Peygamber’in son arzusu, Filistin ve Atatürk’ün Avrupa’ya verdiği ayar!
Ezelden düşmanlar Atatürk’e, yersiz bir düşmanlık, cahil bir tavır, art niyetli bir yaklaşım… Hani desen ki Yunanlar, İngilizler, Yahudiler, o da değil, cehalet içindeler. Türkler, Müslümanlar ama Atatürk’e her fırsatta türlü hakaretler savurmaktalar. Meydanı boş bulmuşlar atıyorlar, tutuyorlar. Atatürk’e Koruma Kanunu’nu da takmıyorlar. Hatta bu kanunun kaldırılması gerektiğini savunuyorlar. Dönemini bulmuşlar, konuşuyorlar; yoksa konuşacak yürekleri de yok. Konuşuyorlar da hep boş, uydurulmuş tarihler üzerinden.
Yok Atatürk dinsizmiş, yok Atatürk camileri ahır yapmış, yok Atatürk Filistin (Hicaz) cephesinde savaşmamış, yok Atatürk ajanmış falan filan. Ağız ishali olmuşlar, bir kitleye cehalet kusmuşlar, onları da inandırmışlar uydurma tarihlerine. “Mış” ile “Miş” ile uydurma tarihi savunan kesimlerin, sosyal medyadaki söylemleri akla ziyan.
Ama işte Anadolu’nun kurtarıcısı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik bu ithamları çürütecek bir irade yok ülkede. Bu söylemlere tepki koyan bir irade yok. Dinle ilgili iftiralara karşılık fetva veren, hutbe okutan bir Diyanet İşleri Başkanlığı yok. Dinci yani din istismarcısı olmayan, İslam ahlakına sahip hocalarımız da olmasa camilerde Atatürk’ün adını anan yok. Hepsini geçtim ne ölümsüzlüğe intikal ettiği 10 Kasım’da ne de milli bayramlarda ruhuna bir Fatih-a bile okutmuyor Diyanet. Kurucusuna vefasızlığını yıllardır ortaya koyuyor.
Peki sırf alkol tüketmiş, Siroz nedeniyle yaşamını yitirmiş diye mi bu “Dinsizlik ve ayyaş” yaftaları? Yoksa hala onun kadar yürekli olamamalarına mı bu öfkeleri. Hala onun ilke ve inkılaplarını tüketememelerine, yok edememelerine mi? Hala saltanata olan özlemlerine mi? Seçip seçilebilme yetkisine sahip olmalarına mı? Demokrasi kaç beden büyük geldi de bu huzursuzluk, hazımsızlık var bu zatlarda? Neden hıyanet içindeler vefa duymaları gereken bir ADAM’a? Kimi dini sömürerek şaklabanlık yapamamaktan kimisi ise cahilliğinden böyle işte.
***
Evet, vefat etmiş ve milyonların kalbinde ölümsüzlüğe kavuşmuş bir kumandana, bir Cumhurbaşkanına ağzına gelen hakaretleri savuran sözüm ona Müslümanlar, bundan sonraki kısmı iyi okusun. Okuyun ki Müslümanların, İslam ülkelerinin, soydaşların, mazlumların hakkı nasıl savunulur, 7 düvele nasıl kafa tutulur öğrenin. Hani sizin o dinsiz diye yaftaladığınız Atatürk’ün Avrupa’ya Filistin konusunda nasıl ültimatom verdiğini göreceksiniz bu yazıda.
Sene 1937, vefatından 1 yıl önce, TBMM’de bir konuşma yapıyor Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk. Konu Kudüs, konu kutsalımız olan Mescid-i Aksa, konu Filistin. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (S.A.V) “Mukaddes toprakların daima İslam hâkimiyetinde kalması” şeklindeki son arzusunu hatırlatıyor Mustafa Kemal Atatürk ve bu arzunun temini için hemen şimdi kanlarını dökmeye hazır olduklarını söylüyor. Bütün İslam aleminin ayaklanıp icraata geçeceğinden de şüphe duymadığını dile getiriyor.
Atatürk’ün konuşması The Bombay Chronicle adlı gazetede “Filistin’e el sürülemez, Kemal Paşa Avrupa’ya ihtar ediyor” başlığı altında şöyle veriliyor: “Biz vakıa birkaç sene Araplardan uzak kaldık. Fakat şimdi kendimize kâfi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslamiyet’in mukaddes yerlerini Musevilerin ve Hristiyanların nüfuzunun altına girmesine mani olacağız. Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyet’e lakayt olmakla itham edildik. Fakat bu ithamlara rağmen Peygamberin son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslam hâkimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Avrupa'nın bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslam âleminin ayaklanıp icraata geçeceğinden şüphemiz yoktur.”
Dedim ya sene 1937, vefatından 1 yıl önce. Yavaş yavaş ölümün yaklaştığını bildiği yıllar. Seçilme kaygısı yok, tribüne oynama ihtiyacı yok. Çıkıyor, tüm Avrupa’ya, Peygamber Efendimizin son arzusunu temin için canlarını verebileceğini söylüyor. Çıkıyor, tüm İslam ülkelerine birlik olma çağrısı yapıyor.
Var mı bugün, bunu yapan? Var mı bu kadar yürekli bir şekilde İsrail’e yaptırım uygulayan, var mı İsrail’e sessiz kalan, destek veren Avrupa’yı tehdit eden, var mı İslam ülkelerini bu konuda birlik olmaya davet eden bir iktidar? Sadece kınıyorlar. Büyükelçiliğimiz bile geri çekilmiyor.
Peki Atatürk, bugün bedenen yaşasaydı, ülkenin başında olsaydı Çin’in Uygur Türklerine yaptığı zulme sessiz kalır mıydı? Hem Müslüman hem de soydaş olan Uygur Türkleri bu denli yalnız kalır mıydı? Kalmazdı.
İşte sizler böyle bir lidere hakaret ediyorsunuz, böyle bir liderin dini inancını sorguluyorsunuz. Ve işte sen Diyanet, böyle bir lideri hutbelerinde işlemiyorsun, anmıyorsun. Gerçi sen Filistin ile ilgili dilinin ucuyla açıklama yapıp, Çin’e de susuyorsun, bu yüzden ha varsın, ha yoksun!
***
Bakın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu konuda açık destek veriyor Hükümete ve en üst perdeden İsrail’e tepki göstererek öneri sunuyor. Kılıçdaroğlu, “İsrail’in yaptığı katliamdır. Erdoğan’a açık çağrı yapıyorum; BM’yi daha etkin olmaya zorlayacak girişimleri derhal başlat!” diyor. Hadi, işte size destek, işte muhalefetin ve vatandaşların İsrail ile ilgili beklentileri. Neyi bekliyorsunuz?
Yok mu, Atatürk’ün Peygamber Efendimizin son arzusunu hatırlatarak yaptığı konuşmayı, Avrupa’ya, İsrail’e ve Çin’e karşı yapacak yürekli bir iktidar? Bunu lafta bırakmayacak, icraata dökecek, onlara sadece Türkiye pazarını değil, İslam coğrafyasındaki tüm pazarlarını dar edecek yürekli bir adam yok mu? “One munite” sözünü moderatöre değil de İsrail’e, ona destek verenlere söyleyecek bir irade yok mu? Varsa icraat görelim! Yoksa ne deseniz kuru gürültü!