SUYUNDAN DA KOYUN ALİ BEY!
Bundan bir buçuk yıl kadar önceydi.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi meclis toplantısı sonrası İSU olağan Genel Kurulu yapılıyordu.
İSU Genel Müdürü Ali Sağlık bu toplantıda biraz sonra olacaklardan habersiz biçimde kürsüde konuşma yapıyordu.
Ali Sağlık konuşmasında stratejik planın yüzde 80’ini gerçekleştirdikleriyle övünüyordu.
İSU abone sayılarının fazlalaşması, kayıp su oranlarının azalması, mavi bayraklı plajların artmasıyla ilgili ortaya rakamlar atıyordu.
Kısacası aldığı görevi layıkıyla yerine getirdiğini anlatıyordu.
*
Derken, konuşma sırası muhalefete geçti.
Millet ittifakı adına kürsüye çıkan CHP Grup Başkan Vekili Engin Taşdemir pimi çekilmiş bombayı meclisin orta yerine bırakıverdi.
Taşdemir, İSU Genel Müdürü Ali Sağlık’ın oğlunu memur yaptığını açıkladı.
Üstelik kendi kurumuna, yani İSU’ya…!
Ve bu öyle bir ince işçilikle yapılmış ki hepimiz şaşkınlıkla izledik.
Yol, yöntem bulma konusunda çok mahir olan Ali Bey İSU’da çalışan oğlunu önce istifa ettirmiş ve Kandıra Belediyesinde işe başlatmış.
Pek tabi Kandıra Belediyesinde Özel Kalem Müdürü yapılarak memurluk statüsü kazandırılmış.
Ardından da yatay geçişle İSU’ya memur ünvanıyla geri dönerek İhale ve Satın Alma Birimi’nde işe başlatılmış.
*
CHP’li Taşdemir bu durumu açıkladığında ortalık adeta buz kesti.
Tüm gözler orada bulunan Ali Sağlık’a ve Başkan Büyükakın’a çevrildi.
Büyükakın olayın doğru olup olmadığını sordu.
Ali Sağlık’ın beden dili zaten suçüstü yakalandığını açıkça gösteriyordu.
Bunun üzerine Büyükakın Ali Sağlık’a dönüp, “Yazıklar olsun” diyerek olayı vicdan terazisinde tartıp ne yapacağına karar vereceğini ifade etti.
Ali Sağlık ise bir çocuk gibi azarlandığı meclis toplantısında oturduğu koltukta küçüldükçe küçüldü.
*
Ali Sağlık’ın öz oğlunu hülle yoluyla torpilin de torpiliyle memur yapması, kendi kurumunda paranın döndüğü yerde sorumluluk vermesi akıl karı değilken;
Anlamsız biçimde olay geldi “Manavcılık” tartışmasına hapsedildi.
Sanırsınız ki Ali Bey manav olduğu için haksızlığa uğruyor, linç ediliyor.
Manav dernekleri peşi sıra destek açıklamaları yayımlıyor.
Mesele Ali Sağlık meselesi değildir, mesele dürüst(!) liyakatli, işin ehli bürokrat olan hemşerimizi harcama meselesidir minvalinde sözler ediyorlar.
Konuyu mecrasından saptırıp mikro milliyetçilik kavgasına dönüştürüyorlar.
Tüm bunların ardından Başkan Büyükakın vakayla ilgili kararını açıklıyor.
Diyor ki, “suç yok, kusur var”…
Başkan Büyükakın “Olayı, önyargısız vicdan terazisinde değerlendirdiğimde yasal olduğuna ama etik bulmadığıma kanaat getirdim” diyerek,
Oğuz Sağlık’ı istifa ettirdi.
Böylece asıl meselenin Ali Sağlık meselesi olmadığını kusuru ortadan kaldırarak manavlara göstermeye çalıştı.
Eğer o gün Büyükakın, Sağlık’ı görevden alsaydı bugün AKP’ye gönül veren, destek çıkan ne kadar manav varsa Büyükakın’a bayrak açmıştı.
Ama söz konusu olayda yanlış yapan kendi hemşerilerinden biri olunca etik-metik hak getire…!
Türkiye’de her şeyin başı siyaset olduğu için muhalefet bile manavları karşısına almaktan çekindi, olayı bir dengede tutmaya çalıştı.
Anlayacağınız her iki tarafın da içine sinmeyen bu olaydan karlı çıkan Ali Sağlık oldu.
Belki de Ali Sağlık o günden beridir “Manav” olduğu için Allaha şükretmeyi sürdürüyordur.
Böylesi önemli bir konuda ipten dönen Sağlık, neredeyse mağdur ilan edildiğinden, manavları temsilen milletvekilliğine dahi pazarlanıyor.
Şimdilik bu sessiz sedasız oluyor.
*
Peki, manavların desteğini arkasına alarak paçayı kurtaran,
Adeta direkten dönen Ali Sağlık sizce bu yaşananlardan ders almış mıdır?
Tahmin edeceğiniz gibi bunca şeyi boşuna yazmadım.
