Devlet’in işine akıl sır ermiyor!

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

Kocaeli boş işlerle, boş polemiklerle oyalanırken,

Asıl konuşulması gereken önemli mevzular sıradan bir olaymış gibi gündemde yer tutmuyor.

Hani hep derler ya; yerel basının en güçlü olduğu kentlerin başında Kocaeli gelir diye…

Hakikaten son bir aydır ülkemizde yaşanan olaylarla kentte oluşan gündeme baktığımızda, gerçeklerden nasıl koptuğumuzu, koparıldığımızı anlarsınız.

Bebek katili dediğimiz Apo özgürlüğüne kavuşmak üzere, farkında mısınız?

Siyasi terminolojisinde sadece terör karşıtlığı barındıran Milliyetçi cephe,

Terör elebaşısına özgürlüğün kapılarını açıyor.

Terörsüz Türkiye adı altında başlatılan yeni açılımda adım adım sona yaklaşılıyor.

Ve bunu, bulduğu her fırsatta karşısındaki siyasi partileri “terör sevici” ilan eden, Sayın Devlet Bahçeli yapıyor.

Hakikaten orada neler oluyor?

*

Terörsüz Türkiye’yi şahsen sonuna kadar desteklerim!

Kardeşi kardeşe kırdıranların maskesi düşsün, elinden oyuncağı alınsın isterim!

Ama bu süreci Devlet Bahçeli yönettiğinde orada bir samimiyet sorgulamasına da girerim.

Devlet Bey’in Devlet adamlığından şüphem yok.

Amma ve lakin dün söyledikleriyle bugün yaptıkları taban tabana zıt düştüğünde bir “acaba mı” derim!

*

Gerçekten de Devlet’in işine akıl sır ermiyor!

İktidarlar gelir geçer, Devlet baki kalır!

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye bu isim verildiğinde bakiliği de tasdiklenmişti sanırım(!)

Kaç iktidar geldi geçti!

Sağıyla ittifak kurdu, soluyla ittifak kurdu, koalisyonda yer aldı; yeri geldi partisi baraj altında da kaldı ama o hem baki kaldı!

Sanki bir siyasi partinin Genel Başkanı değil de Devlet’in siyasi arenadaki temsilcisi gibi Sayın Bahçeli!

Derin bir kişilik!

Onun söylemlerini, onun siyasi aksiyonlarını bir başka lider kursa çoktan siyaset sahnesinden silinip gitmişti!

Hatırlarsınız, yakın geçmişte bir değişim hareketi girişimi oldu.

Bu değişim hareketinin başını Meral Akşener çekti.

Bu süreçten sonra Bahçeli, en sert muhalefeti sergilediği AKP’yle yakınlaştı, AKP’nin adeta kurtarıcısı durumuna geldi.

Peki sonra ne oldu? Siyaset sahnesinden Bahçeli değil, Akşener silindi!

*

CHP gibi çok daha köklü bir partide uzun yıllar Genel Başkanlık yapmış Kemal Kılıçdaroğlu, AKP’yi devirmek için ittifaklar kurdu, masa kurdu, her yolu denedi.

Kılıçdaroğlu, Akşener’in masayı devirmesiyle seçimi kaybetti.

Akabinde kurultayda yenilerek koltuğunu kaybetti.

Ardından ise AKP’ye karşı yıllarca verdiği mücadeleye rağmen “AKP’ye çalıştı” yaftalarıyla itibarını kaybetti!

Kurulan ittifaklara, masaya, ekonomik krize rağmen Kılıçdaroğlu’na kaybettiren şey, DEM Parti’nin bu ittifaka örtük olarak destek vermesi sebebiyleydi.

MHP’liler, AKP’liler, Kılıçdaroğlu’nun DEM’in desteğini almış olmasına en sert milliyetçi söylemlerle halkın kafasını bulandırmayı başardı, zor olan maçı çevirdi, Kılıçdaroğlu’nu devirdi!

Ve şimdi Kılıçdaroğlu’na seçim kaybettiren DEM Parti, Devlet Bahçeli ile kol kola girdi, İmralı’ya doğru yola çıkmaya hazırlanıyor!

Ne garip, değil mi!

