Sallamayın, yine SALLANACAĞIZ!

Yılmaz Karabıyık

Yılmaz Karabıyık

Tüm Yazıları

“Unutmayacağız, unutturmayacağız”

slogan bu…

20 yılı aşkın süredir, her 17 Ağustos’ta, binlerce canımızı yitirdiğimiz asrın felaketinin yıl dönümünde, hep bu sözü tekrarlıyoruz…

Biz unutsak da unuttursak da deprem kendini unutturmuyor ki!

Tam hayat normal seyrine dönüyor, bir sarsıntıyla hafızalarımız, korkularımız tazeleniyor…

Dün İstanbul Silivri’de meydana gelen 5.8 şiddetindeki depremi, oldukça yoğun şiddette yaşadık Kocaeli’de…

Gazete binasında yakalandım depreme…

Yerimden dahi kalkmadım…

Binanın yeni olması, deprem yönetmeliğine göre yapılması, en üst katta olmanın rahatlığıydı belki de bu. Bilmiyorum ama çok büyük panik yaşamadım…

İzmit’te baktım, o eski yapılardan toz dahi kalkmıyordu.

Yine de yakınlarımı, sevdiklerimi arayıp iyi olduklarını duymak istedim.

Ama ne mümkün…

Arayamadım, hat çekmiyordu…

Tüm GSM operatörleri, 5.8’lik depremde bu hale gelmişti…

Türk Telekom başta olmak üzere tüm operatörler, depremde hiçbir işe yaramayacaklarını, deprem bölgesindeki insanlara başka illerdeki yakınlarının ulaşma şansının olmayacağını gösterdi…

Sabit telefonlar çalışıyordu, doğal olarak bu hat üzerinden sağlanan internet de gitmemişti… Elektrik gitmemişti. Haber akışı başladı arkadaşlardan, insanlar yollara dökülmüştü; trafik felçti… GSM operatörleri çalışmadığı için insanlar bu yolu seçmişti. Trafiği felç eden araçların bir kısmı ise çocuklarını okullarından almak için harekete geçen velilere aitti… Okul binalarına güvenmiyorlardı belli ki…

Sonra bir haber daha geldi, Kocaeli Adalet Sarayı’nda herkes dışarı koşmuştu…

1995 yılında inşa edilmişti, deprem görmüştü; o da güven vermedi belli ki…

Diğer kamu binalarında da benzer görüntüler vardı…

Gebze’de Vergi Dairesi’nin bulunduğu binaya, personel girmeme kararı aldı mesela…

Çünkü bu bina riskliydi, raporlanmıştı…

Gazi Lisesi’nden boşalan binaya bir an önce taşınmak isteyen İzmit İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün Orduevi mevkiinde bulunan binasında da benzer panik yaşandı. O binayla ilgili de personelin deprem korkusu defalarca dillendirilmişti.

Kamu binalarının yanı sıra, ilk aklımıza gelen İzmit merkezde bulunan ağır hasarlı, şahıs binaları oldu… Bu kadarlık bir sarsıntıda bile yıkılma ihtimalleri söz konusu olabilirdi… Şükür ki korkulan olmadı ama şimdilik… Daha güçlü bir depremde ayakta kalma şansları yok… Bu binalarda ev sahibi olarak oturan da var, kiracı olarak oturan da. Belki kiracıların bu durumdan haberi bile yok. Ancak yetkililerin haberi var… Çünkü bu binalar kayıt altında. Yine binlerce orta hasarlı bina mevcut Kocaeli’de… Bunlar da kayıt altında. Kayıt altına alınmamış olanları düşünün bir de…

Yıllarca ilimize deprem uzmanlarını getirip seminer verdiren yöneticiler; yıllarca “Deprem değil, binalar öldürür” sözünü ezberleten yetkililer; bu ağır hasarlı binaları gördükçe depremi unutmamamız için mi ayakta tutuyorsunuz hala? Yoksa “Deprem değil, binalar öldürür” sözünün doğruluğunu, olası bir depremin kanıtlamasını mı bekliyorsunuz?

Ya siz ağır hasarlı bina sahipleri, binalarınızı mahkemelere taşıyarak yıkılmasını geciktiren sizler; olası bir depremde kiraya verdiğiniz bu daireler yıkılır ve can kayıpları yaşanırsa bunun hesabını nasıl vereceksiniz? Vicdanlarınız hiç mi sızlamayacak?

Kocaeli bu durumda, İstanbul’da durum ise çok daha beter…

Yeter artık; ceset torbalarıyla, sığınaklarla, hazır bekletilen arama kurtarma ekipleriyle önlem aldık diye çıkmayın karşımıza…

Bugün, yarın diye sallaya sallaya 20 yıl geçti…

Ve dün İstanbul merkezli depremle sallandık…

Bu depremi ikaz kabul edin, en acil şekilde tahliye edin, yıkın bu binaları…

Sallamayın (ertelemeyin) artık, depremin şakası yok…

Yine SALLANACAĞIZ…

Bari bu kez YIKILMAYALIM…