Kocaeli’de deprem: TOKİ, yol, cami…

Yılmaz Karabıyık

Yılmaz Karabıyık

Tüm Yazıları

Malumunuz Kocaeli, bir deprem bölgesi… 17 Ağustos 1999 yılında meydana gelen deprem, binlerce binanın yıkılmasına, 10 binlerce insanımızı kaybetmemize neden oldu. Çok sayıda bina ise hasar aldı.

Evet, bugün 7.0 şiddetinin üzerinde olası bir depremde, deprem görmüş binaların ne kadar dayanıklı olup olmadığını bilmiyoruz. Kayıt altına alınan hasarlı binaların dışında, kayıt altına alınmamış, depreme dayanıksız kaç bina olduğunu kestiremiyoruz. Maddi gücü olan kentsel dönüşümden de yararlanıp, binalarını yıktırıp yerine yenisini inşa ettiriyor ancak bu güce sahip olmayanlar, eski binalarında oturmayı sürdürüyor. Binalarının depreme dayanıklı olup olmadığını öğrenmek için herhangi bir girişimde bulunduklarını da sanmıyorum. Bu insanların yanı sıra, öğrenci ya da memurlar da hasar görmüş binalarda her şeyden bihaber oturabiliyor.

Demem o ki Kocaeli’de önemli bir nüfus, Allah’a emanet bir şekilde işini şansa bırakarak yaşıyor.

***

Kocaeli’de ev alacakların tercihi ise yeni binalar oluyor doğal olarak. Deprem görmüş bir binada 3+1 bir dairede oturmaktansa aynı parayı ya da daha fazlasını ödeyerek depremden sonra inşa edilmiş, deprem yönetmeliğine uygun bir binada 2+1 dairede oturmayı tercih ediyor insanlar.

Deprem görmüş binalar ise şehir merkezinde dahi olsa para etmiyor, rağbet görmüyor. Çünkü insanlar hayatının önemli bir kısmını geçirdikleri evlerinde şüphe içinde, işini şansa bırakarak değil, huzurlu yaşamak istiyor.

***

17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin merkez üssü bildiğiniz Gölcük’tü. Ve Gölcük’ten önceki gün gazetemize ulaştırılan görüntüler, depremi tekrar akıllara getirdi.

Görüntülerde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı Toplu Konut İdaresi Başkanlığının Gölcük Sivritepe’de inşa ettiği, 541 konutlu Denizevler Kentsel Dönüşüm projesindeki rezalet vardı.

Pencereleri kırık, camları çatlak, duvarları su alan, tavanından şarıl şarıl su akan, zemini suyla kaplanan, kalorifer petekleri yerinden çıkan, pencerelerin takıldığı duvarlarda yarıklar olan, parkeleri basıldığında esneyen, elektrik aboneliğine dahi uygun hale getirilmemiş binalar; depremi akla getirdi çünkü; bu binaların sağlam, güvenilir, sağlıklı ve huzurlu bir yaşamı beraberinde getireceği söylenmişti…

“Sağlıklı ve huzurlu” iddiası, bu görüntülerle çürütüldü…

Bu iddianın çürütülmesi, “Sağlam ve dayanıklı” iddiası konusunda da insanları şüpheye sevk etti.

***

Tabii olay sadece Gölcük ile sınırlı değil, bugün de elime Kandıra’dan görüntüler ulaştı. Ulaşan görüntüler TOKİ’nin bir başka projesine aitti ve yine rezalet vardı. Ağırlıklı olarak emekliler için yaptırılan Kandıra Orhan Mahallesi’ndeki 270 daireli TOKİ konutlarında, bodrum katları suyla doluydu. Çatıdan ve bacadan su alan, evlerini su basan hak sahipleri isyandaydı. Öyle ki elektrik panoları dahi su içinde kaldığı için bir vatandaş, çarpılmıştı. Çevre aydınlatmaları olmayan, merkezi ısıtma kaloriferi sürekli arızalanan, asansör boşluğu suyla dolan bu proje de TOKİ’nin projelerini sorgulattı.

TOKİ, bu konutları farklı yüklenici firmalara yaptırıyor ancak görünen o ki projelerin ne şekilde hak sahiplerine teslim edileceğini irdelemiyor, denetlemiyor. Özellikle Gölcük Sivritepe’deki projede eksiklikler, sıkıntılar aleni şekilde görülürken TOKİ, gözün gördüğünün hesabını dahi yüklenici firmaya sormuyor. Olan ise halka oluyor.

