Veral İnşaata neden inanalım?
Kocaeli’de şu ara sadece iki konu gündemde.
Birincisi adaylar kim olacak;
İkincisi Veral İnşaat ve AKP siyasetçileri…
Birinci maddeyi öylece geçiyorum.
Bu konuda ne yazsak boş.
Belki de saatler sonra sonucun ne olacağını öğreneceğiz.
İkinci gündem maddesine gelince…
***
Geçen hafta eski bakan şimdiki Milletvekili Fikri Işık’ın mahalle halkıyla yaptığı toplantıya kadar
Konu çok fazla gündemde değildi.
Benim gibi birkaç basın mensubunun öteden beri takibinde olan bir konu olduğunu biliyorum.
Veral İnşaat’ın Bakanlar Kurulu’nda Fikri Işık engeline takılıp bir türlü adı geçen iki mahalleyi “riskli alan” ilan edemediklerinin farkındaydık.
Ama ne zaman ki Fikri Bey bakanlıktan düştü, Veral İnşaat’tan bir hamle daha geldi.
Sonuç itibari ile bu inşaat firması hatırlı dostların da vesilesiyle istediği izni almayı başardı.
Ancak ortada doğru gitmeyen bazı durumlar olduğu açıktı.
Mahalle halkı ise ikiye bölünmüş vaziyetteydi.
Kentsel dönüşümü isteyen de var, istemeyen de…
İşin içine bir de siyasi çekişmeler girince ortalık daha da gerildi.
Daha önce de söylediğim gibi burada vatandaş geri planda bırakılıp, güçler savaşı başladı.
İşin o kısmı ne olur, bilemem.
Ancak bu konuda birkaç söz etmeden geçmek istemiyorum.
***
Veral İnşaat şehrimize ilk geldiğinde işe Veli Ahmet Mahallesi’nden başlamıştı.
Kulağımıza geliyordu, Kayseri menşeili çok güçlü bir firma gelip, bu mahalledeki eski evlerin hak sahipleriyle anlaşıp, yerine yeni binalar yapacaktı.
Kayseri nere, Kocaeli nere diye düşünmüştüm o zaman.
Ama Veral İnşaat kısa sürede kentte kendinden söz etmeyi başarmıştı.
Hemen basınla ilişkiye geçip, “Biz geldik” mealinden davranışta bile bulunmuştu.
Mahallede kısmen güzel başlangıç yaptıklarını dahi söyleyebiliriz.
Şahsen projeyi ve niyetlerini duyunca hoşuma da gitti.
Veli Ahmet mahallesi gibi İzmit’in çok eski mahallelerinde artık bir yenilenme ihtiyaçtı.
Çünkü İzmit Kocaeli’nin merkezi ve o merkeze girdiğinizde evlerin eskiliği hemen göze çarpıyordu.
Diğer yandan yıllara dayanan komşuluk ilişkilerinin de korunacağı “Yerinde dönüşüm” ile İzmit bambaşka havaya bürünebilirdi.
Hala da bunun olmasını çok isterim.
Ama nedense işler bir anda arap saçına döndü.
***
“Riskli alan” kararı Cumhurbaşkanı tarafından imzalandıktan sonra deyim yerindeyse ortalık ayağa kalktı.
Kentsel dönüşümü sindiremeyen daha doğrusu içselleştiremeyen vatandaşlar 60 gün içerisinde evlerinin yıkılacağı endişesiyle Fikri Işık’tan yardım istedi.
Kocaeli milletvekili sıfatıyla Işık, olaya el attı.
İşin bu kısmı, Fikri Işık’ın basına verdiği demeçten alıntıdır.
Neden başkası değil de Fikri Işık…?
Bunu anlamak zor değil.
Çünkü Işık, Bakan iken Bakanlar Kurulu’nda o zaman da bu olaya karşıydı.
Gerekçeleri neydi, onu tam açıklamadı.
***
Evet, şu an mahalle halkı sesli bir protesto yürütüyor doğru ama o zaman dışa yansıyan bir durum yoktu.
Varsa da biz duymadık.
Demek ki Fikri Işık’ta oturmayan bir şeyler vardı.
Şayet geçen Pazar günkü kavgalar, CHP ile söz düellosu ortaya çıkmasaydı belki de Fikri Işık bizlere daha doyurucu açıklamalarda bulunacaktı.
Çünkü Sayın Işık bunu yapmadığı sürece biz bunu siyasi iç hesaplaşma veya çıkar çatışması olarak okuyacağız.
Mesela şunu desin Sayın Işık;
“Veral inşaata güvenmiyoruz, geçmişi güven vermiyor” desin.
“Yüzlerce evi yıkıp, onları kirada barındıracak, sonra da sorunsuzca evlerini teslim edecek bir potansiyeli yok” desin.
Veya…
“Bizim kentimizdeki kentsel dönüşüm işi Kayserili şirketlere mi kaldı, bizim şehrimizde pek ala bir konsorsiyum kurulup bu iş yerli firmalarımıza emanet edilebilir” desin.
***
Sorun bunlar değil de rant mı?
Onu da söylesin…!
Söylesin ki millet kafa kola gelmesin!