*

Önce PKK ele başı, bebek katili Abdullah Öcalan’a umut hakkını gündeme getirdi, akabinde adına “Terörsüz Türkiye” denilen sürecin startını verdi.

Ardından silah bırakma yönünde temsili bir adım atıldı, sonrasında İmralı’ya TBMM komisyonunun bir an önce gitmesi için baskılara başladı ve son olarak “Komisyon gitmezse ben giderim” çıkışında bulundu!

Evet, Devlet Bey adeta “kimsenin nazıyla niyazıyla uğraşamam, gerekirse tek başıma İmralı’ya giderim” şeklindeki çıkışıyla bizi bir kez daha şaşırtmayı başardı.

DEM Parti, mahkum PKK’lı teröristlerden “tutsak” diye söz ediyor, aftan bahsediyor, silahla alamadıklarını masada alabilmekten bahsediyor, bunu da “Barış” gibi cümlelerle süslüyor;

AKP sürece çok daha mesafeli, tedbirli yaklaşırken Sayın Bahçeli, çok daha cesur, çok daha bu taviz taleplerini makul görürmüşçesine adımlar atmaya kalkıyor!

*

Bugün Bahçeli’nin dediğini CHP dese linç yerdi! Ne PKK’lılıkları kalırdı ne hainlikleri!

Yemin ederim, ülke kazan kaldırırdı! Hatta ilk ateşi CHP’nin içerisindeki ulusal kanat yakardı.

Hadi bırakın CHP’yi, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan dese o bile linçe uğrar, belki de tabanının önemli bir kısmını kaybederdi!

Ama diyorum ya Devlet Bahçeli, oldukça derin görülüyor toplum tarafından!

Devlet adına hareket ettiği düşünülüyor!

Kendisinde bir Devlet ciddiyeti olduğu kanısı var!

“Devlet Bahçeli diyorsa bir bildiği vardır” sözü pek çok kesimin zihninde yer edinmiş durumda!

*

AKP’ye demediğini bırakmadı, teşkilatının tam desteğini aldı!

AKP ile ittifak yaptı, el ele tutuştu hem teşkilatının hem de AKP’lilerin desteğini aldı!

CHP’yi DEM Parti üzerinden vurdu, yine desteklendi!

Bugün ise DEM Parti ile yürütülen süreçte başrolü çekiyor ve MHP’lisinden AKP’lisine hatta CHP’lisine kadar bir sükûnet hakim!

Şehit anneleri, gaziler ve milliyetçi kesime rağmen, milliyetçi bir partinin lideri olarak AKP’ye dahi rest çekercesine “Komisyon gitmezse İmralı’ya ben giderim” demek, cesaretin ötesinde bir şey!

Yorumlamak dahi güç!

Devlet Bahçeli’nin baş rol oluşu, süreci eleştirmekte de desteklemekte de kararsız bırakıyor insanı!

Gerçekten Devlet’in işine akıl sır ermiyor çünkü!

*

Bana kalırsa MHP’nin yerel teşkilatlarının da sürece dair çok bilgisi yok.

“Liderim ne derse o olur, İmralı’ya ben de onunla giderim” tarzı pragmatik siyasi söylemin dışına çıkamıyorlar.

Bahçeli yarın çıkıp “Ne İmralısı ne Apo’su neyin umut hakkı” dese,

Sorgulamadan, en ufak bir soru dahi sormadan koşulsuz olarak destek verecek bir teşkilatlanmaya sahiptir Milliyetçi Hareket Partisi.

Bunlar onların kendi bileceği iş!

Günün sonunda bu ülkeye barış ortamını kim getiriyor, getirebiliyor mu, ona bakarım.

Sayın Bahçeli’nin Türk Siyasetine damga vuran istikrarsız tutumları olsa da,

Kendisinin Devletçilik tarafının sağlamlığından en ufak kuşku duymadığımı da belirtmiş olayım.

Ancak; işin siyasi kısmına bakacak olursak,

Bugüne kadar izlediği politikaların sonucunda sahneden sildiği liderler arasına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı da eklerse işte hakikaten o zaman çok şaşırırım!

Zira orada bizim bilmediğimiz, hiçbir zaman öğrenemeyeceğimiz çok büyük şeyler yaşanıyor gibi…!