AKP, CHP’siz; CHP, AKP’siz kazanabilir mi?
Her seçim döneminde “AKP’nin sonu geldi” sözünü duyarız!
Bu siyasi bir algı mıdır, yoksa inanılarak söylenen bir söz mü bilmem ama adamlar sonsuz iktidarın formülünü bulduğuna inandırıyor insanı!
Anketler ne zaman “Kaybediyor” dese, kazanıyorlar!
Ne zaman “Bu kez” bitti umuduna kapılsa muhalifler, AKP sandıktan çıkan sonuçla “Daha yeni başlıyoruz” deyiveriyor!
Yerelde yara alıp, genel seçimde şahlanıyorlar!
Peki nasıl oluyor bu?
Ekonominin bu denli kötü yönetildiği bir dönemde, emeklinin, işçinin, memurun kazan kaldırdığı bir süreçte iktidarda kalmayı nasıl başarıyorlar?
Vatandaş çok mu güveniyor iktidara?
Eskisi kadar sınırsız tolerans mı gösteriyor hatalarına?
Hep iyi niyet çerçevesinde mi bakıyor yaşanan olumsuzluklara?
Torunlarına harçlık veremez duruma gelen emekli, çocuğunun istediklerine kulak tıkamak zorunda kalan işçi, hayat pahalılığı ile can çekişen, tek derdi geçim olan vatandaş; ekonomiyi bu hale, o ülkede iktidar olan parti hangisiyse onun getirdiğini bilmiyor mu?
Orta kesimin rafa kalktığı, zenginin çok zengin, fakirin çok fakir olduğu Türkiye’de, gençleri yurtta tutmakta zorlanan aileleri, çocuklarına hasret kalmalarına sebep olanın ekonomiyi iyi yönetememiş olan iktidar olduğunu bilmiyor mu?
Biliyor!
Peki bunu bildiği halde neden yerel seçimde ders vermeyi tercih edip, genel seçimde rotayı yine AKP’ye kırıyor?
Akıllarından zoru mu var bu milletin?
Yok, öyle değil!
Akıllarından zorları falan yok!
Yaşayabileceklerinden korkuyorlar!
Oysa zor günler yaşıyorlar, bundan ötesi ne olabilir ki?
Olabileceğini düşünüyorlar!
Az da olsa maaş aldıklarına şükrediyorlar, hiç alamamaktan korkuyorlar!
Niye?
Çünkü algı bu yönde!
Çünkü tek alternatif var!
Yıllarca “Gavur”, “Hain”, “Hırsız”, “Terörist” diye yaftaladıkları CHP’den başka alternatif sunulmuyor önlerine!
CHP’nin bu ülkenin hayrına bir yönetim sergilemeyeceğine kendilerini yıllarca inandırmışlar!
CHP’ye oy vermeyi günah sayanlar, buna inanıp çevresine yıllarca empoze edenler var!
CHP iktidarında camilerin ahır olabileceğini, askeri vesayetin hortlayabileceğini, başörtülerine dokunulabileceğini düşünenler var!
Bu kesim iktidara kızsa da yıllarca her türlü hakareti ettiği CHP’ye yakınlaşamıyor!
Yıllarca kendini inandırdığı söylemlerini terk edemiyor!
CHP fobisi sona eremiyor!
Bu nedenle de en fazla kararsız kalabiliyor!
Yani ya sandığa gitmiyor ya da geçersiz oy kullanıyor!
Yerel seçimlerde bunu yaptılar, genel seçimlerde de yapacak gibi görünüyorlar!
***
Evet, anketlere baktığımızda CHP birinci parti durumunda!
Lakin birinci parti oluşu CHP’ye ilginin artmasından değil, AKP’ye güvenin sarsılmasından, ilginin azalmasından kaynaklı!
Bugün CHP dışında, AKP’ye oy vermiş seçmenin de içine yatabilecek, biraz daha merkez sağ bir partinin CHP’nin yerinde olması yani “Ya AKP ya bu X parti” denmesi durumunda AKP iktidar koltuğunu devreder!
Bunu kendileri de biliyor!
Ama karşıya kasıtla CHP’yi atıyorlar!
İktidara yakın medyanın da muhalif medyanın da vatandaşa gösterdiği bu: “Ya AKP ya CHP!”
