Kağıt parçasına sıkışan beyinler!
Gazeteciliği bir “Kağıt” parçasına sıkıştıramazsınız…
Çağa ayak uydurmak gerek…
Kalıpları yıkmak, kafatasçılığı bırakmak gerek…
Neymiş, “Gazeteyi eline alacakmış,
kokusunu içine çekecekmiş,
kağıt olacakmış kağıt…”
Sanki kokulu kağıt, kağıt la işte!
Aksi “Haber sitesi” imiş, “Gazete” değilmiş…
Bak sen şu işe!
Bunu bazı gazetecilerden başka kimsenin
düşündüğü de yok…
Kendileri çalıp, kendileri oynuyorlar…
Kendinizi kandırmayın…
Basılı gazetelerin ülkedeki tirajı ne, ilimizdeki
tirajı ne ki? En çok satan gazetenin bile ülke
genelinde tirajı 300 bini bulmuyor…
İlimizde tirajı gerçek anlamda 2 bini geçen gazete var mı?
Sırf resmi ilan alabilmek adına bayilerden kendi gazetesini
parayla toplatanlara rağmen hadi 3 bin, 4 bin satsın…
2 milyona yakın nüfusta 3-4 bin tiraj ne ki?
Bir bireysel sosyal medya kullanıcısının bile 5 bin takipçisi olabiliyor…
O bile bu gazetelerin tirajına ulaşabiliyor…
Üstelik sıcağı sıcağına… Geri dönüş de alabiliyor…
Elbette ki kağıt baskı gazeteciliğinin hala müdavimleri var…
Hala bu geleneği sürdürenler var.
Kesinlikle gazeteciler için tadı da başka ama
karizması falan yok artık, kimse kimseyi kandırmasın…
Kimse “Gazete” ifadesinin sadece kağıt baskı için
kullanılabileceğini, aksinin olamayacağını söylemesin.
***
Bir gazete binası tutuyorsun, içeriyi bilgisayarlarla,
ekipmanlarla dolduruyorsun, muhabir ya da muhabirlerin,
editör ya da editörlerin var, müdürlerin var, okurların var,
insanlara ulaşmada şu anda ikincisin ama kıytırıktan bir kağıt
parçasına, kıytırık haberlerle basılan, belediye bültenine
dönüşmüş, gazetecilikten bihaber insanların imtiyaz sahibi
olduğu mecraya “Gazete” deniyor ama sana “Gazete” denilmiyor..!
Akıl karı mı bu?
Üstelik eksiğiniz yok, fazlanız var basılı gazetecilikten…
Mesela olayı sıcağı sıcağına duyurabiliyorsunuz…
Mesela olay yerinden ilk görüntüleri anında servis edebiliyorsunuz…
Mesela video kullanabiliyor, fotoğrafları istediğiniz bollukta
okura sunabiliyorsunuz…
Mesela size anında yorumlarla dönüş yapılabiliyor…
Yapılan hataları da düzeltebiliyorsunuz…
Sosyal medyanın gücünü de kullanarak daha fazla
kişiye ulaşabiliyorsunuz…
Ve işin en güzel yanı sizi yurt dışında yaşayan
Kocaelili bile rahatlıkla okuyabiliyor…
***
Kocaeli Barış Gazetesi’nde işe başladığımda
haftalık olan basılı gazetenin tamamen kaldırılmasını
bizzat talep ettim…
Evet, resmi ilan başvurusu yapılabilir,
sigortanın basın sigortası olarak yatması
sağlanıp sarı basın kartım sürdürülebilirdi
ancak ekstradan hem maddi hem de iş anlamında
yük olurdu omuzlarımızda…
Haberlere daha az eğilir, internet gazeteciliğine
daha az zaman ayırmış olurduk…
İnternet gazeteciliğindeki iş yükünü bir kişinin
üzerine yıkmak zorunda kalırdık…
Elimizde özel haberleri bekletir, bayatlamasına
yol açardık…
Matbaa parası ödemeyi sürdürürdük…
Onun yerine istihdamı artırdık, internete
yatırımı artırdık…
Yani geleceğimize yatırım yaptık…
Ve hızlı yükselişimiz sürüyor…
***
Bu gazete üretiyor, bu gazete hızlı, bu gazete
gerçek anlamda gazetecilik yapıyor…
Elbette ki muhalifiz, gazeteciliğin özü bu çünkü ama
kimseye saldırmıyoruz…
İktidarda kim varsa onun hatasını eleştiriyoruz ancak
muhalefeti de yerin dibine sokuyoruz…
Yandaş olamadığımız gibi Candaş da olamıyoruz…
Şantaj yapmıyoruz, para karşılığı susmuyoruz…
Kendi yağımızda kavrularak büyüyoruz…
Ve fotoğrafa “Resim”, gazeteye “Gaste” diyen,
herkese yağ çeken, kalemlerinden yağ damlayanların
kağıt parçası gazete oluyor, bizimkisi değil öyle mi?
Ya bir öte durun, çağa ayak uyduramıyorsanız, köşenize çekilin da…
Kağıda değer veren yazıdır…
Yazamıyorsanız paçavra…