Kahramanmaraş’da meydana gelen, 10 ilimizde büyük yıkıma ve on binlerce can kaybına neden olan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler hem canımızı yaktı hem de bize birliği, beraberliği, sarılmayı hatırlattı…
Kutuplaşmış, siyasilerin söylemleriyle birbirlerini bir kaşık suda boğacak insanlar haline gelmişken, acıda birleştik yine… Şucu bucu demeden topyekun bir seferberliğin içine giriverdik. Vicdan ve merhamet sahibi her insan, oradaki acıyı yüreğinde hissetti, canlarını, evlerini, eşyalarını, işlerini kaybeden insanlarla empati kurdu. Türkiye’nin her ilinden kurtarma ekipleri, gönüllüler deprem bölgesine koştu, enkazlarda kendi canlarını hiçe sayarak sağ insan çıkarmak için çalıştı, çabaladı. Milyonlar bölgeye gerek kıyafet, gerek battaniye, gerek erzak ve benzeri malzemeleri ulaştırmak için bu yardımları toplayan dernek ve kurumlara koştu, Kızılay kan merkezlerinin önü kan vermek isteyenlerle dolup taştı.
Depremden bir hafta öncesine kadar ucuz et kuyruklarının haberini yaparken, 6 Şubat’tan sonra iyilik kuyruklarının haberini yapar olduk bir anda. Ayın sonunu getiremeyen vatandaşların, az çok demeden bağış yapışına şahit olduk. O küçücük canların, kumbaralarındaki paraları, oyuncaklarını depremzedelere gönderişini izledik.