Kocaelililer yine kaşınıyor!

Yılmaz Karabıyık

Yılmaz Karabıyık

Tüm Yazıları

Kocaeli’de yaz ayları bu yıl, yağmurlu geçti. Güneşi, yağmurdan daha az gördük diyebiliriz. Ağustos ayının ortalarından sonlarına doğru ise yağmur, yerini güneşe bıraktı ve geçtiğimiz yaz, vatandaşı hastanelik edecek boyuta gelen sivrisinek istilası, şu sıralar tekrar kendini göstermeye başladı…

Hüseyin Erol’un “Biz İzmitiz” adlı sosyal medya sayfasına yağdırılan şikayetlerle kamuoyunun gündemi haline gelmişti sivrisinek istilası geçtiğimiz yaz… Gazetelere yapılan şikayetler de artınca “Sivrisinek”, Kocaeli’nin gündemi olmuş, Büyükşehir Belediyesi, ilaçlama çalışmalarını hızlandırarak bu istilayı sonlandırmıştı.

Ancak özellikle şu son 1 haftadır, sivrisinekler yine kenti istila etti.

Büyük şişliklere ve günler süren kaşıntıya sebep olan bu sivrisinek türü, özellikle İzmit’te sıkça görülüyor. Evlerden bir şekilde uzak tutmak için önlemler alsak da balkona, sokağa çıkan vatandaşın sivrisinekler tarafından ısırılmama şansı yok.

Kocaeli Fuarı’nda, Sekapark’ta, süs havuzları olan parklarda, mazgalların bulunduğu yerlerde, bir ısırıkla kurtarırsanız kendinizi şanslı görebilirsiniz…

Büyükşehir Belediyesi, zaman zaman sivrisineklere ve haşerelere karşı larva ilaçlamaları yapıyor. Su birikintilerinin olduğu alanları, bataklıkları ilaçlıyor. İlaçlama araçları zaman zaman kenti dolaşıyor ama gelin görün ki sivrisinek istilası önlenemiyor.

Bu larva mücadelesi ya sadece basına gönderilen fotoğraflardan ibaret ya da yeterince yapılmıyor.

***

Dün bir vatandaş şahsıma ulaşarak sivrisineklere karşı yeterli ilaçlamanın yapılmadığını, önceden mazgallara ilaç atıldığını ancak bu sene bunun da yapılmadığını dile getirdi…

Büyükşehir bunu yapıyor mu, yapmıyor mu bilmiyorum; yaptığına da yapmadığına da şahit olmadım ancak ortada bir gerçek var ki o da sivrisineklerin kenti istila ettiği… Demek ki yeterince ilaçlama yapılmıyor ya da ilacın düzeyi düşük…

***

Vatandaşlardan gelen şikayetler bir yana hiç abartmıyorum şu an en az 20 sivrisinek ısırığı var vücudumda. Ve o ısırıklardan biri ilaçlama arabası 1 metre yakınımdan geçtikten 2-3 dakika sonra gerçekleşti. Araçtan püskürtülen ilacın ne kokusu vardı ne de sivrisinekler üzerinde etkisi.

Garip değil mi?

Ne yapılmıyor ne eksik bırakılıyorsa bir an önce yapılsın, üzerine düşülsün bu meselenin… Kocaelililer yine kaşınıyor, isyanlarda…

***

SAKATATLAR, GAZETECİLERİ MAĞDUR ETMİŞ

Öte yandan Derince Çınarlı Mahallesi otoban üstünde, özellikle gazeteciler için yapılan basın sitesinde oturan arkadaşların da başı sivrisinek ve karasineklerle dertte…

Kurban Bayramı’nda ormanlık alanda kesilen kurbanlıkların sakatatları ortalığa gelişi güzel atılmış. Basın sitesi sakinleri, sitenin üst kısımlarına kadar çakalların indiğini, evlerine kötü koku geldiğini, sivrisinek ve karasineklerden dolayı mustarip olduklarını belirtiyor.

Belediyenin, duyarsızca ortalığa atılan bu sakatatları toplaması, o bölgeyi temizleyip, mahallede sıklıkla ilaçlama yapması isteniyor.

İlgililere duyurulur.

---------

Ne karın ağrınız var?

Nedir yani, milli bayramları dahi kutlamamak ya da kutlarken bu ülkenin kurtarıcısı, kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün adını dahi anmamak?

Hayırdır?

Alerjiniz mi var?

Kuyruk acınız mı var?

Beyni uçmuş çakma yazarların ölüsüne, dirisine gösterdiğiniz itibarın, binde birini; şu an sayesinde oturduğunuz koltukları borçlu olduğunuz Atatürk’e göstermemenizin sebebi nedir?

