6’lı masa, HDP’ye güven(ce) vermemiş!

Yılmaz Karabıyık

Yılmaz Karabıyık

Tüm Yazıları

Toplumun önemli bir kısmı PKK ile HDP’yi aynı görür, çoğu HDP’ye oy verenleri dahi hain olarak adlandırır!

Bir başka kesim ise HDP’ye oy vermese de PKK ile HDP’yi aynı kefeye koymaz, seçmenlerini hain olarak yaftalamaz…

Siyasilerin bu duruma bakış açısı daha da farklıdır…

Onların HDP’yi PKK ile nerede bir tutacağı, seçmenine nerede “hain” nerede “kardeşim” diyeceği değişkenlik gösterir!

HDP’nin çok oy aldığı noktalarda “HDP’li kardeşlerim” diyen bir siyasetçi, milliyetçi seçmenin çok olduğu noktada HDP’yi yerden yere vurabilir.

Siyasilerin bu tavrı tamamen “OY” hesabıyla doğru orantılıdır…

HDP, bana göre PKK denen terör örgütüyle bağını koparamamış, ülkemizin şanlı ordusuyla, PKK’yı denk gören, bu nedenle de askerimizi şehit eden PKK’yı kınamak bir yana PKK’ya yapılan operasyonlara karşı çıkan bir siyasi partidir…

HDP seçmeni ise bir kısmı PKK sempatizanı, bir kısmı ise bu partinin gerçekten barış yanlısı olduğunu düşünen insanlardan oluşur.

Çözüm” adı verilen ancak çözümsüzlüğe dönüşeceği o günlerden bilinen süreçte yıldızı parlamıştır bu partinin. Bağımsız adaylarla seçime girerken şimdi parti olarak barajı aşıyorsa bu, çözüm adı verilen süreçte bir “Kürt sorunu” algısı oluşturulmasından ve HDP’nin barış yanlısı bir havaya sokulmasından kaynaklanmıştır. Bu süreçte, bebek katili Öcalan bile barış elçisi oluvermiştir!

Sonrasında ise çözüm adı verilen süreç bir şekilde patlamış, PKK gibi emperyalist ülkelerin taşeronu olan bir örgütün, Kürt halkının haklarını savunan bir oluşum olmadığı gerçeğine geri dönülmüş, o günden sonra AKP ile HDP’nin arasındaki köprü yıkılmıştır…

Milliyetçiliği ayaklar altına alan AKP, artık milliyetçi bir partiyle ittifak halindedir! MHP ile olan ittifakı, ne “Andımız” meselesi, ne Abdullah Öcalan’ın kardeşinin devlet televizyonuna çıkarılıp konuşturulması ne de HDP ile AKP’nin bir süre önce bir araya gelişi sarsmamıştır. Lakin AKP’nin HDP’ye oy veren seçmenden oy almak için yaptıklarını normal görenler, 6’lı masanın aynı amacı taşıyan hamlelerini farklı yorumluyor!

HDP sürekli, 6’lı masaya 7. olarak oturtulup duruyor.

Evet, CHP’nin içindeki sosyalist cenah, HDP’yi tukaka olarak görmüyor.

CHP’yi yönetenler, HDP’nin tutuklu eş başkanı Selahattin Demirtaş’a hüküm giymediği için özgürlük istiyor. Bu durumun adaletsiz olduğunu savunuyor. Lakin, 6’lı masa, HDP’yi ne aday belirleme sürecinde ne de olası iktidarlarındaki süreç için muhatap almıyor. Yol haritalarında HDP yok. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde HDP seçmeninin oyuna, onlar da diğer tüm siyasi partiler gibi talipler sadece.

Bakın 6’lı masa tek bir görüşten, tek bir partiden oluşmuyor. Ortak hareket ediyor olsalar da 6 benzemez bir araya gelmiş durumda. Nasıl AKP ile MHP’yi tamamen aynı kefeye koyamazsak, bu 6 partiyi de aynı kefeye koymamız mümkün değil.

