İnşallah içinden bir ‘FEYZİOĞLU’ çıkmaz!

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

Kocaeli Baro seçimleri bitti ama kentteki tartışma bitmedi.

Bunun nedeni ise deyim yerindeyse baronun kabuk değiştirmesi…

Herkes karnından konuşuyor.

Kimse yeni baro başkanı ülkücü tabana daha yakın göründüğü için içimize sinmiyor, diyemiyor.

Şayet Mehmet Gül’ün karşısında daha ağır, daha güven veren bir aday olsaydı;

Belki de Gül’e olan tepkilerden dolayı seçimi kazanmıştı.

Şansına, karşısına zayıf bir aday çıktı da seçimi kotardı.

***

İlk başlarda ben de Mehmet Gül’e temkinli yaklaştım.

Yalan değil, benim kalbim solda atar.

Dolayısıyla Kocaeli Barosunu solun düşmeyen tek kalesi olarak görürüm.

Sırf bu sebeple eski baro başkanı Bahar Gültekin Candemir’in neden Mehmet Gül’den taraf olduğunu da anlayamamışımdır.

Çünkü Bahar Hanım iyi bir sosyal demokrat.

CHP’de siyaset yapmış ve gelecek seçimde milletvekili olma şansına sahip isimlerden biri.

İlaveten hem meslektaşı hem belediye başkanı hem de kadın olması nedeniyle Fatma Kaplan Hürriyet’in de desteğini alan tek isim!

***

O halde Bahar Hanım neden Kocaeli Barosunun kabuk değiştirmesine izin verdi, ileride bu önüne çıkmayacak mıydı, diye düşünmeden edemiyordum.

Ama baro genel kurulunda kafamdaki tüm sorulara cevap aldım.

Mehmet Gül’ün konuşma metni önüme gelince Bahar Hanımın neden kendisine destek verdiğini kavradım.

Gerçek şu ki; Mehmet Gül koyu bir ülkücü profiline sahip değil!

Çünkü çok cesur söylemlerde bulundu.

Hakikaten ülkücülere yakın olsaydı, iktidarın canını sıkacak o sözlerin onda birini söyleyemezdi.

Bu ülke adım adım hukuk devleti olmaktan uzaklaştı, diyemezdi!

Avukatlara bürokratik engeller çıkarılıyor, diye haykıramazdı!

Baroların bağımsız olmadığını hatta siyasi iktidarın barolardan rahatsız olduğuna atıf yapmazdı!

Kadın cinayetlerinin önüne geçilememesinin faturasını iktidara kesemezdi!

Onu da geçtim; sağ kesimi irite eden “ İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİ” ağzına dahi alamazdı!

Bence Mehmet Gül’ün en kritik cümlesi buydu.

***

Gül diyor ki;

“Adım adım hukuk devleti olma idealinden uzaklaşıldı.

Avukatlara verilen hak ve yetkiler pervasızca sınırlandırıldı.

Kadın cinayetlerinde artışın önüne geçilemedi.

Süreç taçlandırılcasına İstanbul Sözleşmesi bir gece ansızın terk edildi.

Yargı, muhalifleri sindiren bir organizasyona verilmiş, insan hakları ihlalleri rutin uygulanan hale geldi.

Görevini yerine getirmek isteyen meslektaşlarımız Türkiye’nin dört bir yanında tehdit edilmekte, saldırıya maruz kalmakta ve öldürülmektedirler.

Baroların bağımsız olması elzemdir.

Siyasi iktidarın barolardan rahatsız olduğu aşikârdır. Barolar, hukuka taraftırlar.”

***

Mehmet Gül’ün bu konuşması salonun atmosferini değiştirdi.

Zira karşılarında ülkücülere daha yakın olduğu kamuoyunca bilinen bir Avukat aday vardı.

Çoklu baroyu destekleyen, İstanbul Sözleşmesini ahlaki çöküntü olarak tanımlayan siyasi düşünceye sempati duyan bir aday olarak bakılıyordu.

Ama yaptığı konuşmayla herkesi şaşırttı Sayın Gül.

Durum buyken ona oy vermekten başka çaresi olmayan kimi Avukatlar Gül’ün sol kokan o söylemlerine sığındı.

***

Peki, gerçekte Mehmet Gül böyle biri mi?

İnandığı için mi o sözleri söyledi yoksa takiye miydi?

İşte orasını henüz bilmiyoruz.

Mehmet Gül ile hiç tanışmadım.

Kısıtlı bilgiler dışında medyadan doğru dürüst tanıyan bilen de yok.

Kişiliği hakkında en ufak bir bilgiye sahip değilim.

Herkesin bildiği şeyleri biz de biliyor ve anlıyoruz.

Baro Başkanı Bahar Hanım aday olmayacağını açıkladığından bu yana yerine gelecek ismin Mehmet Gül olduğunu biliyorduk.

Ve pek tabi sağa yakın olduğu düşüncesiyle Avukatların çoğunun onu içselleştiremediğini de…

Aysun Torun da bu boşluktan yararlanmaya çalışmadı mı?

Aradan sıyrılırım düşüncesiyle hareket etmedi mi?

Torun bile aday olma cesaretini kendinde bulduğuna göre Mehmet Gül hakkındaki tespitlerimiz yanlış olamaz.

***

Sonuç:

Bütün tepkilere rağmen kerhen de olsa Mehmet Gül’ü başkan seçtiler.

Yeni başkanın nasıl baro başkanı olacağını ise artık uygulama kısmında göreceğiz.

Umarım adaylık konuşmasında söylediklerinin tamamını içinden gelerek söylemiştir.

Ve inşallah içinden bir Metin Feyzioğlu çıkmaz!

Bu kadar gizem bana fazla!