Kocaeli’den Atatürk düşmanlarına sert tokat!
Yıkılmış bir imparatorluk…
İşgal altında Anadolu…
İstanbul’da Dolmabahçe’ye doğru
savaş gemilerinin topları…
Hainlik içinde olan bir hükümet,
ölmekten korkan bir padişah…
Ve işgale karşı çıkan isyanları
bastırmak için gönderildiği
Anadolu’da isyanları körükleyen,
halkın desteğini arkasına alarak
işgalcileri Anadolu’dan süpüren
bir komutan: Mustafa Kemal Atatürk…
Yıkılmış, parçalanmış bir imparatorluktan
bir ulus devleti kuran ve saltanat yerine
milletin egemenliğini esas kılan bir önder…
Bugün çobanlıktan Cumhurbaşkanlığına uzanan
yolu açan, ilke ve inkılapları ile bu yolda yönümüzü
kaybetmemizin önüne geçen aydın bir lider…
Kendi dilimizi, dinimizi yaşamamızı sağlayan,
daha özgür ve geliştirilebilir bir demokrasi bırakan,
Mustafa Kemal Atatürk’ü tartışmak, tartıştırmak,
ona, onun manevi evlatlarına dil uzatmak;
onun yolundan giden, onun ilke ve inkılapları ile yolunu
bulan, onu hiç görmeden adını duyduğunda gözlerinin
içi gülen milyonlara, koca bir ulusa hakarettir…
Atatürk’ü sevip sevmemeniz size kalmış, o sizin
vicdani mukayeseniz ama onu seven milyonların
önünde ona hakaret etmek, onun manevi kızıyla
gönül ilişkisi olduğunu iddia edecek kadar
haysiyetsizleşme özgürlüğünüz yok…
Hele hele bunu televizyon ekranlarında,
köşe yazılarınızda, sosyal medyada yapıyorsanız
bedeline de katlanacaksınız…
Bugün olmasa yarın…
***
Bu ara sözde yazar Mustafa Armağan konuşuluyor…
Atatürk’e hakaretler savuran bu zat, Rize’de
Atatürk heykelinin başka yere taşınmasını
bir zafer edasıyla duyurmuştu Twitter’dan…
6 Mayıs’ta ise bir TV kanalında Atatürk’ün
manevi kızını Atatürk’e yakıştıracak kadar zıvanadan çıktı.
Sapık düşüncelerini kustu…
Aslına bakarsanız Armağan gibilerden çok var…
Özellikle son yıllarda rahat rahat içlerindeki pisliği
dışa akıtabiliyorlar… Bu rahatlık nereden geliyor
derseniz, ortada olan bir şeyi konuşmaya gerek
bile yok herhalde… Cevabı açık!
Armağan’ın sözleri biraz üzerine düşülünce
bir anda gündem oldu ama birkaç güne unutulur…
Ancak Kocaeli’de bu biraz daha uzun sürecek gibi
görünüyor… Çünkü Büyükşehir Belediyesi’nin
düzenlediği Kitap Fuarı’na Armağan da gelecek…
Kirli fikirlerini Kocaeli halkına aktaracak.
Olayın tazeliği ve gündem olması nedeniyle
Kocaeli’de bu zata büyük tepki var…
Atatürk’e gönül verenler
bu olaya sessiz kalmadı, kalacak gibi de görünmüyor…
***
Bu zatın diğer bir özelliği de Fethullah Gülen
denilen hain terörist başının geçmişteki
destekçilerinden olması…
Onun adına yazılan kitaplar mı dersiniz,
onun gazetesinde yazarlık yapması mı
dersiniz, 17-25 Aralık’tan sonra da cemaat
denilen yapı ile bağını koparmaması mı dersiniz…
İşte bu durum da özellikle AKP’lileri rahatsız ediyor…
Yıllarca güzel bir şekilde giden Kitap Fuarı’na
gölge düşürecek bu isme o fuarın kapıları
sonuna dek kapanmalı…
Bırakın Kocaeli’deki fuarı tüm illerdeki fuarlar, paneller,
konferanslar…
Bu adamın sapık, kirli fikirlerini yayabileceği her türlü
mecra yasak olmalı…
Ve olacak da… Herkes Mustafa Armağan’ı
Kocaeli Kitap Fuarı’na sokmayacağına dair
paylaşımlar yaparken Atatürk’e ve manevi kızına
ağır iftiraların atıldığı programın konuklarından olan,
daha önce de Atatürk’e çok kez ağır ithamlarda bulunan
Akit gazetesi yazarı Yavuz Bahadıroğlu’nun
bugün ilimize geleceği haberi biraz gölgede kalmıştı…
Darıca Belediyesi’nin bugün
saat 20.00’de gerçekleştireceği söyleşinin
konuşmacısı Bahadıroğlu idi…
Kirli fikirlerini Darıca halkına aktaracaktı…
Ama olmadı… Mustafa Armağan’a gelen tepkinin
onda biri denilecek bir tepki dahi yetti de arttı bile
Bahadıroğlu’nun programının iptaline…
Belediye gelen tepkileri görmezden gelemedi,
programı iptal etti.
