“Akşener”cilere müjdeli haber yolda!
“MHP’de genel başkan yok, lider var.”
“MHP, bir dava partisi, diğer partilere benzemez.”
“MHP’ye başka partiden gelip vekil olursun ama
genel başkan olamazsın.”
“MHP’de lider, ölmeden değişmez.”
“Bu MHP’nin iç meselesi, sen karışamazsın.”
“MHP’yi dizayn etmek isteyen paraleller var.”
“MHP’de tek lider var o da Devlet Bahçeli.”
“Lidere sadakat onurumuzdur.”
“Sarayın adamları.”
Tanıdık cümleler, ezberledik artık hepsini…
Biz de sandığa gidip, bir partiye oy
verdiğimizi düşünüyorduk oysa…
Demokrasi yarışına katılan, demokrasiyi
savunan bir parti sanıyorduk MHP’yi…
4 bakanın yargılanmasını istediğinde
tüm o tapelerin, ayakkabı kutularının doğruluğuna
inanan, bu nedenle de rüşvet ve yolsuzlukla
mücadeleyi hükümet kurmaya değişen
bir partiyi desteklediğimizi düşünüyorduk.
Meral Akşener’e atılan iftirada, tüm teşkilatın
tek yürek olup, bir kadına uzatılan dili kesmek
için bilendiğini sanıyorduk.
Meral Akşener’in katıldığı programlarda yaptığı
konuşmaları hayranlıkla dinleyenlerin, onun
ülkücülüğünden şüphe duyduğunu bilmiyorduk.
Sinan Oğan, TBMM’de AKP’li vekillerin saldırısına
uğradığında destek nutukları dizdiğiniz için onun
Saray’ın adamı olduğunu hiç akıl edemedik…
MHP içinde demokrasinin olduğuna, kişilerin değil
tabanın, davanın, ülkenin önceliğe konulduğuna
inanıyorduk.
Devlet Bahçeli, 7 Haziran’da CHP’nin Başbakanlık
teklifini reddederken, ülkenin menfaati için
koltukları elinin tersiyle iter diye biliyorduk.
Şimdi sizin sık sık dillendirip, kafamıza kazıdığınız
yukarıdaki sözleriniz, tüm bu düşünceleri yerle bir ediverdi.
Hele teşkilatları kapatıp, ilçe başkanlarının görevinden
alınmasına susmanız, saltanatı işaret eden tüzüğü savunmanız,
AKP’yi bile daha demokratik kıldı gözümüzde.
Daha dün Devlet Bahçeli’ye etmediği lafı bırakmayan
çocuğu olmamasını bile dillerine dolayan edepten
yoksunların, bugün Bahçeli’yi destekleyen bir tavır
içine girmesinden de değişimin AKP’nin aleyhine,
MHP’nin ve ülkenin lehine olacağını anlamak istememeniz,
hayal kırıklığı yarattı bizlerde.
Ülkede bir Başbakan, Cumhurbaşkanı’nın müdahalesi
ile görevi bırakacak hale gelmiş, ülkede olası bir baskın
seçimin provaları yapılmaya başlanmış ve MHP’de değişim
olmaması halinde gidilecek seçimde MHP’nin baraj
altında kalacağı anketlerle tasdiklenmiş bir ortamda
devletin bekası yerine, Devlet Bahçeli’nin bekasını
düşünmeniz akıl erdirilir gibi değil.
Bahçeli’nin her daim haklı çıkmasını değil, MHP’nin
ülkedeki kötü gidişata bir dur demesi önemlidir bu
ülke için…
Habur’da PKK’lı teröristlerin ayağına hakim gönderildi,
Diyarbakır’da nevruz kutlamaları sırasında bebek katili Öcalan’ın
mesajı okundu, yandaş basın tarafından coşkuyla manşetlendi,
Dolmabahçe’de mutabakat okundu, akil adamlar kent kent
bu çözülme sürecini halka empoze etti; hepsine tepki gösterdi
Sayın Bahçeli sağ olsun amma velakin önleyemedi…
Sürecin sonucunu tahmin etti ama o sonuca götürecek
gelişmeleri durduramadı…
Gemide mürettebat olmak ile kaptan
olmak arasında büyük bir fark var çünkü.
Eğer ki sen kaptanın gemiyi buz dağına doğru götürdüğünü
görüyor ve o kaptanı o koltuktan kaldırmayı başaramıyorsan
sonuç buz dağına çarpmak olur.
Gemi buz dağına çarptı… O önlenemeyen süreç
bugün her gün şehit vermemize neden oluyor.
Fidanlar toprağa düşüyor ve biz sıradan bir gündem
gibi bakıp geçiyoruz.
Demem o ki Bahçeli buz dağını gördü ancak
halk ona kaptanlık vermedi…
Şimdi halkın kaptanlık vermek istediği bir isim var
o da Meral Akşener. Sizin partinizde yıllarca siyaset
yapmış, tavırlarıyla sempati toplamış bir isim…
Size ise yolunu açın diyorlar…
Gemi buz dağına çarptı, en azından batmasına
izin vermeyin…
Şimdi geminin battığını göre göre
sular altında kalmanın ne anlamı var?
***
Önemli kaynaklardan aldığım bilgilere göre Yargıtay, muhaliflerin
“Kararı 15 Mayıs’tan önce açıklayın” şeklindeki dilekçesini
dikkate almış durumda.
15 Mayıs’tan önce Yargıtay’ın karar vermesine kesin gözü
ile bakılıyor. Bugün ya da önümüzdeki hafta içi karar duyurulabilir.
Yargıtay’dan çıkacak kararın değişimcilerin
aleyhine olma ihtimali ise yüzde 1 bile değil.
Bahçeli, bu kararı beklememeli, AKP’nin erken
seçim hamlesine karşı olağanüstü kurultaya gitme
kararını kendi vermelidir…
Hala zaman varken, MHP’nin değişim sonrası
bölünmemesi için en azından bunu yapmalıdır…
Ahmet Davutoğlu, dün yaptığı veda konuşmasında
“1 Kasım’da hezimet yaşayan muhalefet partilerinin
liderleri değişmezken, yüzde 49 oy almış bir partinin
lideri değişiyor” şeklindeki yaklaşımı haklı bulduğunu
ifade etmişti.
Evet haklı…
Muhalefet partilerinin tabanının sesini iyi duymuş Davutoğlu,
siz neden duymuyorsunuz?