Hatamızı kollayıp kendilerine piyasa yapıyorlar...!
Ayinesi iştir kişinin sözünü çok severim.
Öyle ağdalı cümleler kurup kendini anlatmayı seven biri değilim.
Bizim yaptıklarımız ortada.
Aklımız fikrimiz ise yapamadıklarımızda…
Yani daha iyisini nasıl yaparızda…
Ama bazılarının aklı hep değirmene su taşımakta
O nedenle de kör yer içer kendinden pay biçer hesabı, bizimle uğraşıp dolaylı yoldan o değirmeni nasıl daha iyi döndürürüm, diye kafa yoranlar;
Hep bir açığımızı ararlar.
Kendilerini başka türlü pazarlama şansları olmadığı için, muhalif yayın yapanların haberlerini çürütme derdine düşerler.
Bir nevi güce kalkanlık ederler.
Bizim yaşadığımız son olay da bunu gösteriyor.
Tahir Büyükakın haberinde arkadaşımız bir yanılgıya düşmüş olabilir, bunu bile-isteye yapacak karaktere sahip olmadığını ise bu camianın tamamı iyi bilir.
Kaldı ki Tahir Bey nezaket gösterip beni aramış ve gerekli düzeltme yapılmıştır.
Yandaşlar ise Tahir Bey’in beni arayıp bilgi vermesine bile kafayı takmış nedense…
Birkaç gündür izliyorum, yok arkadaş! Mal bulmuş mağribi gibi olaya atlayanların ucu bucağı kesilmiyor.
Neymiş, muhalif habercilik iktidarın değirmenine su taşımakmış.
Sanki bundan çok şikayeti varmış gibi…
Neymiş, okuyucu her halükarda muhalif haberleri kendine göre algılayıp ona göre yorumluyormuş.
Yani sorgulayan, soru soran haberciliğin bir halta yaramadığını işaret ediyor.
O zaman niye bu işi yapıyoruz ki?
Belediyelerin basın birimlerinde çalışan meslektaşlarımız zaten bizim yerimize haber yazıp yolluyorlar.
Sadece onları yayınlayalım olsun bitsin!
Hoş, çoğu bunu yapıyor ya neyse…
Demem o ki, biz çok farklıyız.
Farklı olmamız bazı meslektaşlarımızda hazımsızlığa yol açabilir, bunu anlıyorum.
Ama her şerden bir hayır çıkarmak lazım.
Demek ki neymiş? Bizim on katı daha dikkatli olmamız lazımmış.
Gözler tamamen bizim üzerimizde.
Çünkü pek çoğunun aklı fikri iktidar değirmenine nasıl su taşırız da…
Biz hata yapacağız ki ederleri artsın.
O yüzden sabah akşam aralıksız Kocaeli Barış’ı takipteler.
Ama ben biliyorum ki gereksiz eleştiri gizli hayranlık içerir.
Kendine bile itiraf edemezsin…!
------------
KARAOSMANOĞLU'NUN DANIŞMANI NE OLACAK?
Büyükşehir Belediye Başkanı Karaosmanoğlu emekli edildi.
Bu emekliliği pek istemediği açıkça ortada.
Her fırsatta “doyamadım, bir dönem daha istiyorum” dediğini biliyoruz.
Fakat ona rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karaosmanoğlu’na “YETER” dedi.
Karaosmanoğlu duruma alışmaya çalışıyor.
Bu alışma safhasında da kontrolü elinde tuttuğunu göstermek için basına kimi demeçler veriyor.
Kendisine uygulanan üç dönem kuralının mümkünse iki dönemliklere bile uygulanmasını istiyor.
Belli ki alınganlık yapıyor.
Bir taraftan da büyükşehirin ağabeyi, kanaat önderi olmak istiyor.
Mesela hiç alakasız biçimde İlhan Bayram’ın görevi bırakmasının doğu olacağını söylüyor.
Oysa buna karar verecek olan artık o değil, Büyükakın ve Bayram’ın kendisi.
Üstelik İlhan Bayram istenmediği yerde duracak, hırsları olan bir bürokrat değil!
Böyle yaparak neyin önünü alıyor, bilmiyorum.
Bildiğim bir şey varsa o da Karaosmanoğlu’nun büyükşehir üzerinde tahakküm kurmak istediğidir.
Peki, Karaosmanoğlu İlhan Bayram için böyle düşünürken, acaba anlı şanlı basın danışmanı için ne düşünüyor?
Söylese de bilsek?
Mesela yeni dönemde şayet Tahir Bey seçilirse Ömer Polat ne yapmalı, onu da deseydi de öğrenseydik.
“Canım, basit bir basın danışmanını neden konu etsin” dediğinizi duyar gibiyim.
Ama yanılıyorsunuz, işin aslı öyle değil.
Çünkü Ömer Polat sadece bir basın danışmanı değil, ondan çok daha ötesi var.
