Sayın Milletvekilleri, Allah aşkına yapın bunu!

Yılmaz Karabıyık

Yılmaz Karabıyık

Tüm Yazıları

Çocuğa tecavüz, kadına tecavüz, kadın cinayetleri…

Vicdanı çürümüş insanların canilikleri, sapkınlıkları bunlar…

Ama hayvanlar, onlar, bu kadar dikkate alınıyor mu?

Toplum, onlar için bu denli tepki gösteriyor mu?

Kamuoyu yaratılıyor mu?

Gerek muhalefet gerekse iktidar partileri, bu konunun üzerine ne kadar düşüyor?

Vicdanı yitmiş, canavarlaşmış, merhameti kalmamış insanlar; sokak hayvanlarına türlü işkencelerde bulunuyor, onları katlediyor.

Ve pek çok uzmanın yaptığı araştırmalar, seri katillerin cinayetlerine küçük yaşlarda hayvanlarla başladığı yönünde. Ağzı dili olmayan (konuşamayan), hiçbir zararı dokunmayan sokak hayvanlarına türlü işkenceler eden bu yaratıkların ya tedaviye ya ıslaha ihtiyacı var.

***

Bakın son olarak Gölcük Değirmendere’de bir sokak köpeği, ayak parmakları kesilmiş halde bulundu. Bir insan, bir kadın, bir çocuk parmakları kesilmiş halde bulunsa günlerce konuşulur, kolluk kuvvetleri bunu yapanları bulmak için çabalar, yargı bunu yapanlara Türk Ceza Kanunu üzerinden yaptırım uygulardı. Olması gereken bu, hatta pek çok kez verilen cezaların azlığını tartışıyoruz. İdamı tartışıyoruz.

Çünkü bu işkenceye uğrayan konuşabiliyor, derdini anlatabiliyor, onun ailesi, sevenleri konuşabiliyor. Toplum ona destek çıkıyor. Çıkmalı da.

Peki Değirmendere’de ayak parmakları kesilen köpek…

Onun gözlerindeki acıyı görmek mümkün sadece…

Konuşamıyor, anlatamıyor acısını, yaşadıklarını.

Davacı olamıyor bunu ona yapanlardan.

Merhamet sahibi insanlar koşuyor yardımına, veteriner geliyor, yarasını sarıyor, önüne bir mama konuluyor, barınağa gönderiliyor. Basına yansıyor olay, haberleştiriliyor, 3-5 yorum yapılıyor, öfke kusuluyor, sonra konu kapanıp gidiyor. Sabahtan akşama kadar bile sürmüyor bu caniliğe olan tepki.

Belki bunu yapanların bulunması için pek bir çaba sarf edilmeyecek. Bir insana yapılmış bir işkencenin ardına düşülmesi gibi olmayacak. Belki bir şekilde bunu yapan cani ya da caniler bulunacak ama yaptıkları yine yanlarına bırakılacak. Çünkü 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'na göre, bir ev hayvanına veya ticari hayvana zarar verilmesi, kabahatler kapsamına giriyor. Bu durumda hayvanlara zarar verenler az bir para cezası ödeyip kurtuluyor.

Fotoğraf: Gölcük Haber

Mesela, Kocaeli’de bir profesör, yıllar önce kedisine zarar verdiğini düşündüğü bir sokak köpeğini bıçaklayarak katletti. Yazdık, çizdik. İmzalar toplandı ama o şahıs, para cezası ile yırttı. Sonrasında da itibarı zedeleniyor diye, mahkeme kararıyla hakkındaki haberleri kaldırttı. Bir insanı öldürse, pişman olsa “Adam pişman, ‘katil’ denilerek itibarı zedelenmesin” denir miydi? O haberler kaldırtılır mıydı? Kaldırtılmazdı. Bırakın TCK’ye göre ceza almasını, itibarını bile zedelettirmedi bir sokak köpeğinin canını alması…

***

Geçmişte, belediyeler sokak köpeklerini acımasızca zehirlerdi. Küçük yaşlarda hatırlıyorum, bir köpek ağzından köpükler çıkararak can çekişe çekişe gözlerimin önünde ölmüştü. Bu vicdansızlık, belediyeler eliyle yapılabiliyordu.

Ancak şimdi öyle değil… Artık hiçbir belediye, bunu göz göre göre yapamıyor, yapmaya kalkanlar ise olay açığa çıktığında büyük tepkilerle karşılaşıyor. Öyle ki sokak hayvanlarına mama ve su otomatları yapılıyor. Hayvanlar için barınaklar kuruluyor, yaralandıklarında, hastalandıklarında belediyelerin ilgili müdürlükleri ve zabıtalar yardımlarına koşuyor. Toplumun büyük bir kısmı, sokak köpekleri ve kediler için evlerinin önlerine mama ve su koyuyor artık. İnsanlar, sokak köpeklerini, kedileri sahipleniyor. Çocuklara, hayvan sevgisi aşılanıyor.

