İzmit’in Meral’i, Türkiye’nin morali

Yılmaz Karabıyık

Yılmaz Karabıyık

Tüm Yazıları

Bombaların patladığı, istihbaratın izlediği,tek bir istifanın gelmediği Türkiye…

Laikliğin bile tartışma konusu edildiği Türkiye…

Halkın AKP’li olan, olmayan diye ayrılma

noktasına geldiği Türkiye…

Gazetecilerin tutuklandığı Türkiye…

Fikir özgürlüğünün iktidara karşı olmadığı sürece

uygulandığı Türkiye…

Öcalan’a mektup okutup, milliyetçiliği ayaklar altına alıp,

oylar HDP’ye kayınca süreci bitirilen Türkiye…

Bugün asker ve polislerimizin şehit olmasına neden

olan, süreçte gözünü kapatıp, şehirlerde depolanan

mühimmatı, kazılan hendekleri görülmeyen Türkiye…

Muhalefetin vaatleriyle dalga geçilip, oylar eriyince

o vaatlere benzer verilen vaatlerin önce yerine getirildiği,

sonrasında ise geri alındığı Türkiye (Asgari ücretin 1300 liradan,

1230 liraya düşecek olması gibi)…

Taşeronun adının değiştirilerek, halka yutturulmaya

çalışıldığı Türkiye…

Siyaseti küfürlü, klavyesi keskin, kefenleri dantelli Türkiye…

İşsizliği tavan, kişi başına düşen geliri yalan, kamu malı

talan Türkiye…

Komploları olan, askerleri terörist diye içeri tıkılan,

sonrasında ayan iktidarlı Türkiye…

Önceleri Esat ile kardeş, sonrasında “Bizim Esat kalleş”

denilen Türkiye…

“Dışta savaş, içte savaş, Oğlum biraz yavaş” diyemeyen Türkiye…

Muhalefeti konuştukça, AKP’yi iktidar yapan Türkiye…

Habur’da teröristi, Diyarbakır’da terörün başı coşturulan Türkiye…

Vakıflarında tecavüz, sapıkların dillerinde iman olan Türkiye…

İktidarın dün dediğini, bugün söyleyenlerin ceza aldığı Türkiye…

Aydını çakma barışçı, cahili dogmacı olan Türkiye…

Okul müdürleri başarılı, ancak muhalif olduğu için

depoya çekilen Türkiye…

Atatürk’üne hakaret edilen ancak sus pus olunan Türkiye…

Uyanmadın, uyandıramadık seni…

Uyanacağın da yok…

Çünkü seni uyandıracak olanlar koltuk derdinde…

Çünkü sana hitap edebilecek isimler engellenmekte…

***

Şimdi diyorlar ki bazı dostlar, ülkücü arkadaşlar;

“MHP’nin içişlerinden size ne?”

Yukarıda saydıklarım, bu ülkenin sorunları değil mi?

Ve sizler de bu sorunların

mağdurları ya da tepki koyanlarısınız…

Mesela okul müdürlerinin depoya çekilmesinde

en çok ülkücü müdürler mağdur oldu…

Bu ülkede çok kişi mağdur oldu ama mağdurluğu

iktidar ne hikmetse kimseye bırakmadı…

Tüm bu yaşananlardan sonra halkın ülkeye nefes aldıracağını

düşündüğü Meral Akşener’e olan desteğini yok sayıp

MHP’yi mi baraj altında bırakmış olursunuz, yoksa ülkeyi mi?

Devlet Bahçeli’yi destekleyen 2-3 üst kurul delegesinin kişisel

olarak başvurduğu mahkemelerle kongre sürecini durdurmaya

çalışmak, AKP’nin yoluna konulacak taşı el birliğiyle kaldırmaktan

başka bir şey değil.

“Paralel Yapı” ile bağı olmayan bir kadına “Paralel” diyen,

“Saray” ile alakası olmayan Sinan Oğan’ı, Saray’ın adamı

ilan eden, bir kadına, hem de sizin partinizin üyesi, vekili olan bir

kadına, Akşener’e o dönem “Hoş olmayan kaseti var” diye hakaret eden

yandaşlarla bugün aynı dili konuşan bir Devlet Bahçeli ile

olası bir baskın seçime gidilse açık bir şekilde görülüyor ki

MHP bırakın AKP’yi devirmeyi, barajın altında kalacak…

Ve MHP’nin barajın altında kalması ile AKP, anayasayı dilediği

gibi yapacak, başkanlık sistemini dilediği gibi getirecek.

İşte o zaman laiklik de tartışılacak, başka konuşulması tehlikeli

olan konular da…

Bu yüzden bırakın MHP’ye üye olmayıp, oy vermekle yetinenlerin

partinin içişlerine karışamamasını, MHP’ye hayatında oy

vermemiş birinin bile bu sürece müdahil olma hakkı var.

Bu artık MHP’nin iç meselesi değil, bu artık Türkiye’nin reçetesi.

O artık sadece İzmit’in, MHP’nin Meral’i değil,

Türkiye’nin morali…

Engel değil, destek olun…

Bozulmasın moralleriniz, morallerimiz…