Soru çok net: Cumhurbaşkanı EYT’yi neden dinlemiyor?

Yılmaz Karabıyık

Yılmaz Karabıyık

Tüm Yazıları

“Erken emeklilik istiyorlar” dediler…

“Türemiş” dediler…

“Çift dikiş yapacaklar” dediler…

“Köpük” dediler…

“Yük” dediler…

Bir tanesi de çıkıp, “Bir değil, 5 değil, 10 değil, 100 değil, 1000 değil, milyonlar; bu kadar insan, milletimiz, emekçilerimiz bizden bir talepte bulunuyor, mağdur edildiğini söylüyor, haklarının gasp edildiğini dile getiriyor, ‘yanılıyorsunuz, bizi bizden dinleyin’ diyor, gelin kardeşim, bir de sizden dinleyelim” demedi…

Bir tanesi, onları karşısına alıp, “Evet bu konuda haklısınız ya da bu konuda haksızsınız” demedi…

İçlerinde 31 Mart yerel seçimlerine kadar AKP ve MHP’ye oy vermiş 100 binlerce insan var… Onların aileleri var. Evet size oy vermemiş olanlar da var. Siz onları, “siyaset” yapmakla suçlayarak, hakkı olanı isteyen milyonları “Yok” saydınız…

Ama gelin görün ki sizin yok saymanızla “yok” olmadılar…

Daha da büyüdüler…

Sizlerin muhatap almaz tavrınız, onları daha da tetikledi, güçlendirdi…

2 milyon katılımlı tarihi mitingle kendilerine “Köpük” diyen yandaşın ağzına tıktılar bu lafı… 31 Mart yerel seçimlerinde İstanbul, Ankara, Mersin, Antalya gibi büyükşehirleri, Cumhur ittifakının kazanamamasında rol oynadılar.

Kırmadılar, dökmediler, demokratik haklarını kullanıp haklarını istediler…

Haykırdılar, “Hakkımızı verin” diye…

Haykırdılar, “Emekli olduktan sonra da ikinci bir işe girmeden yaşayabilelim” diye…

İşsiz olanları haykırdı, “Günü birlik iş bulabilirsek o günü kurtarıyoruz, bulamazsak tüm ahali aç” diye…

İşi olanlar haykırdı, “Çalıştıkça, prim yatırdıkça bağlanacak olan maaşım düşüyor” diye…

Ama siz onları siyasete bulaşmış, sizleri iktidardan indirmeye çalışanlar olarak yaftalamayı sürdürdünüz…

“Yük” dediniz, “Seçim kaybetme pahasına yok” diyerek de kapıları yüzlerine kapattınız…

Bu sorunu çözecek olan hükümettir. Hükümet, bu sorunu çözmüyorsa EYT’lilerin, hükümeti oluşturan partilere yerel seçimlerde gözdağı vermeleri kadar doğal bir şey yoktur. Genel seçimlerde ise mağduriyetlerini gidereceğini taahhüt edenlerle yol yürümek de siyaset yapmak değildir. Bu yüzden kimse çıkıp da emeklilikte yaşa takılan vatandaşların, onların lideri olan Gönül Boran Özüpak’ın ve yöneticilerinin, “Sandık” resti çekmesini, “Siyasetin arka bahçesi olmuşlar” gibi yorumlayıp, komik duruma düşmesin.

***

EYT SYDD ve Marmara EYT Federasyonu Genel Başkanı Gönül Boran Özüpak, her platformda Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan randevu istiyor, “Bizi bizden dinleyin” diyor… Çünkü Özüpak, iyi niyetle düşünüp, “Cumhurbaşkanı, danışmanları tarafından yanıltılıyor” diyor.

Kocaeli’de kendisiyle gerçekleştirdiğimiz söyleşimizde, “Neden böyle düşünüyorsunuz? Pek çok kez basın yoluyla çağrı yapmanıza rağmen size randevu vermedi” dediğimde, Özüpak, Cumhurbaşkanı’nın kurmaylarına “Millete inin, onların elini sıkın” söylemini hatırlatarak, “Başka bir şey gelmiyor aklımıza” cevabını verdi.

1999 yılı öncesi işe girmişler, o günün şartlarında sözleşme yapmışlar, bu sözleşmeye göre emekli olup, maaş almaları gerekirken değişen yasa ile yasalar geri işletilerek kendilerinden sonra yapılan sözleşmelere tabii tutuluyorlar. Emekli olduklarında pek çoğunun alacağı maaş 1500 lira civarında.

Ben danışmanları falan suçlamıyorum açıkçası. Ortada bir mağduriyet var, bir haykırış var, bir millet var. Milyonlar ve onların aileleri var. Askıda ekmeğe muhtaç edilen insanlar bunlar. Aileler dağılıyor, intiharlar oluyor. Ve Sayın Cumhurbaşkanı, onları karşısına alıp konuşmuyor, onlara farklı ithamlarda bulunup, “Seçim kaybetmek pahasına yok” gibi bir cümleyle, “Hodri meydan” diyebiliyor…

Merak ettiğim sadece şu; bu insanlar size ne yaptı da Suriyelilere kapı açan vicdanınız, onların yüzüne kapı kapatıyor?

Çağırın, görüşün, dinleyin dertlerini…

Unutmayın ki genel seçim, yerel seçime de benzemez…

Bu insanlar, bir daha “Partim” demez…

“Derdim” der, “Geçim” der, sandıkta sizin dışınızda her şeyi der…

Ve bu, bir vilayetin başkanını değil, her şeyi değiştirir.

Bırakın bu insanlar size bilenerek değil, size ah ederek değil, insan gibi yaşayarak, geçinerek gitsin seçime.

Bir an önce verin haklarını, bitirin bu mağduriyeti.

Her geçen gün, sadece onlara değil, size de zarar.