Nedir sizi bu denli Atatürk’ten uzak tutan…

Sevr gibi bir anlaşmayı bertaraf eden, toprakları işgal altındayken eller yukarı deyip, manda ve himayeyi kabullenenlere karşı; gövdesini taşın altına koyup, imanlı Türk milletini ardına alarak düşmanı ülkemizden def eden, saltanatı yıkıp, egemenliği millete veren; bugün kuytu köşe mahallede yetişen bir vatandaşın, ileride ülkeyi yönetir duruma gelebileceği demokrasiyi hakim kılan, din ve devlet işlerini birbirinden ayıran, tekke ve zaviyeleri kapatarak o dönemin FETÖ gibi din simsarlarının varlığını yok eden Atatürk ile alıp veremediğiniz ne?

Nasıl bir kafayla, tarih bilgisiyle yetiştiniz siz…

Nasıl dolduruldunuz?

Nasıl bu hale geldiniz?

Nasıl bir vefasızlıktır bu?

Nasıl bir küfürdür?

***

Diyanet İşleri Başkanlığı…

Kim kurdu? Mustafa Kemal Atatürk…

Anıyor mu, anmıyor…

Milli bayramları görmezden geliyor…

Bugünkü cuma hutbesinde 30 Ağustos Zafer Bayramı’na yer vereceği tuttu yıllar sonra ancak onda da Atatürk’ten hiç bahsetmedi…

Kimi vekiller…

30 Ağustos Zafer Bayramı ile ilgili mesaj yayımladı ama Atatürk’ten söz dahi etmedi…

Varları yokları 15 Temmuz…

Sizlerin büyüttüğü, itibar gösterdiği, daha düne kadar laf söyletmediği FETÖ’ye yine bu millet karşı koydu…

Kurtuluş Savaşı’ndaki o ruh karşı koydu.

Şehit oldu, gazi oldu…

Siz hatalarınızın dersini çıkarmadan; bu karşı koyuşu destan ilan ettiniz ama tarihimizde yaşanan destanları önemsemediniz…

Çünkü artık “Eski Türkiye” yok,

“Yeni Türkiye” var değil mi?

Yenilikten kastınız buysa avcunuzu yalarsınız…

Siz binlerseniz, biz milyonlarız…

Açtığı yolda, gösterdiği hedefe, durmadan yürüyeceğimize yürekten ant içen milyonlar…

***

Şahadete gözü kapalı koşan bir millete önderlik etme şerefini yaşayan, ilke ve inkılaplarıyla günümüze ışık tutan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, tüm şehitlerimizi, ahirete intikal eden gazilerimizi rahmetle, minnetle ve özlemle anıyorum… Allah, Türk milletini bir daha destan yazmak zorunda bırakmasın… 30 Ağustos Zafer Bayramı’mız kutlu olsun.

-----------

İyiysen kötüsün..!

Çok mu vicdanlısın, merhametlisin? Kötüsün o zaman…

Çok mu alttan alıyorsun? Kötüsün…

İnsanları kendin gibi mi sanıyorsun? Kötüsün…

Empati mi kuruyorsun? Kötüsün…

Dürüst müsün? Kötüsün…

Adaletli misin? Kötüsün…

Haksızlığa sessiz kalamıyor musun? En kötüsün…

Sabırlı mısın? Fevkalade kötüsün…

Dert babası mısın? Baya kötüsün…

Vefalı mısın? Kötüsün kötü…

Mütevazi misin? Kötüsünnnn…

***

Bu devir, o devir değil…

Bu devir, iyiliğin ucuza, kötülüğün pahalıya gittiği devir…

Bu devir, hırsızın, arsızın, yolsuzun değer gördüğü devir…

Bu devir korkunun, gücün revaçta olduğu bir devir...

Bu devir, yalanın, talanın devri…

Bu devir, vefasızlığın, adaletsizliğin, hak gaspının doğru görüldüğü bir devir…

Bu devir, işçinin, emekçinin alın terinden haraç alınan bir devir…

Bu devir, vekilin saraylarda, asilin sokaklarda yaşadığı bir devir…

Bu devir, ülkeyi kurtaran Ata’nın vefa gördüğü değil, onun hakkında ileri geri konuşanların itibar gördüğü bir devir…

Bu devir, lafa geldi mi savaşa giden, icraata geldi mi bedelliye koşulan devir…

Bu devir tatlı dilin değil, küfrün üstünlük kurduğu bir devir…

Bu devir, gerilimden beslenen, kutuplaşmadan nemalanılan bir devir…

Bu devir dostun dostu sırtından vurduğu devir…

Bu devir dostun, düşmandan beter olduğu bir devir…

Bu devir, güvensizliğin devri…

Bu devir, kendini pazarlayanın; kalemini kiralayanın devri…

Bu devir, hak, hukuk, adalet devri değil…

Bu devir, kıyamet devri…

İşte bu yüzden, bu devirde iyiysen kötüsündür…

Yaranamazsın, kabullenilmezsin, ezilirsin…