Cumhuriyet onlara on beden büyük…
Sahip çık cumhuriyete, o senin hürriyetindir…
Sahip çık cumhuriyete, o senin bağımsızlığındır…
Sahip çık cumhuriyete, o senin din ve vicdan özgürlüğündür…
Sahip çık cumhuriyete, o seni, çobanlıktan ülke yönetiminin başına taşıyabilendir…
Sahip çık cumhuriyete, o senin seçme ve seçilme hakkındır…
Sahip çık cumhuriyete; o eşitliktir, haktır, adalettir…
***
Saplanıp kalmış bir zümre var hala saltanata, halifeliğe…
On beden büyük gelmiş belli ki onlara seçebilmek, seçilebilmek…
Tüm nankörlükleriyle saldırıyorlar cumhuriyete, milli değerlere ve Atatürk’e…
Seçiyorlar, seçtiklerini kutluyorlar, kazandırdıkları için seviniyorlar ama seçim olmasın, saltanat olsun, halifelik olsun, şeriat olsun istiyorlar…
Milli bayramların kutlanması dahi dokunuyor kanlarına!
***
Osmanlı toprakları bölüşülürken, işgal altındayken kendisine verilen görevin aksini yaparak halkı, işgalcilere karşı isyana teşvik eden, kelle koltukta bir kurtuluş mücadelesinin kıvılcımını çakan ve ülkenin işgalden temizlenmesini sağlayan Atatürk’e düşmanlar…
Kendilerine seçme ve seçilme hakkını getiren cumhuriyetin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün adını dahi duymak dokunuyor onlara…
PKK’ya dokunduğu gibi dokunuyor, FETÖ’ye dokunduğu gibi dokunuyor,
Yunan’a dokunduğu gibi dokunuyor…
***
Arıyorlar, Atatürk’ü sevmemelerine bir gerekçe arıyorlar…
Çakma tarihçilerin çakma kitaplarından çakma bilgiler edinerek beyinlerini dolduruyorlar…
Bedeni torağa, ruhu Türk milletinin gönlünde ölümsüzlüğe kavuşan Atatürk’ü, yok edebileceklerini sanarak çırpınıp duruyorlar…
Manda ve himayeyi kabul etmiş bir İstanbul hükümetini unutup, ülkeyi paylaştıran Sevr Antlaşması’na imza atanları unutup Lozan’a bulaşıyorlar, cumhuriyete bulaşıyorlar, dinimizi kirleten din tacirlerine karşı bir duvar olan laikliğe bulaşıyorlar…
Sanki ülke işgalden kurtulmuş, sanki Osmanlı’dan eser kalmış, sanki Anadolu’da Ankara dışında Türk milletine toprak bırakılmış da Atatürk gelip imparatorluğu yıkmış gibi ona düşmanlar…
Bir kişi ya da bir aile tarafından yönetilmek istiyorlar…
Din ve vicdan özgürlüğü olsun istemiyorlar…
Nankörler, vefasızlar, tutarsızlar…
“Keşke Yunan galip gelseydi” diyebilenlere itibar gösteriyorlar…
***
Bunlar hep var, hep var olmaya devam edecekler…
Milli bayramlarımıza alternatif kutlamalar yapmaya kalkacak kimi…
Kimi Atatürk’ü karalamak için kitaplar yazacak…
Kimi mikrofonu eline alacak, beyin yıkamaya kalkacak…
Ama onlar sadece konuşacak…
Damlaya damlaya göl olmaz onlardan, onların damlamasıyla bir bardak dolmaz…
Onlar damla ise biz deniziz çünkü…
Onlar balçık ise biz güneşiz…
Onların çamuru, günümüzü dahi aydınlatan Ata’nın ışığını karartmaya yetmez…
Bu yüzden rahat olun…
Korkmayın o ışık sönmez…
Türkiye’yi kimse karanlığa gömemez…
***
Tüm bu duygularla 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyor, aziz şehitlerimizi ve bize bağımsızlığı, cumhuriyeti armağan eden Atatürk’ü minnet ve özlemle anıyorum…