***
Belediyeler nasıl oluyor da böyle isimleri
konuşmacı olarak çağırabiliyor, onlardan
ne gibi tarihi bilgiler edindiriyor halka,
anlamak güç… Oysa partilerinin kurucusu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sıralar
sık sık Atatürk’ü öven açıklamalar yapıyor…
Bir yanda övgüde bulunan lider, bir yanda
sövgüde bulunanları konuk etmeye kalkanlar..!
Bu işte bir gariplik yok mu sizce de?
Neyse ki Darıca’daki o gariplik ortadan kalktı,
sıra şimdi Kitap Fuarı’ndaki gariplikte…
***
Daha önce görmediğim kadar büyük bir tepki
ve kamuoyu oluştu Mustafa Armağan’a karşı Kocaeli’de…
FETÖ geçmişi ve Atatürk’e hakaretleri pek çok
kesimin tepkisine neden oldu…
Bu zatın Kocaeli Kitap Fuarı’na gelmemesi için
imza kampanyaları başlatanlar dahi var.
Ancak Büyükşehir’den henüz bir açıklama gelmiş değil…
***
Büyükşehir, yalnızca ev sahibi olabilir, Armağan’ı getiren
yayın evi olabilir ancak bu konuda gücünü kullanmak zorunda…
Aksi halde yıllardır övgü alan fuara gölge düşecek…
Olası bir protesto tüm Türkiye’de yankı bulacak…
Ki bunun ayak seslerini sosyal medyada görmek mümkün.
***
Darıca’da yaşanan iptalden sonra umutlar arttı…
Mustafa Armağan’a gösterilen tepki Darıca’yı dahi etkiledi ki
gölgede kalan Bakıroğlu’nun programı iptal edildi…
Şimdi sıra Armağan’da…
Armağan’ın programı da iptal edilirse işte o zaman
Kocaeli’den büyük bir tokat atılmış olacak Atatürk düşmanlarına…
Mustafa Armağan ve onun gibilerin bir daha Atatürk’ün adını
ağzına alırken iki kere düşünmesi sağlanacak…
Atatürk’e olan sevginin bitmeyeceğini, onun izinden gidenlerin
o izi sildirmeyeceklerini herkes görmüş olacak…
Kocaeli, Ata’sına sahip çıkıyor; Türkiye de çıkacak…
--------------
Vicdandan 21 Uygur Türkü
çıktı, kaç kaldı?
Vicdan…
İnsanlığın temelidir…
Vicdan yoksa zulüm vardır.
Vicdan yoksa acı vardır, üzüntü vardır,
ezilenler, ezenler vardır…
Vicdanın olmadığı yerde gözyaşı vardır,
merhametin, şefkatin, adaletin yası vardır…
***
Ortadoğu’da, Doğu Türkistan’da, Arakan’da, Filistin’de
ve dünyanın pek çok yerinde vicdanını yitirmiş
insanların yaşattığı zulmü açıkça görmek mümkün…
Şefkat, merhamet ölmüş; çocuk, kadın, genç, yaşlı
demeden türlü işkencelerle öldürülüyor insanlık…
İzlemekten korkacağımız görüntüleri yaşıyor
milyonlarca masum…
Türk, Kürt, Arap; Müslüman, Hristiyan, Musevi, ateist ve benzeri…
Ne ırkı önemli, ne dini; vicdanın yokluğunda zulüm görüyorsa
birileri, vicdanı olanların sızlamalı yüreği…
Gücü yettiğine el uzatmalı, gücü yettiğine kurtarmalı
insanlığı zulmün elinden…
Gücü yettiğine koşmalı insanlığı yaşatmak için yeniden…
Ama ayrım yapmamalı; vicdanını ırkına, dinine göre
diye parçalamamalı…
“İnsanlığın temeli” dedik vicdan için, parçalanmış temel
binayı tutar mı?
