Ne o öyle, gazeteci mi, kapı iti mi belli değil!

Yılmaz Karabıyık

Yılmaz Karabıyık

Tüm Yazıları

Ah şu siyasetçiler ah…

Çocuk gibiler vesselam…

Bizi de “Bizim çocuk” olarak görmeleri

yok mu öldürüyor beni!

Ah şu siyasetçiler ah…

Çok öfkeliler çok, iki kelamda

darılıveriyorlar…

Sanki kırk yıllık dostunuz,

yanlışına, doğrusuna sustuğunuz…

Ah şu siyasetçiler ah…

Zannediyorlar ki siyasi görüşünüz benzeşince

dokunmayacak kalemin ucu kendilerine…

Dokununca ya yandaş oluyorsunuz,

ya da çıkarlarınız çatıştı sanılıyorsunuz…

Ah şu siyasetçiler ah…

Kendilerinin fikriyle benzeşti mi yazdıklarınız,

iki de çalışmalarını övdünüz mü,

sizden iyisi yok da çatışmaya görsün o fikirler,

dokunmayıversin ya da kalem,

o zaman “Kaka çocuk”sunuz!

Ah şu siyasetçiler ah…

Yandaş bekler kimi de karşısında,

iktidara yanaşan, yanlışlarına kör olan…

Yıka, yağla, yala gitsin…

Dilin ayarı olsun, kimine sivri, kimine yalama işte!

Ne öyle vıcık vıcık…

Gazeteci mi, kapı iti mi belli değil!

Ona sus, buna konuş; buna konuş, ona sus!

Haksızlığa susan dilsiz şeytan misali!

Hangi siyasi görüşü paylaşırsan paylaş,

karşıt görüşten olursan ön yargıyla,

aynı görüşten olursan saygıyla,

tarafsız olur, yanlışı yapanı ayırmadan eleştirirsen

kaygıyla, kinle, nefretle bakarlar…

Ah şu siyasetçiler ah..!

Siz yok musunuz siz!

***

Bizim ne kinimiz var, ne öfkemiz…

Sadece yılışık düzeni sevememişiz!

Yani olması gerektiği gibiyiz…

Yanlışa “yanlış”, doğruya “doğru” deriz.

Bizimle aynı ideolojiye sahip olana da

karşıt görüşte durana da

hata yaptığında susamayız,

doğru yaptığında da vuramayız!

Saygı duymama gerekçeniz buysa eğer

çok ama çok haklısınız!

Çünkü bizim elimizde o türlerden bulunmuyor!

Ama belli noktalardan rahatlıkla tedarik edebilirsiniz!

Ah siyasetçiler ah, siz yok musunuz siz.

Bir defa da hatalarınızı kabullenip özür dileseniz..!

Bir defa da özeleştiri denen mekanizmayı

harekete geçirseniz!

Hem belki yapılması gerektiği gibi yapılan gazetecilik

sayesinde siyaseti öğrenirsiniz…

Hepiniz alınmayın tabii, sözüm yarası olanlara!

Merhem niyetine (!)

-------------------------------

Aman Kocaeli’dekiler

üzerine alınmasın(!)

17 Aralık operasyonları öncesi FETÖ’ye

devletin malından rant devşirdin mi?

Nüfusunu kullanarak bu yapının mensuplarını;

sırf bu yapıya mensup diye ballı, şerbetli makamlara getirdin mi?

Ve yine nüfusunu kullanarak bu yapının mensupları ile

en can alıcı noktalardan mekan tutup, ortak ticaret yaptın mı?

Bu yapının mensuplarına usulsüz ihaleler verdin mi?

Bu yapının mensuplarına milletin vergisinden bağış yaptın mı?

Bu yapının mensuplarının okullarını, dershanelerini

haksız rekabete yol açabilecek şekilde destekledin mi?

Bu yapının mensuplarına, haksız imar izni çıkardın mı?

Bu yapının mensuplarını çok daha başarılı kişiler varken

stratejik noktalara konuşlandırdın mı?

Bu yapının mensuplarının ruhsatsız iş yerlerini görmezden geldin mi?

Bu yapının mensuplarının derneklerini, vakıflarını

devletin kasasından destekledin mi?

Cevabın “Evet” ama 17 Aralık’tan sonra bağını kopardın öyle mi?

Yani suçsuzsun!

Suçsuz falan değilsin kardeşim…

FETÖ’cü olmayabilirsin ama sen sana verilen yetkiyi, makamı

usulsüz işlere kullanmışsın!

Sen dün “Kardeşim”, bugün “Kalleşsin” dediklerinle

saman altından su yürütmüşsün!

Sen, Hz. Ömer adaletini anlatırken o yoldan sapmışsın!

Cevabı “Evet” olanlara tabii bu sözler aman Kocaeli’de

kimse üzerine alınmasın(!)

Ne de olsa Kocaeli’de, bu yapıya hep mesafeli durulmuş(!)

-------------------------------

İzmit’te kapatan kapatana!

Ülkede yıllardır refahın arttığı, kişi başına düşen

gelirin çoğaldığını devlet büyüklerimizden dinleyip duruyoruz!

Kocaeli de kişi başına düşen gelir anlamında

derece yapmış bir il! Öte yandan da en borçlu

büyükşehir! Ve bu kentin merkezi olan İzmit,

kent merkezine konulan çorba çeşmeleriyle sosyal

belediyecilikte büyük sükse yaptı(!)

Öyle böyle değil yani!

Ha bir de bayramda Sabri Yalım Parkı’na konulan

koç heykeli var(!) Kısa süreliğine de olsa İzmit,

bu şaheseri görmek için gelenlerle doldu taştı(!)

1 milyon turist hedefine yakışır bir eserdi,

tıpkı çorba çeşmeleri gibi(!)

Böyle bir sosyal belediyecilik, bu kadar refah

düzeyi yüksek bir ilde yaşamak, herkese nasip

olmaz kıymetini bilin(!)

***

Sosyal belediyeciliğin dillere destan olduğu

İzmit’te bugün dolaşırken bir şey dikkatimi çekti…

Yürüyüş Yolu’nda kafamı çevirdiğim binanın

üzerinde ya satılık, ya kiralık yazıyor…

Kapatan kapatana!

Nasıl bir kazandılarsa artık, kısa sürede

emekli etmiş kendini esnaf(!)

Kazanma sırası artık başkalarında(!)

Sosyal belediyeciliğin ve ülkedeki refahın yansıması

bu olsa gerek (!)

Başka nasıl izah edilebilir ki adım başı

kapanmış dükkan görmek?

İş yapamamak mümkün bu denli refah düzeyi yüksek olan

bir kentin, sosyal belediyeciliği tavan yapmış merkezinde?

Çorbada tuzu olanlar sağolsun(!)