Hurşit Güneş’in yolları taştan!

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

CHP’de Pazar günü gerçekleşecek olan olağanüstü kurultayda neler olacağını kestirmek güç.

Dünkü yazımda, CHP’nin Parti Meclisi’ne istekli olan adaylardan söz etmiştim.

Tabi, bu adaylar arasında en çok Haydar Akar’ın ismi tartışma konusu oldu.

Akar, dün akşam il başkanı Bülent Sarı’nın önderliğinde kurultay delegeleriyle yapılan toplantıda açık açık PM’ye aday olmadığını söyledi.

Söylemesine söyledi ama kapıları tam anlamıyla kapatmadı.

Partim bana görev verirse, ederse, ağabeylik yap derse” türünden kelimelerle ucu açık kaldı.

Bu tür tabirlerin siyasetteki anlamı şudur:

Ben çıkıp ortaya kendimi atmam. Ama PM’de olmak için illa adayım demek de gerekmez”

***

Belki niyet okuyorum ancak siyasetçilerin klişeleşmiş sözleri bana çok tanıdık geldiği için ifade etmeden geçemedim.

Yani Pazar günü bir bakmışsınız Haydar Akar, Özgür Özel’in anahtar listesinde yerini alıvermiş.

Bunun için illaki Kocaeli örgütünün ve delegelerin rızasına ihtiyacı yok!

Akar, zaten o ekibin içinden gelme ve şansı hala yüksek!

*

Öbür taraftan Prof. Dr. Hurşit Güneş’in adını dillendirenler var.

Fakat o iş pek olur gibi durmuyor.

Bir kere Hurşit Hoca’yı PM kesmez, kesmemesi lazım!

Onun gönlünde CHP Genel Başkanlığı olduğunu herkes biliyor.

Kaldı ki kendisi de açık açık beyanat vermişti.

Bundan yaklaşık 5 ay önce Özgür Kocaeli Gazetesine verdiği söyleşide Hurşit Güneş Genel Başkanlık noktasında sorumluluk almak gerektiğini ifade etmişti.

Bununla da kalmayan Hurşit Hoca, Özgür Özel’in Genel Başkanlık yükünü kaldıramadığını söyleyip, epey ağır eleştirilerin yer aldığı şu cümleleri sarfetmişti:

---

Türkiye’nin hayat pahalılığı sonrasında en önemli gündemi dış politika konusudur. Orta Doğu, Amerika ile yeni ilişkilerimiz, F-35’lerin durumu, Kuzey Suriye’de neler olacak bunlar çok önemli konular. Özgür Özel bir gün Filistin’e gideceğim diyor olmuyor, bir gün Şam’a gideceğim diyor olmuyor. Bunlar liderlik hatası. Özgür Özel CHP Genel Başkanlığı yükünü kaldıramıyor.”

---

Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde gruplaşma var. Parti içerisinde iki parçalı grup gitmez. Özgür Özel’e bağlı 50 kişi var. Kemal Kılıçdaroğlu’na bağlı grubun yapısı ise sağlıklı ve sürdürülebilir değil. Herkesin tek yere bağlanması ve parti liderinin otoritesini kabullenmesi lazım. Partinin iyiye gitmediğini düşüyorum. Partide değişim olmalı. Son kurultay değişim için yapılmıştı ama çare olmadı. Hurşit Güneş olarak bu değişimde sorumluluk almayı düşünüyorum.”

---

Bundan 6 ay önce genel başkan kalsın yönetim değişsin diyordum fakat şimdi bunu yapsak bile eleştirim yönetime değil partinin liderine olacak. Olağanüstü kurultay olmalı mı diye sorarsanız değişim olmalı. Eldeki imkanlarla belli bir değişim yapacağız. Koşullar değişim için çok hazır” demişti Hurşit Hoca.

***

Gel zaman git zaman…

Aradan neredeyse 5 ay geçti.

Hurşit Hocanın duruşunda bir değişiklik olduğunu sanmıyorum.

Kaldı ki olağanüstü kurultay kararının “CHP’ye kayyum atanacak” şeklinde duyum-istihbarat üzerine alınmış yanlış bir karar olduğunu meslek büyüğüm değerli Sadun Çetin ile paylaşmıştı.

Dolayısıyla Hurşit Güneş, Özgür Özel’den görev isteyeceğe, olağanüstü kurultayda aktif rol alacağa benzemiyor.

Diyelim ki gönlünde böyle bir şey yeşerdi.

Fakat bu yine de çok zor!

Çünkü Hurşit Hoca’nın, Özgür Özel’in Genel Başkanlık yapamadığını gerekçeleriyle anlattığı o röportaj, Özgür Özel’in önüne daha ertesi gün konuluvermiş.

Gün o gün değil, gün birleşme günü” falan diyenler çıkacaktır.

Evet, CHP için birlik ve beraberlik vakti çoktan geldi de geçiyor bile.

Ama Özgür Başkanın da şu atmosferde kendisine muhalefet edecek isimlere ayıracak enerjisi olduğunu hiç sanmıyorum.

Öyle görülüyor ki Hurşit Hoca bir süre daha Genel Başkanlık için hazırlık yapmaya, alternatif olduğunu anlatmaya devam edecek.

Bakarsınız bir gün Cumhuriyet Halk Partisi Kocaeli’den bir genel başkan çıkarmış.

Manisa’dan çıkıyorsa Kocaeli’den niye çıkmasın, bizim neyimiz eksik, öyle değil mi?

------------------

Bu işte bir terslik var! İkisi de memnun!

Boykot işi sizce de sıkmadı mı?

Yapılan şey boykottan öte, ayrışmayı körükledi.

Siyasette var olan ayrışma, toplumun bütün katmanlarına nüfuz etti.

CHP’liler iktidara yakın markalardan ve firmalardan alışveriş etmezken;

İktidar o markaları sahiplenmek adına saçma sapan komiklikler yapıyor.

Bir de alışveriş etmeme boykotu var!

CHP’nin bu hamlesine karşı iktidar kanadı boş durur mu?

Bakanlar bile ellerinde poşetlerle marketlerde boy boy poz verdiler, vatandaşı alışverişe teşvik ettiler.

Hakikaten bana komik geldi.

***

Farkındalık yaratıldı mı, evet yaratıldı.

Fakat günün sonunda Türkiye ne kazandı?

Koca bir hiç…

Olan esnafa oldu.

İlimizde bile esnaf odaları, ticaret ve sanayi odaları bu duruma kazan kaldırdı.

Peşi sıra boykotu eleştiren açıklamalar yayımlandı.

***

Bakın, boykotun sonuçlarını anlamak için hem AKP’den hem de CHP’den isimlerle konuşun, sonucun ne olduğuna siz karar verin, verebiliyorsanız.

Emin olun biri, boykotun sonuç verdiğini, sokakların, kafelerin, dükkanların bomboş olduğunu anlatırken;

Diğeri, insanların daha fazla alışveriş ettiğini, boykotun amacına ulaşmadığını en azılı bir şekilde savunacak.

Yani her iki taraf kendi gözlemlerini değil de olmasını istedikleri açıdan yorum yapıyorlar.

Ama gerçekte bu işin faturası nedir, neye mal olmuştur sorusunun cevabını hiç kimse bilmiyor.

Herkes kendi penceresinden bakıyor.

Dolayısıyla bu tür girişimler geçim derdiyle boğuşan vatandaşın ayarlarını daha da bozmaktan başka bir işe yaramıyor.

Daha kalıcı, daha sürdürülebilir eylem ve çözüm yolları deneyin.