Hayırdır, Akşener korkusu mu sardı?
Numan Kurtulmuş, Saadet Partisi’nin genel başkanı iken
muhalifler mahkemeye başvurmuş ve partiye kayyum
atanmıştı. Kurtulmuş da kongrede aday olmamış ve partiden
kopardığı isimlerle birlikte HAS Parti’yi kurmuştu.
Seçimlerde başarı elde edemeyen Kurtulmuş, ardından
AKP’nin teklifini kabul ederek, bu partinin saflarına katılmıştı.
Şimdi Başbakan Yardımcısı…
Saadet Partisi’nin bölünmesi, Kurtulmuş’un yerine
gelecek herhangi bir popüler aday olmaması nedeniyle
AKP’nin muhtemelen işine gelmişti.
Tehlike olarak görmediği bu partinin mahkeme sürecine
herhangi bir müdahalesi olmadı AKP iktidarının.
Çıtını dahi çıkarmadı. Mahkeme, Kurtulmuş’u genel
başkanlıktan düşüren bir karar vermedi ya sonuçta,
partiyi kongreye götürecek 3 kişilik kayyum heyeti
atadı altı üstü…
Kurtulmuş, gücünün yeteceğini düşünüp
seçime de girebilirdi, tekrar genel başkan
seçilebilirdi, girmedi…
Burada antidemokratik bir durum yok.
İşte bu karar emsal oldu benzer davalara…
Tıpkı 8 Nisan 2016’da görülen, MHP’ye kayyum
atanmasıyla sonuçlanan dava gibi…
Konuyu da oraya getireceğim zaten…
MHP’de muhteşem bir hava yakalandı.
Gündeme sıklıkla gelemeyen bu parti
şimdi Ankara’nın, Türkiye’nin birinci gündemi.
543 üst kurul delegesi imza verdi tüzük değişikliğinin
yapılıp olağanüstü kongreye gidilmesi için.
Ve bu imzalar, Meral Akşener, Sinan Oğan ve Koray Aydın’ın
girişimleriyle toplandı.
Akşener’in diğer adaylardan daha baskın olduğunu
söylemek ise yanlış olmaz.
Bu üç isim geçtiğimiz günlerde bir araya geldi ve
ortak kararla kongre gününü 8 Mayıs 2016 olarak
belirledi.
MHP Genel Merkezi ise yasal hakkını kullanarak
bir üst mahkemeye başvurdu…
Ama üst mahkemenin emsal bir karar çerçevesinde
verilen bu kararı bozma ihtimali imkansıza yakın…
Yani siyasetin müdahil olmadığı hukuk sistemlerinde
emsal kararların bozulduğu pek görülmemiştir.
Ama anlamadığım bir konu var ki MHP Genel Merkezi
kendinden emin bir şekilde kongrenin 2018’de
yapılacağını söyleyip duruyor…
İnsanın da kafasına türlü türlü şeyler takılıyor tabii…
“Üst mahkemenin kararı bozma ihtimali mi var?”
sorusu akıllara geliyor…
İşte bu soru işaretlerini daha da artıran bir açıklama
yapıldı hükümet kanadından…
Hem de Adalet Bakanı Bekir Bozdağ tarafından.
24 TV’nin canlı yayınında MHP’deki kurultay süreciyle
ilgili sorulan soru üzerine konuşan Bozdağ,
“Ben mahkeme eliyle partiler ile ilgili bir
takım tasarruflar yapılmasının
demokrasiyle bağdaştığına inanmıyorum.
Parti içi rekabet, partilerin kendi işleyişleri
kendi iç tüzükleri var, programları var, bizim yasamız,
Anayasamız partilerin kendi içi işleyişlerini özgürce
ayarlama imkânı veriyor bir serbestlik veriyor.
Bunun için partilerin içi işleyiş yeri partilerin
tüzükleri programları konusunda Anayasa'nın
koyduğu yasaklar dışında yasa ve yasaklar
koymak son derece yanlıştır”
ifadelerini
sarf etti resmen…
Bir Adalet Bakanı’nın hukuksal süreç devam ederken
Yargıtay henüz kararını vermemişken sarf ettiği bu
sözler, ister istemez “Yargıya baskı, müdahale” olarak
algılanıyor.
Taban “Değişim” diyor, yeterli imzanın 2 katından fazla
imza toplanıyor ancak Bekir Bozdağ, mahkemenin
partilerin iç meseleleriyle ilgili karar vermesini doğru
bulmuyor…
Ne karar vermiş mahkeme, partiyi kapatmaya mı
karar vermiş, partinin genel başkanını görevden mi
almış, yerine birini mi atamış?
Hayır elbette, partiyi kongreye götürecek çoğunluğu
görüp, vermesi gereken kararı verdi sadece…
Emsale uygun bir karar verdi…
Sizin dün karşı çıkmadığınız o emsal karara uydu…
Bugün partinize kattığınız Numan Kurtulmuş’un
o dönem tepki gösterdiği ancak sizin susup
izlediğiniz emsal karara baktı mahkeme…
Burada açık bir şekilde şu görülüyor:
AKP, MHP’de yaşanacak değişimden tedirgin…
Özellikle de lider popülerliği olan Meral Akşener’den.
Çünkü Akşener, henüz genel başkan adayı iken
gittiği yerlerde Başbakan gibi karşılanıyor, çünkü
Akşener, AKP’nin tahtını sallayacağını
daha şimdiden belli ediyor, çünkü Topuklu Efe,
sağlam adımlarla geliyor…
Topuk sesleri, birilerinin kulaklarını sağır etmek üzere…
Peki siz genel merkezi destekleyen ülkücüler,
hükümetin, MHP’nin mevcut yapısının sürmesini,
değişimin yaşanmamasını neden istediğini
hiç sordunuz mu kendinize?
Bir sorun bakalım…
Emin olun mantığınız, duygularınızı
bastıracak…
Hiçbir iktidar, tabanlar arası geçiş yaşanan
bir partinin iyiliğini istemez…
İsterse iktidarını yitirir zaten…
7 Haziran ile 1 Kasım genel seçim sonuçlarına
bakın, AKP’yi iktidardan eden ile AKP’ye iktidarı
geri verenin MHP’den gelen ve giden oylar
olduğunu net bir şekilde göreceksiniz…
“MHP’de genel başkan ölene kadar başta kalır”
dogmasından sıyrılmanız gerekiyor…
Ülkenin bir değişime ihtiyacı var ve insanlar
tutunacak bir can simidi arıyor…
Şimdi kararınızı verin, baraj altındaki MHP mi
bu ülkeyi kurtarır, yoksa iktidara yürüyen
MHP mi?
Hadi kalın sağlıcakla…