Turp savaşları!
AKP ve CHP arasında deyim yerindeyse “Turp savaşları” yaşanıyor.
19 Mart günü İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan olaylar zinciri şaşkınlığımıza şaşkınlık ekliyor.
Ekrem İmamoğlu hakkında hazırlanan iddianamede türlü yolsuzluk ve rüşvet iddiaları yer alırken,
CHP bütün bunların asılsız olduğunu, uydurma gizli tanıklarla siyasi operasyon çekildiğini halka anlatmaya çalışıyor.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “turbun büyüğü heybede” sözüyle Ekrem İmamoğlu’nu kastettiği ortadaydı.
Ama Erdoğan bunun tersini savundu.
İmamoğlu’nun cezaevine konulmasının ardından başlayan sokak eylemleri üzerine “bunlar daha turbun büyüğünü görmeden olanlar” demesiyle olay farklı bir boyut kazandı.
Herkes en büyük turbun ne olduğunu, kim olduğunu merak etmeye başladı.
***
Türkiye’de çok değişik şeyler oluyor.
Hukukun ve Adaletin tartışmalı hale gelmesinin yanında rezil bir siyaset sahneleniyor.
Vatandaşlar artık gerçekle yalanı, algıyla olguyu birbirinden ayırt edemez oldu.
Siyasetin gelip dank diye hukuk sisteminin üstüne çökmesiyle birlikte artık iyiden iyiye sorgulanır hale gelen adalet sisteminin yerini işte böyle turp savaşları aldı.
Kimin turbu daha büyükse, kimin turbu daha çok kök salmışsa o taraf kaba tabirle ayvayı yer!
***
İmamoğlu’na başlatılan soruşturmalarla literatürümüze giren “turp metaforuna” CHP de ayak uydurdu.
Adalet sistemine güvenmeyen, hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku var diyen CHP, belki de biraz mecburen karşı tarafla aynı dilden konuşmaya başladı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel de turp metaforunun peşine takıldı ve Kıbrıs’ta bir suikast sonucu öldürülen yasa dışı bahis baronu Halil Falyalı ile KKTC Büyükelçisi Yasin Ekrem Serim arasında olduğu iddia edilen kirli ilişkileri gündeme taşıdı.
***
Özgür Özel’in neler söylediğine geçmeden evvel KKTC Büyükelçisi Ekrem Serim’in, Cumhurbaşkanlığı örtülü ödeneğinin uzun yıllar başındaki isim olan Başiskeleli Maksut Serim’in oğlu olduğunu paylaşalım.
Özgür Özel “turbun büyüğü Kıbrıs’ta” dediği konuya ilişkin olarak şunları söyledi:
*
“Erdoğan’a sormuştum. KKTC Büyükelçisi, Yasin Ekrem Serim’in organize suç örgütü lideri Halil Falyalı ile ilişkisini. Sustu. Hiçbir şey söylemedi. Hala susuyor. Kim bu Ekrem Serim? Erdoğan’ın İBB Başkanlığı döneminden beri yanındaki kasası, Maksut Serim. Başbakan olduğundan beri ve Cumhurbaşkanlığında örtülü ödeneği yöneten kişi. Oğlu Dışişleri Bakan yardımcısı oldu, sonra da Kıbrıs’a Büyükelçi oldu. Sonra o söylediğim gün, apar topar büyükelçilik görevinden alındı. Erdoğan yanıt vermiyor ama 2014-2021 yılları arasında Halil Falyalı’nın finans müdürü Cemil Önal, teker teker her şeyi anlattı. Şimdi bu adı geçenler üzerinden bir tane, her şeyi göze alan savcı arıyoruz.”
*
Hakikaten çok ciddi iddialar var.
O iddialara göre Halil Falyalı’nın elinde yolsuzluk, rüşvet, infazlar kısacası bir mafya düzeni ve o düzende yer edinenlerle ilgili 45 tane kaset var.
Yine iddia odur ki, o kasetleri alması için Ekrem Serim KKTC’ye Büyükelçi yapılıyor.
Serim, kasetlerin 40’ını alıp Ankara’ya teslim ediyor ama 5 tanesini kendinde tutuyor.
Güya bahsi geçen 5 kasette AKP’nin üst düzey isimlerinin çocuklarının adı geçiyor deniliyor.
Bu iddiaların sahibi, mafya Halil Falyalı’nın finans müdürü Cemil Önal.
Kıbrıs Gazeteleri iki gündür bu konuyu manşetlerine taşıyor.
Bir rivayete göre kayıp kasetler CHP’nin eline geçti ve Özgür Özel bu sebeple daha bir cesaret buldu deniliyor.
O yüzden CHP Lideri Özel’in turp akımına kapılıp “turbun büyüğü Kıbrıs’ta” dediği öne sürülüyor.
***
Bakın, bunların hepsi doğru da olabilir tamamen bir senaryodan ibaret de olabilir.
Halk olarak biz neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edemediğimiz gibi;
Gittikçe benzeşen siyasetçilerden de hepimize gına geldi.
Özgür Özel de aynılaşmamalı.
Turp masalıyla karşı tarafa gözdağı vermemeli.
Ne biliyorsa elinde ne bilgi ve belge varsa olduğu gibi kamuoyuyla paylaşmalı.
Çünkü birbirine gol atmaktan keyif alanların top koşturduğu bir ülke olmaktan hepimiz çok sıkıldık.
-----------------
Seni nasıl savunalım Başkan?