Hayvana merhameti olan, onları seven, onları dost edinen, onlara beklentisiz bakan o çocuklar, büyüdüklerinde canavarlaşır mı? Hayvana zarar vermeyen, masum insanlara zarar verir mi? Aslında bu, toplum olarak bir terapi, bir eğitim şekli.

***

Demem o ki geçmişte sokak hayvanlarına belediyeler eliyle yapılan zulüm, katliam; bugün terse döndü. Allah’ın verdiği canı almak yerine, o canların yardımına koşuyor belediyeler ve toplumun büyük kısmı.

Ama psikolojisi bozuk, ruh hastası, cani tipler, bu hayvanların canına kıyıyor, onlara işkence ediyor. Merhametsiz ne insanlığı ne hayvanlığı yakıştıramadığım bu yaratıkların yaptığı, nasıl kabahat olabiliyor hala aklım almıyor?

Adalet ve Kalkınma Partisi, bu ülkede yıllardır iktidar ve sokak hayvanlarına kıymak yerine, onları yaşatmayı seçen belediyelerin de büyük kısmını elinde bulunduruyor. Bu bir dönüşümse bu dönüşüme katkıları var, haklarını vermek lazım.

Peki neden? Bu kadar zor mu? Bugün çocuklara, kadınlara tecavüz eden şerefsizler için idamı tartışırken hayvanlara tecavüz edenleri, onlara işkence yapanları, onları katledenleri Kabahatler Kanunu üzerinden değil de Türk Ceza Kanunu üzerinden yargılatmak bu kadar zor olmasa gerek… Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir lafına bakar. Meclis’ten çıkacak bir karara bakar. Buna “Ret” oyu verecek tek bir milletvekili dahi yoktur Meclis’te.

Bunlar; tecavüzü, kıyabilmeyi, işkence edebilmeyi, öldürebilmeyi zevk edinmiş yaratıklar. Ellerinde fırsat olsa yasal yaptırımlar olmasa insanlara da rahatlıkla benzer şeyler yapabilirler. Merhametleri yok, psikolojileri bozuk, kanları bozuk bunların.

İktidar ve muhalefet milletvekilleri, bu konuyu TBMM’ye taşıyın, bu merhametsizliğe, caniliğe, canavarlığa son verilmesi, bu olayların en aza indirgenmesi, yapanların yanına kar kalmaması için önergenizi sunun. Hayvanları savunmak, onları koruyup kollamak, onlara işkence edenlere, onları öldürenlere karşı tepki vermek sadece hayvanları koruma derneklerinin değil, her merhamet sahibi insanın görevi. Bu bir insanlık görevi. Tüm milletvekillerinden bu insanlığı bekliyorum, ne olur bu konuyu Meclis’e taşıyın ve kanun değişikliği için elinizden geleni yapın. Bu canların da sesi olun, onları bu canilerin eline bırakmayın artık…

***

Bakın sizinle bir fotoğraf paylaşıyorum…

Birbirleriyle didişen insanlara yakınları, “Kedi-köpek gibi yemeyin birbirinizi” derler değil mi?

Kedi ile köpeklerin birbirleriyle anlaşamadığından, köpeklerin kedileri kovalamasından ya da kedilerin köpekleri görünce savunmaya geçmesinden kaynaklıdır bu söz. Genelde de öyledir.

Sizinle paylaştığım fotoğraf ise bunun aksinin de olabileceğini gösteriyor.

Yolda yürürken önce bir köpek geldi yanıma, sonra da bir kedi… Birbirlerine saldıracaklarını düşündüm ama onlar, gayet iyi arkadaşmış. Mama yoktu yanımda, su yoktu. Sadece başlarını okşadım ve bu yetti ikisinin de bana sevgi gösterisinde bulunmasına. Sevgiyi, merhameti en iyi onlar biliyor, en dost, en vefalı, en sevgi dolu onlar çünkü. Çıkarsızlar. İşte bu yüzden sapkınlara, canilere, vicdansızlara “Hayvan” yakıştırması yapamıyorum. Bu canların tırnağı olamayacak kadar insanlar çünkü. Bu kedi ile köpeğin birbirine gösterdiği sevginin, merhametin gramı yok yüreklerinde; kıyıyorlar, kıyabiliyorlar, bundan da zevk alıyorlar. Bu fotoğrafa iyi bakın, sokak hayvanlarının genelini görün, sevgi dolular, vefalılar. İşte kıydıkları canlar bunlar, Sayın Milletvekilleri, sessiz kalmayın lütfen gereğini yapın artık, Allah aşkına…