Hadi bakalım başkan!
Ara verdim, biliyorum. Kaçmış da değilim. Fakat burada yazacaklarım için henüz memleket hazır değildi. "Siyaset okumalarım için insanlara zaman veririm. demiştim. Ve hala "seçim sath-ı mayilindeyiz." Milleti çağırdık ve dünyada eşine benzerine görülmemiş oranda yine sandıklara koştuk. Millet görevini en iyi şekilde yaptı. Sıra sizde...
Seçimden önce burada, ittifaklar sadece birleştirmez, aynı zamanda ayrışmayı öğretir, dediydik. "Siyasetin geleneksel kodları değişti. Artık seçimlerde partisinin logosunu görmeyen seçmenin neler yapabileceğini deneyecek noktaya geldik. Bu durum en çok AKP iktidarı için bir risktir öncelikle. Ne şanslı Erdoğanmış ki CHP güncel siyasetin gereklerini çok geç anladı veya "muhafazakar" seçmeni dışarıda tutarak yol alınamayacağını anlayamadı" demiştik. 1 Nisan'da sizinle konuşmak isterim, dediğim siyasetçilerin bugünlerde neler düşündüğünü tahmin ederiz.
***
"Kısmi kazanımları ve sürpriz değişimleri” göreceğiz ama bu seçim mahalli seçim olmasının ötesinde bir işlev de görecek. Önümüzdeki yıllar çok daha radikal geçişlerin olacağı ve açık açık iki adaylı başkanlık yarışlarının yaşanacağı günleri hazırlıyor. 1 Nisan'dan itibaren Cumhur İttifakı heyecanı ve motivasyonu topluma yansımayacağını ve bu ittifakın karşısında bir arayış evresine geçileceğini düşünüyorum.
***
Ben demiştim, demekten hiç hazzetmem.
Bu seçim bir mahalli seçimden ibaret değildi elbet. İstanbul sürprizi ile "mındar" seçimi konuşur olduk. Nisan ayının yarısı bu belirsizlikle geçti. Önümüzde çok zorlu bir süreç var. 2023'e kadar siyaset çok ağır bir sınav verecek. İktidarın ve yerel idarecilerin sandık hesabı ile icraat yapamayacak kadar uzun bir süre var önlerinde. Yani yarın seçim varmış gibi yapamayacağız.
***
Vatandaşın aklında sadece geçim derdi var. Bu saatten sonra bir gönül hikayesi ortaya koymak da yeterli olmayacak. Toplumun bütününe hitap etmeyen ve insanın gerçek sorunlarına çözüm odaklı gayret göstermeyenler kaybedecek.
***
Beka meselemiz, öncelikle genç istihdam, insan sağlığını tehdit eden tarımsal ve endüstriyel üretim, genç neslin eğitimi ve adalet olmalıdır. Artık, reklam ve tanıtıma yönelik müsrif algı yönetimi siyasetin gündeminden büsbütün çıkarılmalıdır. Önceliklerimiz, sadelik, öz güven, samimiyet ve hakkaniyet olmalıdır.
***
Artık partili vatandaşlıktan yaşam hakkı ile başlayan yasal hakların kutsallığına odaklanmalıyız. En çok da on yedi yıldır iktidarda olan siyaset dert edinmelidir bunu. Dev afişlere yazılan "gönül" adamlığı ikna edici olmayacaktır bu saatten sonra.
***
Fotoğraflarda sarılmak, sofralarda diz çökmekten daha acil işler var. Öğrenilmiş imkanları ve yasal fırsatlarıyla yerel yönetim bütçelerini en iyi biçimde planlamalıyız. Son aylarda pazarı "tanzim satış" noktasına getiren yapay savrulmalara karşı pazarı dengeleyecek olan da yine yerel yönetimlerdir.
***
Yıllardır biliyor ve hayretle izliyorduk ki memleketin en önemli meselelerinden biri de "hal" meselesidir. Yerel yönetimin bir pazar politikası olmak zorundadır. Şehre neyin nereden ne kadar geleceğini şehrin sorumluları bilmek ve takip etmek zorundadır. Adınız Maçoğlu'ya çıksa da bundan sonra iş böyledir. Yıllarca "serbest piyasa" meşruiyeti üzerinden üstümüze vahşice gelen kapitalizmin mağdurları ve izleyen maruzları olmamalıyız.
***
Kocaeli özelinde söyleyecek olursak "Akademi Lise" projesi yerine kreşten üniversiteye kadar eğitim-öğretim hizmetinin çıtasını belirleyen bir yaygın eğitim hizmetine geçilmelidir. Her ilçede bir eğitim kampüsü açılmalı ve bir "Yerel Yönetim Üniversitesi" kurulmalıdır. Ben olsam raylı siteme harcanan parayla bu dediğimi yapmıştım. Yarım saatlik yolu, beş dakika arayla on körüklü lüks otobüsle on yıllığına çözebilirdik. Sonra zaten metro yetişirdi. Yapıldı, geçti. Hayırlı olsun, demek düşer.
***
Çok acil "halk ekmek" fabrikası kurulmalı ve tüm ham maddesi belediye kontrolünde üretilmeli. Ben tek başıma süreç kontrollü organik üretim garantisi veririm. Önce neslin sağlığını korumak sonra da sağlıklı şekilde eğitmek zorundayız. Merkezi hükumetler bu tür planlamalar için her zaman hantal kalmıştır.
***
Yaşlıların ve tam gün eğitim göremeyen çocukların nitelikli zaman geçirecekleri sosyal alan projeleri, rekreasyon alanları hayata geçirilmelidir. Aletli, aletsiz spor salonları dışında doğa ile entegre yaygın bir sağlıklı yaşam alanları oluşturmalıyız. Çocukların ve yaşlıların hayvanlar, doğa, tarım, sanat ve üretim ile meşgul olacakları projeler geliştirilmelidir. Artık, banklarda oturulan ve yürüyüş yapılan parklar ve bahçelerden öteye geçilmeli, ticari kaygı güdülmeyen üretimler de özendirilmelidir. Okul öncesi ve sonrasında çocukların doğa koşullarında rehabilite edildiği açık-kapalı alanlardan söz ediyorum.
***
Örnek vereyim sayın başkanlar! Şehrin göbeğinde dört kıymetli alanı bu şehri yönettiğiniz günden beri göz ardı ettiniz, değerlendiremediniz. Elde o kadar imkan varken göremediniz. SEKA arazisi bahsettiğim projeler için bir sanat, spor ve eğitim alanı olarak tasarlanmalıydı.
***
Kocaaa fuar alanını belediye garajına çevirdiniz. Burası şehrin göbeği ve şehre kapalı. Vinsan arazisi... Belediye garajı kıvamında. Şehre kapalı, halka kapalı. Kavakçılık arasizi... Bahsettiğim doğa uygulama alanı olarak ideal bir yer.
***
Ve daha kafa yorulacak çok şey. Artık KOMEK ile yetinilemez. Halka bölüştürülmüş kent yaşamı... Sınırlı kesimin otobüslere doldurularak kahvaltılara taşındığı bir seçmen motivasyonunun dışında belediyecilikten söz ediyorum. Kuru fasulye-nohut bir modeldi. Siz de kağıt üretin tekrar. Kavakçılık alanında kağıt üretin yüreğiniz varsa. İş oraya gelmedi mi? Kağıdımız yok değil mi? Yerel yönetimler alternatif üretim alanları ve genç istihdam için projeler üretmek durumunda artık.
Hadi bakalım başkan, görelim artık!