İşte bu yüzden “AKP’nin sonu geldi mi?” sorusuna net bir cevap verilemiyor!
Anketlere bakıp da “Bu iş bitti” denemiyor!
Daha yol uzun!
Dereyi görmeden paça sıvanacak bir dönem değil!
Ama şunu söyleyebilirim; önümüzdeki genel seçimde ya CHP’nin varlığı AKP’ye kazandıracak ya da AKP’nin varlığı CHP’yi iktidara taşıyacak!
Çünkü AKP, CHP’yi karşıya atmadan kazanamaz; CHP de AKP olmasa iktidara bu kadar yaklaşamaz!
Türkiye’de iktidarda kalma çabasında olan AKP’nin kurguladığı siyasi yöntem bu!
Bu yöntem, yıllarca hem AKP’ye hem de CHP’ye kazanç sağladı!
Önümüzdeki seçimlerde de sağlayacak, bu biliniyor; bilinmeyen tek şey hangisine daha fazla kazanç sağlayacağı!
Bunu da sandıktan çıkacak sonuç ortaya koyacak!
CHP’ye Kocaeli’de, iktidar ciddiyeti ne zaman gelecek?
CHP’nin kongre süreçleri sancılıdır, parti içi yarışlar kavgasız geçmez! Küslükler olur, birlik bütünlük bozulur.
Delege seçimlerinden başlar kavgalar, kongre salonlarına kadar uzanır.
Yani AKP’de olduğu gibi kolu kırıp, yeni içinde bırakmazlar; kıracaklarını ulu orta kırarlar! Basına malzeme vermekten çekinmezler! Partim zarar görür demezler.
Kocaeli’de, tüm Türkiye’de yıllarca CHP içindeki çekişmeleri, kavgaları izledik!
Her parti içi yarışta bunlara şahit olduk!
Kaybedenin, kazananla kucaklaşabildiği anları pek yakalayamadık!
Bu dönem farklı mı, maalesef değil!
Cumhurbaşkanı adayları, belediye başkanları tutuklanmış, iktidara tek alternatif olarak gösterilen, bunun için de birlik içinde hareket etmesi gereken CHP’de yine kavgaları izliyoruz!
Hatta bu kez çok daha fazla izliyoruz!
Çünkü artık AKP’nin oylarının eridiğini görüyorlar ve CHP’nin iktidar olacağına kesin gözüyle bakıyorlar!
Bu da yarışı daha fazla kızıştırıyor.
Çünkü, seçecekleri delegeler, belki de iktidar partisinin ilçe başkanını, il başkanını belirleyecek!
Bu yüzden destek verdikleri isimleri, bu koltuklara taşımanın hırsına kapılıyorlar.
Peki CHP, ne zaman kırdığı kolu yen içinde bırakacak?
Birlik bütünlük görüntüsünü ne zaman verecek?
Ne zaman iktidar yürüyüşünde kendine çelme takmaktan vazgeçecek?
CHP’ye Kocaeli’de, Türkiye’de iktidar ciddiyeti ne zaman gelecek?
CHP’liler, AKP’ye karşı samimiyetle kucaklaşmayı ne zaman becerebilecek?
Merhamete kesilen fatura!
Hayvanseverler ile sokak köpeklerinden korkan vatandaşları kim karşı karşıya getiriyor?
Sokaklarda giderek artan köpek nüfusunun sorumlusu hayvanseverler mi?
“Sokaktaki canlılar katledilmesin” demek insani, vicdani bir çağrı değil mi?
Aşırı sıcaklarda sokaktaki canlılara bir kap su vermemek mi lazım?
Sokakta yaşayan bu canlıları beslememek mi lazım?
Yorumlara bakıyorum, şikayetlere bakıyorum, suçlananlar hep onlar!
Köpekleri besledikleri için onlara merhamet gösterdikleri için tepki alıyorlar!
Sokak köpekleri öldürülmesin denildiğinde “Yarın sizin çocuğunuza da saldırır inşallah” diye beddua alıyorlar!
Merhamete kesilen fatura bu!
***
Sokaklarda insanlarla sıcak ilişkiler kuran köpekler de var, nadiren de olsa saldıran sokak köpekleri de var ama bu saldırgan, bu değil diye bilme şansı yok insanların!
