Bizim ‘BARIŞ’ımız size huzur vermez!

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

Biz Sevr’in değil, Lozan’ın BARIŞ’ıyız!

Biz manda ve himayeyi kabul eden değil, özgürlüğü, bağımsızlığı, eşitliği, egemenliği hakim kılan “BARIŞ”ız!

Kimsenin boyunduruğu altına girmeyiz, kimsenin “Bizim çocuğu” olmayız!

Biz bu kente, bu ülkeye adaleti, hakkaniyeti, liyakati, eşitliği, dürüstlüğü, huzuru getirenlerle BARIŞIRIZ!

Olanı yazarız, iftira atmayız!

Görünen köyün kılavuzuyuz!

Ne yandaş, ne candaş sıfatı üzerimize oturmaz!

*

Neden gazetemizin adındaki “BARIŞ” ile bu özeti geçtim, anlatayım!

Vedat Küçük, nam-ı değer Genel-İş Sendikası Kocaeli Şube Başkanı!

Biz kendisini “sarı” olmayan Devrimci İşçi Sendikası’na bağlı (DİSK) bir sendikanın başkanı bilirdik yıllarca…

Biz kendisini işçinin hakkını savunan, adaletli, işveren hangi ideolojiden olursa olsun işçiden yana saf tutan biri olarak bilirdik!

AKP iktidarına muhalif oluşunu, AKP’nin hak, hukuk, adaleti çiğnediği düşüncesinden bilirdik!

2019 yılında yapılan yerel seçimde İzmit Belediye Başkanlığı seçimini CHP’li Fatma Kaplan Hürriyet kazandığından bir süre sonra Hizmet-İş’ten Genel-İş’e geçti İzmit’te yetki!

Vedat Küçük, artık işçilerin hakkını CHP’li belediyeye karşı savunacaktı!

*

Başından beri bu dengeyi nasıl sağlayacağını merak ediyordum çünkü sadece ideoloji değil, arada akrabalık ilişkisi vardı.

Acaba sayın sendika başkanı sendikasını sarıya mı boyayacaktı yoksa işçileri korumak için ideolojisini, akraba ilişkisini bir kenara mı atacaktı, zamanla her şey ortaya çıkacaktı!

Hem partilisi hem de akrabası, işveren konumundaydı, işi kolay değildi!

Genel-İş’i burada sarı sendikaya dönüştürmemesi çok güçtü!

Ve Küçük, oralarda çok bocaladı, çok zorlandı.

İşçinin hakkını savunmakta aciz kaldı.

Hak, hukuk, adaleti savunanların, adaletsizliğine, haksızlığına, hukuksuzluğuna sustu!

Hatta susmakla da kalmadı, Hürriyet’in eski şoförü Hüseyin Ergül’ün belediyeye açtığı davada İzmit Belediyesi tarafından tanık gösterildi.

“Benim işveren tarafından tanık gösterilerek işçimizle karşı karşıya getirilmem doğru değil, bu ne hadsizlik” demedi, gitti ve tanıklık etti!

*

Peki, bir sendika başkanı, işçisiyle davalık olan işveren tarafında nasıl şahit gösterilir?

Bu, sendikacılığın temel ilkelerine aykırı değil mi?

Polis zoruyla olmadığı sürece, bir sendika başkanı işçinin karşısında duran bir işverene şahitlik etmemeli!

Bu davranış, işçinin güvenini sarsar, sendikayı işverenle özdeşleştirir ve tam anlamıyla "sarı sendikacılık" kokusu yayar.

Vedat Küçük burada işçiyi mi korudu, yoksa akrabalık bağlarını mı tercih etti?

Soru açık: Bu tanıklık, sendikacılığın etik sınırlarını aşan bir davranış mıydı?

*

2023 yılının ocak ayında gazetemizde belediyedeki müdürün, bir kadın personeli taciz ettiğine dair iddia yer aldı.

Kadının durumu defalarca belediye yönetimine ilettiği, Fatma Kaplan Hürriyet’in bu konuyu bilip hiçbir şey yapmadığı öne sürüldü…

Şikayetleri uzun süre kadın başkan tarafından dikkate alınmayan kadın personel, YASAMA-YÜRÜTME-YARGI’dan sonra 4. Güç olan basının kamuoyu yaratması sonrası tacizcisinden kurtuldu!

Sendika Başkanı Vedat Küçük çıkıp tek bir açıklama yapmadı!