CHP neredeyse bir haftadır kadın belediye başkanlarına edilen çirkin sözleri gündemde tutuyor.
AKP’li siyasilerin cinsiyetçi yaklaşımlarla CHP’li başkanlara sarf ettiği sözler üzerinden kamuoyu oluşturuyor.
Bu anlamda Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş’a ithaf edilen sözleri şiddetle kınadığımı belirtmeliyim.
Yine aynı şekilde ilimizin tek kadın belediye başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’e karşı edilen “Kiralık vekil” sözünü yersiz ve yakışıksız bulduğumu ifade edeyim.
İyi Parti’ye jest olarak CHP’li 15 milletvekilinin kısa süreliğine verilmesiyle literatüre giren “kiralık vekil” sözü her ne kadar rasyonel bir zemin bulsa da o söz orada öyle bir tonlamayla söylenmemeliydi.
Haddini aşan bir cümleydi.
AKP’li meclis üyesi hatasını kabul edip özür diledi. Dilemeseydi bu konu daha ne kadar konuşulurdu, onu da bilemiyorum…
***
Öteden beri siyasete seviye ve zarafet gelsin diye kadınların politik arenada daha fazla olması noktasında söylemler havada uçuşur.
Ama günümüzde siyaset öyle kirlendi ki, kimi kadın siyasetçiler adeta (teşbihte hata olmaz) erkekleşti, kimi erkek siyasiler de iyiden iyiye seviyesizleşti!
Şimdi bu paradoks içerisinde biz kimin hakkını savunacağız?
***
Şahsen Hürriyet’e edilen sözleri tasvip etmemiz söz konusu dahi olamaz.
Bu konuda kınayan, yerden yere vuran bir yazı yazmayı ben de çok isterdim.
Fakat bizim başkan yerinde durmuyor!
Tutulmuyor!
Bir tek kendi hakkını hukukunu savunalım istiyor.
Kendisini kadın erkek ayırt etmeksizin, herkese her hakareti etmekte özgür hissediyor.
İmamoğlu eylemleri sırasında İzmit Belediyesi’ne ait çöp kamyonlarının tomanın önünü kestiğine dair çıkan haberlerden dolayı bizi toplumun önüne atmakta bir beis görmüyor.
Gazetemizin haber görselini sosyal medyasında paylaşarak, “bunlar yandaş, bunlar tetikçi, bunlar gazeteci falan değil” deme haddini kendinde görebiliyor.
O gazetenin sahibinin de diğer başka gazetenin haberini yapan muhabirin de hemcinsi olduğunu asla umursamıyor, toplumun önüne atıyor.
Kendisine haksızlık yapıldığını düşündüğünde hemen erkekleşip(!) ağzına geleni söylüyor.
Oysa toma haberi ilk çıktığında bundan rahatsız olmadığını olaya şahit olanlar anlatıyor.
Ne zamanki işin içine emniyet girdi, durum yüz seksen derece değişti.
Hemen durumu yalanlayan bir basın açıklaması gönderildi, takdir edersiniz ki, biz onu da manşetten haberleştirdik.
Ayrıca toma ve çöp kamyonu haberi sendika.org sitesine aitti ve ortada görüntüler vardı.
Bu görüntülerden yola çıkarak gerçeği ortaya çıkaracak olanlar da emniyet güçleriydi.
Haliyle çöp kamyonlarını kullanan şoförlerin ifadesine başvuruldu.
Bunu da ilk biz haberleştirdik.
***
Vay, sen misin haberi yapan.
Başkan Hürriyet’ten anında yaylım ateşi geldi.
Her bir cümlesi hakaret içeren sözlerle gazetemizi ve bizimle birlikte iki gazeteyi (aynı haberi yaptıkları halde koruma altına aldıklarını buradan yazmayacağım) hedef gösteren Hürriyet, belli ki başına iş gelecek diye endişeye kapılmış.
Bildiği en iyi işi yapmış yani hemen hedefi başka yöne çekmeye çalışmış.
Sadece gazetecilik yaptığımız halde bizleri algı tetikçisi ilan etmiş.
***
Oysa ben algıyla gazetecilik yapmaya kalksam her gün çarşaf çarşaf açıklama yapmak durumunda kalır, işini yapamaz.
Daha önce de söyledim!
Benim de bu ve bunun gibi çirkin ithamlara karşı söyleyecek çok daha ağır cümlelerim olabilir.
Ama bir kadına, anneye, toplumsal sorumluluğu olan gazeteciye yakışmaz.
Herkes kendine yakışanı yapar.
Onun bunun demesiyle biz yandaş olmuyoruz!
***
Ayrıca birine yandaş demeniz için kendinize köle ettiğiniz gazetelerin olmaması lazım.
Basın özgürlüğüne saygı duymanız lazım.
Eleştirilerden beslenip, hataları aza indirmeniz lazım.
Öyle işinize gelmeyen haber olduğunda “vallahi yalan, billahi yalan” paniğiyle sayfanızdan bizi ifşa edemezsiniz!
Ederseniz de işte böyle bu sözleri işitmek zorunda kalırsınız.
***
Gazeteciler sizin stres topunuz değil!
Makam şoförünüzle mahkeme koridorlarında hesaplaşmak zorunda kaldığınızda,
“Basın yalan haber yapıyor, mahkeme salonundan dışarı çıkarılsın” demenizden de anlaşılacağı üzere;
Sizlerin gazetecilere topyekün bakış açınız zaten ortada.
Buna sesiz kalan zavallı gazeteciler cemiyetinin hali de sizden farklı değil!