarıyor yazar ve bu kadarıyla sınırlı anlatılanlar. Üç arkadaşın neyi neden yaptığını tam olarak bilemediğimiz bir olay sonrası yaşanan kaza ile ana kahraman olan Felix kaza geçiriyor ve bu kaza da oldukça dramatik. Kaza sonrası uzun süre komada kalan kahramanımız uyandığında kısa süreli hafıza kaybı yaşıyor ve hem kitaptaki arkadaşları, hem de okur olarak bizler ne yaşandığını merakla bekliyoruz. Acaba hatırlıyor mu, neyi hatırlıyor, iyi de ne yaşandı soruları sık sık eşlik ediyor okura. Kitaptaki suç ortaklarının da merakı başka açıdan son sayfalara kadar devam ediyor. Yani kalbi küt küt atarak okuyan ve bekleyen sadece ben değilim.

Kurgusu ile merak duygusunu canlı tutması ve etkileyici yanları ile bence sadece hedeflediği yaş grubunu değil, biz ebeveynleri de okumaya davet ediyor. Bu çocuklar neden suça gitti, aileleri olarak bizler neyi ne kadar anlayabiliyoruz? Suç nedir, nerede çocukluk biter mesela? Bu soruya yazar bir yerde Felix’in her şeyi hatırlayıp da olayın mağduru ile konuşurken cevap veriyor aslında. Hatalarıyla yüzleştiği anda çocukluğuna veda ettiğini düşünüyor yazar ve böyle aktarıyor. Duygu geçişleri bence çok güzel. Mağdurun hem suçluyu anlaması, hem de kendisinden yaşça çok küçük bir çocuğun tüm cesareti ile gerçeklerle yüzleşmesi okur olarak beni de etkiledi. Yine de duygularındaki değişimi çok net olarak ifade eden Stack adındaki mağdur çiftçiyi de hayal ettiğimde tüm bocalamalarını hissettim. Bir de ay kime oldu, ne olacak diye sürekli gerilim dolu gitti son sayfalar. Edebiyattan ne beklenirse, sanki çoğu bu kitapta vardı benim adıma. O nedenle üzerine yazmak da ayrıca keyifliydi. Son olarak bugün(6 Mayıs 2025), kitabın son bölümünü açık havada okumak için ofisin dışına bir sandalye çektim ve güneşin odada üşüyen bedenimi ısıtmasını bekledim. Bu arada bir yaprak aniden dalından koptu ve gelip kitabın arasına düştü. Tam da Hıdırellez bugün diye içimden geçirirken, doğa da ses veriyordu sanki. Ayrıca o ara kitaptaki çocuklardan Ben o büyük gürgen ağacına tırmanıyordu. Belki bir işarettir doğadan diye o yaprağı kitabın o sayfasında bıraktım. Kitabı kütüphaneden almıştım, istedim ki benden sonraki okura böyle gitsin. Tudem Yayınları size de teşekkürler, bu güzel kitap ve yazarla bizleri buluşturduğunuz için.

Farklı