Ben bile Hülagü'yü desteklediysem...
Kocaeli Üniversitesi Rektörü Sadettin Hülagü ikinci kez göreve getirildi.
Ne yalan söyleyeyim, Hülagü’nün tekrar göreve gelmesini içten içe destekledim.
Bu duyguya kapılmamın sebebi ise malumunuz… Bekir Çakır’ın potaya girmesiydi.
Bekir Çakır’dan uzun uzadıya bahsetmeye gerek kalmadı.
Yok şuraya aday oldu yok buraya aday oldu, yok o, yok bu falan demeyeceğim.
Nereye el atsa olmadı diye de anlatmayacağım.
Yeterince meşhur ettiğimizi düşünüyorum.
Benim demek istediğim şu; Bekir Çakır gibi nevi şahsına münhasır biri KOÜ’nün Rektörü olabilirdi.
Bu da üniversitenin bugünkü kafa yapısını mumla arayacağımız endişesi veriyordu bana.
O nedenle Sadettin Hülagü’ye razı olduk.
Hoş, benim razı olup olmamam kimin umurunda…!
Ama bu kentte eli kalem tutan, yazdığı değer bulan biri olarak fikrim birileri tarafından karşılık buluyor.
Pek çok yazımın ölçü olması bakımından saraya ulaştırıldığını bizzat biliyorum.
Bunu üniversite için söylemiyorum, genel konuşuyorum.
Kısacası geldiğimiz noktada Hülagü, tercih noktasında kadrajıma giren tek aday oldu.
Bizim kendisiyle ilgili bir önyargımız yok.
Hep söylediğim gibi, ilk seçime girişinde kullandığı kampanyayı benimsemedim.
Cumhurbaşkanının doktoru olma sıfatı ile bazı şov içerikli hareketlerle yarışa girmesini etik bulmamıştım.
Yönetimsel anlamda da acemilikleri oldu, olmadı desek yalan olur değil mi?
Ama Hülagü artık çıraklık dönemini atlattı diye düşünüyorum veya düşünmek istiyorum.
Çok hataları oldu. Kendinden olmayanlara açık cephe alarak gün intikam günüdür dedi.
Kadrolaşırken (bazı istisnalar hariç) iktidarın kayığından dışarı çıkmadı.
Hem öğrencilerin kolay ulaştığı hem de öğrencilere sert yaptırımlar uygulayan Rektör profili çizdi.
İktidarın gölgesinde kaldı.
Onların her açılışında kurdele kesti.
AKP gençlik kollarının toplantılarına bile katıldı.
Bunlar asla tasvip ettiğim şeyler değil!
Ama benim tasvip etmediğim tüm bu uygulamalar Cumhurbaşkanının takdirine mazhar olmaya yetti.
Ve Hülagü Hoca ikinci dönemi garantiledi.
Ben böyle yazıyorum diye bana çok ama çok kızdığını biliyorum.
E ne yapalım, birileri kötü polisi oynayacak öyle değil mi?
Benim tarzım da tavrım da hep nettir.
Bir oraya bir buraya yalpalayanlardan olmadım, olmam da…
Bugün şayet Hülagü doğru isimdir diyorsam, sebeplerini de önünüze dizerim.
Bir istediğim olmadı diyerek insanların aleyhine kalem oynatmam.
Bir istediğim olduğunda da kalem farklı oynamaz.
Ancak inanırsam o kişi hakkında sonuna kadar giderim.
Gazetecilikte bu değil mi?
Fikriniz olacak, o fikre inandığınız ölçüde insanları bilgilendireceksiniz.
Benim yapmaya çalıştığım da bu…
Sayın Hülagü’ye bakış açım bu doğrultu ile sınırlıdır.
Umarım yeni dönemde geçmişi unutturacak uygulamalar, yeni kararlar ile bizi şaşırtmaya devam eder.
Aldığım ilk sinyallere bakılırsa öyle de olacak.
Kulağıma gelen bilgiler doğru ise Sayın Hülagü Senato’da yaptığı konuşmada yenilik mesajları vermiş.
Hatta bugüne kadar yaptıkları hizmetlerden dolayı ekibindeki isimlere teşekkür etmiş.
Daha iyisini hep birlikte yapacağız dememiş.
Hülagü’nün bu sözleri sonrasında üniversitede bir tedirginlik başlamış.
Şimdi kimse bulunduğu yerde kendini garanti görmüyormuş.
Acaba Rektör beni görevden alır mı endişesi kol geziyormuş.
Diğer yandan da yenilik olacak diye sevinenler de çoğunluktaymış.
Sizi bilmem ama söylenenler doğruysa Hülagü’nün bu tavrı epey umut verici.
Hatalardan ders almış, kaprislerinden arınmış, kibiri bir kenara bırakmış, intikam baltalarını gömmüş, öğrenciyle barışık, kentin tamamıyla barışık bir Rektör başta üniversite camiası olmak üzere herkese çokta keyif verir.
Az daha Rektörlük elden gidiyordu, kolay değil.
Hem de kime? Neredeyse birbirine düşman oldukları her halinden belli olan eski yardımcısına…
Ona göre sağlam basmak lazım.
Bu işler boşluk kaldırmıyor, biri gelip dolduruveriyor.
Bu vesileyle Sayın Hülagü’ye yeni döneminde başarılar diliyorum.
Gazete Barış olarak bazen sinirini hoplatmaya, bazen de tansiyonunu yükseltmeye devam edeceğiz.
Hepsi kent için, gençler için, gelecek için…
Ama asla hakaret yok! Hiç olmadı da…
Yoksa on tane dava açardı hakkımızda. Bir tane bile yok!
Diğer Rektör adayıyla davamız ise devam ediyor.
Ailesine ait arsayı bağış mı yapmış, parayla mı satmış ne yapmışsalar yapmışlar.