***

Şimdi TOKİ projeleri ile ilgili sürekli şikayetler alınırken ve bu şikayetler görüntülerle belgelenirken insanlar bu binaların depreme dayanıklı inşa edildiğine, deprem yönetmeliğine uyulup uyulmadığı konusunda gerekli denetimin, incelemenin yapıldığına nasıl ikna olacak?

Depremzedelerin yerleştirildiği Gölcük’teki konutlarda, o depremzedeler bu şüpheyle nasıl yaşamlarını o evlerde huzur ve sağlıkla idame ettirecek?

TOKİ, yarım yamalak, bir sürü sıkıntıyla teslim ettiği daireler için hak sahiplerine hesap vermezken, kamuoyuna bir açıklama yapma gereği duymazken olası bir depremde (Allah korusun), olası bir yıkım yaşanırsa bunun hesabını kim verecek ya da kim soracak? Eğer bunun hesabını soracak yetkili bir kurum varsa bu ülkede; buyursun önce bu rezalet görüntülerin hesabını sorsun. TOKİ konutlarını bağımsız uzman bilirkişilere inceletsin, depreme dayanıklılık konusunda hak sahiplerini aydınlatsın. Aydınlatsın ki TOKİ’nin itibarını, vatandaşın güvenini geri kazansın…

***

ASLINA UYGUN ÇÖKEN CAMİİ!

Deprem ve bina demişken; olay sadece TOKİ ile de bitmiyor. Bazen depreme dahi gerek kalmadan kimi yapılar çökebiliyor! Aslına uygun(!) olarak inşa edilmekte olan Çınarlı Camii gibi! Geçtiğimiz hafta, caminin duvarları bir anda büyük bir gürültü ile çökmüştü. Neyse ki çökme gece saatlerinde yaşanmıştı da o sıra inşaat iskeleleri üzerinde işçi yoktu, olası bir facia yaşanmadı.

İlgili müteahhit çökme sonrası ne dedi peki: “Aslına uygun malzeme kullandığımız için oldu!” Evet, 1933 yılında inşa edilen Çınarlı Camii’ni uzun yıllar ayakta tutan, tarihi cami haline getiren malzemeler; bugün çökme sebebi olmuş! Garip değil mi? Bu çökme çok etkilemeyecekmiş caminin yapımını, en fazla 10-15 gün gecikme yaşanacakmış! Aman ne güzel, içimiz çok rahatladı(!) Caminin yapımı gecikmeyecek(!)

Peki, 2 günde duvarları çöken cami inşaatı, tekrar çökme yaşanmaz da tamamlanırsa ne olacak? Yani, bir daha çökme olmayacak mı? Bugün o duvarların çökmesine neden olan gerekçe, inşaat bitince ortadan kalkacak mı? Camide namaz kılınırken cami duvarları, insanların üzerine çökmeyecek mi? Bunun garantisini kim verecek?

Ben söyleyeyim: Kimse!

***

YOL YARILDI DA ARAÇ İÇİNE GİRDİ!

Ve “Çökme”, “Deprem” demişken…

Bitmiyor, inanın bitmiyor.

Baştan savma yapılan, şansa yaşadığımızı ortaya koyan konular tükenmiyor!

Binalarla sınırlı kalmıyor ki deprem korkusu ya da çökme!

Dün gece de Kandıra Elmacık Mahallesi Sokulu mevkiinde yol çöktü!

Çökme ki ne çökme, öyle böyle değil! Sanki çöken yol değil, köprü!

Altı boşalan yol, tuzla buz! Bir araç, göçüğe düşmüş, şükür ki ölen, yaralanan yok!

Yolun çöktüğü daha önce fark edilmiş, ilgililer bilgilendirilmiş ve yolun çöküşünü önlemek dahice bir şey yapılmış, yolun kenarına beton duvar örülmüş!

Ama o dahice fikir pek işe yaramadığı için yolun 100-150 metresi parçalanarak çökmüş!

Şimdi kafama takılan; yol üzerinde seyreden araç hızlı olsaydı ne olurdu?

Bu yolu bir yolcu otobüsü kullanıyor olsa ve yol o esna çökse ne olurdu?

Ya da şöyle sorayım yağmurda bu hale gelen yollarımız (Alttaki fotoğrafta görüldüğü üzere), olası bir depremde ne hale gelir?

***

“Cami yaptık, toplu konut yaptık, YOL yaptık!”

“Deprem değil, binalar öldürür”

“Unutmadık, unutturmayacağız”

Görünen o ki; HEP LAF…