Tutmaz, yıkılır insanlık; enkaz olur, altında bırakır her birimizi…
***
Türkiye, Suriye’de yaşanan iç savaşa
en başından bu yana müdahil…
Irak’taki ABD müdahalesine ne kadar uzaksa
Suriye ile o kadar ilgiliyiz…
Sınırımızı tehlikeye sokan gelişmeler yaşanıyor,
zaman zaman askerimiz sınır ötesi operasyonlar yapıyor.
Şehitler verdik, şehitler veriyoruz bu uğurda…
Ve tüm dünya burada zulüm gören insanlara
gözlerini kapatıp, kulaklarını tıkarken Türkiye olarak
3 milyona yakın Suriyeli’ye kapımızı açtık…
Türkiye’de gerek muhalif, gerekse iktidara yakın
taban tarafından bu durum bazen eleştirilebiliyor…
Mesela Suriyelilerin ülkemizde sığınmacı iken
çocuk yapmaları, mesela biraz maddiyatı olanların
en lüks muhitlerde yaşamaları, tatil yapmaları…
Mesela genç erkeklerin rahat gezerken
bizim askerimizin sınırın ötesinde savaşması…
Bunlar tartışılabilecek konular ama ben Suriye’deki
savaştan kaçan kadın, çocuk, yaşlı insanlara
kapı açılmasını yanlış bulmuyorum…
Vicdanım buna el vermiyor…
Çünkü oradaki savaş, ülkeler arası değil…
Oradaki savaşta kimin kimi öldürdüğü
belli değil… Dehşet veren olaylar,
iğrençlikler, katliamlar yaşanıyor.
Evlatları gözlerinin önünde ölüyor kalanların…
Türkiye, burada insani bir refleks gösterdi,
gösteriyor ama gelin görün ki geçtiğimiz
günlerde yaşanan bir gelişme
tüm bu yapılanları bir anda yerle bir ediverdi…
***
Yeniçağ’da çıkan haberde olay şöyle aktarılıyor:
“İstanbul TEM ekipleri İstanbul Zeytinburnun’da operasyon düzenledi.
Operasyonda 11 çocuk 7’si kadın ve 1’i yaşlı 21 Doğu Türkistanlıyı gözaltına aldı.
Karakola götürülenlerin çoğunluğunun pasaportlu ve Türkiye’de oturma izni olan
ikameti olan Doğu Türkistanlı olduğu da öğrenildi. Gözaltına alınan
21 Doğu Türkistanlının Despot işlemi yapılarak sınır dışı edileceği öğrenilirken
sınır dışı edilecek 21 Doğu Türkistanlının Türkiye’den çıkarak Çin’nin işgali altında bulunan
Uygur Özerk bölgesine gönderileceği bilgisi özellikle sosyal medyada büyük tepkiye neden oldu.”
***
Haberdeki fotoğraflarda bir kadının nezaretteki hali
çarpıyor gözüme…
Ve yaşlı başlı bir adamın çocuklarla karakoldaki hali…
Evet, 3 milyona yakın Suriyeliyi sığdırdığımız
Türkiye’ye 21 Uygur Türk’ünü sığdıramamışız…
Oturma izinleri var, pasaportları var ama...
Aması öyle işte…
Baktım defalarca o fotoğraflara utandım, üzüldüm içten içe…
Suriye’deki savaştan kaçanlara gösterilen
vicdanı, Çin’in zulüm ettiği Uygur Türklerine
neden gösteremedik diye sorum, cevap bulamadım…
Eğer ki Suriyelilere açılan kapı vicdan
kapısı ise Uygur Türklerinin yüzüne
nasıl kapandı o kapı?
Gerekçe ne? Zulmü gösterenin Çin olması mı?
Yoksa Doğu Türkistan’da yaşananların
zulüm olarak görülmemesi mi?
Biri çıksın şu konuya bir açıklık getirsin artık?
Çin başka, Esad başka mı?
***
3 milyona yakın Suriyeliyi kabul eden
vicdanımızdan 21 Uygur Türkü’nü çıkarın
bakalım geriye ne kalacak?
Koca bir hiç..!
Hiç..!