Gerisini Devlet düşünsün, biz işimizi yaptık vesselam…!
İşini yapanı kimse sevmiyor.
Herkes yağdanlık arıyor ama o da biz de yok, neylersin…?
Neyse, biz işimizi yapmaya devam ediyoruz.
Bakalım Sayın Hülagü yeni bir vizyon ortaya koyabilecek mi?
PELİN HANIM İYİ BİR ŞANSI HAKEDİYOR
İYİ Parti İzmit ilçe başkanı Pelin Coştur Filiz ve yönetim kurulu üyeleri
Dün gazeteye ziyaretime geldi.
Pelin hanımla yeni tanıştım, açıkçası tanımayı istediğim biriydi.
Kadınların siyasette rol almasını çok önemsiyorum.
O nedenle Pelin hanımla karşılıklı sohbet edip, neler düşündüğünü, neler yapmayı planladığını dinlemek istiyordum.
Kısmet bugüneymiş deyip buluştuk.
Kabul ediyorum, zor bir görev üstlendi.
Hem yeni kurulan bir parti hem de Kocaeli’de yeni bir oluşum içine girildi.
Teşkilat başkanlığı gibi zor bir yükün altına girmek öyle her babayiğidin işi değildir.
Ama Pelin Hanım hiç tereddütsüz görevi kabul ederek ilçe başkanlığına soyundu.
O da aldığı görevin ağırlığının farkında, işinin kolay olmadığını biliyor.
Biraz tedirginlikleri olduğunu sezdim -ki bunun olması çok doğal.
Ama il başkanı Şanbaz Yıldız’ı kendisine rota seçmiş.
Onun siyasi alt yapısına, birikimine çok önem verdiği belli.
Beraber üstesinden geleceklerini, İYİ Parti’yi İzmit’te iddialı konuma getireceklerini ve Meral Akşener’e borçlarını ödeyeceklerini söyledi.
Ne diyelim… hayırlısı olsun.
Siyasette kadın aktör olmak kolay iş değil.
Hele hele teşkilatlanma görevi bambaşka bir meziyet ister.
Sonuçta kimse bu işi anasının karnında öğrenmiyor.
Herkes bir yerlerden başlayıp bu noktalara geldi.
Pelin hanımın enerjisi, elektriği, vizyonu güzel.
Yeter ki siyaset yapmaktan keyif alsın, keyif aldığı kadar da kararlılıkla yürüyen biri olsun.
Pelin hanımı ilgiyle takip edeceğim.
Ziyaretlerinden dolayı bir kez daha teşekkür ediyorum.
SELMAN YILDIRIM FIRSATÇILIK YAPMIYOR..!
CHP’nin önemli isimlerinden, benim de yakın arkadaşım Selman Yıldırım sabah kahvaltıda misafirim oldu.
İzmit Belediyesi CHP Meclis Üyesi arkadaşım Uğur Koştur ile birlikte birkaç saat sohbet ettik.
Koştur, Selman Yıldırım ile çok yakın iki dostlar.
Ve onun bu zor günlerinde yanında olan, ona moral veren, onu yalnız bırakmayan iyi bir arkadaş profili.
Selman Yıldırım’la başına gelen talihsiz olaylardan sonra ilk kez görüştüm.
Eskiye nazaran daha iyiydi, toparlamış görünüyordu.
Yavaş yavaş işlerini yoluna koymaya başlamış.
Borcu kadar alacağı da çok.
Onlarla ilgili işlemlere başlamaya hazırlanıyor.
Yani umutsuz değil. Yıldırım böyle giderse kısa süre sonra yeniden eski ekonomik gücüne kavuşur.
***
Selman Yıldırım’la siyaseti de konuştuk.
“Herkesin başına gelebilecek bir olay yaşadın ve senin durumun o kadar da umutsuz değil, neden aday olmaktan vazgeçtin” diye sordum.
İlk başlarda yaşanan olayı göğüslemekte zorlandığını, bocaladığını, o an siyaseti düşünemediğini ifade etti.
Çabuk toparlayamadığını, duygusal yapısının olduğunu anlattı.
İşler biraz daha normale girdiğinde ise aday olmasının yanlış anlaşılacağından bahsetti.
“Hiç kimse benim adaylığımı kendim için bir kurtuluş gibi değerlendirsin istemem” dedi.
Gerçekten çok ince bir düşünceydi.
Hala elinde bir fırsat varken, aday olması zor değilken bunu bu sebepten dolayı istememesi bence ince bir düşünceydi.
Oysa bunu fırsata çevirebilirdi.
Yıldırım aday olmak konusunda diretseydi, ekonomik anlamda ona destek olacak kişiler çıkardı belki de ama o bunun olmasını istemedi.
Önce işlerimi yoluna koymam lazım, bu süreçte yanlış anlaşılmak istemem dedi.
***
Ama Selman Yıldırım İzmit’i kazanma konusunda gram geri adım atmış değil.
Ne yapıp edip İzmit’i CHP’ye kazandırmak için sahada olacağım dedi.
Daha önce yaptığı bilimsel çalışmalardan tutun da sokak çalışmalarına kadar hepsini çıkacak adayla paylaşıp destek olmaya hazır.
Çok inanıyor İzmit’in kazanılacağına.
Sadece bana kısmet değilmiş demekle yetiniyor.
Bunda da bir hayır aramak lazım diyor.
Kısacası Selman Yıldırım, bu seçimlerde geride durmayı düşünmüyor.
İzmit’i almanın formülüne iyi çalıştığını, bu çalışmayı adayın sahaya yansıtması için ne gerekiyorsa yapacağını ifade ediyor.Yeter ki biz birlik olalım, sen-ben kavgası olmasın diyor.
---------------