*

Yine 2023 yılının ocak ayında gazetemizde yer alan bir haberde “İzmit Belediyesinde işe girerken “Çocuk düşünüyor musunuz” diye sorulan B.E. isimli kadın personele,

Bir süre sonra hamile kalması üzerine mobbing uygulandığı, kadının bu süreçte strese girerek çocuğunu düşürdüğü, sonrasında tekrar hamile kalınca ise işine son verildiği iddia edildi” ifadeleri yer almıştı.

Diğer haberimize olduğu gibi İzmit Belediyesinden bir yalanlama gelmedi! Sadece derin bir sessizlik oluştu!

Ve bu derin sessizliğe belediyede örgütlü sendika başkanı Vedat Küçük de eşlik etti!

Zaten kadın işçilerin sendikadan umudu olmadığı için utana sıkıla dertlerini bizimle paylaştı.

Ama şimdi profesyonel siyasete heveslenen o sendika başkanı hem taciz hem de mobbing haberlerinin kendilerine ulaşmadığını, kayıtlarında yer almadığını söylemiş.

Şahsıyla ilgili yazıma “algıda seçicilik yapıp” jet hızıyla cevap veren sendika başkanı,

İşçisi söz konusu olduğunda kentte gündem olan konuda “görmedim-duymadım-bilmiyorum” demiş, bunda da suçu bize atmış!

Gazeteci” sıfatını bize yakıştıramamış!

Zaten doğruları yüzüne çarptıklarımızın başvurduğu en aciz yöntem de bu!

Mesleğimize, kalemimize kara çalmak, aşağılamak, hakaret etmek!

Ne diyeyim… Yakışır!

*

Bunun gibi gündeme gelmeyen çok konu var!

Hak, hukuk, adalet diye haykıran, AKP’de yaşanan benzer durumlara tepki koyan Vedat Küçük’ün bu sessizliği,

Az kalsın CHP’nin “A” takımıyla ödüllendirilecekti!

İl Başkanı Arcan, başkanın akrabası Vedat Küçük’ü, kurultayda CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Parti Meclisi anahtar listesine önerdi!

Ancak Sayın Özgür Özel ne İstanbul’da ne Kocaeli’de ne de başka şehirlerde belediye baronlarına yol vermeyince kurulan üçgen yıkıldı!

*

Peki, bir sendika başkanının etiketli, mertebeli, profesyonel siyasete girmesi normal mi?

Vedat Küçük, CHP kurultayında Parti Meclisi için önerildiğinde, bu durum belediyedeki adaletini nasıl etkileyecekti?

Ya, bundan sonrası…?

Kurultay delegesi ve akraba sendika başkanı o partinin yönettiği belediyede işçilere karşı ne kadar adil olabilir?

Bu, sendikacılığı siyasetin gölgesinde bırakmak değil mi?

DİSK’in bu konudaki bakış açısı nedir?

Profesyonel siyasetçiden sendika başkanı olur mu, tüzüğünde buna müsaade var mı?

Bu soruların cevabını bilmeden ortalama bir insan aklıyla soruyorum bunları!

“Sendika başkanlığı, işçinin sesi olmak içindir; siyasetin arka bahçesi olmak için değildir” gerçeğinden yola çıkıyorum!

Eğer yanlışsam, yanlış biliyorsam, “o sendikacılık çoktan öldü” diyorsanız söyleyin bilelim!

*

Vedat Küçük, dünkü yazıma baya alınmış!

Sosyal medyada bir paylaşım yaparak gazetemizi işaret ederek “BARIŞ” adında huzur bulamadığını yazmış!

Belli ki gerçekler huzurunu kaçırmış!

İşte biz tam da bu noktada varız Sayın Küçük!

Bizim Barış’ımız, sizin gibi hak, hukuk, adaleti kişisine göre savunanlarla olmaz, bizim Barış’ımız size huzur vermez!

Biz sizin bizi yaftalamaya çalıştığınız gibi itibar suikastı yapmayız!

Bunun için kimseye ihtiyacınız yok, maşallah sizler bu suikastı kendi kendinize yapıyorsunuz biz de işimiz gereği bunu ifşalıyoruz!

Mesele bundan ibaret Sayın Küçük!

*

Demişsiniz ya “Not ettim” diye…

İşçinin lehine tavır aldığınızda, akrabalık ve ideolojik yakınlığa kapılmaktan vazgeçip işçinin uğradığı haksızlığa susmadığınızda;

Genel-İş gibi sarı olmayan bir sendikayı, sarartmaktan vazgeçtiğinizde;

Sizinle de bir “Lozan Barış anlaşması” imzalarız!

O güne kadar hiçbirinize bizim Barış’ımız huzur vermeyecek!

Siz de bunu bir yere “NOT” edin lütfen!