Biraz samimiyseniz açın hastaneleri bize!
Nedir gazetecinin görevi?Kamuyu denetlemek, hataları, yanlışları
ortaya çıkarmak, devletin eksik, yetersiz kaldığı
yerde, kamunun gözü kulağı olmak değil mi?
Sadece yaşanan bir kazayı bildirmez gazeteci, sadece
“Şurada şu etkinlik var”dan ibaret değildir görevi…
Siyasete de müdahil olur, şikayetleri de gündeme taşır,
olayları yerinde görüp doğruları, yanlışları aktarır...
Peki, gazetecinin görevini tam anlamıyla icra etmesinin
önüne engeller koymak da neyin nesi?
Evet, mesleğimizi tam anlamıyla icra etmemizin önüne geçiliyor
çıkarılan yönetmeliklerle, yasalarla çoğu konuda.
Özellikle de sağlık konusundaki sorunların üzerine
gitmemizin önüne set çekiliyor.Neden giremez mesela gazeteci bir hastaneye?
Önceden giriyordu da şimdi neden giremiyor diye soralım ya da?
Ne değişti?
İnsanların 10 yıllar önce uzun süre sıra beklediğini her seçim
döneminde dillendirenler, o ilaç kuyruklarını, muayene kuyruklarını
nasıl kanıtlıyor, o dönem çekilen fotoğraflarla, yapılan haberlerle değil mi?
Peki, bugün hastanelerde yaşanan sorunları neden yerinde göremiyoruz?
Neden fotoğraflayıp, kamuoyuna sunamıyoruz?
Kimi doktorların hastalara sert üslupla yaklaşmasını, başından savmasını
çekip, neden sizlere aktaramıyoruz?
Hastalardan müsaade isteyip, neden onlarla konuşup, hastanede nasıl
muamele gördüğünü sormamıza izin yok?
Şimdi gazetecilerin girebileceği alan sadece hastanelerin önü…
Oradan geçirilen bir yaralının görüntüsünü almaya müsaade var yalnızca.
Peki, o giremediğimiz hastanelerden gelen şikayetler..?
Giremediğimiz halde bir cesaret kapımızı çalıp, dertlerini
anlatanlar da olmasa sanacağız ki her şey güllük gülüstanlık.
Ama öyle değil işte…
Kimisi doğru düzgün muayene olamaz, bir ilaçla savılır;
kimisinden istenir bıçak parası, vermezse vay haline…
İnanın gazetecilerin bu hastanelere girişi serbest olsa insanlarla konuşmasına
izin verilse ve devlet büyükleri de yapılan şikayetleri dikkate alsa
minimuma iner tüm sorunlar.
Doktorun “Bir şeyin yok, psikolojik” deyip yolladığı hasta,
evinde ölmez mesela…
Makineler aylarca bozuk kalmaz ya da… Aciliyeti olan bir hastanın
tetkikleri aylar sonraya bırakılmaz.***
Bakın günlerdir Kocaeli Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde
yaşandığı iddia olunan skandalları yazıp çiziyoruz. Kimisi asistanları
dövdüğü, onlara hakaret ettiği iddiasıyla soruşturma geçiriyor,
kimilerinin bir hastanın bacağının kurtulma ihtimalinin olmadığını söylediği
ancak hastanın başka bir hastanede bacağının kurtarıldığı dile getiriliyor, kimilerinin hastanenin yangın sensörlerinin içine gizli kamera yerleştirdiği ortaya çıkıyor…
Daha nice şikayetler geliyor ve her birini mümkün olduğunca sizlerle paylaşıyoruz.
Bunlar yalnızca bir hastaneden bizlere sızanlar, ya sızdırılmayanlar?
Ya bizzat görebileceğimiz sıkıntılar?
Her birinin üzeri maalesef ki kapanıyor.***
AKP hükümetisağlık konusunda devrim yaptığını sürekli dile getiriyor,
insanların sağlığına önem verdiğini kaydediyor; biraz olsun
samimiyetleri varsa basının hastanelerde hasta izni ile görüntü almasına,
oradaki hastalarla görüşmesine izin verirler…
Bırakın herkes görevini yapsın, yapmayanlar da gün yüzüne çıksın ki
bir daha böyle skandallarla anılmasın hastaneler, çıksın ki herkes
ayağını denk alsın…
Tüm doktorları töhmet altında bırakmak da istemiyorum, sadece işini yapanlarla işini yapmayanların birbirinden ayrılması için basının önündeki engellerin kalkması gerektiğini savunuyorum…
Hadi kalın sağlıcakla, kalabilirseniz tabii!