Kabahat!

Yılmaz Karabıyık

Yılmaz Karabıyık

Tüm Yazıları

Hiçbir kedinin, köpeğin başını okşadınız mı?

Onlara hiç mama verdiniz mi?

Eğer bunu yaptıysanız, onların ne kadar vefalı ne kadar sevgi dolu ne kadar sadık ve masum canlılar olduğunu bilirsiniz.

İnsanlara tecavüz etmez, gasp etmez, onları öldürmez, hırsızlık, arsızlık, yolsuzluk yapmaz, kin gütmez; sessiz kullarıdır onlar Yaratan’ın…

Yani insanoğlu kadar zararlı değildir hiçbiri…

***

Köpek saldırır mı, aç bırakıldıysa, hırpalandıysa, farklı bölgelerden getirilip bilmediği noktalara atıldıysa saldırabilir. Kuduz ise saldırabilir. Kısırlaştırılmamış ise huysuzluk yapabilir.

Ama çok nadir görülen bir şeydir köpeklerin insanları kuduz değilken ısırdığı. Hele ki insanlarla iç içe yetişen köpeklerin saldırganlığını pek göremezsiniz. Yanından geçerken havlayıp, üzerinize koştukları olur ama ısırmazlar. Üzerine koşsanız kaçarlar, onlarla konuşsanız gelir size şebeklik yaparlar.

Ama insanoğlu, insandan korkmaz onlardan korktuğu kadar. Buna da bir nebze saygı duyuyorum. Her insan yaklaşamaz, öyle yetişmemiştir, bilmez, hep kötü örnekleri görmüş, duymuştur. Bu yüzden de toplu halde köpek görse yolunu değiştirir ve bunu belediyelere şikâyet eder.

Tıpkı Yahya Kaptan Mahallesi’nde olduğu gibi. Oradaki köpekleri sevip, besleyenler kadar, onları şikayet edenler de var. Ama oradaki köpeklerin büyük bir kısmı küpelidir. Yani o bölgeden alınmış, kısırlaştırılmış ve o bölgeye tekrar salınmıştır. Yaşlısı, genci o köpeklere bakar orada. Kışın yatabilecekleri yer ayarlar, yiyecek su verir.

Yahya Kaptan Mahallesi’nde sürü halinde olduklarında, içlerinden bazıları sizler onları severken yoldan geçen başka insanların üzerine doğru havlayarak koşarlar ama ısırmazlar, arabaların peşinden koşan köpekler misali farklı bir huy herhalde! Bu koşuşturma vatandaş korkarsa biraz sürer, korkmazsa o an biter. Ama insanoğlu korkuyor işte, şikayet edebiliyor.

Ancak belediyeler her şikayette köpekleri toplayıp götüremez. Küpeliyse, hasta değilse, zarar vermişliği yoksa “Şikayet var, köpekleri toplayayım” diyemez. Küpesiz olanları toplar, barınağa götürür, barınakta gerekli kısırlaştırma işlemi yapılır ve köpek tekrar alındığı bölgeye salınır. Bu işin prosedürü budur.

***

Şimdi Yahya Kaptan’da yaşanan katliam, insanların, özellikle o köpekleri besleyen hayvanseverlerin yüreğini yaktı. Hayvanseverlerin verdiği tepki, onların öfkesini hiçbir siyasi rantla, ideoloji ile yaftalayamayız. Empati yaptığınızda onların durumunu çok rahat anlayabilirsiniz. Ve çok haklılar. Birileri gelmiş ne köpeğin yaşından ne köpeğin sakinliğinden anlamadan basmış iğneyi. 15 yaşında bir köpek, 87 yaşlarında bir insana denk. 87 yaşındaki bir insana anestezi uygulamak ile bir köpeğe uyuşturucu iğne atmak aynı şey. Ölen diğer köpekler, onların yaşları kaç bilmiyorum ama bir tanesi 15 yaşlarında ve atılan uyuşturucu iğne, canını almış.

Çağırsalar, başını okşasalar kaçmadan gelirdi o köpek. Zaten kaçacak dermanı da olmaz. Dediğim gibi yaşlı. İğne atmaya ne gerek vardı? Diğer köpeklerin ölümü peki? Onlara tek bir iğne mi atıldı, yoksa birkaç iğne birden mi? Bilmiyoruz.

***

Bir kıyaslama yapmak istiyorum. Mesela hastanede bir hasta bakıcı ya da bir güvenlik personeline, “Gel ameliyata gir, hastaya narkozu sen uygula” denirse ve hasta verilen narkoz ile yaşamını yitirirse burada kimi suçlarız? O hasta bakıcı ya da güvenliğe o emri vereni değil mi? Peki, hasta bakıcı ya da güvenlik kadrosundakilere bu görev başhekim tarafından verilmişse yani işleri artık oysa? O zaman da başhekim sorumludur bundan.

Kimse hastayı öldürme niyetinde değil ama iş bilmeyene iş verilmesinden kaynaklı hasta öldü. Ortada kasıt yok ama sebebiyet olma durumu var. Ve Başhekim suçlu.

İşte Yahya Kaptan’da meydana gelen olay da buna benziyor. Ellerine uyuşturucu iğne tutuşturulmuş ve altlarına köpek toplama aracı verilmiş personel, çıkıyor kendilerine verilen talimatı uyguluyor. Köpekleri toplayalım derken 3 masum köpeğin, canını alıyor.

