EYT’lileri, vatan haini de ilan edelim mi?
Vay be…
Vay ki ne vay!
Sen git yasaları geriye işlet, kazanılmış bir hakkı geri al, çalıştıkça maaşların düştüğü bir reform yap, aylık bağlama oranlarını düşür; sonra çık “Ülkeyi çökertmeye çalışıyorlar” de…
Hak arayan milyonlarca mağduru neredeyse vatan haini ilan edeceksiniz, vallahi pes size. Aslında sizden çok, her sözünüzü alkışlayanlara, savunanlara pes…
Az insaf…
Adam işsiz, işsiz…
Adam borçlu…
Adam geçinemiyor.
Adamın sosyal hayatı bitmiş.
Bir defa geldiği dünyadan tat alamadan geçim derdiyle göçüp gidecek.
Çocuklarının yüzüne bakamıyor, yüzüne.
Manavın önünden geçerken gözlerini kapatıyor.
Ya el insan vallahi el insaf.
Saraylar yaptırıp, ejder suları içip, lüks ve ihtişam içinde yaşayıp; halkın çığlığına kulaklarını tıkayan bir iktidar var…
IMF’ye borç bitti diye ayranlı kutlama yapıp, saniyede asgari ücretten çok daha fazla faiz ödeyen bir iktidar var…
Yatırımları satan; köprüleri yap-işlet-devret modeliyle halka oldukça pahalı yapan bir iktidar var…
Bir Saray yetmez gibi, başka saraylar yaptıranlara tepki göstermeyen, bunu ülkenin itibarı olarak gören vatandaşlar var.
Bu ülkenin vatandaşında yokluk, bu ülkenin vekilinde bolluk var…
Bu ülkede tarım ve hayvancılık bitmiş…
Bu ülkede üretim durmuş, tüketimden aldığı vergiyle günü kurtaran bir ekonomi var.
Ve bu ülkeyi, yıllarca primlerini yatırmış, emekli olmaya günlerinin şartıyla hak kazanmış emeklilikte yaşa takılanlar batıracak öyle mi?
İşverene gidiyor “Yaşlısın”; devlete gidiyor “Gençsin” diyor…
İşsiz, sosyal güvenlik sigortası yok…
Ele güne muhtaç kalmış.
Çocuğunu okutacak parası yok.
Ameleliğe, gündelik işlere koşturuyor.
Emekli olsa alacağı para 1000-1200 lira…
Gerçekten el insaf ya…
“Seçim kaybetme pahasına çözüm yok” diyorlar.
Üstüne üstlük algı yaratıp, bu insanları suçluyorlar.
Kırmayan, dökmeyen, haklarını demokratik yollardan arayan bu insanlara diyecek lafınız yok değil mi?
Siz de biliyorsunuz ki haklılar.
Siz de biliyorsunuz da ondan muhatap alıp konuşmuyorsunuz.
Ondan dinlemiyorsunuz bu insanları.
Milyonlar diyorum, 10 kişi, 100 kişi, 1000 kişi değil, 5 milyon 300 bin mağdurdan ve onlarla birlikte mağdur olan ailelerinden söz ediyorum.
Mantığımın almadığı nokta şu; siz bu insanların mağduriyetinin üzerini kapatsanız ne olacak? Toplumun bir kesiminde bu insanları haksız göstermeyi başarsanız ne olacak? Yani aileleriyle birlikte 20 milyon mağdur var var; bu insanları hiçe sayıyorsunuz, onu anlatıyorum… Onlar sizi hiçe saydıktan sonra nasıl toparlayacaksınız? Bu kadar keskin konuşuyorsunuz, sonra tükürdüğünüzü seçim zamanı nasıl yalayacaksınız?
Yıllardır istikrar dediniz, refah seviyesi dediniz, partinizin adında “Kalkınma” ifadesini gururla taşıdınız ama kalkınma sizde, refah sizde; sefalet, yoksulluk, geçim derdi millette…
Asgari bile yaşayamayan milyonları görün artık, sözlerinizi tutun, partinizdeki kalkınmayı halka adayın.
Verdiğiniz 3600 ek gösterge sözünü tutun…
EYT’yi çözün…
Aylık bağlama oranlarını artırın.
Asgari ücreti, insani koşullara çekin.
İtibar da iktidar da budur…
Aksi acziyet, başka bir şey değil…