İYİ Parti gibi milliyetçi bir parti var 6’lı masanın içinde. CHP’nin ulusalcı kesimi var. Demokrat Parti’nin ulusalcı yapısı var. Gelecek ve Deva Partisi’nin genel başkanları AKP’den geldikleri için onlara HDP ile birlikte bir süreç yürütmek çok zor gelmeyebilir. AKP’de bunu yaşadılar çünkü. Lakin, diğer partilerin seçmen yapısı buna tamamen uygun değil. Bu nedenle 6’lı masaya HDP’yi 7. olarak eklemek imkansız.

HDP’lilerin oyunu alayım derken eldeki bulgurdan olabileceklerini onlar da çok iyi biliyor.

Kaldı ki HDP’nin şartsız bir desteği söz konusu olmayacak, bunu da çok iyi biliyorlar.

HDP’nin, toplumun tamamının kabul edebileceği şartlar ortaya koymayacağı da malumunuz! Bu nedenle kim kimi HDP ile aynı kefeye koyarsa koysun, oy için dahi hiçbir ittifak “Biz HDP’yi ittifaka kattık” demez.

***

İşte böyle bir süreçten geçerken seçim yardımları kesilmişken ve kapatma davası yürütülürken HDP çıktı, özetle; “Bizim payımızın kesildiği gün 6’lı masanın toplantısı vardı, ses çıkarmadılar” dedi, “Ortak aday konusunda bizimle görüşmüyorlar” dedi, “AKP iktidarından sonraki süreç için bize güven vermiyorlar, benzer şeyleri yaşayabileceğimizi görüyoruz” dedi, “Biz kendi adayımızı çıkaracağız” dedi…

Bir yandan da hala kapıyı açık bırakarak 6’lı masadan çağrı beklediklerini ortaya koydu HDP… Bunun anlamı şu ki: “Gelin, bizi aday belirlenirken masaya katın, bizi ötekileştirmeyin, şartlarımızı, koşullarımızı dinleyin, kabul edin, bize güvence verin, biz de sizin adayınızı destekleyelim…” Güvenden kasıtları aslında güvence!

Bu söylemler bize şunu gösterdi; AKP nasıl ki HDP seçmenlerinden yeri geldiğinde oy istiyor, yeri geldiğinde onlarla Anayasa değişikliği noktasında görüşebiliyor, bunu MHP de normal görüyor, nasıl ki Öcalan’ın kardeşi devlet televizyonuna çıkarılabiliyor; 6’lı masanın amacı da HDP seçmeninden oy alabilmek. Duygusal ve ideolojik bir yakınlık yok. Yolları aynı değil. Görüşler aynı değil. Sezgin Tanrıkulu gibi isimlerin görüşleri, CHP’deki hakim görüş değil. İYİ Parti’nin sessizliği sonsuz, sınırsız değil! 6’lı masa, HDP’ye güvence vermiyor!

HDP, “Seçime kadar” olan bu ılımlı tavrı görmüş; kendini kenara ayırmış, “Bize mecbursunuz” mesajları verirken; bu tavır kimi çevrelerin “Millet ittifakı kazanırsa HDP’ye her türlü taviz verilecek, ülke bölünecek” gibi yaftalarını çürütmüş oluyor.

PKK eli kanlı bir örgüt, HDP ondan kopamayan lakin resmiyette seçilmişlerden oluşan bir siyasi parti; ne 6’lı masa ne de Cumhur ittifakının derdi bunlar değil; iki oluşumun da derdi 6 milyonluk seçmen…

HDP kapatılsa da HDP’de siyaset yapanlar tutuklansa da kalıcı olacak olan onlar!

AKP, HDP’ye kapatma davası açtırarak, onların seçim yardımını keserek bu seçmenlerden vazgeçse de bu hamlesiyle milliyetçi seçmen ile bu boşluğu doldurmaya çabalıyor, 6’lı masa ise kapatma davasına ve yardım parasının kesilmesine, milliyetçi seçmeni rahatsız etmeyecek şekilde cılız sesler çıkararak, AKP’ye olan tepki oylarından faydalanma derdinde. İşin özeti bu!