Belli ki bu saatten sonra Veral inşaatın İzmit’te işi çok zor.
İş, aile ilişkilerine kadar döküldüğüne göre buradan herkesi rahatlatan bir sonuç alınması imkansız.
Sayın Işık’ın bu konuda geri vitesi yok gibi duruyor.
Konunun ne olduğunu tam anlamadan girdiğini düşündüğüm CHP il başkanına Işık’ın sarf ettiği sözlere bakınca
Ne pahasına olursa olsun (Veral inşaat ve onu savunan siyasilere karşı) açık savaş ilan ettiğini görebiliyorum.
***
Ne yalan söyleyeyim… Fikri Işık’ı tanımam etmem hatta mesafemiz oldukça fazladır.
Siyaset yapma şekline de bayıldığımı söyleyemem.
Fakat bu konu başka… söz konusu dışarıdan birinin gelip şehrimizde racon kesmesine, tehditler savurmasına gelince orada durmak lazım!
Ya orada duracak, ya da suçlamalarını bir şekilde ispatlayacak.
Bu, belgeyle mi olur, şahitle mi olur, bir kayıtla mı olur orasını bilemem!
Havada kalan sözlerle biz kendilerine nasıl inanalım?
Bu kentle geçmişleri olmayan birilerinin askıda kalan sözlerine biz nasıl itibar edeceğiz?
***
Ama şu olabilir…
Fikri ışık ile bu konuda ayrışan, Veral inşaatı savunan Işık’ın yol arkadaşları milletvekilleri
veya belediye başkanı gibi sıfatlar taşıyanların söyleyecek sözleri varsa onları pür dikkat dinleriz.
Korkmasınlar, az cesur olsunlar, biz tarafsızca hepsini yazmaya hazırız.
Diğer türlüsü beni tatmin etmiyor!
Çünkü ilişkiler vıcık vıcık olmuşken, bir şey yokmuş gibi görmemiz hayli zor…!
BÜYÜKAKIN’A BAŞKAN MUAMELESİ YAPMAK…
AKP Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tahir Büyükakın tam gaz çalışıyor.
Hem de öyle bir çalışıyor ki, kendisini yakalayamıyoruz.
Bu temponun önümüzdeki günlerde rakibi belli olduğunda daha da artacağını biliyorum.
Ancak şu an için Büyükakın, tek kale maçta sahada top gezdiriyor, kendini (saha siyasetinde) daha da geliştiriyor.
Tahir Beyin bütün programlarını ve orada yaptığı konuşmaları mümkün olduğunca takip etmeye çalışıyorum.
Peki, adaylığı ilan edildiğinden bu yana Büyükakın nasıl bir belediye başkanı profili çiziyor, sinyaller ne yönde?
Bir kere şunu belirtmekte fayda var; Büyükakın 1 Nisan sabahına kadar sadece aday sıfatında.
Ona şimdiden başkan muamelesi yapanların ise bir amaca hizmet ettiklerini anlamak zor olmasa gerek.
Her şeyden önce bu etik değil.
Siyasetle uğraşan, iddia ortaya koyan, elini taşın altına koymaktan erinmeyen, sorumluluk sahibi insanlara hakarettir.
Bir adayın favori olması başka, başkan olması başka.
Seçim bu… bir bakmışsınız devran terse dönmüş ve konjonktural bir durum olmuş ve Tahir Bey başkan seçilememiş.
Ya da rakip partiler öyle bir ittifak adayı çıkarır ki beklenmedik bir hikaye yazar.
Kimse ne olacağını bilemez.
O yüzden erken konuşup mevzi kapmayı bırakıp, etik neyse ona göre davranmak lazım.
Tahir Bey’in de aynı düşüneceğine eminim.
Nereden eminim, onu çok mu iyi tanıyorum, tabi ki hayır…
Tahir Hoca göründüğü kadarıyla naif bir insan, Akademisyenliğin verdiği ağırlığın da etkisiyle nerede nasıl davranacağını iyi bilir.
Şimdiden karşısındakini yok sayacak basit hareketlerde bulunmaz, bunu nezaketsizlik sayar.
Hatta güçlü bir aday çıkmasını dahi istiyor olabilir.
Çünkü rakibi ne kadar güçlü olursa, olası başarıda o kadar Tahir Bey’e artı yazacaktır.
Yoksa Karaosmanoğlu gibi -sözde- ağabey olmaktan başka hiçbir özelliği olmayan biri bile Kocaeli’de seçimi farklı kazanmayı başarabiliyor.
Bırakın da Büyükakın şöyle rahat rahat rekabet duygusunu yaşasın ve kerametin Karaosmanoğlu’nda olmadığını bizlere göstersin!
Bu yapılan muameleden sonra çömez biri olsa şimdiye kadar çoktan havaya girip rehavete bile kapılmıştı.
Ama Büyükakın’ın temposu bir an bile düşmediği gibi her gün biraz daha vites yükseltiyor.
Bundan sonra geçen her gün millet ittifakına eksi yazar.
O nedenle bir an önce büyükşehir adayını belirlemeleri şart..!
Büyükakın’ın nasıl bir belediye başkanı olacağıyla ilgili görüşlerimi ise bir başka yazıda ele alacağım.
--------------------------