Neymiş, lüks araçtan vazgeçiyorlarmış, bakın işinize!

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

Seçim yaklaştıkça şov yapanlar da artıyor, ama yemezler…

Tren kaçtı beyler!

Neymiş, tasarruf yapıyorlarmış.

Neymiş, yerli ve milli ürün kullanacaklarmış.

Pardon da bu numaraları biz yemeyiz.

Hoş, siz de yiyen kitlelere hitaben bu şovları yapıyorsunuz ya..!

***

Yıllardır bu milletin kanını emdiniz.

Bitmek bilmeyen lüks ve şatafat sevdanıza biz yetişemez olduk.

Adını duymadığımız, modelini internetten arayarak bulduğumuz ultra lüks araçlarınız ve ray-ban gözlüklerinizle kendinize statü yaptığınızı sandınız.

Oysa bu tarzınızla sonradan görme gavurdan dönme sözünün hakkını verdiğinizi göremediniz.

Gittikçe “Biz” olmaktan uzaklaştınız.

Birbirinizle yarışır hale geldiniz.

“O belediye başkanı şu model arabaya biniyorsa benim neyim eksik” diyerek daha fazlasını istediniz.

O bindiğiniz araçlara dünya kadar kira ödediniz.

Bu kirayı öderken de başka bir yandaşınızı zengin ettiniz.

Çark hep aynı yönde dönmeye devam etti.

Ta ki, Berat Albayrak tüm kamu kurumlarının ve belediyelerin sahip oldukları ve kiraladıkları araç envanterini isteyip, “Tasarruf edin” diyene kadar.

***

Şimdi belediye başkanları kalkmış harıl harıl lüks makam arabalarını bırakıp yerli (ne kadar yerliyse artık) ve ucuz arabaya binip bunu büyük bir işmiş gibi basına sızdırıyorlar.

Biz de ne yazık ki hep beraber buna alet olup, haber diye millete okutuyoruz.

Kimse kusura bakmasın ama ben “Zararın neresinden dönerseniz kardır” diye düşünmüyorum.

Şunun şurasında seçimlere kalmış altı ay.

Altı ay daha o lüks araçlara binmenizle Türkiye batmaz!

İçeriden ve dışarıdan onca müdahaleye maruz kalmış bu ülke altı ay daha sizin ihtiraslarınıza pek ala dayanabilirdi.

Ama buradaki gayenin tasarruf etmek olmadığını görmek zor olmasa gerek.

***

Her zamanki gibi yaklaşan yerel seçimler öncesinde vatandaşın gözüne girmek için yapılmış hareketler bunlar.

Nasıl olsa dört yıl öncesini kimse hatırlamayacak.

Biz sanacağız ki bunlar hep böyle mütevazı insanlardı.

Halktan biriydi, benim bindiğim arabaya yakın makam arabaları vardı diyeceğiz.

Ama bu sefer yemeyecek!

Bu millet sizin aç gözlülüğünüzü, devletin malına olan tamahkarlığınızı, daha doğrusu bütün bunları ganimet gibi görmenizi unutmayacak!

Sadece belediye başkanları mı?

Belediyede bir yere en ufak bir baş olmuş kişilerin sürdüğü saltanatı da unutmayacak!

Belediyeden istediği zaman ayağına özel araç isteyen gazeteci müsveddelerini de unutmayacak.

Bunları biz hatırlatacağız, biz!

***

Bu saatten sonra Nevzat Doğan bisiklete binse nafile.

Bu saatten sonra daha bir ay kadar önce son model Volvo makam aracı aldıktan sonra “Benim kapımın önünde bunun iki katı pahalı arabam var” diyen Hüseyin Üzülmez, Tofaş’a binse kaç yazar?

Sen o kapının önündeki aracı belediyeye bağışla da görelim samimiyetini.

Başkan Karaosmanoğlu şu anda 800 bin liralık Audi cipten vazgeçse ne olur?

Ve hepsi…!

Olan oldu, giden gitti!

Türkiye’nin en borçlu belediyeler listelerini süsleyenleri unutur muyuz hiç?

Kamunun bütçesini nasıl çarçur ettiğinizi aklımızdan çıkarır mıyız?

Boş verin tasarrufu!

Altı ay daha yaşayın yaşayabildiğiniz kadar.

Yok ben arabamı iade ettim, yok yerli araba aldım… geçin o işleri!

Cidden bana komik geliyorsunuz.

Şov yapacağım diye ucuz arabaya binerken, bir yandan kendiniz de ucuzlaşıyorsunuz.

Gerek var mı bunlara?

Biz kimin ne kadarlık insan olduğunu ziyadesiyle biliyoruz!

Buradan bir kahramanlık hikayesi çıkmaz.

Bakın işinize…!

Hiç olmazsa bir çizginiz olsun!