Kentin assolistleri ÇİLE’den başka şarkı söyleseniz artık!
Ne düzensiz bir kent bu Kocaeli…
Kimi ilçelerinde sanayi ile yerleşim yerleri
iç içe girmiş, kimi ilçelerinde hala orta hasarlı
binalar öylece duruyor…
Dağında tepesinde gecekondular,
sitelerin arasında irili ufaklı
müstakil binalar…
Şehir merkezinde bile görselliği
bozuyor pek çok yapı,
boyası solmuş, sıvası dökük…
Köprüleri milyonluk ama bazen
asansörü bozuk, bazen
yürümüyor merdivenleri…
Ve tüm bunlara ek içinden çıkılmaz
bir hal alan trafik çilesi…
Yol kenarları otoparka dönüşmüş,
sorun üstüne sorun…
Tramvay çalışmaları başlamadan
önce bile pek çok noktada
sıkışan trafik şimdi tam anlamıyla bir facia…
Sabah saatlerinde şehir merkezinden Yahya Kaptan’a
gitmek mi, 10 dakikadan 40 dakikaya çıkıyor çoğu zaman…
Sabahları belli saatlerde Derince tarafından
şehir merkezine geçmek ya da…
Çenesuyu’ndan D-100’e çıkana kadar geçen
süre 10 dakikayı bulabiliyor…
Sonra Cahit Elginkan Anadolu Lisesi’nin önüne
kadar devam eden trafik çilesi sizi bekliyor…
Ha akşam iş çıkışı saatlerinde
Derince’ye dönmek var bir de…
Çınarlı Camii’nin önünden Cumhuriyet Parkı’na
kadar ufak çaplı bir trafik sıkıntısıyla
karşılaşıyorsunuz ilk…
Sonra Pazar Pazarı güzergahını kullanıyorsanız
eğer yandınız… Adım adım ilerliyor trafik
bu noktada… Çünkü D-100 ile kesişen
kısımda trafik lambaları çok kısa bir sürede
kırmızıya dönüşüyor…
Bindiğiniz toplu taşıma aracıysa eğer ve ayaktaysanız
yandınız… Hele hele marketten bir şeyler
aldıysanız, of of of…
Elinizde yük, bekle babam bekle…
Eee bir de o toplu taşıma araçlarına verilen süre
doluyor tabii o trafik hengamesinde…
D-100’e geçene kadar santim santim
ilerleyen toplu taşıma aracı,
D-100’de özgürlüğüne bir kavuşmaya görsün
sanırsınız ki ralli yarışına çıkmış…
Kendisine verilen süreyi çok aşmamak için
şoför, yolcuların yüreğini ağzına getirecek
hız limitine ulaşabiliyor…
Eee otobüs de dolduysa D-100 üzerindeki
ara duraklarda insanlar bekleyedursun belki
boş bir araba gelir de durağa uğrar diye…
O da ayrı bir mesele…
İzmit’in işlek caddeleri de keza aynı…
Leyla Atakan Caddesi mesela…
Bu caddeden İstiklal Caddesi’ne geçişin
önü demir bariyerlerle engelleniyor.
Ambulanslar, belediyeye giden araçlar ve
caddedeki esnaflara yük getiren araçlar
harici caddeye giriş belli bir saat diliminde yasak…
Bir zabıta görevlendirilmiş başında
adam tuvalete gitse bir bilinçsiz sürücü geliyor
aracını bu bariyerlerin önüne bırakıveriyor.
Sonra 10 dakika o sürücüyü ara.
Ee caddeye girmek için bekleyince diğer araçlar da
Leyla Atakan Caddesi’nde sıkışık olan
trafik bir anda tamamen işlemez hale geliyor.
Tren istasyonundan Merkez Bankası’na kadar
olan kısmı ve şehir merkezine girişi
saymıyorum bile, oralar hepten içler acısı…
7 kilometrelik bir güzergahta hizmet verecek olan
tramvay, trafiği rahatlatacak mı, yoksa yapım aşamasında
yarattığı çileden daha beter bir hale mi getirecek
orası da muamma…
Peki, ne zaman bitecek bu trafik çilesi?
Ya da bitecek mi?
Bitecekse nasıl bitecek?
O konuda da tek bir açıklama yok
bizim pek becerikli yöneticilerimizden(!)
Uzun lafın kısası “Çile Bülbülüm Çile” şarkısı
daha çok çalar Kocaeli’de…
Sayın assolistler, “ÇİLE”den başka şarkılar da
söyleseniz diyorum hani artık!
Ama nerde...