Bizim çok dürüst, liyakatli, işinin ehli bürokratımız, İSU’yu babasının çiftliği gibi görmekten hiç vazgeçmemiş!
Ne kadar akraba taallukat var ise kurumunda işe almış, önemli yerlerde sorumluluk vermiş.
Bu yaptıklarını öyle meşru görmüş ki, kendini Kocaeli’de manavların sesi olmaya dahi hazırlıyor.
İlk seçimlerde milletvekili olmanın hesabını yapıyor.
Olsun, bana ne diyeceğim ama o iş öyle olmuyor.
Göz göre göre “kayırmacılık” yapıyor.
Tamam, yaptıklarında suç yok ama kusurları buradan İstanbul Boğazına uzanıyor.
Okuyunca siz de hak vereceksiniz.
Gelin, bir bakalım bizim İSU Müdürümüzün son bombaları nelermiş:
----
1-YAKUP SÜMER: Baldızının oğlunu İSU’da satın alma müdürü yapmış. (Oğlu Oğuz Sağlık’ı da satın almada işe başlatmıştı)
2-AHMET ÇAKIR: Dünürünün oğlu yani Oğuz Sağlık’ın kayınbiraderi olup, Sakarya’daki Salmanlı köyünden getirilip İSU Solaklar şantiyesinde işe başlatmış.
3-KENAN GÜNDAŞ-GÖKHAN GÜNDAŞ: Bacanağının iki oğlunu aynı anda İSU Solaklar Şantiyesinde iş başı yaptırmış.
4-SAMET SAĞLIK: Amcaoğlunu Solaklar Şantiyesinde işe almış.
5-İBRAHİM ZORLU: Teyzesinin oğlunu Solaklar Şantiyesinde işe almış.
6-ONUR BİRİN: Dayısının oğlunu İSU’da işe almış.
7-ŞERAFETTİN EFE: Akrabalık bağı olduğu bilinen şahsı İSU Solaklar Şantiyesinde başlatmış.
8-İSU Genel Müdürü Ali Sağlık, dünürüne bir kıyak daha yaparak kızını yani Sağlık’ın gelinini de Büyükşehir Belediyesinde işe aldırmış.
Bu iddiaların yanı sıra Ali Bey’in neredeyse 100’e yakın ismi işe aldığı, aldırığı ve tamamının akrabalardan oluştuğu gelen bilgiler arasında.
*
Şimdi bana söyler misiniz?
Bu yapılanların manavlara darbeyle en ufak bir ilgisi var mı?
Tamam bugün hangimiz o makamlara sahip olsa elbette en yakınımızdakilere sahip çıkacağız.
Ama sahip çıkmak başka adam kayırmacılık, hak yemek başka.
Ali Sağlık bu davranışlarıyla başkalarının hakkını yemiş olmuyor mu?
Ta, Sakarya’dan buraya getirterek işe yerleştirdiği akrabasına bu iş hak mıdır, helal midir?
Oğlunu Kandıra belediye başkanıyla bir olup memur yaparak, kendi kurumunda paranın döndüğü yere getirmesi ahlaki midir, vicdani midir?
Ne yapalım yani, yapılanın doğru olmadığını anlamaları için illa hırsızlık mı yapmalı?
Kanunun arkasından dolananları, yasaları kullanarak eşe dosta akrabaya çoluk çocuğa ayrıcalık sağlayanlara “Bravo” mu diyelim?
Ben Ali Bey’in milletvekili, belediye başkanı falan olduğunu hayal bile edemiyorum!
Bürokrat iken bunları yapan, mühür elindeyken neler yapmaz…!
*
Hadi şimdi de hemşeri dernekleri Ali Sağlık’ın arkasında dursunlar.
Gram umursamıyorum.
Ben de Balkan Göçmeniyim.
Bir tane hemşeri derneğiyle organik, inorganik bağım yok!
İlla muhacirler kentte söz sahibi olsun diye bir derdim de yok.
Ama bu kente 81 vilayetten vatandaşın geldiğini, burada köklendiğini bilen biri olarak
Elbette buranın yerlisi sıfatını kazanan kişilerin kent ve ülke yönetiminde söz sahibi olmasını önemserim.
Ancak bunun körü körüne yapılmasını asla tasvip edemem!
*
Ali Sağlık meselesine de bu perspektiften bakıyorum.
Sırf manav olduğu için mağdur olmaz bir insan.
Sırf manav olduğu için operasyon yemez bir insan.
Sırf manav olduğu için her şeyi yapmaya haiz olmaz bir insan.
Doğru tektir ve o doğru herkes için geçerlidir.
Ne güzel iş…
Sen gel oğlunu memur yap, yetmedi çalıştığın kurumda paranın başına getir,
Ondan sonra bana operasyon var diye bağır.
Bağırma işi tutunca da aynı yöntemi uygulamaya devam et, ne kadar akraba varsa İSU’ya doldur.
İyiymiş…
Suyundan da koyun Ali Bey, suyundan da…!