Çok amaçlıdır kendileri, nerede lazımsa orada işe yarar!
Böyle bir danışmanı Tahir Bey’in emri iradesine vermeyi eminim çok ister.
Tahir Bey ile geçmişleri de var üstelik. Beraber görev yaptılar.
Ortak dostlukları bile oluştu (!)
Buna Fikri Işık da hayır demez gibime geliyor.
Çünkü zamanında Işık Bakanlık görevini sürdürürken Polat, Işık ile ilgili haberlerle de yakından ilgilenmiştir.
Bir nevi onunda danışmanı gibiydi.
Şimdi siz olsanız bu kadar faydalı bir elemanı harcatır mısınız?
Sanmıyorum…
Ancak bu konuda son söz yine Tahir Büyükakın’ın olacaktır.
Tahir Bey’in ensesine vur lokmasını al gibi görüntüsü olduğunu düşünenler yanılacak mı?
Bekleyip göreceğiz…
------------
FİKRİ IŞIK'IN AMACI NE...?
Başbakan Yardımcılığından ayrıldığından beri
Fikri Işık’a bir haller oldu.
Bunu neden yapıyor bilmiyorum ama kendini köylere verdi.
Ne gecesi var ne gündüzü, sürekli Kocaeli’nin çeşitli köylerine ziyaretlere gidiyor.
Bunun bir parti programı olduğunu hiç sanmıyorum.
Çünkü Fikri Işık’a “Sen köylerden sorumlusun, aralıksız biçimde köyleri gezeceksin” diyebilecek bir teşkilat başkanı tanımıyorum.
İsteseler de istemeseler de Fikri Işık hala Kocaeli’nin patronluğundan azil olmuş değil!
Tahir Büyükakın’ın atanmasında da katkısı olduğu aşikar.
Siz bakmayın Karaosmanoğlu’nun oğullarının bu işi babalarına fatura ettiklerine.
Herkes çok iyi biliyor ki Karaosmanoğlu’nun ilk tercihi Münir Karaloğlu idi.
Ancak son anda ne olduysa oldu, Karaloğlu ismi kenara itildi ve Fikri Işık ile aynı çizgiye gelindi.
Şu anda da mezarlıktan geçerken ıslık çalanlar gibi her yerde Büyükakın’ı Karaosmanoğlu atatmış havası estiriliyor.
Bunun detaylarına daha sonra girelim ve Fikri Işık’a dönelim.
Işık’ın teşekkür ziyaretleri diyerek başlattığı köy gezilerinde bence büyük mesaj var.
Ama çözümleyebilmiş değilim.
Her gün takip ediyorum; Fikri Işık bıkmadan, yorulmadan köyleri ziyaret ediyor.
Acaba neden?
Başbakan yardımcılığı bittiği andan itibaren aynı çizgide devam ediyor.
Onun dışında hiçbir parti programına katılmıyor.
Şehre inmiyor.
Mümkün olduğunca teşkilata gelmiyor.
Kendine bir yol çizmiş o yolda ilerliyor.
Uzaktan uzağa her yeri kumanda ediyor.
“Bitti” diyenlere inat, bitmediğini gösteriyor.
Büyük bir güç savaşı yaşanıyor ve o savaşta Fikri Işık şimdilik önde gidiyor.
Bakın adaylara…
Bayramda eline mikrofon verilmeyen Fikri Işık ilk nerede konuştu?
Tahir Büyükakın’ın il teşkilatına aday sıfatıyla ilk geldiği gün.
Işık orada resmen partililere mesaj verdi.
Biz bir ekibiz dedi. Bakmayın köylerde dolaştığıma, ben daha ölmedim dedi.
Tahir Büyüakın’a bakın, beni görün dedi!
Ama hala ilginçtir ki, köyleri bırakmıyor.
Üstelik o ilçenin teşkilatında görev alanlar dışında yanında kimseyi götürmüyor.
İlçe Belediye başkanı yok! Atandığından bu yana Tahir Büyükakın da yok!
Her yere tek tabanca gidiyor.
Orada ne anlatıyor bilmiyorum.
Köylülere ne mesajlar veriyor onu da bilmiyorum.
Ancak tek başına programladığı köy ziyaretleri hafife alınmayacak kadar önemli bir hal aldı.
Fikri Işık’ın teşkilatçılığını, parti aidiyetliğini, gücünü bilmesem “bu bir kalkışma mı” diye soru soracağım.
Çünkü öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kafasında kenara koyduğu 60 tane milletvekili olduğu konuşuluyor.
Bunlar arasında Fikri Bey var mı, tam bilemiyorum.
Şayet Fikri Işık’a yakınlığıyla bilinen Büyükakın atanmamış olsaydı bunu çok rahat söyleyebilirdik.
Ama o atama bazı dengeleri sarstı, kartların yeniden karılmasına sebep oldu.Bakalım Işık’ın köy ziyaretlerinin arkasından ne çıkacak?