Ne eski bayramı, ölümü gördük, sıtmaya razıyız!

Yılmaz Karabıyık

Yılmaz Karabıyık

Tüm Yazıları

Toplumların tüm gelenek ve göreneklerinin, öğretilerinin, alışkanlıklarının bir anda nasıl değişebildiğini gösterdi Covid-19 bize…
Safları sık tutmamız söylenirdi camilerde, eş, dost ve akrabalarımızı ziyaret etmemiz öğütlenirdi, kucaklaşmamız istenirdi, evden çıkmamız, esnafı kalkındırmamız için panayırlar düzenlenirdi, bayram öncesi esnafların en heyecanlı günleriydi, kazançları artardı çünkü... Bayram tatilini beklerdi vatandaş, memleketlerine gitmek için. Yaşlılar, çocuklarının, torunlarının gelecek olmasından dolayı ayrı bir mutlu olurdu, kapılarda yollarını gözlerdi. Şimdi ise her biri terse döndü. “Kucaklaşmayın, el öpmeyin, mesafeli durun, eş, dost, akraba, komşunuzu ziyaret etmeyin, sokağa çıkmayın, alışveriş için yığılmayın” deniyor. Yaşlılar, kapılarda yolları gözlemiyor, yalnız bir bayram geçiriyor.

Bu virüs bize ne kadar güçsüz ne kadar aciz olduğumuzu da gösterdi… Kibrimizi, egomuzu yerle bir etti. Tüm dünyaya kafa tuttu, aşılarımızla, ilaçlarımızla saldırıya geçtik ama nafile, hala bizleri mağlup etmeyi başarıyor. Süper güç denilen ülkeleri bile dize getirdi. Dünyanın hakimi oldu bir anda onun özgürlüğünün başladığı yerde bizim özgürlüklerimiz kısıtlanıyor! Yasaklar, kısıtlamalar, tam kapanmalar…

Bu virüsten ders almayanlar da var elbet, hala zulme, katliamlarına devam eden, kendilerinden başka hiçbir dine, ırka yaşam hakkı tanımayanlar da var. Her türlü haşereyi yiyerek dünyaya virüsü yayan Çin mesela, Doğu Türkistan’da kan donduran zulümler, işkenceler uyguluyor Uygur Türklerine. İsrail mesela, kutsallarımıza saldırıyor, çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek demeden katlediyor. Gözle görülmez bir virüsün tüm dengeleri nasıl değiştirdiğini, insanoğlunun ne kadar aciz ve çaresiz kalabileceğini hala görememişler. Hala egolarıyla, kibirleriyle saldırıyorlar.

Ama galip gelecek bir gün insanlık kendilerini çaresiz bırakan her türlü virüse… Corona bitecek bir gün sanmayın ki İsrail, Çin, ABD ve türlü zalimlikler yapan virüsler bitmeyecek. Bir gün buna tüm insanlık şahit olacak.

Peki biz, toplum olarak bir ders çıkardık mı bu süreçten? Kutuplaşmalardan, küslüklerden sıyrıldık mı? Birlik olabildik mi gözle göremediğimiz bu canlıya karşı. Her koyunun kendi bacağından asılmadığı bu süreçte, başka insanları düşünerek duyarlı davrandık mı? Sıyrılabildik mi egolarımızdan, güçlü olduğumuzu sanırken ne kadar aciz olduğumu anlayabildik mi? Ölümü hatırlattı mı bu virüs bize? Hiç ölmeyecekmişiz gibi yaşamaktan vazgeçtik mi? Bizim de pek ders aldığımız söylenemez değil mi? Virüse kafa tuttuğumuzu sanırcasına saldık kendimizi, sadece kendimize zarar gelebileceğini düşündük. Kutuplaşmalar, fanatizm gayet devam etti, her konuda olduğu gibi pandemi sürecinde de bir güzel kutuplaştık. Kucaklaşmamızı engelleyen virüsle yarıştırdık, kutuplarımızı… Aynı kutupta yani ideolojide olmadığımız biri bir şey söylediğinde “Doğru söylüyor” ya da “Doğru mu söylüyor acaba?” diyemedik, hep bir yanlış aradık, önyargıyla baktık. Yıllar önce kaybettiğimiz eleştiri kültürümüzü, bu süreçte de bulamadık.

Uzun lafın kısası biz bu süreçte de kendimizi bulamadık ki eski bayramları bulalım, birkaç yıl öncesindeki coronasız, “Nerede o eski bayramlar?” diye iç çektiğimiz bayramları arar olduk. Ölümü gördük, sıtmaya razıyız artık.

Dünyada zalimlerin yok olduğu, mazlum ve Müslüman kanı akmadığı, sağlık, huzur, mutluluk ve kutuplaşmanın değil kucaklaşmanın olacağı, eski bayramları dahi aratmayacak nice bayramlar yaşamamız dileğiyle, RAMAZAN BAYRAMI’MIZ kutlu olsun.

Sağlıcakla kalın…