Burada Veteriner Şube Müdürü Mehmet Çetinkaya’yı suçlayabilir miyiz? İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet, kendisine personeli seçme hakkı tanıdıysa ekibini o oluşturduysa köpek toplama işlemi sırasında ekibin yanında bir veterinerin de bulunması talimatını verdiyse ve Çetinkaya bunu uygulamadıysa kendisini suçlarız. Personeli alan Hürriyet, ekibi kuran Hürriyet, talimat kısmı ise bilinmiyor. Yani Veteriner Şube Müdürüne diyecek pek bir şey yok.

***

“Oradaki personeller olayı provoke etmediyse…” diyeceğim ama bakıyorum bahsi geçen şahıslar, Hürriyet’i bir hayli seviyor. Yani ortada bir provokasyon yok. Personel kendilerine verilen görevi yerine getirmiş, iş bilmedikleri için de böyle bir olay yaşanmış. Şimdi bu şahısların bildikleri işe değil de bilmedikleri bir işe neden verildikleri sorgulanmalı. Buraya hayvansever insanlar alınamaz mıydı? Başlarına bir veteriner konularak bu şahıslar oraya gönderilemez miydi? Hürriyet’i eleştirdiğim nokta bu. Ancak bu Hürriyet’i katil yapmaz, vicdansız yapmaz. Bu oraya giden personeli de kasıtlı cinayet işleyenler yapmaz. Sadece sorumlu kılar, dolaylı yoldan sebep olan yapar.

***

Tamam hükmü kestik Hürriyet’e ve personellere. Tüm hayvanseverlerin tepkilerini sonuna kadar da destekliyorum. Ama gelin görün ki AKP’li vekillerin, belediye başkanlarının, yöneticilerin tepkilerini samimi bulmuyorum. 3 tane masum can üzerinden, hayvanseverlerin “Önce can” tarafsızlığını ve öfkesini de fırsat bilerek “Katil” gibi ağır söylemlere girişmelerini samimiyetsizlik olarak görüyorum.

Benim eleştirdiğim ve Hürriyet’i burada suçlu kılan liyakatsizliktir. Yıllardır kazanılamayan bir belediyenin kazanılması sonrası yağan CV’ler içinden seçtiği isimleri doğru seçmemiş olması, onu burada sorumlu kılıyor mu, kılıyor.

Peki Sayın AKP’li vekiller, başkanlar sizlerin belediyelerinde durum nedir? Köpek toplama işlemini sizlerde kimler yapıyor? Köpek toplama ekibiniz var mı yoksa zabıta mı yapıyor bu işi? Liyakatle mi işe alındı buradaki insanlar? Yani her biri işinin ehli mi? Yoksa siz de Hürriyet gibi işi bilmeyen insanları böylesi hayati bir göreve mi verdiniz? Tek farkınız şu ana kadar bir kaza yaşamamanız mı?

Bir başka soru, diğer ilçelerden toplanan köpeklerin İzmit’in farklı noktalarına salındığı iddiası dolaşıyor, bu doğru mudur?

Ve asıl soru… Bugüne kadar yaşanan köpek cinayetleri, tecavüzleri, işkenceleri, bacakları kesilen masum canlar ile ilgili böyle bir kamuoyu oluşturdunuz mu? Günlerce bu olayın üzerine gittiniz mi? Sebep olanlardan hesap sorulması için elinizden geleni kamuoyu önünde yaptınız mı? Bu şahısların bulunması için emniyete baskı uyguladınız mı? Tespit edilen şahısların aldığı cezaları yeterli buldunuz mu? Hayvanlara işkence eden, onları öldürenlerin “Kabahatler Kanunu” üzerinden değil, TCK üzerinden cezalandırılması için bunca yıl ne yaptınız? 2002 yılından bu yana iktidarda olan sizler, madem bu denli hayvanseversiniz, hayvanların öldürülmesinden bu denli üzüntü duyuyorsunuz, neden bu kanunu değiştirmediniz?

Bu canların öldürülmesini kimse nasıl basite almamalıysa kimse de siyasi malzeme olarak kullanmasın. Herkes samimi olsun, önce dönüp bir aynaya baksın. Sizlerin bugün sokak hayvanları ile verdiğiniz pozları, Fatma Kaplan Hürriyet de verdi. Bu pozlar sonucu değiştirmiyor.

Tekrar ediyorum, personel işin ehli ise ve art niyetle köpekleri öldürdüyse Hürriyet, onları açığa alarak gereğini yapmış sayılabilir ama ben personelin art niyetle değil iş bilmezlikten böyle bir şeye sebebiyet verdiğini düşünüyorum. Bu yüzden “Katil” yaftasıyla değil, “Liyakatsizlikle” eleştirin Hürriyet’i eleştirecekseniz. Ama bunu yaparken kendinize de dönüp bir bakın “Liyakati bugüne dek ne kadar dikkate aldım” diye. Masum canlar üzerinden samimiyetsiz siyaset üreterek mide bulandırmayın.

“KABAHAT” arıyorsanız evet Hürriyet “KABAHAT”li, evet “Kabahatler Kanunu” üzerinden değil TCK üzerinden ceza verilmesini hayvanseverlerin tüm çabalarına rağmen sağlamayanlar da “KABAHAT”li…

Bu olay sonrası çek etsin herkes kendini. Bir daha böyle bir olayın yaşanmaması için ne gerekiyorsa o yapılsın. Olan masum canlara oldu, başka canlar yanmasın.