Özellikle gece, sürüler halindeki köpekleri görenlerin çekinmesi, korkması çok normal!
Mahallelerinde bu denli fazla köpeğin olmasından çocukları adına korkmaları çok normal!
Ancak bunun sorumlusu hayvan severler değil, bunun sorumlusu o kentleri yönetenler!
İyi beslenen köpekler yılda 2 defa yavrulayabiliyor diye hayvanseverleri suçlamak yerine, yeterli kısırlaştırma çalışması yapmayanlara tepki gösterin!
Allah’ın dilsiz kullarını, bir cana zarar vermediği sürece öldüremezler ama onları, hayvanseverlerin gözetiminde kurulacak yaşam alanlarına alabilirler.
Kısırlaştırma çalışmalarıyla da nesillerinin devam etmesinin önüne geçebilirler!
Hayvanseverlerin buna karşı durma gibi bir tavrı yok!
Aç susuz kalan, araç altına ezilen, karda donan, sıcakta yanan, başka köpek sürülerinin saldırısına uğrayan, insanlıktan nasibini almamışların işkencesine, tecavüzüne maruz kalan bu canlılar için de dışarısı pek tekin değil çünkü!
İzmit’te bu ceza can sıkar!
İzmit Belediyesi, bir karar aldı, çöp statüsünde olmayan atıkların (koltuk, mobilya, beyaz eşya vs…) konteyner kenarlarına atılmasına idari para cezası uygulayacağını duyurdu!
Bunun için de sokaklara kamera kurmaya başlayacaklarını ifade etti.
Duyarsız vatandaşlar, parkları, sokakları kirletiyor, çöplerini ortalıkta bırakıyorlar, alkol şişelerini kırıp, parklarda tehlike oluşturuyorlar…
Bunlara idari para cezaları elbette ki kesilmeli!
Evsel atıklarını, boş çöp konteynerleri dururken etrafa atanlara elbette yaptırım uygulanmalı!
Hafriyatlarını ortalığa atanlar da tespiti durumunda cezalandırılmalı!
Lakin evindeki eskimiş koltuk, kanepe, dolap, beyaz eşya ve benzeri atıkları çöp konteynerlerinin yanına bırakanlara ceza kesilmesi bana mantıklı gelmiyor!
Neden mantıklı gelmiyor anlatayım!
Elbette sokaklarımızda çöp konteynerlerinin etrafına yayılmış kırık dökük eşyaları, atıkları görmek istemeyiz. Ancak bazen vatandaş, bu atıkları konteyner kenarlarına bırakmak zorunda kalıyor.
İzmit Belediyesi, bu tür atıkları olan vatandaşların kendilerini aramasını, randevu oluşturup atıklarını belediye ekiplerine aldırmasını istiyor belki ama vatandaşın aradığı an ya da gün, atıkları alma gibi bir durum söz konusu olamıyor.
Çünkü atıkları toplayan ekiplerin aynı anda her yere yetişme şansı yok.
Bahçesi olmayan, bodrum katı olmayan, yani bu atıkları belediye ekipleri alana kadar bekletebileceği yeri olmayan vatandaş, bu eşyaları nerede bekletecek?
Belediyenin kendisine vereceği gün, vatandaşın işte olduğu saatlere denk gelebilir, vatandaş, eşyaları o gün aşağı indirecek, kendisine yardımcı olacak birini ayarlayamayabilir.
Ya da şöyle bir örnek vereyim, kullanmakta olduğunuz bir baza düşünün, başka bir bazanız yok, değiştirmeye karar verdiniz, yeni bazanın evinize geleceği gün, o bazanın orada olmaması gerekiyor. Bazayı getirecekleri gün belediyeyi aradığınızda ve belediye o gün ekip gönderemeyip, size başka bir gün veriyorsa ne yapacaksınız?
Mecburen, yeni baza gelmeden, eskisini sokağa indireceksiniz!
Ve bunun tespiti durumunda cezalandırılacaksınız!
İzmit Belediyesi, kendilerine telefon edip kayıt açtıran ancak ekiplerin o an gelememesi nedeniyle eşyasını konteyner yanına bırakmak durumunda kalan vatandaş ile belediyeyi hiç aramadan, eşyalarını gelişi güzel ortalığa atanları ayırt etmeli!
Aksi halde bu ceza İzmit’te can sıkar!