Kağıt parçasına sıkışan beyinler!

Yılmaz Karabıyık

Yılmaz Karabıyık

Tüm Yazıları

Gazeteciliği bir “Kağıt” parçasına sıkıştıramazsınız…

Çağa ayak uydurmak gerek…

Kalıpları yıkmak, kafatasçılığı bırakmak gerek…

Neymiş, “Gazeteyi eline alacakmış,

kokusunu içine çekecekmiş,

kağıt olacakmış kağıt…”

Sanki kokulu kağıt, kağıt la işte!

Aksi “Haber sitesi” imiş, “Gazete” değilmiş…

Bak sen şu işe!

Bunu bazı gazetecilerden başka kimsenin

düşündüğü de yok…

Kendileri çalıp, kendileri oynuyorlar…

Kendinizi kandırmayın…

Basılı gazetelerin ülkedeki tirajı ne, ilimizdeki

tirajı ne ki? En çok satan gazetenin bile ülke

genelinde tirajı 300 bini bulmuyor…

İlimizde tirajı gerçek anlamda 2 bini geçen gazete var mı?

Sırf resmi ilan alabilmek adına bayilerden kendi gazetesini

parayla toplatanlara rağmen hadi 3 bin, 4 bin satsın…

2 milyona yakın nüfusta 3-4 bin tiraj ne ki?

Bir bireysel sosyal medya kullanıcısının bile 5 bin takipçisi olabiliyor…

O bile bu gazetelerin tirajına ulaşabiliyor…

Üstelik sıcağı sıcağına… Geri dönüş de alabiliyor…

Elbette ki kağıt baskı gazeteciliğinin hala müdavimleri var…

Hala bu geleneği sürdürenler var.

Kesinlikle gazeteciler için tadı da başka ama

karizması falan yok artık, kimse kimseyi kandırmasın…

Kimse “Gazete” ifadesinin sadece kağıt baskı için

kullanılabileceğini, aksinin olamayacağını söylemesin.

***

Bir gazete binası tutuyorsun, içeriyi bilgisayarlarla,

ekipmanlarla dolduruyorsun, muhabir ya da muhabirlerin,

editör ya da editörlerin var, müdürlerin var, okurların var,

insanlara ulaşmada şu anda ikincisin ama kıytırıktan bir kağıt

parçasına, kıytırık haberlerle basılan, belediye bültenine

dönüşmüş, gazetecilikten bihaber insanların imtiyaz sahibi

olduğu mecraya “Gazete” deniyor ama sana “Gazete” denilmiyor..!

Akıl karı mı bu?

Üstelik eksiğiniz yok, fazlanız var basılı gazetecilikten…

Mesela olayı sıcağı sıcağına duyurabiliyorsunuz…

Mesela olay yerinden ilk görüntüleri anında servis edebiliyorsunuz…

Mesela video kullanabiliyor, fotoğrafları istediğiniz bollukta

okura sunabiliyorsunuz…

Mesela size anında yorumlarla dönüş yapılabiliyor…

Yapılan hataları da düzeltebiliyorsunuz…

Sosyal medyanın gücünü de kullanarak daha fazla

kişiye ulaşabiliyorsunuz…

Ve işin en güzel yanı sizi yurt dışında yaşayan

Kocaelili bile rahatlıkla okuyabiliyor…

***

Kocaeli Barış Gazetesi’nde işe başladığımda

haftalık olan basılı gazetenin tamamen kaldırılmasını

bizzat talep ettim…

Evet, resmi ilan başvurusu yapılabilir,

sigortanın basın sigortası olarak yatması

sağlanıp sarı basın kartım sürdürülebilirdi

ancak ekstradan hem maddi hem de iş anlamında

yük olurdu omuzlarımızda…

Haberlere daha az eğilir, internet gazeteciliğine

daha az zaman ayırmış olurduk…

İnternet gazeteciliğindeki iş yükünü bir kişinin

üzerine yıkmak zorunda kalırdık…

Elimizde özel haberleri bekletir, bayatlamasına

yol açardık…

Matbaa parası ödemeyi sürdürürdük…

Onun yerine istihdamı artırdık, internete

yatırımı artırdık…

Yani geleceğimize yatırım yaptık…

Ve hızlı yükselişimiz sürüyor…

***

Bu gazete üretiyor, bu gazete hızlı, bu gazete

gerçek anlamda gazetecilik yapıyor…

Elbette ki muhalifiz, gazeteciliğin özü bu çünkü ama

kimseye saldırmıyoruz…

İktidarda kim varsa onun hatasını eleştiriyoruz ancak

muhalefeti de yerin dibine sokuyoruz…

Yandaş olamadığımız gibi Candaş da olamıyoruz…

Şantaj yapmıyoruz, para karşılığı susmuyoruz…

Kendi yağımızda kavrularak büyüyoruz…

Ve fotoğrafa “Resim”, gazeteye “Gaste” diyen,

herkese yağ çeken, kalemlerinden yağ damlayanların

kağıt parçası gazete oluyor, bizimkisi değil öyle mi?

Ya bir öte durun, çağa ayak uyduramıyorsanız, köşenize çekilin da…

Kağıda değer veren yazıdır…

Yazamıyorsanız paçavra…